ÖDAV’ın adayı Uçar: İmralı’daki tecrit toplumun parçası haline geldi 2021-10-16 19:21:56   İSTANBUL -  İstanbul Barosu'nun Genel Kurulu’nda konuşan ÖDAV grubundan avukat Sezin Uçar, İmralı’daki tecride dikkat çekerek,  “İmralı’da başlayan tecrit uygulamaları tüm hapishanelerin ve toplumun bir parçası haline gelmiş” dedi.    İstanbul Barosu üyesi binlerce avukat, yeni yönetimlerini belirlemek için bugün Haliç Kongre Merkezi’nde bir araya geldi. İki gün sürecek olan kurulda, mevcut Başkan Mehmet Durakoğlu, Çağdaş Avukatlar Grubu Yükseliş Hareketi adayı Hasan Kılıç, Avukat Hakları Grubu adayı Gökhan Ahi, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV) Grubu adayı Sezin Uçar, Bağımsız Avukatlar Grubu adayı İ. Şadi Çarsancaklı ve Çağdaş Avukat Grubu adayı Ata Yazıcıoğlu'nun da aralarında bulunduğu çok sayıda grup ve bağımsız aday baro başkanlığı için yarışacak.   Kurul öncesi kongre merkezinde stant kuran grup ve bağımsız adaylar, programlarını içeren broşürler dağıttı. ÖDAV grubundan avukatlar ise kongre bahçesinde kurdukları stantlarda 28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan Dört Ayaklı Minare önünde katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve “Adil yargılanma” talebiyle girdiği ölüm orucunda yaşamını yitiren Ebru Timtik’in fotoğraflarını astı. Avukatlar, Kürtçe müzikler açarak halay çekti.   DİVAN SEÇİMİ   Yasaya göre yeterli çoğunluk olan 5 bin 135 imzanın toplanması ardından Genel Kurul başladı. Durakoğlu’nun sunduğu listeyi kabul etmeyen gruplar ve bağımsız avukatlar iki liste ile seçime girmek istedi. Talebi kabul edilen gurupların çıkardığı ortak liste, büyük alkış alarak divan seçildi. Divan başkanı ise avukat Merter Karagülle oldu.   ‘EBRU TİMTİK ÖLÜMSÜZDÜR’   Divan seçimi ardından son 3 yıl içinde İstanbul Barosu’na kayıtlı olan ve yaşamını yitirenlerin isimleri tek tek okundu. Bu esnada Ebru Timtik’in isminin okunması ardından salonda “Ebru Timtik ölümsüzdür” sloganları atıldı. İsimlerin okunması ardından kurul saygı duruşuyla devam etti.   EN HUKUKSUZ DÖNEM   Açılış konuşmasını yapan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, Genel Kurul’un bir yıl boyunca ertelenmesine tepki gösterdi. Kurulun salgın nedeniyle ertelendiğini ancak mitinglerin yapılmaya devam edildiğini paylaşan Durakoğlu, “Bunlar hukuk çiğnenerek yapıldı. Yasayla düzenlenen bir hususu genelge ile değiştiren hukuksuzluğu kınıyoruz. Bütün yetkililerin hukuk, yargı konusunda söylediklerinin bir inandırıcılığı kalmamıştır. Türkiye’de her dönem hukuk konusunda sorunlar vardı. Ancak, hukuksuzluğun bu kadar yoğun yaşandığı bir dönem olmadı” dedi.   SİYASAL STRATEJİLERİN PARÇASI   Bu hukuksuzluğun yargı eliyle meşrulaştırıldığını belirten Durakoğlu, yargının siyasal stratejilerin bir parçası, aracı haline dönüştüğünü kaydetti. Basına dönük saldırılara da işaret eden Durakoğlu, verilen cezalarla sadece gazetecilerin değil, aynı zamanda halkın haber alma hakkının da cezalandırıldığını dile getirdi. Yargıda çok ciddi sorunların yaşandığını ifade eden Durakoğlu, “Bir ülkede otoriterliğe doğru gidecekseniz, ilk önce avukatları teslim alacaksanız. Toplumsal nitelikli davalara gösterdikleri duyarlılık bahane edilerek avukatlar tutuklandı” diye konuştu.   