Hasta tutuklular ölüm sınırında tahliye ediliyor 2021-09-08 09:08:11 ANKARA - Hasta tutukluların artık tedavi edilemez duruma geldiğinde tahliye edildiğine dikkati çeken İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü İlhan Öngör, yaptıkları başvurularda ise tek satırlık cevaplar aldıklarını söyledi. Hasta tutuklulara yönelik uygulamalar cezaevlerinden cenazelerinin çıkmasına neden oluyor. Tahliye için tek merci olan Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından hasta tutuklulara dair “Cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tutukluların tahliyesi cezaevi savcıları tarafından “Devlet güvenliğine tehdit” gerekçesiyle engelleniyor. Bu da tutukluların ölümüne yol açıyor. Son olarak kanser hastası 70 yaşındaki Mehmet Ali Çelebi, tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi’nden tahliye edildiği 25 Ağustos’tan 10 gün sonra yaşamını yitirdi.   İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) son verilerine göre, Türkiye’de bulunan cezaevlerinde 604’ü ağır bin 605 hasta tutuklu tedavi için tahliye edilmeyi bekliyor. Cezaevi Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından hasta tutuklulara ilişkin veri paylaşılmazken, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Faruk Gürer’in önergesine verdiği yanıtta, 2013 yılından Aralık 2020’ye kadar ATK’nin bin 330 hasta tutuklu hakkında “cezaevinde kalabilir” raporu verildiği bilgisi yer aldı.   ÖLÜME YAKIN TAHLİYE   Cezaevlerinde kalamaz durumda olan tutuklulara yönelik bu uygulamalar ise İHD’nin 2020 yılı raporuna göre, 16’sı ağır hasta tutuklunun cezaevinde, 5’inin de tahliyelerinden kısa bir süre sonra yaşamını yitirmesine neden oldu. Bu yılın ilk 3 ayında ise 2 ağır hasta tutuklu cezaevinde, 1’i de tahliye edildikten kısa bir süre sonra yaşamını yitirdi. Nisan-Eylül ayları arasında bir ağır hasta tutuklu cezaevinde, bir ağır hasta tutuklu da tahliye olduktan kısa bir süre sonra yaşamını yitirdi. Hasta tutukluların yaşamını yitirmesine neden olan cezaevi sistemi, yaşam hakkı ihlalinin en yoğun uygulandığı alanlara dönüştü.   İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü Avukat İlhan Öngör, hasta tutukluların tahliyesi için işlettikleri süreci, yürütülen politikaları değerlendirdi.   HASTA MAHPUS BAŞVURULARI    Cezaevlerinden en çok hasta tutuklulardan başvurular aldıklarını aktaran Öngör, çok ağır olan hasta tutukluların tedavi edilmediği, zamanında hastaneye götürülmediği, infaz erteleme taleplerinin yerine getirilmediği, cezaevinde yaşamını tek başına idame ettiremeyecek hasta tutukluların ATK raporlarıyla cezaevinde tutuldukları ve sadece tutuldukları cezaevi revir doktoru tarafından ağrı kesici ilaçlarla bu sürecin geçirilmeye çalışıldığına dair başvurular aldıklarını söyledi.    TEK SATIRLIK CEVAP   Aldıkları başvuruları dair Adalet Bakanlığı, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı’na ilettiklerini ifade eden Öngör, hukuki sürecin hızlandırılması ve infazlarının ertelenmesi amacıyla yaptıkları başvurulara ise tek satırlık cevap verildiğini söyledi. "Hasta mahpusla ilgili işlemlerin yapıldığı, devam edildiğine..." şeklinde yanıtlar verildiğini paylaşan Öngör, "Başkaca herhangi bir bilgi verilmiyor. Yaptığımız başvurularda hasta mahpuslara dair işlemlerin yapıldığı yönünde cevap alsak da hasta mahpuslarla yaptığımız görüşmelerde bu işlemlerin yapılmadığı uzun bir süre bekletildiği ve hatta hasta mahpusların hastalıklarının ağırlaştığını gözlemliyoruz. Hasta mahpusların avukat görüşme odasına bile gelemeyecek halde olduğunu gözlemliyoruz” dedi.     HASTANEDE TEDAVİ TALEBİ   Pandemi nedeniyle hastaneye giden tutukluların 14 günlük karantina koğuşuna alındığını hatırlatan Öngör, bu durumdan en çok ağır hasta tutukluların etkilendiğini vurguladı. Öngör, şunları söyledi: “Yaşamını tek başına idame edemeyecek durumda olan ağır hasta mahpuslar, pandemi gerekçesiyle uzun bir süre hastaneye götürülmediler. Hastaneye götürülmediğinden hastalıkları ağırlaştı. Sonrasında ise ring araçlarında götürüldükleri hastanelerde kelepçeli muayene oldular ve hastane dönüşünde karantina koğuşlarında kalıyorlar. Özellikle ağır hasta tutuklular kaldıkları karantina koğuşlarında yaşamlarını tek başına idame edemiyorlar. Hastaneye götürme getirme süreçleri sağlıkların daha da olumsuz etkiledi. Bu nedenle yaptığımız tüm başvurularda hasta tutukluların tedavilerinin hastanede yapılması talebinde bulunuyoruz.”   DUYARLILIK ÇAĞRISI    Hasta tutukluların artık tedavi edilemez duruma geldiğinde tahliye edildiğine dikkati çeken Öngör, “Yaşamlarını yitirecek duruma geldiğinde tahliye ediliyorlar. Yasal düzenleme olmasına rağmen hasta mahpusların infazı ertelenmiyor. İktidar hasta mahpusları siyasi pazarlık meselesi haline getirmiş durumda. Devlet, pozitif yükümlülüklerini yerine getirmiyor ve bu nedenle hukuk devleti olma ilkesinden tamamen uzaklaşmış durumda. Bu keyfi bir sistem ve hukukun uygulanmadığı açık ve net. Geçen yıl Sabri Kaya’nın ölüm anında tahliye kararının verilmiş olması, yine Mehmet Ali Çelebi’nin artık son nefesini verme aşamasına geldiği anda tahliye kararı verilmesi ve yaşamını yitirmiş olması kabul edilebilecek bir durum değil. Her ne olursa olsun, insan hakkı kutsal haktır ve yaşam hakkı çerçevesinde devletin pozitif yükümlülüğü söz konusudur. Bu yükümlülüğü yerine getirmeye davet ediyoruz” diye belirtti.    Öngör, hasta tutukluların sağlıklı bir ortamda tedavilerinin yapılması için yetkili mercileri duyarlı olmaya çağırdı.   MA / Zemo Ağgöz