Gazeteci Evran: Türkiye KDP’nin işbirliğiyle saldırdı 2022-02-03 09:08:00 HABER MERKEZİ - Mahmur, Şengal, Dêrik ve Şehba’ya yönelik hava saldırılarının öncesi ve sonrasına dikkat çeken gazeteci Seyit Evran, Türkiye’nin ABD’nin onayı, KDP’nin işbirliğiyle saldırılar yaptığını söyledi.  Diyarbakır’da bulunan 8’inci Ana Jet Üs Komutanlığı’ndan 1 Şubat akşamı kalkış yapan çok sayıda savaş uçağı, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde bulunan Mahmur Mülteci Kampı, Şengal ile Kuzey Doğu Suriye’nin Dêrik ve Şehba’nın köylerini bombaladı. Şengal’de 21 noktaya yapılan hava saldırıları 4 buçuk saat sürdü. Saatlerce süren bombardımanlarda Mahmur’da 2, Şengal’de 3, Dêrik’te 4 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı.    SALDIRI ÖNCESİ    Türkiye’nin hava saldırılarını değerlendiren gazeteci Seyit Evran, saldırı öncesi yaşanan gelişmelere dikkat çekti. DAİŞ 20 Ocak’ta Hesekê’de bulunan Sinaa Cezaevi’ne saldırısını hatırlatan Evran, hava saldırılarını DAİŞ yenilgisinin intikamı olarak yorumladı.    GÖRÜŞME TRAFİĞİ    Hava saldırıları öncesi 23 Ocak'ta Irak Başbakanı Mustafa Kazimi ile Türkiye Büyükelçisi Ali Rıza Güney Bağdat’ta yaptığı görüşmeyi anımsatan Evran, saldırı gecesi Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan arasındaki telefon görüşmesine dikkat çekti. Saldırıdan bir gün sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Federe Kürdistan Bölgesi Başkanı Nêçirvan Barzani’nin bir araya gelmesinin manidar olduğunu söyleyen Evran, yaşanan bu gelişmelerin birçok soru işaretini de beraberinde getirdiğini söyledi.    ‘İŞGAL’ HAYALİ    Erdoğan’ın 2021 yılı boyunca sürekli Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı tehditlerinde bulunduğunu hatırlatan Evran, “Erdoğan, Kobanê ve bölgeyi işgal etmek için yoğun diplomatik trafik yürüttü. Tüm girişimler ve çabalara rağmen Erdoğan’a açık bir işgal için izin verilmedi. Ancak farklı şekillerde saldırı onayı verildi. Erdoğan da görüşmeler sonucunda ‘mücadelemiz farklı yol ve yöntemlerle devam edecek’ demişti. Erdoğan’ın farklı yöntemler dediği, geçmişte de olduğu gibi DAİŞ ve diğer çete gruplarını devreye sokmaktı. Birinci plan DAİŞ’ti. 2’nci plan SİHA’larla infazlar yapmaktı. 3’üncüsü ise yapabilirse, bazı yerlere açıktan olmasa da gizli bir şekilde saldırılar gerçekleştirmekti. Eyn Îsa ve Til Temir taraflarında yapılan saldırılar bunların örneğiydi. Saldırıların yapıldığı bu yerlerde Arap, Asuri ve Süryani bölgeleridir. Dolayısıyla saldırılar sadece Kürtlere dönük değil, bölgedeki tüm halklara yönelik olduğu da ortaya çıktı” dedi.    DAİŞ PLANI   Kuzey ve Doğu Suriye’de DAİŞ planının devreye konulduğuna işaret eden Evran, şunları söyledi: “Hesekê, ciddi bir saldırı ve plandı. Hesekê’de açık bir şekilde ‘DAİŞ başaracak mı, başarmayacak mı?’ diye beklendi. DAİŞ başaramayınca, Şubat ayıyla birlikte Erdoğan kendisi devreye girdi. Mahmur’dan Şengal’e, Dêrik’e Kobanê’ye saldırılar yapıldı. Qamişlo hattında zaten SİHA’larla eş zamanlı hava hareketliliği yaşanıyordu. Yine Eyn Îsa ve Til Temir hattında bazı köylere top atışları yapıldı. Şehba’da Samuka ve Helbir köyleri ile Şehba Barajı’na gece 00.00’ye kadar saldırlar yapıldı. Bütün bunlar eş zamanlı ve planlı bir şekilde yapıldı. Aslında şu sonuç çok açık; DAİŞ Hesekê’de başaramayınca, Türkiye ve işbirlikçileri devreye girdi.”    