Tutukluların gündemi her zaman Öcalan oldu 2022-02-13 09:06:25   İSTANBUL - Kürtler 1999’dan bu yana 15 Şubat komplosunun yıldönümünü her yıl kitlesel tepkiyle karşılarken, cezaevlerindeki tutuklular ise tecridin kaldırılması ve PKK Lideri Öcalan’ın özgürlüğü talebiyle birçok kez açlık grevi gerçekleştirdi.    PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat 1999’un yıldönümleri hep protestolar karşılandı. Kürtler ve dostları, Kürt bölgeleri başta olmak üzere Türkiye metropolleri ile dünyanın birçok ülkesinde her yıl meydanlara çıktı. Kürtlerin bulunduğu bölgelerde kepenkler açılmadı, siyasi parti ve sivil toplum örgütleri, binalarına siyah bezler astı, on binlerin katıldığı yürüyüşler düzenlendi, açıklamalar yapıldı, “Kahrolsun 15 Şubat Komplosu” sloganları atıldı, “15 Şubat Komplosu’nu lanetliyoruz”, “Komplonun hesabını soracağız” yazılı pankartlar açıldı, Öcalan’ın fotoğrafları taşındı, protestolara katılanlar siyahlara büründü. Komplo protestoları, her yıl bir öncekinden daha fazla kitleselleşerek 23 yıldır aralıksız devam ediyor.     Öcalan’ın komplo ile Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat 1999 tarihinde başlatılan ilk eylemler arasında ise açlık grevleri ve ölüm oruçları yer alıyor.    PKK Lideri için yapılan ilk açlık grevi, Türkiye’ye getirilmesi ardından başladı. Türkiye’nin dört bir yanından onlarca kişinin katıldığı açlık grevleri aylarca sürdü. 7’sinden 70’ine bir sahiplenme ile başlatılan açlık grevleri süresince yurttaşlar “yasta” olduklarını belli etmek için siyahlar giyindi. O yıllardan günümüze kadar komplonun yıldönümü olan her 15 Şubat’ta Kürtler, siyah giyip bir günlük açlık grevi eylemi gerçekleştiriyor.   Tecridin kaldırılması ve Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşması için çeşitli tarihlerde başlatılan ve günümüze kadar da sürdürülen kimi açlık grevi eylemlerini derledik.    AKP BİNASINDA ÖCALAN İÇİN GREV   Diyarbakır Kadın İnisiyatifi, 17 Şubat 2005 tarihinde Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle AKP il başkanlığında başlattığı 4 günlük oturma eylemlerini açlık grevine çevirdi. Kadınlar eylemini İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Diyarbakır Barosu’nun girişimleri sonucu sonlandırdı.    CEZAEVLERİNDE AÇLIK GREVİ   2 Mayıs 2005 tarihinde Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi için cezaevlerindeki siyasi tutuklular, 6-20 Mayıs tarihleri arasında 3’er günlük açlık grevi eylemi başlattı.    TECRİT UYGULAMASINA SON    2005 yılında cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri, aynı amaçla dışarıya da yayıldı. Bu kapsamda Temmuz ayı boyunca Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED), halk inisiyatifleri, İHD şubeleri, DEHAP (Demokratik Halk Partisi), Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH), tutuklu yakınları gibi birçok sivil toplum örgütü temsilcisi greve katıldı. Açlık grevi, İzmir, Batman, Urfa, Diyarbakır, İskenderun, Van, Dersim, Muş, Bingöl, Erzurum, Şırnak, Adana, Mersin, İstanbul, Adıyaman, Hakkari, Şırnak başta olmak üzere bölge ve Türkiye kentlerine siyasi parti ve halk inisiyatifleri gibi sivil toplum örgütleri ve oluşumların katılımıyla yayıldı.    ÖCALAN’I SAHİPLENME   21 Temmuz 2005 tarihinde İran’ın Kamyaran kentinde “Öcalan’ı Sahiplenme” kampanyası adı altında açlık grevi başlatıldı. İran’ın Sine kentinde ise yüzlerce kişi çalık grevine katıldı.    