'Olanak yaratılmaması cezaevinde çocukların gelişimini engelliyor' 2021-10-05 14:22:16 ANKARA - ATO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayşe Uğurlu, cezaevinde anneleriyle kalan çocukların eğitime ve dışarıdaki yaşama hazırlanması için olanak yaratılmamasının bedensel ve ruhsal gelişimlerini engellediğini belirtti. Ankara Tabip Odası (ATO) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu ve ATO İnsan Hakları Komisyonu, cezaevlerinde anneleriyle kalmak zorunda olan çocuklar ve kadın tutukluların koşullarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Ankara Tabip Odası’nda düzenlenen toplantıda “ Cezaevlerindeki yaşam koşulları düzeltilsin” pankartı asıldı.   Toplantıda konuşan ATO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayşe Uğurlu, kadınlara özel ceza ve tutukevleri dahi kadınların ihtiyaçlarına uygun altyapı ve donanıma sahip olmadığını vurguladı.   ÇIPLAK ARAMA DAYATMASI   Kadınlar için ilk ihlal cezaevine girişte yapılan çıplak aramayla başlamakta ve çoğu kez ziyaretçileri dahi kapsayacak şekilde sürdürülmekte olduğunu söyleyen Uğurlu,  “Kabul etmeyenler açısından hücre cezası tehdidi erkeklere yapıldığı kadar kadınlar için de ikincil bir cezalandırma yöntemi olarak sürdürülmektedir. Çıplak arama yasal dayanaktan yoksun olarak çoğu kez de keyfi olarak uygulanmaktadır” diye konuştu.   ‘KELEPÇELİ MUAYENE DAYATMASI’   Sağlık hakkının engellenmesi ya da sağlığa erişimde zorluklar kadın tutukluların da en önemli sorunlardan birisi olduğunun altını çizen Uğurlu, "Bir şekilde sağlık kuruluşuna gitmeyi başardığında muayene sırasında infaz koruma memuru ya da kolluk kuvvetlerinin odadan çıkmayı reddetmesi, kelepçeli muayene dayatmaları gibi durumlar, daha da kötüsü bu tutuma bazen hekimin de destek olması, çoğu kez kadın mahpusun muayene ve tedavi olmadan cezaevine dönmesi ile sonuçlanmaktadır. Ayrıca mahkemeye gidiş gelişlerde sorun çıkarılmakta, geç götürülme nedeniyle tutuklular mağdur edilmektedir” diye belirtti.   ‘CİNSİYETE DAYALI AYRIMCILIK’   Uğurlu, kadınlara pozitif ayrımcılık sayılabilecek özel ve seçenekli ayrı bir infaz sisteminin geliştirilmesi, kadınları koruyucu ayrımcı düzenlemelere yer verilmesi gerektiğini söyledi. Uğurlu, adli tutukluların hak arama bilincinin yeterince gelişmemiş olması nedeniyle tacizin yanı sıra tehdit, ayrımcılık, hak gaspı ihlallerini, infazlarının yanması ya da disiplin cezası almaları korkusuyla anlatmaya çekindiklerini ifade etti.   300 ÇOCUK CEZAEVİNDE   Cezaevlerinde çözüm bekleyen önemli konulardan biri de anneleri ile birlikte yaşamak zorunda kalan veya ayrılamayacak olan çocuklarla ilişkili olduğunu belirten Uğurlu, "0-6 yaş ile ilgili ise ne yazık ki sağlıklı bir sayı yoktur. İHD’nin verilerinde 2020 sonuna kadar 300 gibi bir rakamdan söz edilmektedir. Bu çocuklar için cezaevinde kreş ve gündüz bakımevi oluşturulması, oluşturulamadığı durumlarda bu çocukların devlete ait dışarıdaki bir kreş ya da gündüz bakımevi olanağından yararlandırılması gerekmektedir. Çocukların eğitime ve dışarıdaki yaşama hazırlanması açısından büyük öneme sahip bu olanakların yaratılmaması onların bedensel ve ruhsal gelişimini engellemekte, mevcut durum çocuklar açısından da bir cezaya dönüşmektedir" ifadelerini kullandı.   ‘KAMERA SİSTEMİ KABUL EDİLEMEZ’   Uğurlu, son olarak şunları söyledi: “Özel hayatın gizliliği ve mahremiyet olgusunu zedeleyen güvenliğin tedbirlerinin öncelendiği kamera sistemi de kabul edilemez uygulamalardandır. Cezaevleri arasında gerekçesiz ve aniden yapılan, kişisel eşyalarının dahi yanlarına alınmasına izin verilmediği  ‘sürgün sevk’ uygulamaları da aslında planlanmış ikincil cezalandırma yöntemleridir. Çoğu günlük sorun insan haklarına ve birey olmanın gereklerine uygun, eşitlikçi bir hukuk sisteminin uygulandığı yönetme biçimleri ile çözülebilir türdendir."