‘İmralı’da uygulanan tecridin dünyada başka bir örneği yok’ 2021-07-03 13:34:11   MERSİN - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecride dikkat çeken Asrın Hukuk Bürosu avukatı Serbay Köklü, 2011’ten beri avukatların sadece 5 kez görüşme yapabildiğini belirterek, “Bu tecridin dünyada başka bir örneği yok” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mersin İl Örgütü, parti binasında “Tecrit insanlık suçudur” konulu panel düzenledi. Panelin yapıldığı salona, “Tecrit insanlık suçudur”, “Bijî berxwedana zindana”, “Herkes için hak hukuk adalet” ve “Yargılanan değil yargılayanız” pankartları ile İzmir’de HDP’nin parti binasında katledilen Deniz Poyraz’ın fotoğrafı asıldı. Moderatörlüğünü HDP Parti Meclisi (PM) üyesi Erhan Basut’un yaptığı panele, HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Asrın Hukuk Bürosu avukatı Serbay Köklü konuşmacı olarak katıldı. Panele, Tevgera Jînen Azad (TJA) üyeleri yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.    Panelde ilk olarak konuşan Köklü, 25 Mart’tan beri Öcalan’dan haber alamadıklarını belirterek, “Sayın Öcalan’ın sağlığıyla ilgili bir bilgimiz yok ve kaygılarımız da sürüyor” dedi.   ‘HABERİMİZ YOK’   Avukatların en son 7 Ağustos 2019 tarihinde görüştüğünü ifade eden Köklü, “İmralı’da 22 yıldır süren tecride karşı Sayın Öcalan direniyor. Sayın Öcalan’ın hukuki olarak güvencesi yok. Sayın Öcalan’a disiplin cezaları verilmiş ve İmralı’daki diğer mahpuslar ile görüştürülmüyor. Gönderdiğimiz mektuplardan ve dilekçelerimizin ulaşıp ulaşmadığına dair hiçbirinden haberimiz yok” diye konuştu.   Öcalan’ın Kürtleri uyandırdığından dolayı uluslararası güçlerin rahatsız olduğunu dile getiren Köklü, bundan kaynaklı da bu güçler tarafından 9 Ekim 1998’de uluslararası komplonun devreye konulduğunu belirterek, “Bu tarihten sonra uluslararası güçler Sayın Öcalan’ı fiziki olarak tasfiye etmek istedi. Ancak, Sayın Öcalan’ın sezgileri ve deneyimi bu süreci boşa çıkardı” dedi. Öcalan’ın 1999 yılından 2009 yılına kadar tek pencereli bir hücrede tek başına tutulduğunu hatırlatan Köklü, “Sayın Öcalan’ı hücrede aldırmak istediler. 10 yıl boyunca bir adada ve odada dış dünyayla bağlantısı kesildi. 2009 yılından sonra da 5 arkadaş İmralı’ya gönderildi” dedi.   ‘DÜNYADA BAŞKA BİR ÖRNEĞİ YOK’   Öcalan’ın Kürt sorununa ilişkin çözüm perspektifi geliştirdiği için 2009 yılından sonra 244 gün boyunca yeniden hücreye alındığı dile getiren Köklü, “Bu süre zarfında kitapları alındı ve sadece beyaz bir odada bırakıldı” dedi. Öcalan’ın 2011 yılında savunmasını güncellediğini dile getiren Köklü, Öcalan’ın 2011 yılından bugüne kadar avukatlarıyla sadece 5 kez görüşebildiğinin altını çizerek, “Dünyada bunun başka bir örneği yok” dedi. İmralı tecrit sisteminin işkence sistemi olduğunu belirten Köklü, AİHM’in de bu rejimin işkence rejimi olduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi.   AVUKATLAR GÖRÜŞTÜRÜLMÜYOR   2013-2015 yılları arasındaki diyalog sürecine de değinen Köklü, Öcalan’ın 5 Nisan 2015’ten beri dış dünyayla bağlantısının kesildiğini ve uygulanan tecridin de mutlaklaştırıldığını dile getirdi. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım 2018’de başlatılan ve 200 gün sonra da Öcalan’ın çağrısıyla sonlandırılan açlık grevi sonucu avukatların Öcalan ile görüşebildiğini aktaran Köklü, “8 yıl sonra ilk kez avukatlar 2019’da avukatlar Sayın Öcalan ile görüşebildi” dedi. Avukatların en son 7 Ağustos 2019’da Öcalan ile görüştüğünü belirten Köklü, “Görüşmenin yapıldığı gün ABD-Türkiye heyeti de Kuzey Suriye için bir araya geldi. Sayın Öcalan, bu görüşmede ‘Ben bu sorunu bir hafta çözerim” demesi üzerine avukatlar ile bir kez daha görüşme gerçekleşmedi” dedi.   