'Yüksek güvenlikli' cezaevinde tutuklular koğuşta mermi buldu 2021-07-04 09:06:46 URFA - Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan Baran Eman, babası Mehmet Eman ile yaptığı haftalık telefon görüşmesinde, koğuşlarında mermi bulduklarını iletti.    Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki hak ihlalleri, tutukluları yaşamlarıyla tehdit etme noktasına geldi. Halkların Demokratik Partisi (HDP)  Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun’un, aynı cezaevinin havalandırmasında kurşun sıkıldı iddiasını Meclis’e taşımasından bir hafta sonra, tutuklular koğuşta mermi buldu. Mardin'in Nusaybin ilçesinde 14 Mart 2016’da ilan edilen sokağa çıkma yasağında çocuk yaşta tutuklanan ve 35 yıl 10 ceza verilen Baran Eman (22), 1 Temmuz 2021 tarihinde ailesi ile gerçekleştirdiği haftalık telefon görüşmesinde, koğuşlarında mermi bulduklarını iletti. Daha önce ailesine yemeklerinden kurt çıktığını, eli cebinde olduğu için hakkında soruşturma açıldığı gibi hak ihlallerine uğradıklarını aktaran Eman, ailesine hayatlarıyla tehdit edildiklerini dile getirmişti.    Tutuklu Eman’ın Suruç ilçesinde yaşayan babası Mehmet Eman (53) ve annesi Zahide Eman (45), çocuklarının hayatından endişe duyduklarını belirterek, sorumluların bulunmasını talep etti. Oğlu Baran Eman’ın 26 Mayıs’ta 2014 yılında arkadaşını ziyaret etmek için gittiği Nusaybin'de mahsur kaldığını ve tutuklandığını belirten baba Mehmet Eman, oğlunun Nusaybin, Mardin, Midyat cezaevlerinde kaldıktan sonra Diyarbakır Cezaevi’ne sevk edildiğini aktardı. Bir yıldan fazladır cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin arttığına dikkati çeken Eman, “Keyfi uygulamalar ile sürekli hücre cezasına çaptırıldı. Yemeklerinde kurt çıktı, yenmeyecek noktada yemekler verildi. Koridorda yürürken elini, kolunu salladı diye, eli cebinde diye soruşturma başlatmalar sürekli vardı. En son koğuşlarında mermi buldular. 1 Temmuz tarihinde telefon görüşmesinde söyledi. Mermi koğuşa nasıl girebilir?” diye sordu.   MERMİ BULDULAR    Oğlunun ve diğer tutukluların can güvenliğinden endişeli olduğunu vurgulayan Eman, “Böyle bir şey imkansız, oğlum bana bizim koğuşta mermi bulduk dedikten sonra, ben ona hiçbir şey soramadım. Bu ne anlama geliyor, birilerinin bize açıklaması gerek. Tutuklular mermiyi bulduktan sonra tutanak tutturmuşlar. Başsavcı merminin ‘dışarıdan patlatılan bir silahtan içeri girdiğini’ öne sürmüş. Oğlum bize boş kovan bulduk demedi ‘mermi bulduk’ dedi” diye konuştu.    SUÇ DUYURUSU    Cezaevinin “yüksek güvenlikli” olduğunu hatırlatan Eman, “Eğer dışarıda patlatılan bir merminin boş kovanı benim oğlumun koğuşuna düşüyorsa, oraya yüksek güvenlikli demek komedidir. Yüksek bir yana orası güvenlikli bile değilmiş. Mermi ya da boş kovan her neyse kim o koğuşa koyduysa o kişilerin açığa alınması, cezalandırılması gerek. Bunun takipçisi olacağız. Avukatlar aracılığıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Böyle bir şeyin bir daha olmaması için gerekli önlemlerin alınması gerekir. Eşim bu olayı duyduktan sonra kabuslar görüyor, bunu bize yaşatmaya kimsenin hakkı yok” diye konuştu.    BASKILAR ARTTI    Cezaevlerinde keyfi uygulamaların artışına dikkati çeken Eman, 1987 yılında cezaevinde 4 yıl tutuklu kaldığını belirterek, “Bu uygulamalar 12 Eylül döneminde de yoktu. Şuan oğlumun bana anlattıkları, ben 1987 tutuklandığımda yaşadıklarımla aynı. Cezaevi koşulları düzeldi diye düşünüyordum fakat şuan yaşananlar yine ‘12 Eylül’e mi dönüyoruz’ kaygısı yarattı. Koşullar aynı koşullar. Koğuşa mermi bırakmada komplodur, 12 Eylül'de de benzer duyumlar alıyorduk” ifadelerini kullandı.    