KUTSAL YERLER VURULDU    Evran, “Vurulan yerler de özellikle seçildi. Şengal’de en kutsal yerler vuruldu. Yine vurulan yerlerden birinde Êzidî halkı için kutsal olan Tawus kuşları (Melekê Tawus) da vardı. Vurulan yerlerin çiftlik, aile yerleri olduğunu herkes biliyor. Aslında DAİŞ’ten medet umuldu olmadı, SİHA’larla Kobanê’ye saldırıları, suikastlar yapıldı. O da olmadı. Başarı olmayınca, DAİŞ yenilince, yeni bir katliam planı devreye konuldu. DAİŞ’in intikamını almak için saldırılar yapıldı” diye belirtti.   KOMPLO BAĞLANTISI    Saldırıların yapıldığı geceye dikkat çeken Evran, “Viyan Soran’ın PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridi protesto etmek için yaptığı eylemin gecesinde saldırılar yapıldı. Dolayısıyla komplonun yaşandığı Şubat ayının da nasıl geçeceğinin mesajına da vermiş oldular. Komplonun yapıldığı, saldırıların, tecridin ağırlaştığı Şubat ayında saldırıların artacağı görülüyor” diye konuştu.   DAİŞ’İN İNTİKAMI    Mahmur, Şengal, Şehba ve Dêrik saldırılarının Hesekê saldırılarından bağımsız olmadığının altını çizen Evran, şu değerlendirmelerde bulundu: “Hesekê’de başarılamayınca, tümden işgal etmek amaçlı olmasa bile, tamamlayıcı nitelikte saldırılar yapıldı. Bir bakımda uluslararası güçlerin de görülmesi gereken bir durumdur. Saldırıya geçen DAİŞ’in engellenmesinin, durdurulmasının, yenilgiye uğratılmasının intikamı alınıyor. Oysa DAİŞ uluslararası güçlerinin tamamının nezdinde terörist bir örgüttür. Fakat Erdoğan hala neden DAİŞ’i başarısız kılıyorsunuz diye bir saldırı yaptı. Bu saldırılarda başta ABD olmak üzere bütün uluslararası güçlerin sorumluluğu var. Çünkü saldırıların gerçekleştiği alanlarda hava sahası onların elinde. Dolayısıyla onların onayıyla gerçekleşen saldırılardır. Sessizlikleri de bunu doğruluyor.”    KDP’NİN ROLÜ    Saldırı öncesinde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan arasında yapılan telefon görüşmesine değinen Evran, bu görüşmede saldırı için onay alındığını kaydetti. Evran, “ABD eğer saldırıya onay vermemişse, o zaman çıksın saldırıya ilişkin açıklama yapsın, saldırıyı kınasın. Açıklama da yetmiyor, saldırıları durdurmaları lazım. İkincisi KDP’nin pozisyonu zaten bellidir. Açıkça hem Şengal’e hem de Rojava’ya düşmanca bir politika izliyor. Temmuz 2019’dan beri Mahmur’a ambargo uygulayarak, zaten Mahmur’u düşman ilan etmişti, ötekileştirmişti. Hatta Mahmur’da vurulan birçok yerin koordinatlarını MİT’e bizzat KDP’nin verdiği ortaya çıktı. KDP’nin sözcülüğünü yapan K24, haberi verme biçimine bakmakta fayda var. ‘Mahmur, Şengal ve Rojava’da PKK noktaları vuruldu’ diyor. Yani buradan şu çıkıyor. MİT’in bile söylemediğini KDP söylüyor. KDP doğrudan bu saldırıların içindedir. Türk devletine Irak’tan tepki geldi doğrudur. Irak’ın zaaflarından yararlanıyorlar. Iraklı bazı güçler de bu saldırıların içindedir. Ama Irak halkı ve birçok kesim, bu saldırılara tepkilidir ve hiçbir zaman bu saldırıları kabul etmiyor” şeklinde konuştu.   