Karayılan: Herkesin korktuğu DAİŞ ile biz savaştık 2022-01-31 11:04:09 HABER MERKEZİ - DAİŞ’in Türkiye’deki iktidarın yönlendirmesiyle Kürtlere saldırdığını belirten PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Şengal’e saldıran ve herkesin korktuğu DAİŞ ile kendilerinin savaştığını söyledi.  Özgür Politika Gazetesi’ne konuşan PKK Yürütme Komitesi Üyesi ve Kürdistan Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, DAİŞ’in Şengal’e saldırı sırasında yaşanan gelişmeleri anlattı.     2011 yılının başında Tunus’tan başlayarak tüm Ortadoğu, daha çok da Arap ülkelerine yayılan halk hareketine “Arap Baharı” denildiğini, fakat uluslararası hegemonik güçlerin, bu süreci çarpıtarak tersine döndürdüğünü hatırlatan Karayılan, bu süreçte kendilerine selefi diyen El Nusra, Özgür Suriye Ordusu, İhvan-ı Müslim vb. El Kaide çizgisi doğrultusundaki birçok katliamcı örgütlenmenin mantar gibi türediğini söyledi. Başta, bunların içerisinde sıradan bir örgüt durumunda olan DAİŞ’in, birdenbire şişirilerek büyütüldüğü ve önü açıldığı ifade eden Karayılan, “Kuşkusuz bu kadar maddi destek, silah olmazsa, bu tür örgütlenmelerin bu denli ortaya çıkması, hele hele DAİŞ gibi bir yapının güçlenerek neredeyse tüm Ortadoğu’ya egemen olmak istemesi gibi bir durum gelişemezdi. Yani bunu destekleyen, besleyen eller vardır. Bunun bir plan olduğu açıktır” dedi.    12 KİŞİ GÖNDERİLDİ    AKP’nin ideolojik olarak bu akımla akrabalık bağı olduğuna işaret eden Karayılan, Türk devletinin yönlendirmesiyle DAİŞ’in Bağdat’a ya da Şam’a yönelme planını değiştirerek yönünü Kürtlere döndürdüğünü söyledi.  Bununla birlikte PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Şengal’deki tehdide dikkat çektiğini hatırlatan Karayılan, Irak ve Güneyli güçlerin denetiminde olan Şengal’e güç gönderme taleplerinin kabul edilmediğini söyledi. “Ama biz PKK olarak, hele hele söz konusu olan halkın savunması olduğunda kendimizi, dışımızdaki güçlerin iznine göre ayarlamayız. Her zaman öz gücümüze dayanarak olanaklarımızla yapmamız gereken çalışmaları planlayıp yürütürüz. Bu bizim için bir ilkedir. Dolayısıyla ilişkilerimiz bir ölçüde iyi olmasına rağmen Güneyli güçler onay vermeyince, olanaklarımızla oralarda herhangi kötü bir durum geliştiğinde müdahale edebilmemiz için öncü, daha çok komuta kademesinden oluşan tecrübeli bazı grupları hazırlayıp gönderdik. Daha önce çokça basına yansıdığı gibi 12 tecrübeli arkadaşı, kahraman komutan Dilşêr Herekol arkadaşın sorumluluğunda Şengal’e gönderdik” diye konuştu.    3 KİŞİ YAKALANDI   Şengal’e gidenlerin, 9-10 kişilik bir gençlik grubunu eğittikleri ve alanı tanıdıklarını kaydeden Karayılan, şunları söyledi: “Ancak o arkadaşlardan 3’ü KDP’nin Şengal’deki güçleri tarafından yakalanmıştı. Aslında onlardan biri orada zaten toplum içinde çalışan bir arkadaştı. 