Lokumcu dosyası Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi 2021-06-28 17:47:43   TRABZON - Hopa ilçesinde 2011'deki protestolar sırasında yaşamını yitiren Metin Lokumcu’nun davasında "görevsizlik" kararı veren mahkeme, dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.    Artvin'in Hopa ilçesinde, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başbaşkan olduğu 31 Mayıs 2011'de kenti ziyareti sırasındaki protesto gösterilerinde biber gazından etkilenerek yaşamını yitiren Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin açılan davanın 2’nci duruşması görüldü. Dönemin il ve ilçe emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 13 polis hakkında "taksirle ölüme neden olmak" suçundan açılan dava duruşması Trabzon 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.    Lokumcu’nun ailesi, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Barış Atay, Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi üyeleri, çok sayıda baro başkanı ve avukatın yanı sıra çevre kentlerinden çok sayıda kişi duruşmaya katıldı. Sanık polislerin katılmadığı duruşmada avukatları ise hazır bulundu.    'GÖREVSİZLİK' TALEBİ   Duruşmada ilk olarak sanık avukatları söz aldı. Avukatlar, müvekkilleriyle ilgili somut delil olmadığını iddia ederek, duruşmadan vareste tutulmalarını istedi.    Daha sonra söz alan Lokumcu'nun aile avukatlarından Nagihan Bulduk, ilk duruşmada reddedilen "görevsizlik" talebini yineledi. Ölümle kimyasal gaz kullanımı arasında bir nedensellik bağı olduğunu ifade eden Bulduk, “O gün Hopa'ya 7 şehirden getirilen polis ve mühimmatla ilçe kuşatılmıştı. Kolluk mühimmat stoklarının bittiğini söylüyor. Bu gazdan Metin Lokumcu'nun etkilenmediğini söyleyemeyiz. Burada bu gazın kullanımı ve sanıkların sorumluluklarının olası kast- taksir düzeyinde kalıp kalmadığını tartışıyoruz. Sanıkların tamamı gaz kullanan personel, buna dair eğitim almışlar. Sanıklar sonuçlarını bilmelerine rağmen yoğun bir şekilde gaz kullanıyor. Bu sebeple de burada olası kast söz konusudur” dedi.   'SANIKLAR GETİRİLSİN'   Aile avukatlarından Meriç Eyüpoğlu, sanıkların duruşmaya getirilmesi talebinin reddedildiğini hatırlatarak, “CMK 201 hükmü uyarınca sanıklar duruşmaya getirtilsin, doğrudan soru sorma hakkımız var. Ancak bu hakkımızı kullanmamız engelleniyor. Adil yargılanma hakkımız ihlal ediliyor. Kanuna açıkça aykırı bir işlem tesis ediyorsunuz. Türkiye tarihi suçlu polislerin tespit edilememe tarihidir. Ara karardan dönmeli ve sanıkların huzura getirilmesini sağlamalısınız. Bunu talep ediyoruz” diye konuştu.   CAYDIRICI YARGILAMA    Gaziantep Baro Başkanı Bektaş Şarklı, İstanbul’daki Onur Yürüyüşü'nde gerçekleşen polis müdahalesine işaret ederek, “İnsanlar yine gaza maruz kaldı, öleceklerdi. Bu davada verilecek karar sadece Metin Hoca için değil Türkiye'de yaşayan ve anayasal haklarını kullanırken ölmek istemeyen her bir yurttaş için önemli. 10 yıl sonra AİHM'den bir ihlal kararı geldiğinde pişmanlık yaşayacağınız bir şey yapmayın. Gerçek ve caydırıcı bir yargılamanın önünü açın” dedi. Şarklı, Gaziantep Barosu olarak davaya katılma talebinde bulundu.   MÜDAHİLLİK TALEBİNE RET   Batman Baro Başkanı Erkan Şenses, Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi Özgen Hindistan ve Yeşil Artvin Derneği avukatı Bedrettin Kalın, kurumları adına davaya katılma talebinde bulundu.    Duruşmaya ara veren mahkeme heyeti tüm davaya müdahillik taleplerini reddetti.    