Tutuklulardan 14 Temmuz açıklaması 2021-07-11 15:34:20   HABER MERKEZİ - Tutuklular, 14 Temmuz büyük ölüm orucu eyleminin 39’uncu yıldönümünde, “Zaferin tek ve kesin yolu direnmekten geçer. Zafer direnen yoldaşların, halklarındır” açıklaması yaptı.    PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve hak ihlallerinin sonlandırılması talebiyle 227 gündür açlık grevini sürdüren tutuklular, Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde yaşanan insanlık dışı uygulamalara karşı 14 Temmuz 1982’de başlatılan büyük ölüm orucu eyleminin 39’uncu yıldönümüne dair açıklama yaptı. Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yer alan habere göre, Deniz Kaya’nın PKK ve PAJK’li tutuklular adına yaptığı açıklamada, “Tüm halkımızı, bu coğrafyada yaşayan ben insanım diyen herkesi halklara uygulanan bu zulmün, tecridin sonlandırılması için duyarlılığı yükseltmeye, haklı mücadelemizin etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz” ifadelerine yer verildi.    HALKLARA UMUT OLDU    “12 Eylül faşist rejimine karşı başlatılan 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Zindan Direnişi’nin 39’ncu yılını geride bırakırken, Kemal Pir, Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek yoldaşların şahsında tüm devrim şehitlerini saygıyla anıyor, ardılları olarak amaç ve ideallerini gerçekleştirme sözünü yineliyoruz” mesajı verilen açıklamada, “Bundan 39 yıl önce 12 Eylül faşizminin zindanlardaki işkence ve iradesizleştirme, teslimiyet uygulamalarına karşı 14 Temmuz Büyük Zindan Direnişi, halkımızın ulusal onur günü olan 14 Temmuz’da direnişin tarihi yazılmış, faşizmin inkar ve soykırım karanlığına geçit verilmemiştir. 12 Eylül faşizminin yaratmak istediği karanlığa karşı zindanda direnişin tarihi yazılarak, Kürdistan ve Türkiye halklarına umut olunmuştur” denildi.    5 NOLU UYGULAMALARI SÜRÜYOR   Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi uygulamalarının sürdürüldüğü belirtilen açıklamada, “Bugün de başta zindanlar olmak üzere, halkımıza teslimiyetçilik dayatılmak istenmektedir. Tarihte benzeri görülmemiş mutlak tecrit uygulamaktadır. Önderliğimizin şahsında halkımız, halklar çaresiz, çözümsüz bırakılmak isteniyor. Direnişin yarattığı değerler çaresizliğe geçit vermeyen düzeydedir. Önderliğimizin eşsiz, muazzam tarihi direnişi, halkımızın kararlılığı, devlet içindeki çatlakların oluşmasına sebep olmaktadır. Dört parça Kürdistan’da direniş karşısında Türk devleti kirli ittifaklar arayışında bulunmakta, Kürtler arası çatışmalar için destekçilerini sahaya sürmekten de geri durmamaktadır” ifadelerine yer verildi.    SINIR ÖTESİ OPERASYON   Türkiye’nin sınır ötesine yönelik operasyonuna değinilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Rojava ve Güney Kürdistan’a yapılan işgali amaçlayan operasyonlar, Kürtler arası çatışma ve Kürde yaşam alanı tanımama amaçlıdır. AKP-MHP soykırımcı, faşist zihniyeti hem de yerel işbirlikçileri bu gelişmekte olan gerçeği değiştiremeyeceği gibi bunun hesabıyla baş başa kalacaklardır. Kürdün kadim tarihindeki işbirlikçilik ve bunun karşısındaki direnme çizgisi hep var ola gelmiştir ve bugün yine bu çizgiden medet uman hegemonik güçlerin maşası konumundaki KDP’nin ailesel, aşiretsel çıkarlarını esas alan güvencesi olmayan statüyü, ulusal birliğin önüne alan yaklaşımı yeni değildir. 