‘Hayvanlar için ortak yaşam anlayışını geliştirmeliyiz’ 2022-02-22 09:04:56 ANKARA - Ankara’da yaşamını sokak hayvanlarına adayan Mahir Kaya, plansız kentleşmenin hayvanları olumsuz etkilediğini belirterek, çözümün ortak yaşam anlayışı olduğunu söyledi.  Plansız şehirleşmeyle birlikte yaşam alanları yok olan sokak hayvanlarının beslenme, barınma gibi temel problemleri sürekli göz ardı edilirken, sokakta yaşayan hayvanların maruz kaldıkları şiddet ve tecavüz konusundaki yasal düzenlemeler de yeterli değil. Yerel yönetimlerin sokak hayvanları ile ilgili çalışma yapmaması, insanların ise sorumluluk üstlenmemesi nedeniyle sokak hayvanları, kötü koşullardaki barınaklara hapsediliyor. Ankara’nın Ayrancı Mahallesi’nde oturan Mahir Kaya, kendi imkanlarıyla sokak hayvanlarının, beslenme ve tedavilerini üstleniyor. Birkaç yıldır yaşamını hayvanlara adadığını belirten Kaya, tek başına girdiği bu yolda profesyonel bir kedi kurtarma ekibi kurduklarını ifade etti.   KEDİLER YÜZÜNDEN İŞİNİ YAPAMIYOR   Yaklaşık 3 yıldır bir apartmanın zemin katında yaşadığını aktaran Kaya, pencerenin önünde yaralı bir kediyle karşılaşınca onu içeri almaktan başka bir şansının kalmadığını anlattı. Hayvanlarla geliştirdiği duygusal bağın zorunlu bir ilişki yarattığını vurgulayan Kaya, “Zemin katta yaşayıp kedi besliyorsanız mahalleli yavaş yavaş size kedi atmaya başlar ve siz de tutarsınız. Tutamayacağınızı anladığınız zaman da beraber tutacağınız insanlar ararsınız. Böyle büyüyen bir kedi kurtarma, sahiplendirme ve tedavi ettirme ağı kurduk” dedi.    Asıl mesleğinin çocuk kitabı yayıncılığı olduğu bilgisini veren Kaya, son iki yıldır neredeyse kendi işini yapamayacak duruma geldiğini ifade ederek, tüm vaktini hayvanlar için harcadığını aktardı. Kaya, “Başta yokluk içinde ve imkansızlıklarla yapmaya çalışıyorduk. Sonrasında yavaş yavaş ihtiyacımız olan malzemeleri edinerek neredeyse profesyonel bir kedi kurtarma ekibi oluşturduk” diye konuştu.   ‘KEDİ YAKALAMA HAZZI VAR’   Yaşamını hayvanlara adayan Kaya, bunun ani bir karar ya da fikir üzerinden gelişmediğinin altını çizerek, “Bir anafora kapılıyorsunuz ve artık anafor sizi nereye savurursa kendinizi orada buluyorsunuz. Her gün yaralı kedi, bacağı kırık köpek ihbarları alıyorum. Günde 20-25 ihbar geliyor ve hayvanları o halde gördüğümde kendime şu soruyu soruyorum: Bu hayvanı bu halde bıraktığımda başka biri ne kadar yardım edebilir? Bu soru beni yardım etmeye zorluyor ama bu mecburiyet bana keyif de veriyor. Kedi yakalamanın, kaybettiğim zaman peşinden koşmanın olağanüstü bir hazzı var. Bu yüzden elimden geleni yapmaya çalışıyorum” ifadelerini kullandı.   BELEDİYELERİN AMACI   Belediyelerin 1700’lerdeki kuruluş amacının Fransa’da sokak hayvanları ve kanalizasyon problemini çözmek olduğunu söyleyen Kaya, “Zamanla belediyeler şirketleştiği için her şeyi hizmet değil kar odaklı düşünmeye başladılar. Böyle olunca sokakta kısırlaştırmalar azaldı. Kedi hiçbir zaman belediyelerin problem olarak gördüğü bir canlı olmadı” dedi.   YAŞAM ALANLARI    Belediyeler bünyesinde olan hayvan barınakları ve tedavi merkezlerinin sağlıklı koşullara sahip olmadığına değinen Kaya, “Kötü barınaklar, kötü bakım evleri, hastalık dolu belediye klinikleri. İnsanlar hayvanı belediyeye ihbar ettiklerinde, o hayvana iyilik yaptıklarını düşünüyorlar, fakat aslında çok büyük kötülük yapıyorlar. Hayvanları gönderdikleri yeri ziyaret bile etmiyorlar. Belediyenin barınak ve tedavi merkezleri şehrin çok uzağında. Ziyaret edilmesine de izin verilmiyor” şeklinde konuştu.    ‘UYUM SAĞLAMAMIZ LAZIM’   İnsanların, satın aldığı ya da kiraladığı alanı doğadan koparıp kendisine ait hissettiğini kaydeden Kaya, şöyle konuştu: “Oysa o alan, para mefhumu olmayan hayvanın da alanı. Bu kentleşmeyle ilgili bir problem aslında. O hayvanla beraber yaşıyoruz, ortak yaşam anlayışının yerleştirilmesi gerekiyor. Birbirimize uyum sağlamamız lazım.”   BARINAKLAR HASTALIK YUVASI   Barınaklardaki sorunlara ilişkin örnekler veren Kaya, bu konularla ilgili kamuoyu bilgilendirilmesi ve hassasiyet yaratılması gerektiğine vurgu yaptı. Kaya, şöyle konuştu: “Barınakları gözlerimizle görmemize gerek yok. En son Erzincan barınağı gündeme düştü. Erzincan çöplüğünden poşetler içinde ölü hayvanlar çıkarıldı. Belediye bir kamera kaydı koyup, internet sitesinden barınağın bütün odalarını yayınlamalı. Özel barınaklar daha iyi durumda çünkü ziyarete açıklar, temizlik yapılıyor, mama bağışı, klinik desteği gibi motive edici yanı var. Belediyeler de bu bütçe varken, bunu yapmıyor. Orman yangınlarının olduğu zaman çok güvenilir olduğu söylenen bir belediye barınağına dört tane yavru köpek teslim ettik ama birkaç ay içinde o köpeklerin hastalık kapıp öldüğünü öğrendik. Bu nedenle belediyeye güvenmemek ve belediyelere işini doğru yapmaya zorlamak gerekiyor.”   BİR KAP SU, BİR KAP MAMA   Kaya, hayvanların veteriner masraflarının Ayrancı semtinde yaşayan insanların yardımı ve dayanışmasıyla karşılayabildiğini ifade etti. Hayvan sevmenin tek başına yeterli olmayacağını vurgulayan Kaya, şu çağrıyı yaptı: “Her şey ortak yaşamı nasıl kurup, planlayacağını düşünmekle başlıyor. İnsanlar hayvanları ayırt etmeden severse bir şeyler değişir. Herkes kapısının önüne bir kap su bir kap mama koysun.”