Ömrünün yarısı cezaevinde geçti: İddian büyükse, direnişin de büyük olur 2021-10-03 11:09:53 BATMAN - İşkence altında alınan tanık ifadesiyle tutuklanan Mehmet Kurhan, 36 yaşında girdiği cezaevinden 66 yaşında çıktı. Ailesinin yaşadığı acıları cezaevinde karşılayan Kurhan, “Eğer iddian büyükse, direnişinde büyük olur” dedi.   İnsan Hakları Derneği Siirt Şubesi Başkan Yardımcısı iken 3 kez gözaltına alınan Mehmet Kurhan (66), işkence altında ifadesi alınan bir kişinin beyanıyla 4 Nisan 1992’de tutuklandı. Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) görülen ilk duruşmasında konuşan tanık, ifadelerinin işkence altında alındığını söylese de Kurhan’a müebbet hapis cezası verildi. Kurhan, 30 yıllık cezaevi sürecinde hak ihlalleriyle gündemden düşmeyen Siirt, Elazığ, Bartın, Antep, Bandırma, Van ve son olarak Rize cezaevlerinde kaldı.   AİLE GÖÇ YOLUNDA   Kurhan’ın tutuklanmasının ardından ailesine yönelik baskılar da arttı. Eşi Hüsna Kurhan, 7 çocuğuyla birlikte memleketini terk etmek zorunda bırakıldı. Anne ve çocukları, gittikleri yerlerde baskı ve geçim sıkıntısı nedeniyle sırasıyla Adana, Mersin, İstanbul, Siirt, Batman’a göç eder.     3 ÇOCUĞU PKK’YE KATILDI   Yıllarca göç yollarında kalan ailenin 3 çocuğundan İbrahim 1992’de, Hediye 1999’da, Yahya ise 2014’te PKK’ye katıldı. İbrahim, 1994-1998 yılları arasında yaşanan Kürtler arası çatışmalarda yaşamını yitirdi. Hediye ise 4 Kasım 2007’da Gabar’da yaşanan çatışmada yaşamını yitirdi.   Kurhan, 30 yıl süren tutukluluğun ardından 16 Ağustos’ta Rize Kalkandere L Tipi Cezaevi’nden tahliye edildi. Kurhan, Siirt’in bir ilçesiyken bıraktığı Batman’a döndü. Kurhan, 30 yıl sonra döndüğü Batman’ı bir ilçe değil, büyük bir kent olarak buldu.   Kürtlerin ulusal hakları için mücadelesinde yaşadıklarının adeta özeti gibi duran Kurhan, dışarıya adapte olmaya çalışıyor.    ‘ZULMÜN BİTMEDİĞİ YER’   Kurhan, 30 yıllık tanıklığını anlattığı cezaevlerini “Baskı işkence ve zulmün bitmediği yer” olarak tanımladı. Kurhan, yaşadıklarına nasıl katlandığını ise, “Eğer iddian büyükse, direnişinde büyük olur. İddiana olan bağlılığın büyükse iraden de güçlü olur” sözleriyle anlattı.   Kurhan, tutuklanma sürecini “Müebbet hapis cezası almadan önce yani 1988 ile 89 arası 2 defa tutuklandım. Her birinden 4 ay cezaevinde kaldım. Köy yakılma, işkence, yargısız infaz ve katliamların yaşandığı dönemde İHD Siirt Şubesi Başkan Yardımcısı görevini yürütüyordum. Biz de bunlarla ilgileniyorduk. Bundan kaynaklı birini yakalayıp işkence ile üzerimize ifade verdirdiler. Bu kişi mahkemede, işkence altında ifadesinin alındığını belirtse de müebbet hapis cezası aldım” sözleriyle aktardı.   DEFALARCA İŞKENCE GÖRDÜ   Gözaltı esnasında maruz kaldığı işkencelere değinen Kurhan, “İlk olarak 10 gün boyunca işkencede kaldım.  İkincisinde bir aya yakın bir süre cezaevinde işkenceye maruz kaldım. Üçüncüsünde ise 10 gün boyunca işkence ettiler. Her 3’ünde de Siirt’te işkenceye maruz kaldım. Son tutuklanmam da ise bizi Elazığ’a götürdüler. Orada da işkenceye maruz kaldık. Akla gelebilecek her türlü işkence uygulamasına maruz kaldık” diye konuştu.   