Yaralı oğlunun özgürlüğü için mücadele ediyor 2022-02-10 09:29:49 DİYARBAKIR - Hamileyken eşi tutuklanan Nazime Boltan, babasını görmeden büyüyen, çocuk yaşta cezaevinde kaldıktan sonra dağların yolunu tutan ve yaralı tutuklanan oğlu Civan Boltan'ın özgürlüğü için mücadele ediyor.   Türkiye'de neredeyse herkesin ağzından dökülen adalet talebini yükseltenlerden biri de Nazime Boltan (58). Nazime Boltan adalet çığlığını, diğer ailelerle birleştirerek Diyarbakır Barosu'nda başlatılan Adalet Nöbeti'ne taşıdı. Kamuoyu adını bugün duysa da onun tüm yaşamı baskılara karşı direnişle geçti.   ZOR AMA GÜZEL GÜNLER   Nazime Boltan, Lice'nin Sisê köyünde 7 çocuklu ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Yaşamını belirleyen, şekillendiren çocukluğunu köyünde geçirir. Hayvancılık ve tarımla geçimlerini sağlayan ailesiyle birlikte çalışır. Koyunları otlatır dağlarda, ilkbaharda ise tarlada çalışır. Ailesi, tarlada arpa, buğday ve nohuda kadar birçok şey eker. Kışın hayvanların beslemesi için kullanılan çilo (Meşe yaprağı) budayarak bahçelerine taşır. Kış aylarında ise günlerini ahırda bekleyen hayvanlarını besleyerek geçirir.  "Böyle büyüdük" dediği tüm bu uğraşlar, onun için bir iş olmanın ötesinde yaşamının bir parçasıdır. Köyünden söz ederken gözlerinin içi gülüyor, istemsiz bir gülümseme beliriyor Boltan'ın yüzünde ve şöyle devam ediyor; "Köy yaşamı, oradaki günlerimiz güzeldi. Çok zor günlerdi. Hayvanlarla birlikte dağlardaydık, bahçedeydik. Günlerimiz hiç bir zaman içeride geçmezdi. Hala da 'keşke köyde olsam' diyorum. Hiçbir zaman şehirde yaşamı istemedim. Suyumuz yoktu, biz gidip kuyudan su getiriyorduk" diyor.    KÖYLERİ 3 KEZ YAKILIR   Bu durum çok uzun sürmez. Kürt sorunundaki savaş politikalarının bir parçası olarak yapılan köy yakma ve boşaltmalar, Nazime Boltan'ın köyüne de uğrar. 1990'lı yıllarda köy 3 kez yakılır. Babası her saldırı ardından yeniden inşa etse de dirense de baskılar durmaz.    BASKILARA DİRENİR   20 yaşına gelip evlendiğinde ise eşi Hakkı Boltan ile birlikte Bingöl'ün Solhan ilçesine yerleşir. Evlendikten sonra eşi Hakkı Boltan siyasi nedenlerle tutuklanır ve yaklaşık 16 yıl cezaevinde kalır. En büyük çocuğu 5 yaşında olan Nazime, şimdi cezaevinde olan çocuğu Civan'a hamiledir. Babasının tutuklanmasından 8 ay sonra dünyaya gelir Civan. Zaten bu nedenle ilk gençlik yıllarına kadar gerçek anlamda babasını göremez. Zaten Hakkı Boltan, Bursa Cezaevi'ne sürgün edildiği için olanaksızlıklardan kaynaklı yılda bir görüşmeye gidebilir. Eşinin tutuklanmasıyla birlikte hem yaşamın tüm yükünü sırtlar Nazime hem de devletin baskısına göğüs gerer. Hayvancılık yaparak geçimini sağlamaya çalışır.    HER MİSAFİR GELİŞİNDE BASKIN   Artık devlet mimlemiştir Boltan ailesini. Evlerine her gelen misafirin ardından evleri basılır, misafirler gözaltına alınır. Öyle ki köyden kendisini ziyarete gelen ağabeyi dahi böyle gözaltına alınır. Eşi cezaevinden çıktıktan sonra da baskı hali dinmez. Bu nedenle Hakkı Boltan ve bir kızı Diyarbakır'a taşınırlar. Ailenin bir kez daha ikiye bölündüğünü gören Nazime Boltan, çareyi Diyarbakır'a taşınmakta bulur. Diyarbakır'a gelip yerleşmeleri, yaşam kurmaları da sancılı olur. Birkaç kez yeniden köye geri dönseler de eni sonu yeniden Diyarbakır'a gelir. Son gelişleriyle birlikte Civan'ı liseye kaydeder Nazime Boltan.    BAŞBAKAN'IN DİYARBAKIR'A GELİŞİ   Civan hareketli bir çocuktur. Nazime Boltan ise henüz Diyarbakır koşullarında bir yaşama alışamamıştır. 