‘İktidar Öcalan’ın gücüne sığınarak ayakta kalmaya çalışıyor’ 2022-02-02 14:47:34 HABER MERKEZİ - KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Erdoğan’ın İmralı açıklamalarının tecrit siyasetinin iflası olduğunu belirterek, “Yıkılma sürecine girmiş iktidar, Önder Apo’nun gücüne sığınarak ayakta kalmaya çalışıyor” dedi.  Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 15 Şubat uluslararası komplo, tecrit sistemi ve AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İmralı açıklamalarına dair Fırat Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı.    ULUSLARARASI KOMPLO   PKK Lideri Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılmasıyla başlayan 15 Şubat 1999’da Türkiye teslim edilmesiyle devam eden uluslararası komplonun başını çeken Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere ve İsrail’in Kürt halkına ve insanlığa karşı tarihin en büyük suçunu işlediğini vurgulayan Hozat, “Önder Apo’ya yönelik komployla Kürt soykırımına doğrudan dahil oldular. Türk devletinin soykırım politikasına uluslararası güçlerin açıktan desteğini ifade ediyor. 15 Şubat uluslararası komplosu, yeni bir Şark Islahat Planı’dır. Komplo Önder Apo şahsında Kürt halkına karşı yapılmıştır. Önder Apo’nun duruşu, ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ fedai şehitleri ve direnen halkımız Önder Apo’nun fiziki esareti dışında komployu boşa çıkardı” şeklinde konuştu.    MÜCADELE EVRENSELLEŞTİ    Uluslararası komplonun Kürtlere yönelik savaş politikalarıyla devam ettiğini dile getiren Hozat, “Soykırımcı sömürgecilik, yüzyıllık Kürt soykırım politikasını başarmakta ısrarlı ve kararlıdır. Ancak dayanakları 1998-1999 yıllarında olduğu kadar güçlü değildir. Önder Apo’nun fikirlerinin bölgede ve dünyada yarattığı etki, Kürt Özgürlük Hareketinin bölgede ve dünyada güçlü bir siyasi aktör ve denge gücü haline gelmesi, mücadelemizle Türk devletinin birçok yönüyle teşhir olması, komplocuların Türk devletine desteğini de zayıflatmıştır. Türk devleti siyasi, diplomatik, askeri, propaganda ve ekonomik tüm imkanlarını soykırım politikasını başarıya götürmek için kullandı. Ancak 23 yıldır istediği sonucu alamadığı gibi Önder Apo’nun etkisi Kürdistan’ın yanı sıra bölgede ve dünyada giderek arttı. Önder Apo’nun fikirleri halklarda ve özellikle kadınlarda büyük bir heyecan, umut, mücadele azmi ve başarma inancı yarattı. Önder Apo’ya evrensel düzeyde güçlü bir sahiplenme durumu gelişti. Şu anda Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlama mücadelesi evrenselleşmiş durumdadır” diye belirtti.    ÖZEL SAVAŞ SİSTEMİ    Öcalan üzerinde ağırlaştırılan tecridin de komplo sistemi olduğunun altını çizen Hozat, “Komplo, Önder Apo şahsında Özgürlük Hareketini tasfiye etme ve Kürt soykırımını gerçekleştirme planı olarak 23 yıldır tecrit-işkence sistemi biçiminde devam ediyor. Önder Apo üzerinde çok yoğun bir baskı, psikolojik ve özel savaş saldırılarının yürütüldüğünü biliyoruz. Tecrit sistemi bu saldırıları gizlemeye de hizmet ediyor. Önder Apo üzerinde dünyanın en ahlaksızca, vicdansızca, aşağılıkça