Kürdistan’ı Savun İnisiyatifi: Türkiye savaş suçu işliyor 2021-06-21 14:48:21   HABER MERKEZİ - Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaptıkları ziyaretlere ilişkin Brüksel’de açıklama yapan Kürdistan’ı Savun İnisiyatifi, “Türkiye savaş suçları işliyor, köyleri boşaltıyor ve bölgeyi ilhak etmek istiyor” dedi.     Federe Kürdistan Bölgesi’nde bir dizi temasta bulunan Kürdistan’ı Savun (Defend Kurdistan) İnisiyatifi, Belçika’nın başkenti Brüksel’deki Basın Kulübü’nde (Press Club) bir toplantı düzenledi. İnisiyatif, Brüksel’de düzenlediği toplantıda Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletlerin (BM), Türkiye’nin Federe Kürdistan’da yürüttüğü operasyonların görülmesini istemediğini belirtti. İnisiyatif üyeleri, bölgede maruz kaldıkları engellemeleri, amaçlarını ve yaşananları kamuoyuyla paylaştı.    VERMAUT: KÖYLER BOŞALTILIYOR   Uluslararası Haklar ve Özgürlükleri Savunma İttifakı (AIDL) bünyesinde insan hakları ihlallerini soruşturma departmanı üyesi Andy Vermaut, “Türkiye savaş suçları işliyor, köyleri boşaltıyor ve bölgeyi ilhak etmek istiyor” dedi.     Vermaut konuşmasının devamında şunları söyledi: “Türk devleti dronlarla bölgedeki köylüler üzerinde baskı kurdu, bölgeyi terk etmeye zorladı. Oraya giden insanlar engelleniyor, giden herkes terörist olarak görülüyor. İnsanlarla görüşmek istedik, ancak engellendik. Çok sayıda insanın orada zor koşullarda yaşadığını öğrendik. Bu da Türkiye’nin bombardımanlarından kaynaklanıyor. Metîna’da bin 500 köylü köylerini terk etmek zorunda kaldı, 22 köy boşaltıldı. İnsanlar kaçmak zorunda bırakıldı, artık kendi köylerine bile geri dönemiyorlar. Bu tamamen toplumsal dokunun bozulmasına neden oluyor, aynı zamanda ekolojik bir tahribata yol açıyor, yasadışı ağaç kesimi yapılıyor, oradaki arı kovanları zarar görüyor, çiftçiler üzerinde büyük baskı oluşturuyor.”   Vermaut, bölgede yaptıkları tespitleri şu şekilde sıraladı:    “* Metîna’da 7 bin hektarlık ormanlık alan yakıldı.   * Kesilen ağaçların yüzlerce kamyonla Türkiye’ye götürüldüğünü gördük.   * Şimdi de köylüler hayvanlarını satmak zorunda, çünkü hayvanlarını götürecek alan kalmadı, yaylalara ve dağlara gidemiyor. Hayvancılık yapamıyorlar.   * Avaşin’de 16 köy de boşaltıldı, Türkiye bu köylere girdi. Bu yasadışı bir şekilde Irak topraklarını ilhak etmek demek oluyor.   * Irak ve uluslararası topluma bunun önüne geçmesi için çağrı yapıyoruz.”   SCHNEBLI: GÖRMEMİZİ İSTEMEDİKLERİ BİR SAVAŞ VAR   Cenevre Belediye Meclisi eski üyesi Tobia Schnebli, hem Almanya hem de Hewlêr’de maruz kaldıkları engellemelere dikkati çekerek, Alman polisinin kendilerini daha Hewlêr’e gitmeden sorgulamaya başladığını söyledi. Schnebli, “Benden geçerli bir sebep istiyorlardı, daha önce karşılaşmadığım bir sorundu. Normalde geri döndüğümüzde bu tür bir karşılama oluyordu” dedi.   Hewlêr’den zorla Frankfurt’ta geri gönderildiklerini anlatan Schnebli, şöyle konuştu: “Benim bu yaşananlardan anladığım; bu unutulmuş bir savaşın parçasıydı. Şu an görüyorum ki, hiç unutulmuş değil, kilimin altına saklanarak görmemizi istemedikleri bir savaş. Bu savaşın Avrupa’da duyulmasından korkuyorlar. Çünkü bu insanlığa karşı bir savaştır. Aslında bunun bir şekilde kanıtlanması gerekiyordu. Savaş suçları söz konusu. Savaş suçu olarak Avrupa’da tartışılması, yargılanması gerekiyordu. Türkiye’nin sivillere saldırısını görmemizi istemiyorlar.  