İmralı tecrit sisteminin işkence sistemi olduğunu dile getiren Köklü, “Uygulanan sistem de bir kişiye özgür bir sistem değil. Sayın Öcalan kendi şahsında Kürt halkının geleceğini birleştirmiş. İmralı’ya yapılan her müdahale Kürt halkına ve Türkiye’ye yapılıyor. Onun için İmralı sistemi Türkiye sistemidir” ifadelerini kullandı.   İMRALI TECRİDİ   İmralı’da uygulanan uygulamaların daha sonra Türkiye’ye uygulandığına vurgu yapan Köklü, “F Tipi Yüksek Güvenlik cezaevi sistemi ilk defa İmralı da uygulandı ve sonrasında ise Türkiye’ye yayıldı. Yargılamaların yapıldığı ceza yasası, Öcalan yasaları olarak uygulandı ve Türkiye’ye yayıldı. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası İmralı’da uygulandı ve tüm Türkiye’ye yayıldı. Şu anda bini aşkın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan var.  Önce de İmralı’da uyguluyorlar sonra da Türkiye’nin tümüne uyguluyorlar” diye konuştu. Kürtler üzerinde 20 yy’da Şark Islahat Fermanı’nın uygulamalarını güncellenerek uygulandığını 21'inci yüzyılda ise İmralı tecrit siyasetinin devreye konulduğunu aktaran Köklü, “İmralı tecrit siyaseti aşılmadan Kürtlerin özgür ve demokratik bir yaşama kavuşması mümkün değil, Türkiye’nin demokratik olması mümkün değildir” dedi.   ‘FARKLI BİR BOYUTA TAŞINDI’   2019 Eylül’den beri Öcalan’a verilen disiplin cezaları gerekçe gösterilerek Öcalan’ın diğer tutuklular ile yapacağı volta ve spor gibi hakların da kaldırıldığını belirten Köklü, bu tarihten sonra da hükümetin Kürtlere dönük farklı politikalar devreye koyduğuna dikkat çekti. Köklü, “Disiplin cezalarıyla birlikte Ekim ayında Kobanê davası, sonrasında sınır ötesi operasyonları, HDP’nin kapatılması ve insanların katledilmesi devreye konuldu. İmralı sistemi farklı bir boyuta taşındı” diye konuştu.   ‘YARGI İMRALI’DA KATLEDİLDİ   Kurtulan ise tecridin Şark Islahat Fermanı’nın güncellenmiş hali olduğunu belirtti. Mezarlıkların tahrip edilmesini örnek gösteren Kurtulan, “Neden mezarlara saldırı yapılıyor? Çünkü, bir halkın hafızasını silmek istiyorlar. Komplovari yöntemler ile mezarlıklar imha ediliyor” dedi. Türkiye’de yargı bağımsızlığının olmadığını dile getiren Kurtulan, “Yargı, ilk olarak İmralı Adası’nda katledildi. İmralı Adası’ndaki uygulamalar keyfidir. Tecrit kalkmadan Türkiye’ye asla demokrasi gelmez” dedi.     Öcalan’ın 4 parçada yaratmış olduğu barış umudunun emperyal güçleri rahatsız ettiğini dile getiren Kurtulan, “Bundan kaynaklı da tecridin devreye konulduğunu söyledi. Rojava’daki model, tüm dünyayı etkilemiş durumda. Kadınların öncülüğünde halkların devriminin mimarı Sayın Öcalan’dır. Sayın Öcalan toplumla buluşması engelleniyor. Bu stratejinin daha fazla topluma ulaşmasını istenilmiyor. Rojava devrimi, kadınlar için önemli bir devrimdir” diyerek, bundan kaynaklı da Öcalan’ın sesinin topluma ulaşmasının engellendiğine dikkat çekti.   ‘SEFERBER OLMALIYIZ’   “Tecrit demek, savaş politikalarında ısrar etmek demektir” diyen Kurtulan, “Kürtler ve tüm halklar nefessiz bırakılmak isteniyor. Tecridi kaldırmaktan başka şansımız yok” dedi. Cezaevlerindeki açlık grevlerine de değinen Kurtulan, “İmralı tecridi tüm cezaevlerine yayılmış durumda. Türkiye’de yasa masa artık kalmamıştır” dedi. Devlet içerisindeki devlet, siyaset ve mafya ilişkisinin açığa çıkmasına değinen Kurtulan “Bunun nedeni de İmralı’daki tecritteki ısrarın sonucu bu ilişki ortaya çıktı. Bundan sonraki süreçlerde yapmamız gereken HDP olarak tecridi gündemimize alarak, tecridin kalkması için seferber olmamız lazım. O kapı mutlaka açılmalıdır. Bizim böyle görev ve sorumluluklarımız var” diye konuştu.     Panel, soru ve cevap bölümüyle son buldu.