82’deki protokolü hiçe sayan ve 97’de babasının mezarı üzerine söz verip, daha görüşme heyeti arkasını dönmeden Hewlêr’deki gazi yoldaşların kaldığı hastaneden katliamı başlatması, KDP’nin kardeş kavgası, kardeş kanına girmesi Osmanlı’nın bugünkü temsilcisi AKP-MHP faşist, soykırımcı güruhunun aklıyla hareket ettiğinin (iktidar için kardeş katli vaciptir geleneği) açık göstergesidir. KDP’nin yaşanan değişimler karşısında eskide ısrar etmesi, bu uğurda kendi sömürgecileriyle etik ölçülerden yoksun ilişkilerini sürdürmesi halinde yeni süreç karşısında yerle yeksan olacağı aşikardır. Güney halkımız artık bunu kabul etmeyeceğini yaptığı açıklama, eylem ve etkinliklerle ortaya koymaktadır. KDP’nin bu zihniyet ve uygulamalarını terk etmeli ve bir an önce ulusal birliğin vazgeçilmezliğini, elzemliğini anlamalıdır. Bu tavır ve tutumda ısrarı ise kendi halkı tarafından tarihe lanetli olarak geçeceğidir.”   YÜZYILYLIK POLİTİKA   Cezaevlerine yönelik baskıların yüzyıl önce uygulanan politikalar olduğu kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “İktidarlar değişebilir, politika aynen devam etmektedir. İktidar kavgaları Kürt özgürlük mücadelesi söz konusu olduğunda bir kenara bırakılmaktadır. 39 yıl önce Amed zindanında Kenan Evren cuntacıları tarafından tutsaklara dayatılan itirafçılık ve teslimiyetçilik, 39 yıl sonra AKP-MHP iktidarı tarafından zindanlarda dayatılmaktadır. Her gün yeni bir infaz paketiyle bir uygulama yürürlüğe koyarak yasal değişiklik diyerek ‘İyi hal’ adı altında kurullar oluşturularak teslimiyet dayatılmak istenmektedir. Zindan içinde tecrit uygulanmakta, insan mahremiyetine saygısı kalmamış kameralarla ortam izleme, aileyle telefon görüşmelerini dinleme, çıplak arama dayatması, ‘Anne bak kral çıplak’ deme cesaretini gösteren milletvekilini derdest edip tutuklama vb. faşizan uygulamalarıyla iradesizleştirmeye çalışılmaktadır.”   HASTA TUTUKLULAR   Hasta tutukluların durumuna dikkat çekilen açıklamada, “Hasta tutsaklar ölüme terkedilip, düşman hukukunda bile olmayan uygulamalarla karşı karşıya bırakılmaktadır. En son 26 yıl zindanda hastalıklarla boğuşup yaşamın son evresinde tahliye edilen Hüseyin İdik yoldaşımız, tedavi gördüğü hastanede şehadete ulaşmıştır. 83 yaşında 25 yıldır zindanda ağır rahatsızlıkları olan, tek başına yürüyemeyecek durumda olan Apê Dedomuz, ‘kaçma şüphesi’ gerekçesiyle tahliye edilmemektedir. Önderliğimizin Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigması’nın tüm kadınlara sirayet ettiği gerçeğidir ki 80 yaşındaki Meryem anamızı tutuklama,  Şenyaşar ailesinin yüz günü aşan adalet nöbetini görmeyen ulusal medya, kadına çok sınırlı haklar tanıyan İstanbul Sözleşmesi’ni feshetme… İşte bu korku faşist, soykırımcı AKP-MHP’nin içinde bulunduğu vaziyetin özetidir” diye belirtildi.    AÇLIK GREVİ    Açlık grevi eylemlerinin 14 Temmuz itibariyle 15’er günlük gruplar halinde sürdürüleceği belirtilen açıklamada, “Önderliğimiz üzerindeki tecrit aşılana, özgürlüğüne kavuşuncaya dek eylem, etkinliklerimiz devam edecektir. 14 Temmuz 2021 tarihi itibariyle büyük ölüm orucu direnişinin yıl dönümünde beşer günlük süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemimizi, süresiz-dönüşümlü olarak 15 günlüğe çıkarıyoruz. Başta Önderliğimizin direnişi olmak üzere, tüm zindanlarda direnen yoldaşlarımızı selamlıyor. Bu ulusal onur günümüzde 14 Temmuz Büyük Zindan Direnişi’ni saygı ve bağlılıkla anıyor, mücadelelerini büyütme sözünü veriyor, tüm halkımızı, bu coğrafyada yaşayan ben insanım diyen herkesi halklara uygulanan bu zulmün, tecridin sonlandırılması için duyarlılığı yükseltmeye, haklı mücadelemizin etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz. Zaferin tek ve kesin yolu direnmekten geçer. Zafer direnen yoldaşların, halklarındır” diye kaydedildi.