2008 yılında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın kente gelmesiyle büyük olaylar yaşanır. Nazime, çocuklarının durumunu bildiği için eyleme katılmalarını istemez. Daha sonra Hogir ve Civan ödevleri için evlerinin yakınında bulunan internet kafeye doğru gider. Nazime Boltan'ın gözlerinin önünde çocukları gözaltına alınır. Hogir Bağlar'da Polis Okulu'na götürülür, Civan da yaşı 18'den küçük olduğu "Taş atan çocuklar" diye tanımlanan yüzlerce çocukla birlikte Yenişehir ilçesinde bir karakola götürülür. Kenti pek iyi tanımayan Nazime Boltan, ne yapacağını bilemez. Daha sonra eve gelen büyük kızıyla birlikte Polis Okulu'na gider ve oğlunu görmek istediğini söyler. Polisler reddetse de o direnir, karakol içinde oturur ve çocuğunu görmeden bir yere ayrılmayacağını söyler.   ÇOCUKLARA İŞKENCE   Nazime'nin direnişi sonuç verir ve Civan polisler arasında annesinin önüne getirilir. Elini atıp kazağını çektiği oğlunun işkence gördüğünü, tüm vücudunun morluklar içinde kaldığını görür. Başka bir çocuk da Civan ile birlikte yukarı çıkartılır, onun ise kolu kırılmıştır. Bu halde çocuklar, karakolun bodrumunda, beton zemin üzerinde işkence izlerinin kaybolması için 1 haftayı aşkın gözaltında bekletilir.    MAZLUM VE CİVAN   Hogir ve Civan çıkartıldıkları mahkeme tarafından tutuklanır. Hogir 18'den büyük olduğu için Diyarbakır D Tipi'ne; Civan ise o dönem çocuk ve kadınların tutulduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne gönderilir. Nazime aylarca iki cezaevinin kapısı arasında mekik dokur. Baskılardan dolayı göçtükleri Diyarbakır'da da devlet zulmü bitmemişti. Hogir birkaç ay kaldıktan sonra tahliye olsa da, Civan çocuk yaşta 9 ay cezaevinde kalır. Civan, daha sonra PKK'ye katılan gazeteci Mazlum Erenci ile aynı koğuşta kalır. Daha ilk çocuk yaşta karşılaştıkları zulüm onların hayatını etkiler. Bu çocuk yaşta gördükleri, devlete karşı öfkelerini perçinleştirir. Nazime, "Benim çocuklarımın tüm bu yaşadıklarının tek sorumlusu başbakandı. Başka da kimse değil. Onlar 36 çocuk birlikte cezaevinde kaldılar. Onların grubundan burada 5 kişi kaldı. Diğerlerinin hepsi dağın yolunu tuttu" diyor. Cezaevinden çıktıktan sonra Civan da tutukluluk nedeniyle okuldan atılınca Mazlum gibi gazeteci olmak ister. Bir müddet gazete dağıtımcılığı yapar. Mazlum dağların yolunu tuttuktan bir müddet sonra bir çatışmada yaşamını yitirir. Mazlum'un cenaze töreninden yaklaşık 1 hafta sonra ise bu kez Civan dağların yolunu tutar.    CİVAN'IN GİDİŞİ   Nazime Boltan o günleri şöyle anlatıyor: "Küçücük çocuklara terörist dediler. Ama onlar terörist değildi. Daha 15 yaşındaydı tutuklandığında. Çıkınca da birkaç yıl gazete dağıtımcılığı yaptı. Öfkesi sakinlemişti ama biliyorum ki mücadele isteği yüreğindeydi. Gitmeden önce eve geldi, ben de hastaydım. Gidip ekmek almasını istedim. Bana 'Anne benim işim var Hazar Gölü'ne yüzmeye gideceğim, bir ya da iki gün kalacağım' dedi. Giderken de 2 kez öptü beni ama anlamadım o an. Ben de eğer gönlünde yoksa gitme, Elazığ'da ne işin var ki göle gideceksin, boğulabilirsin' dedim. Ama ben gideceğim' dedi. Bir hafta boyunca gelmeyince gittiğini anladım. Zaten isteğiyle gitmişti, yüreğinde bu vardı. Ben bir şey yapamazdım. Gittikten 11 ay sonra, yani yılını doldurmadan çıkan bir çatışmada yaralandı. Korucular bize haber yolladılar, yaşamını yitirdiğini söylediler. Taksi tutup Elazığ'a gittim. Benden önce babası gitmişti, ancak onu gözaltına almışlardı. Hastaneye vardığımda, tüm birimlerden polis vardı. Etrafımı sardılar ve neden geldiğimi sordular. Ben de çocuğumun buraya getirildiğinin bana iletildiğini söyledim."    