İşkence yapan polisler soruşturulmuyor 2021-12-16 09:01:28 İSTANBUL - Öğrencilere gözaltında işkence uygulayan polisler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ancak herhangi bir soruşturmanın açılmadığını belirten avukat Baran Albayrak, asıl yargılanması gerekenlerin polisler olduğunu söyledi. Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyım rektör olarak atanan Melih Bulu ve sonrasında yerine atanan Naci İnci’yi protesto eden yüzlerce öğrenci hakkında açılan davalar devam ediyor. Protestolar sırasında gözaltına alınıp işkence gören öğrencilerin yaptığı hukuki başvurular işleme konulmuyor. Öğrencilerin avukatı Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Baran Albayrak, hukuki süreci değerlendirdi.    ÖZERK VE DEMOKRATİK YAPI HEDEFTE   Kayyım atama geleneğinin ilk olarak HDP’li belediyelerle başladığını hatırlatan Albayrak, kayyım atamalarının bir politika olduğunu ifade ettti. Seçme ve seçilme hakkının yok sayıldığını dile getiren Albayrak, bölge kentlerinden sonra öğrencilerin de hedef alındığını söyledi. Albayrak, kayyım rektör atamalarıyla üniversitenin özerk ve demokratik yapısının da hedef alındığını vurguladı.    ‘ÖĞRENCİLER KABUL ETMEDİ’   “Kayyım” rektöre karşı protesto eylemleri düzenleyen öğrencilerin hedef haline getirildiğini dile getiren Albayrak, “Anayasanın 34'üncü maddesinin vermiş olduğu barışçıl protesto hakkını kullanan öğrenciler de bu atamayı kabul etmediklerini söylediler. Fakat ne yazık ki kötü muamele ve işkenceler eşliğinde öğrenciler gözaltına alındılar” dedi.    ÇEVİK KUVVET MARŞI   Gözaltına alınan öğrencilerin emniyette çok ciddi işkencelere maruz kaldığını kaydeden Albayrak, özellikle öğrencilerle dayanışma gösteren gençlik örgütlerinin bu şiddete maruz kaldığını belirtti. Bu gençlerin de verdikleri destekten dolayı gözaltına alındıklarını ve “terörist” olarak yaftalayıp hedef gösterildiklerini anımsatan Albayrak, “Hepsi de gözaltına alınırken kolluğun kullanması gereken kuvveti aşan, işkenceye varan muameleyle karşı karşıya kaldılar. Müvekillerimizden de çok fazla ters kelepçe işkencesine maruz kaldı. Gözaltına alınırken kaba dayak, hakaretlere maruz kalma veya polislerin militarist çevik kuvvet marşı gibi faşist propagandalar içeren marşlara maruz kaldılar” diye konuştu.   ANAYASA ÖTEKİLER İÇİN ASKIDA   Anayasanın 34’üncü maddesinin Kürtler, Aleviler, öğrenciler, ötekiler ve demokratik siyaset yürütenlere tanınmış bir hak olarak görülmediğini belirten Albayrak, şöyle devam etti: “Boğaziçili öğrencileri ile eş zamanlı onlara karşı protesto yapan TGB’liler, AKP’li gençlik örgütlerinin toplantı ve yürüyüşlerine hiçbir şekilde müdahale edilmedi. Boğaziçili öğrencilerle dayanışmak isteyen demokratik gençlik örgütlerine, STK’lere çok ağır ve çok yoğun müdahaleler gerçekleşti. Türkiye’de Anayasanın 34. Maddesi Türkiye’de ötekiler için askıdadır. Bu maddeyi kulanabilmek için iktidarın söylediklerini söylemek zorundasınız. Bunun aksini söylerseniz sizi gözaltına alır.”   İKTİDAR-YARGI KOL KOLA   Gözaltında yaşanan yoğun işkenceler ardından açılan dava ve verilen adli kontrol uygulamalarıyla bu işkencenin sürdürüldüğüne vurgu yapan Albayrak, “Yargının nasıl siyasi iktidarın baskısı altında olduğu ve yargının siyasi iktidarın emir ve talimatlarıyla hareket ettiğine dair çok ciddi emareler var” dedi.    POLİSLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSU   İşkence yapan polisler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ancak herhangi bir soruşturma açılmadığını sözlerine ekleyen Albayrak, sanık sandalyesine oturması gereken polis yerine öğrencilerin oturtulduğunu söyledi. Albayrak, şunları söyledi: “Bunlar rahat bir şekilde yargılanmaksızın bizim cezasızlık politikası dediğimiz imtiyazlardan faydalanıyor. Soruşturma aşamasında bunlara ilişkin bulunduğumuz şikayetler, medya da müvekkillerimizin fişlenmesine ilişkin bulunduğumuz şikayetler tamamıyla sonuçsuz kaldı. Savcılar hiçbir delili araştırmadı, hiçbir kamu davası açmadı. Burada siyasi iktidarın yargı üzerindeki baskısını görüyoruz.”   İDDİANAMELER REDDEDİLMELİ   Öğrencilere verilen adli kontrol uygulamalarını da anımsatan Albayrak, bu durumun eğitim ve öğretim hakkının yanı sıra özgürlük ve güvenlik hakkını tehdit ettiğini dile getirdi. Ayrıca öğrenciler üzerinde bu yargılamaların bir baskı aracı olarak devam ettiğinin altını çizen Albayrak, devamla şunları söyledi: “Bir mahkeme tarafından kabul edilmemesi gereken iddianameler ile kamu davaları açılıyor. Derhal beraat etmesi gereken öğrenciler aylarca duruşmalarda girmek, adliye koridorlarında sürünmek zorunda bırakılıyor.”     TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR   Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aslında iktidar siyasallaştırdığı yargıyı kullanarak gençliğe, ‘Siz demokratik haklarınızı kullanmaya kalkarsanız, sizin eğitim-öğretim hakkınızı da engellerim, hakkınızda belli olmayan adli kontrol tedbirleri, yurt dışına çıkış yasakları, davalar açarım, gözaltına alır işkenceler ederim’ diyor. Devlet gençleri bir tehdit olarak görüyor.”   ÖĞRENCİLER DİRENİYOR   Öğrencilerin bu yargılamalar sırasında ortaya koyduğu tutuma da değinen Albayrak, şöyle konuştu: “Aynı zamanda öğrenciler mahkeme salonlarında da direnmeye devam ediyor. Sadece kendi sorunlarıyla ilgilenmediklerini Türkiye’nin diğer sorunlarıyla ilgilendiklerini görüyorum. Bu durum beni etkiledi.”    ‘YÜZLERİNE KARŞI DİYECEĞİZ’   Öğrencilerin haklarını savunmaya devam edeceklerini ifade eden Albayrak, sözlerini şöyle tamamladı: “Asıl yargılanması gerekenlerin öğrenciler olmadığını, işkence, kötü muamelede bulunan kolluk görevlilerin olduğunu, mahkeme salonlarında onlar istemese de onların yüzüne doğru savunacağız.”    MA / Mehmet Aslan