siyaseti uygulanıyor. İmralı’da ne ulusal ve ne de uluslararası tek bir hukuk kuralı işletiliyor. İmralı işkence-tecrit sistemi tarihin görüp yaşadığı en korkunç özel savaş sistemidir. Önder Apo üzerinde çok yoğun bir baskı, psikolojik ve özel savaş saldırılarının olduğunu çok iyi biliyoruz. Önderliğimize mücadeleyi durdurma baskısı yapılıyor. Faşist diktatör Erdoğan İmralı’da çok alçakça ağır bir tecrit ve baskı uyguladığı halde, Önder Apo adına utanmazca konuşmalar yapıyor” diye konuştu.    ERDOĞAN’IN İMRALI AÇIKLAMALARI   Erdoğan’ın İmralı açıklamalarına dair Hozat, şunları söyledi: “Diktatör Erdoğan’ın Önder Apo adına yaptığı konuşmalar, aslında tecrit sisteminin ve siyasetinin iflasını da gösteriyor. Son zamanlarda Erdoğan, Önder Apo’yu dilinden düşüremez hale geldi. Yıkılma sürecine girmiş iktidarını Önder Apo’nun gücüne-etkisine sığınarak ayakta tutmaya çalışıyor. Önder Apo üzerinde mutlak tecrit uygularken, Önder Apo adına her gün açıklamalarda bulunması hiç kuşkusuz faşist diktatörün utanmazlığını gösteriyor. Bu yola başvurması sıkışmışlığının ve çaresizliğinin de bir sonucudur. Zaten HDP derhal cevabını vermiştir. İmralı’nın kapılarının açılarak İmralı’nın ne düşündüğünü herkes kendisinden dinlesin, demiştir. HDP ve Kürt halkı, Erdoğan’ın ne yaptığının bilincindedir. Bu nedenle yaptığı hesaplar daha ilk günden boşa çıkmıştır.”    ÖFKEYİ DİNDİRME ÇABASI   Hozat, şöyle devam etti: “Faşist Erdoğan İmralı üzerinden geliştirdiği siyasetle baş aşağı gidişini durdurmaya çalışıyor. Bu konuda çeşitli hesaplar içinde olduğu, bazı amaçlar peşinde koştuğu açıktır. Hesaplarından biri; tecrit-işkence sistemine karşı yükselen büyük öfkeyi dindirme, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için yükselen sesleri zayıflatma çabasıdır; işte bakın Öcalan ile görüşüyoruz, durumunu biliyoruz, sorun yok, demeye getiriyor. İkinci hesabı; çözüm beklentisi içinde olan kesimlere bir mesajdır; kendince beklenti ve sahte umutlar yaratarak Kürtlerin devletten, AKP’den kopuşunu durdurmaya, kafa karışıklığı yaratarak çeşitli çevreleri, siyasi odakları etkilemeye çalışıyor. Üçüncü hesabı; Millet İttifakı üzerinedir. Öcalan ile görüşüyorum, Kürtlerle anlaşabilirim algısı yaratarak, Millet İttifakını milliyetçilik yarışına çekiyor. Millet İttifakı faşist şeften daha iyi milliyetçi olduğunu kanıtlama tutumuna ve söylemine girdikçe, Kürtlerle aralarındaki mesafe daha fazla açılıyor, bu durum faşist şefe hiç kuşkusuz hizmet ediyor. Erdoğan bu siyasi taktik hamleyi muhalefeti birbirine düşürmek ve parçalamak için de kullanıyor.”   ÖCALAN’A YAKLAŞIM   CHP Kürt sorununa yaklaşımını değerlendiren Hozat, “Erdoğan Önderliğimiz üzerine söylem geliştirdikçe CHP ve İyi Parti terör söylemine sarılıyor. CHP’nin ulusalcı-ırkçı, milliyetçi damarı harekete geçiyor. İnkar ve imha zihniyetini bırakmadığı görülüyor. Bunu gören Kürtler; CHP’nin AKP ve MHP’den ne farkı var, diyor. CHP Kürt sorununa doğru yaklaşmadan, Kürtlerin siyasi liderlerini dikkate almadan tutarlı bir siyaset yapamaz. CHP, Önder Apo’yu Kürtlerin baş muhatabı