HÜCRE CEZASI PROTESTO EDİLDİ   2006 yılında ise Öcalan’a verilen 20 günlük hücre cezası iki günlük açlık grevi ile protesto edildi. Cezaevlerinde başlayan açlık grevleri yayıldı. 2006 Mart ayında Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan 210 tutuklu, 7 Eylül’de ise 220 tutuklu Öcalan üzerindeki tecride karşı açlık grevi eylemi başlattı.    ‘ÖCALAN’IN SAĞLIĞI SAĞLIMIZDIR’   2007 ise Öcalan’ın zehirletildiği haberleri Kürt toplumunda kaygı ve öfkeye neden oldu. Öcalan’ın sağlık koşulları nedeniyle tedirginlik yaşanırken, Öcalan’a sahip çıkmak amacıyla açlık grevi eylemi yapıldı. Öcalan’ın sağlığına dikkat çekmek için cezaevleri ve dışarıda başlatılan süreli dönüşümlü açlık grevleri, “Öcalan’ın sağlığı sağlımızdır” sloganları ile ülke dışına taşındı. Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi'nden (CPT) bir heyetin İmralı'ya gitmesi sonucu eylemler son buldu.   ÖCALAN’IN CAN GÜVENLİ    2008 yılında tutuklular Öcalan için yeniden açlık grevi eylemi gerçekleştirdi. Cezaevlerinde yapılan açlık grevleri dışarıda eylemlerle desteklenirken, tutuklular eylemini şu açıklamayla sonlandırdı: "Öcalan can güvenliğinden yoksundur. Bu nedenle, en kısa sürede ulusal ve uluslararası bağımsız sağlık kuruluşları tarafından sağlık kontrolünden geçirilmeli ve hazırlanan raporlar kamuoyuna açıklanmalıdır. Öcalan İmralı Cezaevi'nde yaşam güvencesinden yoksundur. Bu nedenle Öcalan'ın bir an önce İmralı Cezaevi'nden çıkarılarak, can güvenliğinin sağlanacağı bir yere nakledilmelidir. Öcalan'a yapılan işkencenin kamuoyuna ve bizlere bir an önce açıklama yaparak, halkımızdan özür dilemelidir. Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere, ilgili tüm kurum ve kuruluşlar, bu durumdan sorumludurlar. Adı geçen bu kurum ve kuruluşlar sorumluluklarının gereğini yerine getirmeli ve Öcalan'ın tutulduğu İmralı Cezaevi'nde acil incelemeler yapmalıdır.”    KOŞULLAR DÜZELTİLSİN   2009 yılında Öcalan’ın cezaevi koşullarının ağırlaştırılmasının protesto etmek amacıyla cezaevlerinde açlık grevi eylemleri gerçekleştirildi. Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan kadın tutuklular, süresiz açlık grevi başlatırken, Sincan Kadın Kapalı Cezaevindeki tutuklular da, aynı gerekçe ile açlık grevine girdi. Tutuklular gönderdikleri mektupta, Öcalan'ın koşullarının düzeltilmesini istedi. Talepler, AİHM, CPT, HRW, Adalet Bakanlığı, Başbakanlık, TBMM İnsan Hakları Kurumu Başkanlığı ve İHD Genel Merkezi'ne mektupla iletildi.    TARİHİ 2012 AÇLIK GREVLERİ   2012 yılına gelindiğinde cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemeleri, tarihi süreçlerin de yaşanmasına kapı araladı. Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle cezaevlerinde süresiz-dönüşümsüz binlerce tutuklunun katılımıyla açlık grevi eylemleri başladı. Cezaevlerinde başlayan eylem dışarıda farklı kesimler tarafından sahiplenilerek desteklendi. Taleplerin karşılanması için yine çok sayıda sivil toplum örgütü, siyasi parti, öğrenciler Türkiye dışında Avrupa kentlerinde de açlık grevlerine “Talepleri taleplerimizdir” diyerek açlık grevine girerek Öcalan’ın özgürlüğünü istedi. Açlık grevi Öcalan’ın “Tutsakların eylemleri amaçlarına ulaşmıştır. Artık eylemi sonlandırabilirler” mesajı ile 68’inci gününde sonlandırıldı.    Açlık grevleri sonucunda Öcalan ile görüşmenin yolları açılırken, “Çözüm süreci” olarak adlandırılan sürece giden yolun da önü açıldı.    50 GÖNÜLLÜ   2016 yılında gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişimi ardından Öcalan’dan haber alınamaması üzerine açlık grevi eylemi başlatıldı. 