Bir yıldan fazladır etkisini devam ettiren salgın döneminde cezaevlerinden sağlıklı bilgi alınmadığını vurgulayan Eman, “Kapalı görüş ve telefon görüşü yetersiz. Bire bir cezaevine gitmek, tutukluların kokusunu hissetmek hakkımız. Ancak bu dönemi fırsata çeviren iktidar tutuklular üzerinde var olan baskıyı arttırdı” dedi.   ‘MUTSUZ İNSANLAR TOPLULUĞU’   PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik uygulanan tecrit politikaları ve hak ihlallerine karşı cezaevlerinde başlatılan açlık grevinin 220'nci gününe girdiğini belirten Eman, şöyle devam etti: “Süreli dönüşümlü bir eylem, umarım başka bir yöne evirilmez. Çünkü geçmişte yaşanan acı örnekler tutuklular, aileleri ve tutuklular ile duygusal bağı olan insanlar üzerinden bir takım tahribatlar yarattı. Baran’da 2018 yılında 200 gün süren açlık grevleri döneminde 135 gün açlık grevinde kaldı, 27 Kasım 2020’de başlayan grevlerde ilk grupta yer aldı. Bir mutsuz insanlar topluluğu haline getirildik. Toplumun büyük bir kesimi mutsuz haldedir. Keyfi uygulamalar son bulmalı. Evet, çocuklarımız tutsak, tutuklu, hükümlü tamam ama onların da insan olmalarından kayaklı hakları var ve bunların onlara teslim edilmesi gerekir. Evlatlarımızın bu şekilde başkalarına ezdirmeyeceğiz. Sesimizi daha gür çıkaracağız, hükümlüyse bir hükümlünün hakları nelerse onların teslim edilmesi gerek.”    ‘KABUL ETMİYORUZ’   Tutuklular ve ailelerine karşı yapılan hukuksuzlukları kabul etmeyeceklerini dile getiren Eman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dışarıda ve içeride biz her alanda bu baskı ile mücadele ederiz. Biz mutsuzluğun mutsuzluğunu kabul etmiyoruz. Zaten çocuklarımız içeride olduğu için mutsuzuz. Benim çocuğum 17 yaşında cezaevine giriyor ve 35 yıl ceza alıyor. Biz zaten mutsuzuz, mutsuzun mutsuzu olmamak için çaba göstereceğiz. Biz mutsuzun mutsuzu yapılmaya çalışılırken içerde de çocuklarımıza tecrit içinde tecrit uygulanıyor. Toplumun her kesimine sesleniyorum: insanca yaşamayı herkes hak ediyor ve bugün sessiz kalırsanız yarın sizin başınıza da gelir. Başınıza geldiği zaman elinizden tutanınız olmayacak. Bu ülkede acı çektirme gelenek haline gelir, gücü eline alan diğerine acı çektirir. Biz sahip olduğumuz insani haklardan asla vazgeçmeyeceğiz.”    ANNE: OĞLUMUN TALEPLERİ TALEPLERİMDİR   Anne Zahide Eman (45) ise oğlunun tutuklandığında işkenceye maruz kaldığını belirterek, “Oğlum tanınmaz hale gelmişti. Oğluma gece gündüz günlerce işkence ettiler. Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde insanlık suçu işleniyor. Tecrit var ve biz sadece adalet istiyoruz. Benim oğlumun koğuşuna mermi koymaları onu ölümle tehdit ettiklerinin göstergesi. Ben bunu duyduğumdan beri uyuyamıyorum, biz yemek yiyemiyoruz, gülemiyoruz. Böyle devam etmemeli, herkes birlik olsun. Oğlum cezaevinde ikinci kez açlık grevine girdi, onun talepleri benimde taleplerim. Sonuna kadar oğlumun arkasındayım. Oğlumun ve arkadaşlarının iradesini hiçbir zaman kıramazlar. Keyfi uygulamalarla koşullarını daha da zorlaştırıyorlar” diye konuştu.    Aradığımız cezaevinde telefonu açan personel, konuyla ilgili bir bilgisinin olmadığını, hafta sonu olduğu için yetkililerin olmadığını söyledi.    MA / Emrullah Acar