Beni derinden etkileyen bir sürpriz ise, Almanya gibi bir Avrupa devletinin de bizlerin oraya gitmesini engellemesidir.  Almanya’nın engel olması gerçekten akıl almaz bir durumdu.”   Schnebli, “Bir savaş var, savaş suçları var, radikal olarak bunu belgelemek istiyorduk, bunun için oy aldık, seçildik. Dünyada baskı altındaki halkların da haklarını savunmamız gerekiyordu. Bunların başında Kürt halkı geliyor” diye konuştu.   ‘SİLAH SATIŞI UTANÇ VERİCİ’   “Benim ülkem İsviçre bile Türkiye’ye silah satıyor” diyen Schnebli, şöyle devam etti: “Bu dronlar sadece Kürdistan’da değil Ermenistan’da sivilleri katletmek için kullanıldı. Bu aynı zamanda İsviçre’nin de bir utancıdır. Uluslararası Cenevre Anlaşması’na sivillerin savaş koşullarında korunması gerekiyor, fakat imzacı İsviçre, Türkiye’nin savaş suçu işlemesi için silah satıyor.”   COURTOIS: KDP’NİN BİR KARŞI DURUŞU VAR   Belçika’da FTGB işçi sendikasından Quentin Courtois, anti-demokratik engellemelere dikkati çekerek, amaçlarının saldırıları durdurmak ve Kürt güçleri arasında diyalogu geliştirmek olduğunu ifade eden Courtois, yaptıkları ziyaretlere ilişkin bilgiler verdi. Courtois, KDP güçlerinin Şengal’e ziyareti engellediğini ifade etti. Courtois, “KDP tarafından bir karşı duruş vardı. Görüşme yapacağımız partiler arayıp görüşmeleri tek tek iptal etti. Heyette yer alan Kuzey ve Doğu Suriye’den üç kişiden 10 Haziran’dan bu yana haber alamıyoruz. Farklı partilerle görüşmeden önce tüm bunları yaşamak zorunda kaldık” diye belirtti.   ‘OTELE KAPATILDIK’   Federe Kürdistan Bölgesi Dış İlişkiler Sorumlusunun kendileriyle görüştüğünde 9 istihbarat üyesi ile geldiğini söyleyen Courtois, “Bizim amacımız Kürtler arası gerilimin tırmanmasını engellemek içindi. BM Ofisi önünde basın açıklaması yapmak ve bombalanan bölgeleri ziyaret etmemiz engellendi, otelle kapatıldık” diye belirtti.    Courtois, “Bu ziyaretimizin ilk bölümüydü. Daha sonra Süleymaniye’ye geçtik. Burada daha açık bir şekilde karşılandık. Siyasi argümanlarımızı daha fazla geliştirebildik. Farklı eylem ve etkinlikler yapabildik” şeklinde konuştu.   BAŞARILI OLDUK   “Orada bulunan heyet 20 Haziran günü yeniden bombalanan bölgeleri ziyaret etmek istedik ama Türkiye’nin baskıları sonucu yeniden engellendik” diyen Courtois, devamla şunları söyledi: “Kürt halkının birliği için görüşmeler yapabildik. Bence budan sonra bir ittifakın başlangıcı, sinyalidir. Bu Kürt güçlerine bir birlik mesajıydı. Belki Türkiye’nin geri çekilmesini sağlayamadık, ama yine de tüm Kürt örgütleri bir masa etrafında toplama konusunda bir başarı elde ettiğimizi düşünüyorum.”   ‘BM VE AB ROLÜNÜ OYNAMIYOR’   Courtois sözlerini şöyle sürdürdü: “Yanlış anlaşılmasın, Kürtlerin yerini almak için burada değiliz. Bir aile şefi gibi ne yapmalarını anlatmak için orada değildik. Ama BM ve Avrupa Birliği gibi kurumlar hiçbir şey yapmıyor, oysa bu onların rolüdür. Savaş suçlarının işlendiği bir yerde onların rolü var. Onlar rollerini oynamadığı için Avrupa vatandaşları olarak bu inisiyatifi aldık. En utanç verici olan medyanın sessizliğidir.”