Sınır ötesinde 200 gün: Yeni Osmanlı hayali direnişe çarptı 2021-11-08 09:04:12 HABER MERKEZİ - Avaşîn, Metîna ve Zap’ta 200 gündür devam eden operasyonu değerlendiren gazeteci Deniz Aydın, sonuçların Ortadoğu’yu etkileyeceğine dikkati çekerken, Erdoğan Altan ise "Yeni Osmanlı hayali direnişe çarptı" dedi.  Türkiye’nin 10 Şubat 2021’de Irak Federe Kürdistan Bölgesi'nin Garê alanına yönelik başlattığı operasyonda PKK’nin elindeki 3’ü rütbeli 13 askerin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanırken, 23 Nisan’da “Pençe-Şimşek/Pençe-Yıldırım” adıyla Avaşîn, Zap ve Metîna bölgelerine başlattığı operasyonun üzerinden 200 gün geçti. Hükümet, Savunma Bakanlığı ve medya, büyük zafer edalarıyla duyurdukları daha önceki operasyonların aksine sessiz sedasız asker yığıyor.    HELİKOPTER İNDİRME YAPAMIYOR    Operasyonun başlamasının hemen ardından hayatını kaybeden askerlerin haberlerinin gelmesi ile peş peşe Şırnak’a giden Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da sessizliğini korudu ancak 3 Mayıs’ta Eskişehir'de Muharip Hava Kuvveti Komutanlığı'ndaki törende sessizliğini bozdu. Akar’ın burada yaptığı açıklamada “Dağlar, yamaçlar, inmesi binmesi çok zor. Helikopterler yere teker koyamıyorlar” cümleleriyle savaş gücünün yetersizliğini “Maalesef dost bildiğimiz bazı ülkeler PKK'ya füzeler verdiler. Dolayısıyla bunların her biri bizim için büyük bir tehlike, büyük bir risk” diye açıkladı.    KDP, ÖSO, SADAT    Kürdistan Demokratik Partisi’ne (KDP) bağlı Azîz Weysî komutasındaki özel Zêrewanî ve Gulan güçlerinin de dahil olduğu operasyon kapsamında binlerce askerin sevk edildiği bölgede bir süre sonra Özgür Suriye Ordusu (ÖSO-şimdiki adı Suriye Milli Ordusu-SMO) bağlı yüzlerce paramiliter gücün yanı sıra SADAT isimli paramiliter yapıya bağlı güçlerin de kullanıldığı belirtildi. Operasyon çerçevesinde bölgede savaş uçakları başta olmak üzere Silahlı-Silahsız İnsansız Hava Araçları (SİHA/İHA) ile birlikte her türlü ağır silah kullanılıyor.    KİMYASAL SİLAH İDDİALARI   Bölgede son 6 ayda en az 323 defa kimyasal silah kullanıldığı belirtilirken, Federe Kürdistan Bölgesi hükümetinde yer alan bazı siyasetçiler de kimyasal silah kullanımını doğruladı. İnsan hakları savunucuları ile Avrupa’daki birçok sivil toplum örgütünün kimyasal silah kullanıldığı yönündeki iddiaların araştırılması yönünde yaptığı çağrıları, Irak ve Federe Kürdistan Bölgesi’nden 109 aydın, gazeteci ve akademisyenin ardından da 44 Arap aydını da aynı çağrıyı yaptı. Çağrılara rağmen Birleşmiş Milletler ve NATO inceleme yapmazken, konu Türkiye, Irak, Almanya, İngiltere ve İtalya parlamentosunda gündem oldu.   KÖYLER BOŞALTILDI   Türkiye’nin operasyonlarında bu güne kadar 38’i kimyasal silah kullanımı sonucu toplam 101 HPG’li, 600’ü aşkın asker ve TSK’ye bağlı paramiliter yaşamını yitirdi. TSK’nin açıklamalarına göre ise 28 asker hayatını kaybetti. Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaşayan çok sayıda sivil de saldırıların hedefi oldu. SİHA ve savaş uçakları ile yapılan saldırılar sonucu bugüne kadar en az 7 sivil hayatını kaybetti, 12 sivil ise yaralandı. Operasyonlar nedeniyle bölge halkı göçe zorlanırken, 40’a yakın köy ise boşaltıldı. Binlerce dönüm alan saldırılardan zarar gördü ve ormanlık alanlarda durmak bilmeyen bir ağaç kesimi sürüyor.   