HDK Eşsözcüsü Çiçek: ATK kendini bir savaş psikolojisiyle örüyor 2021-12-26 19:43:15   İSTANBUL - “Halklar Barışı Konuşuyor” panelinde konuşan HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, “ATK, kendini bir savaş psikolojisiyle örmektedir” dedi.   Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul İl Meclisi, Sancaktepe Sarıgazi Mahallesi’nde bulunan Yerel Demokrasi ve Dayanışma Derneği’nde "Halklar Barışı Konuşuyor" başlığıyla panel düzenledi. Panele HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek ve yazar Ayşe Düzkan konuşmacı olarak katıldı. Paneli çok sayıda kişi takip etti.    Yazar Ayşe Düzkan, Türkiye’de büyük bir savaş ekonomisinin olduğunu ve bunun halkın vergileriyle olduğunu ifade ederek, bu savaşlardan sadece silah üretenlerin değil birçok kesimin kar elde ettiğini belirtti. Savaş alanına satış yapan kim varsa onların bu durumdan kar elde ettiğini ifade eden Düzkan, “Bu savaşlar herkese mal oluyor. Bu savaşlar sadece Kürtlerin canını almıyor, Türk çocuklarının da canını alıyor. Ölenlerin hepsi yoksul kesimden insanlar. Bedelli askerlikten bahsediyorlar, artık askerlik sadece yoksul kesimlerin yaptığı bir iş oldu” dedi.   DÖNEME GÖRE SÖYLEM   Ekonomide yaşanan gelişmelere değinen Düzkan, AKP’nin bazı sermaye gruplarını memnun etmek için bu hareketlenmeyi yarattığını ifade etti. AKP halkın çıkarını düşünmediğini ve izlediği politikalarla toplumun bazı kesimlerini “katil” olmaya yatkın bir duruma getirdiğini dile getiren Düzkan, “Toplumu bu savaşın herkesi mağdur ettiğine, bu savaşın herkesi yoksullaştırdığına,  kurulmayan barış masasının can aldığına, geleceği kararttığına ikna etmemiz gerekiyor. Zırva milliyetçi meseleler işin özü değil. Barış süreci döneminde iktidar ve ona yakın kesimler Abdullah Öcalan için ‘Sayın Öcalan önemli biri’ diyorlardı. Şimdi ise milliyetçilik gerektiği içinde tam tersi hareket ediyorlar” diye konuştu.   KÜRT SORUNU    HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek ise, Kürt meselesinin inkarın bir sonucu olarak ortaya çıktığını söyledi. Birçok meselenin ana kaynağının Kapitalist sistemin kendisi olduğunu dile getiren Çiçek, “Aynı zamanda kapitalist sistem kadar onun ulus devletçi yönetim aygıtlarıdır. Burayla bağını okumadan yapacağımız her barış okuması, adalet, özgürlük, demokrasi okuması eksik kalır. Barışı ele alırken geçtiğimiz çağın, kapitalist sistemin, ulus devletlerin sermaye yansılısı tutumunu ve toplumu es keçen anlayışını ele almak gerekir. Türkiye’de ve Ortadoğu’da Kürt meselesinin, toplumsal barış temelinde çözülmesini sahiplenmek, bunun tarafı olmak antikapitalist mücadelenin de tarafı olmak demektir” diye ifade etti.    TOPLUMSAL MÜCADELE   Türkiye’deki bütün halkların her türlü sömürüye karşı çıkmasıyla ancak var olan sömürünün geriletilebileceğini dile getiren Çiçek, “Sorunların diyalektik bağını kurmayan, karşılıklı ve simbiyotik bir şekilde birbirini besleyen mantıksal hareketlerde bulunmadan yaptıklarımızın sonuçlarını yaşıyoruz. Yerel ve evrenselin iç içe geçtiği bir konseptle yaklaşmamız gerekiyor. Bu yaşadığımız coğrafyayla ilgili sorunlarımızı netleştirmeyeceğiz anlamına gelmez. Çünkü bir netliğe kavuşmadığımız andan itibaren ideolojik bir sapmaya doğru gidiyoruz. Barış meselesi kapitalizme ve toplum dışına karşı verilen bir mücadeleyle mümkündür. Kürt sorununda barış neyi ifade ediyor? Kürt meselesinin hakikat ve gerçeklik zemininde tanımlanmadığı sürece, barış kelimesi hep sağa sola bükülecek” dedi.   CEZAEVİ HASTALIĞIN ZEMİNİDİR   Cezaevlerinde son dönemde yaşanan ölümlere ve giderek derinleşen sorunlara değinen Çiçek, “Türkiye tarihinde ilk defa cezaevlerinde bu kadar üst üste ölümler oluyor. Bir ayda 7 kişi ölüyor. Sanki yeni bir durummuş gibi ‘30 yıl insan bir cezaevinde durur mu?’ diyorlar. Evet; duruyorlar. Devlet sürekli bu yaşananları örttü. Geniş kitlelerden, insanlardan kopardı. 30 yıl bir insan cezaevinde ayağı toprağa değmeden, adeta her gün elektrik yüklenerek, dört duvar arasında tutulması sadece bedensel değil, toplumsal bir hastalıktır. Cezaevleri hastalığın zeminidir. Kaynağına inip sorunu doğru tespit etmeliyiz. Hasta tutuklular için karar vermesi gereken kurumlar bağımsız kurullardır. Ama Adli Tıp Kurumu, (ATK) Anayasa Mahkemesi gibi karar verip, kendini bir savaş psikolojisiyle örmektedir. Çünkü tutuklu onun düşmanıdır” şeklinde konuştu.