3 NOKTAYA SALDIRI    Türkiye’nin yaptığı 3 saldırının sembol noktalara yapıldığını anlatan Evren, “Birincisi Mahmur’dur. Türkiye’nin zulmünden, saldırılarından kaçan 30 bin insandan geriye 14-15 bin kişinin yaşadığı ve BM’nin güvencesinde olan bir kamptır. Mahmur halkı, Türkiye’ye karşı hiçbir zaman boyun eğmedi. Stratejik bir yerdir. DAİŞ katliamına açılan bölgelerin başında geliyordu. Bölgede bütün güçler çekildi, Mahmur adeta DAİŞ ile yüz yüze bırakıldı. Şengal tartışmalı bölgeler içinde yer alan bir alandır. Ama öyle değildir. Şengal geçmişten beri Irak’a bağlıdır. İnançlarından dolayı her zaman saldırıların hedefi haline getirilmiştir. 2007’de bölgeye pêşmerge yerleştirildi. Siba Şêx Xidir ve Til Ezêr’de iki bombalı araç patlatıldı 400 Şengalli’yi katlettiler. Sonrasında ise bahaneler yaratılıp, KDP bölgeye pêşmerge yerleştirdi. DAİŞ geldiğinde ise ilk olarak KDP tüm güçlerini geri çekti ve Êzidî halkını katliamla yüz yüze bıraktı” ifadelerini kullandı.   KDP’NİN HESAPLARI    Saldırıların yapıldığı bir diğer kent olan Dêrik’in önemine değinen Evran, “Saldırıların yapıldığı Mahmur, Şengal ve Dêrik birbirine yakın yerlerdir. KDP pêşmergelerini çekerken, Dêrik üzerinden çekti. İnsani koridor da Til Koçer’de açılmıştı. Toplumsal olarak stratejik bir yerdir. İkincisi ise siyasi bir önemi var. Üç ise jeopolitik bakımından önemli bir bölgedir. KDP’ye yakın ve hakimiyet kurmak istediği bir alandır. Dêrik, Rojava’da petrol kuyularının en çok bulunduğu alanlardan biridir. KDP geçmişten beri üzerinde hesap yaptığı alandır. Bu da açıktır KDP ve Türkiye işbirliğiyle bu saldırılar yapıldı. Her üç alan üzerinde de ortaklıkları açığa çıkmış durumdadır. ABD ve uluslararası güçlerin onayıyla da bu saldırılar yapıldı. Öyle değilse, çıkıp tavır koymalıdır. Türkiye’nin sivilleri bombalamasını yasaklamalı ve yaptırım yapmalıdır” dedi.    ‘ERDOĞAN ERİYOR’   AKP iktidarının her alanda çöküş yaşadığını dile getiren Evran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erdoğan, Sezen Aksu’ya çattı, geri tepti, Sedef Kabaş’ı tutuklattı ve onun üzerinden bir tartışma yaratmak istedi, tutmadı. Ekonomik ve siyaseten çökmüş durumda. Erdoğan, her gün mum gibi eriyor. Bir gün söylediği diğer gün tutmuyor. 10 yaşındaki çocukları siyasette kullanma ahlaksızlığına başvurdu. İç siyaseti değiştirme, saldırılar üzerinden iç siyasete yön vermek ve bazılarını baskılamaya çalışmak istiyor. Dış düşman paranoyasını yaratarak, ‘vatan, millet, sakarya’ edebiyatıyla siyaset gündemini belirleme çabaları var.”    ERDOĞAN’IN SONU!   Evran, son olarak şunları ifade etti: “Erdoğan’ın temel amacı Kürtleri inkar etmek, yok etmektir. Kürtler, Êzidîler ve diğer halklar adına geriye hiçbir şey bırakmak istemiyor. Başarır mı? Bence başarmaz. Belki çok acı yaşatır ama başaramaz. Bu acıların hepsi Erdoğan’a tepki, öfke nedeni olur. Ve bir gün gelir ki Saddam gibi bir son Erdoğan’ı bekliyor. Başarısı kesinlikle olmaz. Başarsaydı, şimdiye kadar Erdoğan’dan öncekiler başarırdı. Başaramadıkları için tek tek gittiler. Kalıcı olan nedir inançtır, iradedir, direniştir. Erdoğan sorunu çözmek, halkın haklarını vermek, özgürlüklerini tanımak yerine, bomba yağdırıyor. Bunların hepsi kendisine geri dönecektir. Kazanan direnenler, kaybedecek olan Erdoğan’dır.”   MA / Aziz Oruç