‘Türkiye’deki sorunların çözüm anahtarı Öcalan’dır’ 2021-12-08 19:45:54   İSTANBUL- PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük ağırlaştırılmış tecride dikkat çeken TJA ve DBP, tecridin demokrasi, barış ve özgürlükler önünde engel olduğuna işaret ederek, “Türkiye’deki sorunların çözüm anahtarı Öcalan’dır” dedi. Tevgera Jinen Azad, (TJA) ve Demokratik Bölgeler Partisi, (DBP) “10 Aralık Dünya İnsan Hakları Haftası Günü” kapsamında Şirinevler’de basın açıklaması düzenledi. Mahmutbey Caddesi’nde yapılan açıklamada, "Tecrîd sûce e li dijî mirovahîyê” (Tecrit insanlık suçudur) yazılı pankart açıldı. "Bijî berxwedana zindana" sloganı atıldığı açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi, (HDP) İstanbul İl Eşbaşkanı Erdal Avcı ve Marmara Tutuklu Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MA-TUAYDER) Eşbaşkanı Nesim Özkan yanı sıra çok sayıda yurttaş da destek verdi. ‘MUHATAPLAR KULAKLARINI KAPATIYOR’ Cezaevlerinde yaşanan uygulamalara işaret eden HDP’li Erdal Avcı, yaşanan uygulamaların ihlal olduğunu ve  uluslararası raporlara dahi yansıdığını kaydetti. Bu uygulamaların  uluslararası normlara uymadığını belirten Avcı, “Türkiye’de en önemli ihlallerin başında hasta tutsaklar yer alıyor. Adli Tıp Raporları’nın (ATK) ‘cezaevinde kalamaz’ raporlarına rağmen binlerce tutsak tahliye de tedavi de edilmiyor. Örneğin Mehmet Emin Özkan’ın onlarca hastalığı var. ATK acil bir şekilde tahliye edilmesine karar vermiş olmasına rağmen mahkemeler bu kararları uygulamıyor. Hekimlerin hastalarla ilgili aldığı tüm kararlar cezaevleri idarileri tarafından yok sayılıyor ve özellikle Adalet Bakanlığı bu konuya kulaklarını kapatıyor. Aysel Tuğluk’ta bu örneklerden biri” diye işarette bulundu. BİRİNCİ ŞART: TECRİDİN KALDIRILMASI Tecridin Türkiye’nin derin sorunu olduğunu vurgulayan Avcı, “Özellikle İmralı’da uygulanan tecrit, barışa, toplumun kardeşçe yaşamasına engeldir. Tüm ekonomik, sosyolojik, hukuksal sorunlar tecrit sebebiyle yaşanıyor. Bu tecridin, bu çözümsüzlüğün sonlanması lazım. Tecridin sürdürülmesinin bu ülkeye hiçbir faydası yoktur. Sadece İmralı değil, bir insana reva görülmeyecek uygulamalar söz konusu. Türkiye Cumhuriyeti ve konuya dair yetkililere şunu söylüyoruz; gelin bu insan hakları ihlalini ortadan kaldıralım. Bu ülkenin rahatlaması için bu birinci şarttır. Tecrit suçtur, bir an önce tecrit kaldırılmalı, ağır hasta tutuklular tahliye edilmelidi” diye belirtti. ÇÖZÜLMEYEN KÜRT SORUNUNUN SONUÇLARI Basın metnini okuyan DBP İstanbul İl Örgütü Eş Başkanı Dilber Demir de, Koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde cezaevlerinin işkence ve kötü muamele yerlerine döndüğünü kaydetti. Demir, “Salgın gerekçe gösterilerek cezaevlerinde tutsakların zaten kısıtlanmış olan hakları daha da kısıtlanarak, hukuka aykırı yeni bir ‘normal’ düzen yaratılmak istenmektedir. Yaratılmak istenen bu düzenin kadın düşmanı demokrasi ve özgürlük düşmanı savaş politikaların bir sonucu olduğu açıktır. Tüm toplumu saran bu tecrit politikası toplumu adeta nefessiz bırakmak istemektedir. Kaynakların demokratikleşmeye değil de ranta ve savaş politikalarına ekonomik krizin, tecridin ve çözülmeyen Kürt sorununun sonuçları olarak karşımıza çıkmakta” diye ifadelerde bulundu. ‘ANAHTAR KONUMUNDA’ Tecritin sadece İmralı ve Kürtler ile sınırlı bir konu olmadığına dikkati çeken Demir, tecridin kırılmasının Türkiye’deki sorunların çözümüne giden anahtar konumunda olduğunun altını çizdi. Demir, tecride karşı mücadele yürütmenin demokrasiye, hak ve özgürlüklere, kadın mücadelesine ve kazanımlarına sahip çıkmayla aynı anlam taşıdığını ifade ederek, “Mutlak tecrit, Türkiye’de toplumsal barışın önündeki en büyük engeldir. Tecrit politikası, iktidarın ve devletin demokrasi ve barış anlayışına sahip olmadığını ortaya koymaktadır. Tecritte ısrar eden AKP-MHP iktidarı, siyasetinin sonucunda halklar ve inançlar birbirine düşman edilmektedir. Kutuplaştırma ve düşmanlaştırma politikaları gündelik hayatımızın bir parçası haline getirilmek istenmektedir. Tecridin sonlandırılması için verilecek mücadele demokratik siyasetin büyümesi birbiri ile doğrudan ilişkilidir” ifadelerini kullandı. ‘SARAY REJMİ DARALIYOR’ Öcalan’ın üzerindeki tecridin sonlandırılması için demokratik muhalefetin örgütlenmesi gerektiğine vurgu yapan Demir, “Toplumsal sorun alanlarında ne kadar geniş bir mücadele verirsek o kadar tecrit mantığını anlatma alanımız artar. Bizler barış ve demokrasi mücadelesini yükselttikçe saray rejimi daha fazla zor ve baskı yöntemine sarılmaktadır. Sayın Öcalan’a yönelik son 6 aylık avukat ve 3 aylık aile görüş yasağı tam da bu baskı politikalarının yansımasıdır” diye belirtti. TECRİDE KARŞI MÜCADELEYE Son olarak konuşmasında İmralı’da görüşmelerin olduğu dönemde ülkede barış ortamının olduğunu hatırlatan Demir, şöyle devam etti : “Toplumsal barış, demokrasi ve çatışmasız bir Türkiye’den yana tüm vicdan sahibi yurttaşlara, siyasi yapılara, demokratik kitle örgütlerine, derneklere, sendikalara, meslek birliklerine, kadın, gençlik ve çevre örgütlenmelerine; uluslararası kurum/kuruluşlara, CPT’ye mutlak tecridin kaldırılmasına yönelik çaba göstermeleri ve görevlerini yerine getirmeleri çağrısında bulunuyoruz. Gelin hep beraber faşizme karşı sesimizi yükseltelim.” GBT UYGULAMASI Polis, açıklama ardından basın açıklamasını okuyan Demir’i Genel Bilgi Taraması (GBT) uygulamasına tabi tutu.