Elik: ATK cezaevlerindeki ölümlerin suç ortağıdır 2021-12-22 09:05:41 MARDİN - Cezaevlerinde tutuklulara sağlıklı bir yaşam alanının sağlanmamasını devletin “intikam alması” yöntemi olarak değerlendiren Mardin Baro Başkanı İsmail Elik, ATK’nin yaşanan ölümlerde suç ortağı olduğunu söyledi. Türkiye cezaevlerinde artan tecrit ve izolasyon uygulamaları beraberinde artan hak ihlalleri ve ölümleri getirirken, 12 Kasım’dan bu yana cezaevlerinde 6 siyasi tutuklu hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden tutuklulardan Bangin Muhammed, Abdülrezak Suyur ve Halil Güneş, İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 604’ü ağır hasta bin 605 tutuklunun yer aldığı hasta tutuklular listesinde yer alırken, tek başına hücrede tutulan Garibe Gezer, Vedat Erkmen ve İlyas Demir ise şüpheli şekilde hayatlarını kaybetti. Yaşanan ölümlerin yanı sıra cezaevlerinden gelen kötü muamele ve işkence haberlerine de her geçen gün bir yenisi eklenmeye devam ediyor.   DAYANILMAZ NOKTAYA GELDİ   Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, hasta tutukluların durumu ve yaşanan ölüm olaylarını değerlendiren Mardin Barosu Başkanı İsmail Elik, Türkiye’de cezaevlerinin son dönemlerde “dayanılmaz noktaya” ulaştığını ifade etti. Hak ihlallerinin çok arttığını kaydeden Elik, cezaevlerinde tutukluların kanuni haklarının gasp edildiğini belirterek, “Defalarca operasyon yapıldı. İnsanlar yaşamlarının kaybetti” dedi. 19 Aralık Cezaevi Katliamı olarak tarihe geçen “Hayata Dönüş Operasyonunu” hatırlatan Elik, artan hak ihlalleri karşısında cezaevlerinden daha fazla insanın hayatını kaybetmesinden duyduğu endişeyi paylaştı.   BAKANLIK GÖRMÜYOR, YARGI SESSİZ    Yakın zamanda Mardin Barosu olarak cezaevlerine ilişkin paylaştıkları raporu hatırlatan Elik, “Adalet Bakanlığı maalesef sorunu görmezden geliyor. Yargı da buna sessiz kalıyor” dedi. Cezaevlerinde ölümcül hastalıkları olan ya da tek başına hayatını idame ettiremeyenlerin cezaevinde tutulmasının kabul edilemez olduğunu kaydeden Elik, kanunlarda da bu durumdaki tutukluların infazlarının ertelenmesi yönünde hüküm olduğunu ifade etti. Ancak iktidara muhalif olan siyasetçiler ile düşüncelerini beyan ettikleri için cezaevinde tutulanlar için kanunların uygulanmadığını ifade eden Elik, Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un durumuna dikkat çekti.   ATK SUÇ ORTAĞI   Bağımsız tıp kuruluşlarının raporlarına karşı, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) olumsuz raporlarının tutukluların tahliyesi önünde engel olduğunu kaydeden Elik, “ATK görevini yerine getirmektense bu insanların ölümüne sebep olmakta. Yaşamını devam ettirebilecek olan insanların yaşamına mal olabiliyor ATK raporları. ATK’nin gerekçeleri yeterli değildir. Yeterli olmadığını bağımsız tıp kuruluşlarının raporlarından anlayabiliyoruz. Buna rağmen bu raporları veriyorsa siyasi saikle ya da siyasi telkinler yolu ile bu raporları verdiğini söyleyebiliriz. ATK’nin uzman doktorları her şeyden önce Hipokrat yeminine sadık kalmalılar. Mağduru kim olursa olsun; hangi suçtan, hangi iddia ile cezaevinde olduğuna bakılmaksızın yasanın gereğini yerine getirmek zorundalar. Fakat siyasi saikle kararlar alındığı için maalesef görevlerini suiistimal ediyorlar. Hatta ölümlerin bir anlamda suç ortağı oluyorlar” dedi.   YENİ TBB YÖNETİMİNE ÇAĞRI   Kamuoyuna yansıyan hak ihlallerinde Baro Başkanlarının sık sık hukuksuzlukları dile getirdiklerini kaydeden Elik, Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB), bu güne kadar cezaevlerine karşı gerekli duyarlılığı göstermediğine dikkat çekerek, “Yeni Barolar Birliği yönetiminin bu konuda hassas davranacağını umuyoruz ve bunu bekliyoruz” dedi. Cezaevlerindeki tutukluların yaşamından birinci derece Adalet Bakanlığı’nın sorumlu olduğunu vurgulayan Elik, hasta tutukluların tedavisinin cezaevi dışında yapılabilmesi için bakanlığın gerekli çalışmaları başlatması gerektiğini söyledi.   ‘İNTİKAM ALMADIR’   Hasta tutukluların durumunun “Acil bir durum” olduğunu ifade eden Elik, insan hakları örgütleri, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletlerin acil olarak hasta tutukluların durumuna müdahale etmesi gerektiğini kaydetti. Garibe Gezer’in hayatını kaybetmesi ve sonrasında yaşananlara değinen Elik, “Cezaevi koşulların bir mahkum, sağlıklı ve güvenli bir ortamda yaşamını sürdüremiyorsa bu cezalandırmanın ötesinde bir intikam almadır. Devlet bunu yapamaz. Bunu yapmak suçtur” diye vurguladı.   MA / Ahmet Kanbal