6 Eylül 2016 tarihinde Öcalan ile görüşme talebiyle DTK, HDK, KJA, DBP ve HDP öncülüğünde 5O gönüllü kişinin katılımıyla Diyarbakır’da süresiz- dönüşümsüz açlık grevi eylemi başlatıldı. Açlık grevi 8’inci gününde Mehmet Öcalan’ın İmralı ziyaretinin gerçekleştirilmesinden sonra sonlandırıldı.   BİNLER YENİDEN GREVDE   2018 yılında cezaevlerinde binlerce tutuklu yeniden Öcalan için bedenini açlığa yatırdı. 8 Kasım 2018 tarihinde tutuklu bulunan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde tecridin kaldırılması talebiyle süresiz dönüşümsüz açlık grevi başlatıldı. Eylemler kısada sürede tüm cezaevlerine yayıldı. Açlık grevinin 79’uncu gününde Güven tahliye edilirken, eylemler dışarıya taşındı. Dışarıda da açlık grevi eyleminin taleplerinin karşılanması için aralarında HDP milletvekillerinin de olduğu çok sayıda kişi, 3’er günlük dönüşümlü açlık grevlerine girerek, “Nöbet eylemi” başlattı.   MİLLETVEKİLLERİ GREVDE   Mart ayı itibariyle Güven ve tutukluların taleplerinin karşılanması için HDP milletvekilleri Dersim Dağ, Tayip Temel ve Murat Sarısaç da süresiz dönüşümsüz açlık grevine girdi. Eylemin son bir ayında ise 15 tutuklu ile eylemi ölüm orucuna çevirdi.     ‘FEDAİ’ EYLEMLERİ   200 gün süren bu eylem, dışarıda Beyaz Tülbentli Anneler öncülüğünde her gün sokaklarda direnişlere konu olurken, içeride ise çok daha fazlası yaşandı. Almanya’nın Krefeld kentinde 20 Şubat’ta mahkeme önünde bedenini ateşe veren Uğur Şakar, tedavi gördüğü hastanede 22 Mart’ta yaşamını yitirdi. Cezaevlerinde ise tecridi protesto etmek amacıyla Zülküf Gezen (33) 17 Mart'ta Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde, Ayten Beçet (24) 23 Mart'ta Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde, Zehra Sağlam (23) 24 Mart'ta Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde, Medya Çınar (24) 25 Mart'ta Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde, Yonca Akici 9 Mart’ta Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde, Siraç Yüksek 2 Nisan’da Osmaniye 2 No'lu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde, Mahsum Pamay ise 5 Nisan’da Elazığ 1 No'lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde yaşamına son verdi.   ÇAĞRI İLE SONLANDIRILDI   Leyla Güven öncülüğünde başlatılan ve 200 gün süren eylemler sonucunda Öcalan'ın avukatları, 8 yıl aradan sonra 2-22 Mayıs, 12-18 Haziran ve 7 Ağustos 2019 tarihlerinde müvekkilleriyle görüşme sağladı. Öcalan'ın çağrısı üzerine 26 Mayıs'ta açlık grevi ve ölüm orucu sona erdi.   ÖZGÜRLÜK ZAMANI   Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşması için "Dem Dema Azadiyê ye (Özgürlük Zamanı)" kampanyası kapsamında onlarca cezaevinden binlerce tutuklu, 27 Kasım’da süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemine başladı. Kimi tutukluların 2, kimilerinin ise 3 kere girdiği açlık grevleri 290’ıncı gününde sonlandırıldı. 27 Kasım 2020’de, süresiz-dönüşümlü olarak 5 günlük periyotlar şeklinde başlatılan eden eylem 14 Temmuz’dan itibaren 15 güne çıkarıldı.    Aynı tarihlerde Yunanistan’ın Lavrio Kampı’nda Devrimci Gençler Hareketi (Tevgera Ciwanên Şoreşger-TCŞ), Avrupa Kürdistan Kadınlar Hareketi (Tevgera Jinên Kurdistan-Avrupa) ve Kürdistan Kültür Merkezi (Navenda Çanda Kurdistan), Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Mahmur Kampı açlık grevleri başlatıldı. Başlatılan açlık grevleri aynı açıklama ile sonlandırıldı.   MA / Kadir Güney