Savaş uçakları ve ağır silahların yanısıra kimyasal silahların kullanıldığı her geçen gün güçlenen operasyona ilişkin değerlendirmelerde bulunan gazeteci Deniz Aydın ve Erdoğan Altan, sahadaki gözlemlerini paylaştı.   TAMPON BÖLGE STRATEJİSİ    Bölgedeki operasyonu başından bu yana yakından takip eden gazeteci Deniz Aydın’a göre; operasyonlar Türkiye Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) 30 Ekim 2014’te kabul edilen “Çöktürme Eylem Planı” kapsamında sürdürülüyor. Operasyonların “Tampon bölge stratejisi” kapsamında sürdürüldüğünü belirten Aydın, amaç “Bölgeye yerleşerek, Misak-ı Milli hayallerini hayata geçirme ve Musul ile Kerkük’e ulaşma çabası” olarak değerlendirdi. Oluşturulmak istenen tampon bölgeyle Türkiye’nin Ürdün sınırına uzanmayı hedeflediğini vurgulayan Aydın, beraberinde “Kürtlerin kazanımlarını yok etmeyi, Rojava ile Güney Kürdistan arasındaki bağlantıyı koparmayı, Şengal’de Êzdîlerin özerkliğine son vermeyi ve Kuzey-Doğu Suriye’yi doğudan da kuşatmayı” hedeflediğini söyledi.    ORTADOĞU’YA ETKİLERİ    Türkiye’nin bütün gücünü savaşa göre planladığını hatırlatan Aydın, bu nedenle kimyasal silah dahil olmak üzere savaş suçu işlemekten geri durmadığını ifade etti. Aydın, devamla şunları söyledi: “Türkiye bütün kaynaklarını savaşa yatırmış durumda. Teknik üstünlüğün sahada fayda etmediği bu süreçte ortaya çıktı. Türkiye elde etmek istediği sonucu alamadığı gibi kaynaklarını da tüketme noktasına geldi. Bu nedenle farklı arayışlar içine girmiş durumda. Sonuç olarak bu sürecin gidişatına göre Kürtler açısından büyük kazanımları olacağını öngörmek mümkün. Şu anda verilen mücadele ve sonuçlar sadece gerilla güçleri açısından değil tüm Kürdistan parçaları, hatta Ortadoğu için önemli sonuçlar getirecektir. Bu açıdan mücadeleci bütün güçler için de örnek teşkil etmektedir. Önümüzdeki süreçte kazanımları her yerde yansıyacaktır.”   KDP YALNIZ KALDI   Bölgedeki operasyonları yakından takip eden gazeteci Erdoğan Altan ise, AKP-MHP iktidarıyla birlikte hareket eden KDP’nin operasyonda yalnız kaldığının altını çizdi. KDP’nin de bölgedeki savaş suçunun parçası haline geldiğini kaydeden Altan, “Kimyasal silah kullanımı başta olmak üzere uluslararası savaş hukukuna aykırı saldırılar nedeniyle her üçünün de savaş suçluları olarak yargılanacakları söylenebilir” diye konuştu.    DENKLEMİN ÖNEMLİ FAKTÖRÜ   Operasyonun “Yeni Osmanlı hayali” ile ABD, İsrail ve İngiltere’nin izniyle başladığına dikkati çeken Altan, 200 gündür devam eden saldırıların geldiği aşamayı “Operasyon, gerilla direnişine çarptı denilebilir” diye yorumladı. Operasyona karşı verilen direnişin bölgeye yönelik planlanan denklemde Kürt Özgürlük Hareketi öncülüğünde Kürt halkını denklemin en önemli faktörü haline getirdiğini vurgulayan Altan, şu tespitlerde bulundu: “Taşlar yerinden oynadı diyebiliriz. Söz konusu tüm güçlerin artık bölgeye yönelik bir plan ve denge stratejisi kurmaya çalışırken Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt halkını olumlu veya olumsuz başköşede bulunduracakları kesindir. Türk devleti; havadan ve karadan ağır silah ve tekniğe rağmen bir ilerleme sağlayamadı. Garê’den bu yana planın içine kattığı KDP’ye rağmen hareket edemedi. Bunların sonucu olarak Türkiye ve KDP, askeri, siyasi, ekonomik ve diplomatik anlamda kaybetti ve kaybetmeye de devam ediyor.”   MA / Ahmet Kanbal