Yusufoğlu: CPT ihlallere karşı İmralı’yı ziyaret etmeli 2021-10-01 09:04:15 İSTANBUL - CİSST'in Ağırlaştırılmış Müebbet Tematik Alan Temsilcisi Ezgi Yusufoğlu, İmralı Cezaevi'ndeki ihlallerin raporlaştırılması ve ortadan kaldırılması için CPT’nin cezaevini ziyaret etmesi gerektiğini söyledi.  İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş üzerindeki ağırlaştırılmış tecride karşı hukuk ve sivil toplum örgütleri harekete geçti. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Öcalan ve diğer tutuklular için Avrupa İşkenceyi İzleme ve Önleme Komitesi'ne (CPT) başvurdu.     Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edildiği 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı Cezaevi'nde izolasyon uygulamasının özel ve ayrımcı bir biçimde sürdürüldüğünün altı çizilen başvuruda, avukat görüş yasağının 27 Temmuz 2011'ten 2 Mayıs 2019'a kadar 8 yıl boyunca kesintisiz biçimde devam ettiğine dikkat çekildi. Başvuruda, aile, vasi ve telefon haklarının engellendiğine işaret edilerek, CPT'ye "harekete geç" çağrısı yapıldı.    CİSST'in Ağırlaştırılmış Müebbet Tematik Alan Temsilcisi sosyolog Ezgi Yusufoğlu, başvuruya dair ajansımıza konuştu.    CEZA İÇİNDE CEZA   Yusufoğlu, ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen Öcalan ve başvuruda ismi yer alan diğer tutuklular ile ailelerinin yaşadıkları uygulamaların yeteri kadar kamuoyu tarafından bilinmediğini söyledi. 2002’de idam cezasının yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası getirildiğini anımsatan Yusufoğlu, “Bu durum en ağır ceza haline geldi. Bu infaz rejimi ayrıca olağanüstü özellik taşıyor. ‘Terörle Mücadele Yasası’nda’ ceza alan mahpuslar ölünceye kadar, adli suçlardan mahpuslar için otuz yıl, örgütlü suçlardan ceza alanlar ise bu cezayı 36 boyunca çekiyor. Yine tek başına bir infaz ve 23 saat boyunca tek kişilik bir hayat düzenliyor. Bu hususlar dış dünyayla yaşanan sınırlılıklarla bir araya geldiğinde, mahpusların sıklıkla ifade ettiği gibi ceza içinde ceza durumuna geldiğini söyleyebiliriz” diye konuştu.    KESİNTİSİZ TECRİT     İmralı'da bir saat havalandırma hakkının bulunduğunu, sosyal aktivitelerin idarenin inisiyatifinde olduğunu, cenazeye katılma, izin verme veya herhangi bir hastalıkta infaz erteleme gibi bir hakkın olmadığını belirten Yusufoğlu, anayasa ve uluslararası metinlerde güvünce altına alınan avukat ve aile görüşlerinin de engellendiğini ifade etti. Sivil toplum örgütlerinin yaşayan bu hak gasplarını izlemelerinin de önüne geçildiğine dikkati çeken Yusufoğlu, “İmralı’daki durumu izleyebilecek az sayıdaki kurumlardan biri CPT. Bu yüzden CPT’ye başvuruda bulunduk. CPT ağırlaştırılmış müebbet infazının temelden sorunlu olduğunu belirtip, her raporunda Türkiye’yi cezayı baştan gözden geçirmeye dair iş birliğine davet ediyor" dedi.   Yusufoğlu, "İmralı’daki tecridin insan hakları ihlali olduğunu düşünüyoruz. Mandela Kuralları ve Avrupa Cezaevi Kuralları'nda da belirtilen hücreye kapatmanın 15 günü geçmemesi gerekiyor. İmralı’da bu kesintisiz sürüyor. Bunun uzun ve belirsiz olmasını, cezanın bir unsuru olarak kullanılmasının tamamen yasaklanması gerektiği belirtiliyoruz" diye kaydetti.    CPT'YE ÇAĞRI     Yusufoğlu, tecridin hem uluslararası insan haklarına hem de Türkiye'deki yasalara aykırı olduğunu vurguladı. Başvurularından CPT’nin İmralı’ya gitmesini istediklerini ifade eden Yusufoğlu, şöyle devam etti: “Bizler ne yazık ki gidip yerinde inceleyip, rapor hazırlayamıyoruz. Şu anda bunu yapabilen bir tek CPT var. Hem oradaki ihlallerin rapor halinde kamuoyu tarafından bilinmesi hem de ihlallerin ortadan kaldırılması için CPT’nin oraya gitmesi gerektiğini başvurumuzda da belirttik.”   MA / Mehmet Aslan