2’si de bizim gönderdiğimiz gruptandı. Fakat geri kalanlar, orada eskiden beri toplumsal alan çalışmalarında bulunan birkaç arkadaş ile yurtsever insanlarla belli düzeyde çalışmalar yürüttüler. Bu konuda Şehit Sait Hesen’in çok önemli bir rolü vardır. Özellikle hem kendisi hem ailesi, aşireti, yardım-destek için giden bu grubu sahiplenme, saklama, yol gösterme, onlarla birlikte çalışma anlamında çok değerli, paha biçilmez katkılar sundular. Sait Hesen’in bu anlamda o gerçekleşen müdahalede çok önemli bir emeği ve rolü olmuştur.”    ŞENGAL’E SALDIRI   O dönemde DAİŞ’in yüksek bir moral ve motivasyonla her tarafa müdahale ettiğini ve hiçbir gücün karşılarında duramadığını hatırlatan Karayılan, 3 Ağustos 2014’te gerçekleşen Şengal saldırısına dair şunları söyledi: “Şengal’e saldırı karşısında pêşmerge güçleri fazla dayanamadı. Dolayısıyla hızla Şengal’i terk etmeye başladılar. Şimdi bu konuda biz bunları söylerken, herhangi bir kimseyi illa teşhir etmek için söylemiyoruz. Bu bir gerçeklikti.  3 Ağustos günü saat 9 sıralarında değerli komutan Dilşêr Herekol yoldaşın bize ulaşarak bu vahameti aktarması ardından biz kendisine, 'Eğer biz taburlarla müdahale edersek siz öncülük yapabilir misiniz? Araziyi yeterince tanıdınız mı? Hakimiyetiniz ne kadardır? Bu konuda gücümüz açısından yaşanabilecek vahim durumların ve kayıpların oranı ne olabilir?' diye sorduk. Arkadaş hemen cevap verdi; ‘biz hazırız; araziyi tanıdık, belli bir hakimiyetimiz oldu; geldiğimizden beri yoğun bir çalışma yürüttük’ dedi. Kendisine, ‘yerellerden sizinle kimse var mı?’ diye sordum. Dilşêr arkadaş, ‘bizim burada eğittiğimiz 9 genç dışında yanımızda kimse yoktur’ diyerek Memo arkadaşların bir grup arkadaşla Şengal’in başında bir yerde çatıştığını, kendisinin de Sinunê’de olduğunu bize söyledi. Sonradan anladık ki aslında bizimle konuşurken DAİŞ de kendisine yakınmış ve çatışır vaziyette o konuşmayı yapıyormuş.”    ‘MÜDAHALE KARARI ALDIK’   Bununla birlikte müdahale etme kararı aldıklarını belirten Karayılan, “Bir taburluk gücümüz Rojava hattında hazır bekliyordu. Bu biçimde müdahale kararını aldık. Tabi biz öğle saatlerinde KCK Eşbaşkanlığı’na da bu kararımızı bildirdik; arkadaşlar da cevaben ‘uygundur; gerekeni yapın’ biçiminde bize yanıt verdiler. Bunun üzerine güçlerimizi, Şengal’e müdahale etmek üzere devreye koyduk. Bilinen o Şengal müdahalesi bu biçimde gelişti. Yani ister sivil olsun isterse de askeri, herkes bir an önce Şengal’den çıkmak amacıyla kaçışırken, bizim güçlerimiz ise Şengal’e doğru bir koşuş halindeydi. Arkadaşlar Şengal zirvesinde kahraman Memo yoldaşın öncülüğünde çatışma durumunda olan 4-5 kişilik arkadaş grubuna ulaşmak için engel tanımaz bir biçimde hızla hareket ettiler. Kimseyi dinlemeden hızla ilerleyerek Şengal’deki arkadaşlara ulaşmayı başardılar” dedi.    