AYM’den eziyet yasağına ilişkin ihlal kararı 2021-07-14 12:32:43 ANKARA – AYM, Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde yol kontrolünde gözaltına alınırken darp edilen Sadrettin Bilir’in başvurusunda hak ihlali tespit ederek, soruşturmanın yeniden yapılmasına karar verdi.    Anayasa Mahkemesi (AYM), Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde 28 Haziran 2016’da yol kontrolünde gözaltına alınması sırasında darp edilen Sadrettin Bilir’in başvurusunda hak ihlali kararı verdi. AYM tarafından verilen kararda Anayasa’nın 17. Maddesinde yer alan “eziyet yasağının” ihlal edildiği vurgulanarak, olay hakkında yeniden soruşturma yapılması istendi.    Bilir’in işkenceye dair Diyarbakır 1. Sulh Ceza Hâkimliği’ne yaptığı itiraz 21 Mart 2018 tarihinde reddedildi. Bilir, bunun üzerine 2 Mayıs 2018’de Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. AYM tarafından iki yıl sonra 26 Mayıs 2021 tarihinde ihlal kararı verildi. Soruşturma sürecinde yaşananlar ve olay hakkında detaylarda AYM’nin gerekçeli kararında yer aldı.    21 AY SORUŞTURULMASI ETKİN SAYILDI   AYM başvurusunda Bilir’in iddialarına ilişkin Adalet Bakanlığı da olay günü alınan raporda vücuttaki izlerin basit tıbbi müdahale ile tedavi edildiğini öne sürerek, “kullanılan gücün kötü muamele sayılması için gerekli asgari ağırlık eşiğini aşmadığı” vurgulandı. Bakanlık, 21 ay süren soruşturmanın da etkin olduğunu savunarak, “İddiaların gerçekliğini ortaya çıkarmaya elverişli delillerin toplanması için Başsavcılık tarafından birçok defa müzekkere yazılmış ve araştırma yapılmış, sonuç itibarıyla kötü muamele iddiası hakkında etkin bir soruşturma yürütülmüştür” denildi.    MUAYENE RAPORUNDA DARP VAR   AYM, kararında kolluğun araçtan inmedikleri, dur ihtarına uymadıkları yönündeki tutanağının aksine başvurucu Bilir’in beyanında araçtan indikleri, yüzüstü yere yattıkları ve sonrasında darp edildiklerine dair beyanları olduğu vurgulandı. Bilir’in ilk raporunda kötü muameleye dair adli muayene raporunun içeriğinin darp edildiği iddialarını destekler mahiyette olduğu vurgulanan kararda, “Kaldı ki Başsavcılığın kovuşturmaya yer olmadığı kararında başvurucunun ismi belirtilmeyen kamu görevlileri tarafından yaralandığı kabul edilmiştir” diye belirtildi.    EZİYET YASAĞI İHLALİ   AYM, yapılan soruşturma kapsamında başvurucu hakkında Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmadığını, gözaltı sırasında alınana muayene raporunda ileri seviyede görüntüleme olanağı olan bir tomografi cihazıyla muayenesi yapılmadığının belirtilmesinin basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği şeklindeki tespitin doğruluğuna gölge düşürdüğü vurgulandı.     Yakalamayı gerçekleştiren polislerin “direndiğine” dair beyanlarına karşı görüntü kayıtları ve tarafsız tanık beyanları olmadığına dikkati çeken AYM, “(…) başvurucuya kamu görevlileri tarafından yapılan müdahalenin -gerekli olduğu varsayılsa dahi meydana gelen yaralanmanın ağırlığı dikkate alındığında görev şartlarının zorluğuna rağmen- orantısız olduğu anlaşılmaktadır” diye belirtildi. Olayı “eziyet” olarak yorumlayan AYM, Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan eziyet yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğini kaydetti.    ETKİN SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ   AYM kararında Anayasa’nın 17. Maddesinin usul yönünden de ihlal edildiği vurgulandı. Karar da, “ilk iki adli muayene formunda bilgisayarlı tomografi cihazı ile görüntüleme yapılması gerektiği belirtilmesine rağmen yüzünde kırık olduğu iddiasında bulunan başvurucunun daha donanımlı bir hastaneye veya Adli Tıp Kurumuna sevki sağlanmak suretiyle hakkında ayrıntılı bir sağlık raporu düzenlenmemiştir. Soruşturma kapsamında yakalama işlemini gerçekleştiren kolluğun tanık sıfatıyla olsa bile ifadelerinin alınıp iddialar hakkında diyeceklerinin sorulmadığı, ayrıca olayın görgü tanığı olabilecek kişilerin tespit edilip beyanlarına başvurulmadığı anlaşılmıştır” denildi.    80 BİN TL TAZMİNAT, YENİDEN SORUŞTURMA    AYM, eziyet yasağının gözaltına alınma sırasında ihlal edildiğine hükmederken, karakolda darp edilme iddialarını açıkça dayanaktan yoksun buldu. Bilir’in gözaltına alınması sırasında darp edilmesine ilişkin yaşanan ihlalin giderilmesi için soruşturmanın yeniden yapılması için Bismil Cumhuriyet Başsavcılığı’na da kararın bir örneğinin gönderilmesine karar veren AYM, Bilir’e 80 bin TL manevi tazminat ödenmesine de hükmetti.    NE OLMUŞTU?    Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde 28 Haziran 2016’da yol kontrolü sırasında gözaltına alınması sırasında darp edilen Sadrettin Bilir, gözaltı sırasında ve götürüldüğü Bismil İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde 3 arkadaşıyla birlikte darp edilmişti.    Bilir, yaşadığı darp ve işkenceye ilişkin 30 Haziran 2016 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe verdi. Bilir verdiği dilekçede bindiği araçtan alınma sırasında kafasına basılarak, yumruk ve tekmelerle darp edildiğini anlattı. Bilir, her iki gözünde de morluklar olduğunu, görmekte zorlandığı, sol elmacık kemiğinin kırık olduğunu, kafasında kırıklar ve şişlikler bulunduğunu, aldığı darbeler nedeniyle sürekli bulantı ve baş dönmesi sorunu yaşadığınu, burnunun sürekli kanadığı ve güçlükle nefes aldığı, darp nedeniyle dudaklarının patladığı ve dişlerinde hassasiyet oluştuğunu, konuşma, yeme ve içme sorunu çektiğini, kol ve ayaklarına aldığı darbeler dolayısıyla yürümekte ve oturmakta büyük zorluk yaşadığını anlattı.    ATK RAPORU ALINMADI   Bilir’in avukatı aracılığıyla yapılan suç duyurusu ardından savcılık tarafından İl Emniyet Müdürlüğü’nden Bilir’in ifadesinin alınması, vücudundaki izlerin görüntü ve videolarının çekilmesi, kamera görüntüleri ve Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) rapor alınması istendi. Bilir verdiği ifade de yaşadığı darp ve işkenceleri anlattı. Ayrıca Bilir’in vücudundaki darp izleri de fotoğraflandı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından talep edilen diğer hususlar ise yerine getirilmeden 6 Temmuz 2016’da verilen yetkisizlik kararıyla Bismil Cumhuriyet Başsavcılığı’na soruşturma gönderildi.    TOMOGRAFİ CİHAZI OLMADIĞI İÇİN RAPOR DETAYLANDIRILAMADI   Bismil Cumhuriyet Başsavcılığı’da 12 Temmuz 2016’da Bilir’in gözaltına alınması ardından verilen adli muayene raporları ile yakalanma sırasında tutulan tutanakları emniyetten istedi. Bismil Devlet Hastanesi tarafından 29 Haziran 2016 tarihinde hazırlanan muayene raporunda darp olduğu belirtilerek, “Sol gözde morluk, şişlik, kızarıklık, sol omuzda sıyrık, kızarıklık, morluk, sağ omuzda ve boğazda kızarıklık, sırtta kızarıklık, morluk, sol dirsekte sıyrık, sol renal bölgede hafif kızarıklık, burunda kanama" bulgularına yer verildi. Ayrıca adli muayene raporunda bilgisayarlı tomografi çekimi gerektiği ancak bulunmadığı için çekim yapılmadığı vurgulandı.    SADECE OLAY YERİ TUTANAĞI ESAS ALINDI   Soruşturma kapsamında dosyaya olay gününe dair 16 polisin imzasının yer aldığı tutanaklarda konuldu. Polisler tarafından hazırlanan tutanakta bir uzman çavuşun 28 Haziran 2016’da yaşamını yitirmesi ardından yaptıkları yakalama çalışmaları sırasında gelen bir ihbar üzerine aracın durdurulduğu, araçta ve araç içerisinde bir şey bulunamadığı tutanakta yer aldı. Tutanakta, araçta bulunan 3 kişinin direndiği belirtilerek, “Araçtan aşağı indirilen üç erkek şahsın kontrol altına alınmaya direndiği, bunun üzerine Özel Harekât polislerince kademeli olarak zor kullanıldığı tutanakta ifade edilmiştir” denildi.    ŞÜPHELİLERİ TESPİT ETMEDEN KARAR VERİLDİ   Emniyetten gelen olay yeri tutanağı ve hastane raporları dışında bir araştırma yapmayan savcılık, 24 Ekim 2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi. Kararda polisleri şüpheli olarak dahi tespit etmeyen savcılık, "...29/06/2016 günü alınan kati hekim raporunda müştekinin vücudunda şişlik, kızarıklık ve sıyrık tespit edildiği, ayrıca burnunda kanama olduğunun, BTM ile giderilebilir ölçüde yaralanmış olduğunun belirtildiği, müşteki ile beraber iki kişinin plakası yukarıda belirtilen araçta yakalanmalarına ilişkin kolluk tarafından tutulan tutanak incelendiğinde, dur ihtarına uymayan aracın önü kesilmek suretiyle durdurulduğu, şahısların araçtan inmemekte direnmesi üzerine polis tarafından zorla indirildiği, müştekinin de içinde bulunduğu üç şahsın kolluk güçlerine direnmesi üzerine zor kullanılmak suretiyle şahısların kontrol altına alındığının belirtildiği,…. olay günü bir jandarma personelinin şehit edilmesi nedeniyle güvenlik güçlerinin ilçe merkezi ve çevresinde olağanüstü güvenlik önlemleri aldığı…nitekim olayın gerçekleştiği gün alınan hekim raporunda müştekinin yaralanmasına BTM ile giderilebilir ölçüde olduğunun belirtildiği, buradan hareketle kolluk kuvvetlerinin üzerine atılı suçu işlediği yönünde yeterli şüphenin oluşmadığı anlaşılmakla; Şüpheli/ler hakkında kovuşturma imkanı bulunmadığından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına...” ifadeleri yer aldı.