HUKUKUN SİYASETİ   İktidarın baroları bölmeyi amaçladığı düzenlemeye de değinen Durakoğlu, “İktidara karşı olduğumuz için bu barolar kuruldu. Siyasetleri Edirne’nin ötesine geçemiyor. Bizi de siyaset yapıyoruz diye suçladılar. Her gün siyasetçilerin hukuk konuştuğu bir yerde, biz de hukukun siyasetini yapmaya devam edeceğiz. Çıkar cüppeni gel diyenlere sesleniyorum; asıl sen giy cüppeni, al da gel” şeklinde ifadelerde bulundu.   ‘KAPALI YOLU AÇAĞIZ’   Durakoğlu’nun konuşması ardından son genel kurul tutanak özeti, çalışma raporunun okunması ve faaliyet raporunun üzerine konuşmalara geçildi. Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV) Grubu adına söz alan avukat Fırat Epözdemir, mevcut baro yönetimine sert eleştiriler yöneltti. “Baronun faaliyetlerini değil faaliyetsizliğini eleştireceğim” diyerek sözlerine başlayan, Epözdemir, “İstanbul Adliyesi'nde avukatlara kapatılan yolu açacağız” dedi.   BAROYA ELEŞTİRİ    Rapor üzerine Avukat Hakları Grubu adına söz alan Avukat Erdost Balcı, ise şu eleştirileri sıraladı: “6 milyon dolarlık taşınmazın kirası 20 bin lira. Kira değil kiracık. Ruhsatları olmamasına rağmen kiralanan yer gece kulübü yapıldı ve ruhsatsız olduğu için mühürlendi. Baromuza bu konuda sorduğumuz sorulara ticari sır denilerek cevap verildi. İki yönetim kurulu üyesi bu tesis yüzünden istifa etti. Bağlı çalışan avukatlar 300 TL harcarken, mesleğimizin bunca sorunu varken baro spor turnuvası düzenliyor.”   TANSİYON YÜKSELDİ   Ardından Hukuk Hareketi adına söz alan avukat Savaş İşleyen, konuşmasında Durakoğlu’nu Hitler’e benzetti. Bunun üzerinde salonda yükselen tepki nedeniyle İşleyen’in konuşması kesildi. Uzun süre boyunca devam eden tartışmalara İstanbul Barosu eski Başkanı Ümit Kocasakal da katıldı. İşleyen’e ağır sözler yönelten Kocasakal’a divan başkanı Merter Karagülle müdahale etti.    ÖZGÜRLÜKLER ORTADAN KALDIRILDI   Söz alan avukatların konuşması ardından başkan adayları konuştu. Durakoğlu’nun konuşması ardından Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV) Grubu başkan adayı Sezin Uçar söz aldı. Uçar, katledilen Tahir Elçi ve yaşamını yitiren Ebru Timtik’in yanı sıra öldürülen avukat Ersin Arslan ve DAİŞ saldırısında Ankara Gar Katliamında yaşamını yitiren Uygar Çoşkun’u anarak konuşmasına başladı. 2015’ten beri savaş hukukunun egemen olduğuna dikkati çeken Uçar, OHAL ve çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelere (KHK) hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırıldığına işaret etti.    ‘DİKTATÖRLÜK RESMİYET KAZANDI’   Hukukun darbe dönemiyle dahi kıyaslanmayacak kadar araca dönüştüğünü belirten Uçar, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile fiili tek adam diktatörlüğü resmiyet kazanmış oldu.  Söz konusu olan bir hükümet değişikliği değil devlet biçiminin, rejimin değişikliği olduğu içindir ki tüm baskıcı faşist rejimlerde olduğu gibi savunma makamı üzerinde avukatlar üzerindeki baskılar da artmış oldu” dedi.   CİZRE BODRUMLARI HATIRLATILDI   Yeni bir rejimin inşa edildiğini ve bu rejimin adının da “saray rejimi” olduğunu ifade eden Uçar, Kürt halkına, Alevilere ve kadınlara dönük baskıların artışına işaret etti. Sur ve Cizre bodrumlarında insanların diri diri yakıldığını ifade eden Uçar, “Düşünce ve ifade özgürlüğünü nedeniyle tutuklanan, ceza alan siyasetçiler, gazeteciler, aydınlar ve yurttaşlar bu lehe düzenlemelerin dışında bırakıldılar. Başta hasta mahpuslar olmak üzere tutuklu ve hükümlülerin ilk olarak sağlığa erişim hakları engellenirken, mahpuslar ağır tecrit koşullarıyla bir kez daha cezalandırılmış oldular” diye konuştu.   