ŞENGAL DAĞI   Planlarının öncelikle Şengal Dağı’nı korumaya alma biçiminde olduğunu kaydeden Karayılan, “Etraf ovaydı, DAİŞ’in elinde tanklar ve zırhlı araçlar vardı. Ancak bizim elimizde böyle imkanlar yoktu. Dolayısıyla biz ovayı değil, dağı savunmaya almayı planladık. Ona göre gücü yönlendirdik. Bu temelde alana ulaşan güçlerimiz önce dağı korumaya aldılar. Tabi DAİŞ dağı da ele geçirmek istedi; birçok kez hamle yaptılar, fakat arkadaşlar vurdu ve bırakmadılar. Daha sonra da zaten 3 ay boyunca dağı ele geçirmek üzere hep saldırılarda bulundular. Ancak bizim güçlerin arazi üzerinde manevra ve savaş kabiliyeti DAİŞ’e göre çok daha fazlaydı. Onların o yönlü fazla tecrübesi yoktu. Dolayısıyla arazi çatışmasında, dağlık alanda yürütülen savaşta DAİŞ etkili olamayacağını anladı. Sonuç itibarıyla onlar şehirde ve ovada hakimiyet kurarken, biz dağda hakimiyet kurduk” diye konuştu.    HERKES DAĞA YÖNELDİ   Güçlerinin dağda hakimiyet kurduğunu ve öncelikle tüm Şengal halkına herkesin Şengal Dağı’na çıkması mesajı verildiğini ifade eden Karayılan, şöyle konuştu: “Herkes dağa doğru yöneldi. Özellikle Güney hattındaki ova köyleri ve şehir halkı bu biçimde dağa yöneldi. Ama bu kez dağda on binlerce insan birikti; su ve gıda sorunu vardı. Bunun için  çağrılarımız oldu. Ama ciddi herhangi bir destek gelmedi. Bazı helikopterler gelip havadan su attılar ama bu sular yeterli olmadığı gibi, hatta o su balyalarından biri insanların üzerine düştü ve o nedenle de 2 kişi yaşamını yitirdi. Büyük bir trajedinin yaşanması an meselesiydi. Susuzluktan dolayı çoğunluğu çocuk ve ihtiyar olmak üzere ölümler başladı. Bunun üzerine Rojava’daki YPG Komutanlığı’na başvurduk. Onlar zaten süreci izliyorlardı; bizim gönderdiğimiz arkadaşlar önce Rojava’ya geçip, orası üzerinden Şengal’e gidiyorlardı. Biz onlara, destek sunmalarını, Şengal ile Rojava’nın bir nahiyesi olan Cezaa arasında bir koridor açılmasını önerdik. Onlar da ‘tamam’ dediler ve güçlerini devreye koydular. Orada, eskiden Saddam’ın elinde olan bir kale vardı; DAİŞ orayı tutmuştu. İçerideki arkadaşlar, oranın alınması halinde koridorun oluşacağını belirttiler. Oraya saldırılarak alındı ve o kaleye YPG’li güçler yerleşti ve hat boyu gerekli diğer yerlerde tutuldu, bu biçimde koridorun güvenliği alındı. Böylece koridor da oluşturulmuş oldu. Bu biçimde, daha önce yürüyerek Şengal’den çıkmak isteyen kişilerin artık araçlarla çıkış yapma imkanı sağlanmış oldu. 8 Ağustos’tan 18 Ağustos’a kadar geçen 10 günlük zaman içerisinde tam olarak 120 bin insan Şengal Dağı’ndan Rojava’ya tahliye edildi. Sonrasında da devam etti. Bu, herhangi bir devletin kolay kolay yapamayacağı büyük bir insani tahliye operasyonuydu.”    3 AYLIK KUŞATMA   Koridorun güvenliğini sağlayan YPG’lilere daha sonra ağır saldırılar yapıldığını belirten Karayılan, bu saldırıların ardından YPG’lilerin geri çekilmesiyle koridorun kapandığını söyledi. Herkesin korktuğu DAİŞ ile kendilerinin savaştığını vurgulayan Karayılan, “Böylece Şengal Dağı kuşatmaya alınmış oldu. Zaten artık karadan ulaşım mümkün değildi. Havadan ise Irak helikopterleri birkaç sefer gidip geldi. Fakat yeteri kadar erzak zaten çekilmişti. 3 ay bu biçimde bizim arkadaşlarımız ve oradaki halk kuşatma içinde kaldı. DAİŞ, Şengal Dağı’nı tam kuşatmaya alınca artık sonuç alacağını düşündü ve çeşitli saldırılar yapmaya devam etti. Ancak bütün saldırıları kırıldı ve hiçbir sonuç alamadı” dedi.