görmeden ve kabul etmeden Kürtlerle helalleşemez. CHP, Kürtlerin en meşru, demokratik haklarını, öz yönetim taleplerini kabul etmeden, Kürtler de güven yaratamaz. Yani CHP günde kırk defa Kürt Halk Önderi’ne ‘terörist başı’ diyerek, Kürt sorununu çözeceğinin iddiasında bulunamaz. CHP İmralı’daki hukuk ve kanun dışı faşist tecrit sistemini meşru görerek, Kürtlere ve Türkiye toplumuna hukuk ve adalet vaadinde bulunamaz. Bulunsa da inandırıcılığı olmaz. Ve CHP, Önder Apo ile görüşmeyi suç sayarak, demokrasinin yolunu Diyarbakır’dan geçiremez. İmralı’dan geçmeyen yol Diyarbakır’dan da geçmez” dedi.    DEMOKRASİNİN YOLU    “Demokrasinin yolu İmralı’dan geçer. Adaletin yolu İmralı’dan geçer. Hukukun yolu İmralı’dan geçer” diyen Hozat, şöyle konuştu: “Türkiye’ye demokrasi, adalet ve hukuk getirilecekse İmralı işkence-tecrit sistemini insanlık suçu olarak görüp mahkum etmek gerekiyor. Bu sistemi kuranları ve sürdürenleri yargılamak gerekiyor. İmralı işkence-tecrit sistemini yaratanlar ve yürütenler zaten halkların ve insanlığın vicdanında mahkum olmuşlardır.”   KÜRT SORUNUNDA MUHATAP    Hozat, PKK Lideri Öcalan’ın Kürt sorununun çözüm muhatap ve baş müzakereci olduğunu vurgulayarak, “Önder Apo’yu yok sayarak hiçbir çözüm geliştirilemez. Çözümün yolu İmralı’dan geçer. Önder Apo’nun da baş aktör olduğu bir çözüm süreci kuşkusuz Türkiye Meclisi’nde tartışılır. Bunu isteyen de Önder Apo’dur. Çünkü Önder Apo artık hiçbir siyasi partinin yada siyasi kişiliğin Kürt sorununu araçsallaştırmasını kabul etmez. Kürt sorunu konusunda ciddi adım atılmasını ister. Kılıçdaroğlu’nun Meclis’i ve HDP’yi çözüm adresi göstermesi doğrudur ancak eksik bir yaklaşımdır. CHP gerçekten Kürt sorununu çözme konusunda kararlıysa, Önder Apo’ya yaklaşımını değiştirmek durumundadır. Önder Apo milyonların siyasi iradesini temsil eden bir halk Önderi’dir. Önder Apo Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesine ömrünü adayan ve bunun ağır bedellerini ödeyen büyük bir demokrasi ve özgürlük aşığıdır. Bu konuda hiç kimse Önder Apo’nun eline su dahi dökemez” ifadelerini kullandı.    DEMOKRATİK ÇÖZÜM    Millet İttifakı’nın Öcalan’a yönelik düşmanlığının Kürt düşmanlığı olduğunu belirten Hozat, “Millet İttifakı tecrit-işkence sistemine karşı çıkmayarak, çokça dile getirdiği hukuk, adalet söyleminin ne kadar gayri ciddi ve samimiyetten uzak olduğunu gösteriyor. Millet İttifakı Kürtlerin demokratik haklarını, özyönetim taleplerini reddederek, Kürtlerin desteğini alamaz. Millet İttifakı demokratik çözümden uzak anlayışıyla faşist iktidara karşı alternatif haline gelemez. Kürt sorununda demokratik çözüm anlayışına sahip olmayanlar, Türkiye’de iktidar olamaz ve iktidarda kalamaz. Bunun için her şeyden önce Önder Apo’ya yaklaşımlarını düzeltmeleri gerekiyor. Önder Apo’nun inkarı, Kürt halkının inkarıdır. Önder Apo Türkiye’de demokrasinin, özgürlüklerin, adaletin ve hakikatin mihenk taşıdır. Türkiye’ye demokrasi, özgürlük ve adalet vaadinde bulunanlar, her şeyden önce Önder Apo’ya karşı anlayış ve yaklaşımlarını değiştirmek durumundadır” dedi.