SARAYA BAĞLI YARGI   İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması, Hakim Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısının değiştirilmesi ve çoklu baro sistemine değinen Uçar, sözlerine şöyle devam etti: “Devletin başta gelen kurumları yürütme, yasama, yargı, ordu ve polis, askeri ve sivil bürokrasinin tamamı yürütmenin daha doğru bir ifade ile ‘tek adam’ın elinde toplandı. Yargı AKP-MHP-Ergenekon ittifakıyla yeniden dizaynedildi. Bugün HSK, Yargıtay ve başsavcılar esasen sarayın işaretine bakıyorlar. Yüksek yargının kadrosunu bir bölümünü tek adam doğrudan atıyor. Diğer bir bölümünü saray rejiminin emrindeki AKP-MHP parlamento çoğunluğu atıyor.”   ‘TEK ADAM GİBİ DÜŞÜNÜYOR’   Uçar, bir dizi konu üzerinden İstanbul Barosu başkanı Durakoğlunu eleştirdi. “Suriye’de sınır ötesi operasyonlarla, kimyasal silahlarla yürütülen savaşta her gün siviller öldürülürken İstanbul Barosu ne yapıyordu?” diyerek sözlerini sürdüren Uçar,  “Baro, Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanan sorunda sivillere dönük saldırıları kınarken dahi ayrımcılıktan vazgeçmedi. Çünkü İstanbul Barosu Ermenilere dönük soykırımının tanınmaması konusunda ‘tek adam’ gibi düşünüyor” dedi.   SAVAŞIN DİLİNİ   Uçar, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bütün bir toplum, Erdoğan’ın Suriye’de yürüttüğü haksız işgal politikası karşısında ‘Bizim Suriye’de ne işimiz var?’  diye sorarken İstanbul Barosu barışın ve insan haklarının evrensel değer yargılarını korumak yerine savaşın dilini kuşandı. Çünkü İstanbul Barosu Kürt sorununun çözümünde ‘tek adam’ gibi düşünüyor. AİHM Selahattin Demirtaş ve haksız yere yargılanan ve 5 yıldır tutsak edilen HDP’li siyasetçilerle ilgili özgürlükleri lehine karar verirken; İstanbul Barosu ölü taklidi yapıyordu. Ta ki Kanarya Sevenler Derneği dahi konuyla ilgili bir açıklama yapınca lütfen açıklama yapma zahmetinde bulundu.”   İMRALI’DAN YAYILDI   Uçar, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride de değinerek, “İmralı hapishanesi ile başlayan tecrit uygulamaları Türkiye’deki tüm hapishanelere yayılmış, tüm toplum büyük bir tecridin parçası haline gelmiştir. İstanbul Barosu hapishanelerde yaşanan bu büyük sorunun çözümü için tek bir pratik sergilememiştir. Meslektaşlarımızdan Ebru Timtik bu eylemin sonucunda yaşamını yitirdi. İçişleri Bakanı hedef gösterdi diye korktunuz, Ebru’nun fotoğrafını İstanbul Barosu’na asan meslektaşlarımızı ihbar ettiniz. Gerçeklerin üstünü Türk bayrağıyla örterek en pespaye politikacılara taş çıkartacak bir bayrak politikasıyla ne kadar şöven olduğunuzu bir kez daha gösterdiniz”  diye belirtti.    TEK ADAM ANLIYIŞINA SON   ÖDAV olarak baskıcı, ayrımcı, milliyetçi bir hukuk anlayışının karşısında olduklarını dile getiren Uçar, halkların demokrasi, özgürlük ve adalet ihtiyacından yana olduklarını ifade etti. Uçar, “Birlikte İstanbul Barosu yönetimindeki 20 yıllık AKP iktidarı ile yaşıt tek adam anlayışına son vermek için tüm bu saydığımız özellikleri özgürlükçü demokrat ilkelerde buluşturan genç ve kadın adaylara ÖDAV grubunun adaylarına oylarınızı bekliyoruz” diyerek konuşmasını bitirdi. Uçar’ın konuşması ardından salonda bulunanlar bir süre boyunca alkış çaldı.   Uçar’ın konuşması ardından diğer grupların aday konuşmalarıyla devam etti. Genel Kurul, yarın başkanlık için yapılacak seçimin ardından son bulacak.