Tutuklu yakınları: Cezaevlerindeki tecrit ülkenin özeti 2021-11-02 09:01:04 İSTANBUL - Tutuklu yakınları, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin tüm cezaevlerine yayıldığını ve bunun ülkenin durumunu özetlediğini belirtti.  İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ile Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) tarafından cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırlanan raporlar açıklandı. Raporlarda, çıplak arama, hücre ve disiplin cezaları, infaz yakmalar, sağlığa erişim, iletişim ve görüş yasakları, fiziksel ve psikolojik şiddet gibi birçok hak ihlalerine yer verildi. Raporlarda, ayrıca PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 22 yılı aşkın bir süredir tutulduğu İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi başta olmak üzere diğer cezaevlerindeki tecridin daha da derinleştiğine dikkat çekildi. Yakınları cezaevlerinde bulunan aileler, raporlara da yansıyan hak ihlallerine ilişkin konuştu.    HAK İHALLERİ   Eskişehir H Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Emrecan Demir’in babası Hasan Demir, özellikle son süreçte politik tutuklular üzerindeki baskıların arttığına dikkati çekti. Oğlunun bugüne kadar birçok cezaevine sevk edildiğii ve her birinde farklı uygulamalarla karşı karşıya kaldığını aktaran baba Demir, pandemi sürecinde baskıların katmerleştiğini ifade etti.    Demir, açık görüş, atölye çalışmaları ve spor faaliyetlerine getirilen kısıtlamalara işaret ederek, “Tutsaklar ‘izolasyon’ adı altında 2 hafta boyunca tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Gardiyanlar, gecenin bir yarısı koğuşa baskın yaparak tutsaklara işkence yapıyor. Aynı zamanda çıplak arama, ağız içi araması gibi onur kırıcı uygulamalar uygulanıyor. Oğluma kıyafet, çamaşır, resim veya para gönderdiğim zaman ulaşmıyor. Geri dönüş de olmuyor" diye kaydetti.    İMRALI TECRİDİ     Cezaevindeki ihlallerin PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritle doğrudan bağlantılı olduğunu söyleyen Demir, tecridin tüm cezaevlerine yayıldığını kaydetti. Demir, "Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürt halkına dönük kirli savaş yürütüldü. Bu savaşla Kürdün tasfiyesi, asimile olması hedeflendi. Şuan da Sayın Öcalan’a dönük uygulanan tecritle bu denenmek isteniyor. Ama nafiledir. 1999’da Sayın Öcalan esaret altına alındığı zaman onlarca insan ateşten çember oldu. Şu anda cezaevinde bulunan çocuklarımız ve diğer arkadaşlar da bu tecridi, vahşeti kabul etmiyor. Aileler olarak da çocuklarımızın düşüncesinin arkasındayız. Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kabul etmiyoruz” diye konuştu.   Cezaevlerindeki baskıya sessiz olunmaması gerektiğini vurgulayan Demir, şöyle devam etti: “Çocuklarımızın dışarıdaki dili, beyni, yüreği olacağız. Onları yalnız bırakmamak için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Bedenlerini tutsak edebilirler ama düşünceleri asla tutsak edemezler. Geri adım atmayacağız"   YEMEK VE SU SORUNU     Silivri 3 Nolu Cezaevi'nde tutulan Yakup Akman'ın annesi Fince Akman, diğer tutuklular gibi çocuğunun da benzer uygulamalarla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Kürtçe kitapların oğluna verilmediğini aktaran anne Akman, “Sağlık hakkı hiçe sayılıyor, çıplak arama ve ayakta sayım yapılıyor" dedi. Oğlunun daha önce Silivri 5 Nolu Cezaevi'nde tutulduğunu ve sevk sırasında şahsi eşyalarına el konulduğunu söyleyen Akman, "3 Nolu'da sular çamurlu akıyor ve yemeklerin içinde kurt çıkıyor” diye kaydetti. Anne Akman, İmralı'da benzer uygulamaların devrede olduğuna işaret ederek, "Öcalan üzerindeki tecritle Kürtlerin tasfiyesi amaçlanıyor. Görüşler engelleniyor, kitaplar verilmiyor, büyük bir tecrit var" ifadelerini kullandı.    HER ALAN TECRİT ALTINDA     Bir süre önce Silivri 5 Nolu Cezaevi'nden 3 Nolu Cezaevi'ne sevk edilen Fergil Fırat'ın kardeşi Evrim Fırat ise, kardeşiyle 13 Ekim’de yaptığı telefon görüşmesine değindi. Fırat, "Şahsi eşyalarına el konularak 3 Nolu'ya götürüldüğünü söyledi. 3 Nolu da tamamen adli tutukluların bulunduğu bir bölüm ve biz de tedirgin olduk” dedi. Silivri 3 Nolu Cezaevi’nde siyasi tutukluların "özel uygulamalarla" karşı karşıya kaldığını dile getiren Fırat, kardeşinin 24 kişinin kaldığı koğuştaki sayıma 20 gardiyanın geldiğini aktardığını paylaştı.    Fırat, "Kimi gardiyanlar parmağını ileri geri sallayarak sayım yapıyor, kimi kafasını ileri geri hareket ettirerek sayım yapıyor. Bir ülkenin durumuna bakmak istiyorsak öncelikle cezaevlerine bakmalıyız. Türkiye'deki cezaevlerini tümü tecrit altında. Sadece cezaevleri değil toplum tecrit altında. Demokrat, sol, sosyalistlere, ‘Sesini çıkardığınızdan cezaevine atarım, içeridekilere yaptığımın aynısını size de yaparım’ mesajı veriliyor. Geldiğimiz nokta bu. Bu tecrit her tarafa uygulandığı için yaşam alanları kalmıyor. Dolayısıyla insanlar yurt dışına gidiyor” diye konuştu.    TECRİDİN AMAÇLARI   Cezaevlerindeki tecritle Kürt halkı üzerinden toplumun diğer kesimlerine mesaj verilmek istendiğini söyleyen Fırat, gelinen aşamada tecrit politikasının da sonuç vermediğini vurguladı. Cezaevlerindeki baskıların bir diğer amacının "Kürt halkının kazanımları" olduğunu ifade eden Fırat, İmralı'daki tecridi buna örnek gösterdi. Öcalan’ın 22 yılı aşkın bir süredir tecrit altında tutulduğunu anımsatan Fırat, “Bir tutuklu en temel hakkı olan telefon, aile ve avukat görüş haklarını kullanamıyor. Öcalan’a uygulanan tecrit farklı şekillere büründürerek tüm cezaevlerinde uygulanıyor. Bugün tecride karşı ses çıkarmazsak içeride tutuklu olan yakınlarımıza dönük de baskılar devam edecek” diye kaydetti. Fırat, tecrit ve ihlallere karşı topluma "ses çıkarma" çağrısı yaptı.