KENTİ TANIYAMADI    Vietnam’ın Saygon Hapishanesinde yatan bir tutukluyu anlatan “Direnme Savaşı/Saygon Zindanlarında Mücadele” kitabında geçen, “Cezaevinde çıktığımızda ne köy, ne yer, ne de insanları tanıdık“ sözlere dikkat çeken Kurhan, “Oda 20 yıl içerde kalmıştı. Abarttığını düşünüyordum. Ama 30 yıl sonra çıktığımda ne bu kenti ne insanları ne de arkadaşlarımı tanıdım. Hatta yeğenlerimi bile tanıyamadım. Batman büyümüş, her yer beton olmuş. Sessizliğe bürünmüş bir toplum var. Ancak halkın sıcaklığını ve kendini katma isteğini görünce bir şeylerin değişebileceğini görebiliyor insan” dedi.     SAYISIZ DİSİPLİN CEZASI   Kurhan, cezaevinde yaşanan baskı ve zulme karşın bir direniş biçimi olarak benimsedikleri açlık grevi eylemlerine 30 yıl boyunca sayısız kez girdiğini söyledi. Cezaevinde sıkça disiplin cezasına maruz kaldıklarını kaydeden Kurhan, en son Bandırma Cezaevi’nde kendisine 7 kez disiplin cezasının kesildiğini dile getirdi.   TESLİMİYET POLİTİKASI   Cezaevlerinde yürütülen politikanın “teslimiyet politikası” olduğunu dile getiren Kurhan, “Amaçları cezaevine girenleri teslim almak. Bunun içinde yapmadıkları şey kalmadı. AKP-MHP iktidarında cezaevleri tecrittin yaşandığı yer oldu. Öcalan üzerinde devam eden tecrit tüm cezaevlerine hatta toplumun her yerine yayıldı. Biz 4 kişi bir koğuşta kalıyorduk. Bizi tadilat var diye çıkardılar. Daha sonra bizi ayrı ayrı yerlere gönderdiler. Bazılarımızı adli suçluların yanına gönderdiler. Koğuşları da sesler birbirine gitmesin diye birbirinden uzak yapmışlardı. Her gün arama vardı. Radyolarımız toplatılıyordu. Gazeteler verilmiyordu. Kürtçe kitaplarda verilmiyordu, mektuplarda aynı şekilde. Bazen veriliyordu, ancak 6 ay sonra” dedi.   2 ŞİİR KİTABI YAZDI   Cezaevinde iki şiir kitabı kaleme aldığını aktaran Kurhan, “Binlerce kitap okuduk. Arkadaşlar kitap yazmamı istedi. Ben de şiir kitabı yazdım. İlk kitabım ‘Têkoşînê’ adlı Kürtçe kitap. Bir diğeri ise Ferhat’ın ‘Özlemi’ adlı Türkçe kitap. 3 kitap daha var ama daha bitiremedim” diye anlattı.    ÖCALAN ÜZERİNDEKİ TECRİT   PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devam eden tecride dikkat çeken Kurhan, “Açlık grevleri eylemlerinde herkes tecridin kalkması için eylem halindeydi. Ölüm orucu başta olmak üzere tüm eylemlere katılım yüksekti. Herkes tecrittin kalkması için elinden geleni yapıyordu. Ancak pandemiyi de bahane ederek tecridi derinleştirdiler” ifadelerini kullandı.    İHD’NİN HASTA TUTUKLU LİSTESİNDE   İHD’nin hasta tutuklu listesinde de olan Kurhan, “Çok sayıda hastalık geçirdim. Her hastalandığımda tedavi için engel çıkarıyorlardı. Gittiğimizde ise bir ilaç yazıp geri gönderiyorlardı. Hatta bir kez 19 arkadaş ile Van’da hastaneye rapor almak için gittik. Ancak raporu verilmedi. Her birimizi başka cezaevine sürgün etiler” dedi.    MA / Fethi Balaman - Fahrettin Kılıç