ANNENİN MÜCADELESİ   İlk süreçte netleştiremez çocuğuna ilişkin durumu. Nazime Boltan, Elazığ'da hastane önünde olan bir polis, yaralı bir kişinin getirildiğini iki ameliyat geçirdiğini ve narkozun etkisinin geçmesiyle slogan attığını söyler. Nazime'den oğlunu tarif etmesini isteyen polis, "Amirimiz duymasın ama o yaralı senin çocuğundur" der.    Günlerce Elazığ, Bingöl ve Diyarbakır'da kapı kapı çocuğuna dair bilgi almak için dolaşan Nazime Boltan, en son Genç ilçesinde bir savcıya ulaşır. Savcı, dosyanın Diyarbakır'a gönderildiğini belirterek, "Sen gelmiş, burada ben bu kişiyi göreyim, benim çocuğum mu değil mi diyorsun. Bir er, bir vatandaş ve bir uzman çavuş yaşamını yitirmiş. Onun yaşıyor olduğunu fark etselerdi, zaten burada olmazdı. Ölü diye getirilip morga konuluyor. Doktor sonrasında fark ediyor yaşadığını. Ben gördüm bir eli kopmuş, onun dışında şarapnel parçaları vücudunda çok var. Ama burada saldırı yaşandığı için davayı Diyarbakır'a gönderdiler" yanıtını verir.    YARALI HALDE TUTUKLANDI   Yaralı halde gözaltına alınan Civan Boltan, tedavisi tamamlanmadan, başına sağlanan şarapnel parçaları çıkartılmadan tutuklanarak cezaevine konulu. Bu süreçte bir gözünü de kaybeden Civan Boltan’a, Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nce, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak"tan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, diğer suçlamalardan dolayı da 95 yıl hapis cezası verildi.   Civan'ın tedavi edilmediğini belirten Nazime Boltan, eyleme başlama süreçlerini de şöyle anlatıyor: "Adalet için gidip eylem başlattık. Biz eylemi başlattığımızdan bu yana 10 kişi cezaevinde şehit düştü. Talebimiz infazı yakılan ve hasta olan tutukluların bırakılması. Sadece benim çocuğum hasta değil diğerleri de aynı durumda. Çağrı yapıyoruz, çığlık atıyoruz. Oğlum her tedavi için hastaneye götürüldüğünde 14 gün karantinada bekletiliyor. Biz eyleme başladığımızdan bu yana karantinada. En son telefonda konuştuğumda da koronanın çok yayıldığını söyledi. Son olarak test vermiş, eğer pozitif çıkarsa tek kişilik hücreye konulacak. 'Eğer beni tek kişilik hücreye koyarlarsa nasıl kendime bakacağım? Bir elim yok, bir gözüm görmüyor."   Oğluna verilen cezanın hukukta yerinin olmadığını da dile getiriyor Boltan ve şöyle devam ediyor: "Kim böyle bir cezayı yatabilir. 3 kez ölüp mezardan yeniden dünyaya gelmeli ki cezasını tamamlansın. Bu hiçbir hukukta yok. Rapor veriliyor, ancak raporuna uygun bir uygulama yapılmıyor. Hasta bir insan, beyninde şarapneller bulunan biri, öyle ki film bile çekilemiyor. Şarapnel yerinden oynarsa ya felç olacak ya da ölecek. Buna rağmen bize böylesi bir hakaret ediliyor."  3 yıldır sağlık sorunları nedeniyle oğlunu göremeyen Boltan, "Diyarbakır'a getirmeleri için verdiğimiz dilekçeler de kabul edilmiyor. Bu zulmü hem bize hem de ona yapıyorlar. Bütün hasta tutuklular aynı durumda. Ben eylemde olduğumda genel olarak hasta tutukluların yakınlarına çağrı yapıyorum. Gelin birlikte oturalım ki tabutlar çıkmasın. Çocuklarımızın durumu da PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecritle bağlantılı. Öcalan'ın da ailesi, avukatları gidip onu görmeli. Yoksa cezaevlerinde yeniden açlık grevi süreci başlayabilir" diyor.    MA / Dicle Müftüoğlu - Özgür Paksoy