TANIKLARIN BEYANLARI    Aranın ardından tanık beyanlarına geçildi. Tanık Kamil Ustabaş, çayda uygulanan kota ve derelerin talan edilmesi karşısında seslerini başbakana duyurmak istediklerini söyledi. Basın açıklaması öncesinde polisin bir anda müdahaleye başladığını söyleyen Ustabaş, “Polis sadece bizlere değil, etrafta açıklamayı izleyen esnafa ve meraklı kalabalığa da gaz attı. Öyle ki bir esnafın dükkanının çatısı yandı. Dönemin başbakanının korumalarından biri çevik polisin yanına geldi. Ben de oradaydım. ‘Siz bu işi bilmiyorsunuz’ deyip gaz fişeği tabancasını alıp kitleye doğru sıktı. Birçok ölü çıkabilirdi. Birçok insanın ölmemesinin nedeni esnafın insanları dükkanlarına alarak kapıları kilitlemesiydi. O gün basın açıklaması yapılmasına müdahale edilmeseydi bunlar yaşanmazdı” şeklinde konuştu.   'KORUMALAR SALDIRDI'   Tanık Recep Demirci, olay günü kendisinin de gazdan etkilenerek, bayıldığını aktardı. Kendisine geldiğinde ellerinde sopa bulunan takım elbiseli kişilerin insanlara saldırdığını ifade eden Demirci, şunları söyledi: “Bu kişiler başbakanlık koruması idi. Halka sürekli küfür ediyorlardı. Bir provakasyon yaratmak istiyorlardı. Jandarmadan görevli bir rütbeli ‘ne yapıyorsunuz insanları öldüreceksiniz’ diyerek araya girdi. Onların araya girmesi ile olaylar durdu.”   GÖRÜNTÜLERİ İZLETTİ   Tanık ifadelerinin ardından söz alan avukat Sercan Aran, olay gününe ait polis kamera kayıtlarını izletti. Aran, şunları söyledi: “İzlediğimiz görüntüyü kaydeden emniyet müdürlüğünde görevli polisler. Bu polislerin söylediği şey ile yaşananları kıyasladığımızda biz oturup taksir tartışamayız. Gerek tanık beyanlarıyla gerekse de videodan da görüleceği üzere her şey nettir. Bu bir cinayettir. Bir de sanık avukatlarının vareste tutulma talepleri var. Zaten gelmiyorlar ki? Neyden vareste tutulacaklar? Demek ki mahkemenin de gücü yok. Sanıklar bizimle dalga geçiyor."   'GÖREVSİZLİK' KARARI    Savcı, görevsizlik kararı verilmesini talep etti.    Mütalaanın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi.    BELİRSİZ BİR SÜREÇ    Duruşma sonrası açıklama yapan aile avukatı Meriç Eyüpoğlu, 10 yıldır adalet arayışlarını sürdürdüklerini söyledi. Davanın Hopa’da görülmesi gerektiğini ifade eden Eyüpoğlu, “Burada, Cumhurbaşkanı olan Erdoğan da dahil yargılanması gereken amirlerin hiçbirisi yargılanmıyor. Bunların hepsi oldu diyelim. Görevsizlik kararı geçen duruşma verilebilirdi. Biz zaman aşımına uğramamak için günle yarışıyoruz. Şimdi dosya ağır cezaya gidecek. Şayet ağır ceza dosyayı kabul etmezse bizi yeniden belirsiz bir süreç bekleyebilir. Bundan sonraki sürecin ne kadar dolambaçlı olacağına dair emareler vardı. Bunu bilerek buradan ayrılacağız” dedi.   ‘BİRAZ UMUTLANDIK’   Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu, 10 yıldır verdikleri mücadelenin tüm muhaliflerin başına gelebilecek bir olay için olduğunu belirtti. Verilen kararla umutlarının biraz daha yeşerdiğini belirten Lokumcu, “Aslında mücadele daha yeni başlıyor. Bizim için farklı boyut kazanacak. Umarım bu davayı hep sahiplenir ve Metin Lokumcu’nun boşuna ölmediğini ispatlarız” ifadelerini kullandı.   ‘TAMAMEN SİYASİDİR’   Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk ise, “Bir önceki duruşmada katili adıyla çağırdığım için anında Cumhurbaşkanına hakaret suçlaması ile soruşturma açabilenler bu davayı 10 yıl sonra açabildiler. Bu örnekte bile görüyoruz ki davanın ilerletilebilmesi tamamen siyasidir. Metin Lokumcu ‘çayda kotaya son’ pankartının altında can verdi. Biz Halkevleri olarak ‘çayda kotaya son. Dereler özgür aksın’ diyerek mücadelemize devam ediyoruz." diye konuştu.