CPT üyesi Osman: Türk SİHA’ları sivil bölgeleri özelikle seçiyor 2022-02-23 13:53:13 ANKARA - Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’nde SİHA’larla yaptığı bombalamalarda halk ile PKK’yi karşı karşıya getirmeye özen gösterdiğine dikkati çeken CPT üyesi Kamaran Osman, “PKK'ye ait bir aracın, ya da bir zırhlı aracın, sivil bölgeye girmesini bekliyor ve ondan sonra bombalıyor” dedi.   Savaşı Durdur Koalisyonu (STCW) üyesi Lindsey German, Gazeteci ve Christian Peacemakers Team (CPT) üyesi Kamaran Osman ve Morning Star gazetesi uluslararası editörü Steve Sweeney'nin de katıldığı online toplantı gerçekleştirildi.   Unison Sendikası İskoçya Temsilcisi Stephen Smellie'nin moderatörlüğünü yaptığı toplantı da konuşan Kamaran Osman, Türkiye'nin kimyasal silah kullandığı iddialarının olduğu Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaptıkları çalışmaları anlattı.   ‘KAYNAKLARIMIZ SAVAŞTAN ETKİLENEN KİŞİLER’   Türkiye’nin 2006 yılından beri Federe Kürdistan Bölgesi’ni bombalamalarını, saldırılarını ve bu saldırıların etkilerinin çetelesini tuttuklarını ifade eden Osman, “Bu bombalara maruz kalan bölgelerdeki köylülerle, çiftçilerle beraber çalışıyoruz. Çoğu İran ve Türkiye'nin sınır ötesi bombalamalarından, PKK ve Türkiye arasındaki savaştan, PJAK, ÖSO, KDPİ gibi grupların dahil olduğu çatışmalı ortamdan dolayı etkilenmiş kişiler" dedi.    SİVİLLER HEDEF ALINDI   Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki işgalinin 1980’lere dayandığına dikkati çeken Osman, “Sınır ihlali yaptılar, sivilleri hedef aldılar, Türkiye saldırılarında 100'e yakın sivil ve Peşmerge öldürüldü. Irak Kürdistan'ındaki politik atmosfere ne kadar hakimsiniz bilmiyorum ama Peşmerge Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nin askeri gücüdür. Yani Peşmerge'yi de hedef aldılar. 80'lerden ve 90'larda sonra genel olarak çeşitli zamanlarda toplarla ve ağır silahlarla saldırdılar, zaman zamanda helikopterlerle köylerin üzerinden uçarak köylülere ateş ettiler. Bazı durumlarda savaş uçakları bile kullandılar" diye belirtti.   'YENİ BİR SAVAŞ BAŞLADI'   İlerleyen süreçte Türkiye'nin Yekîtiya Niştimanperwerê Kurdistan (YNK) ve Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) arasındaki savaştan faydalanarak Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nin bölgesinin içinde bir takım askeri üsler kurduğunu ve bu üslerin halen de durduğunu ifade eden Osman, "Türkiye 2007'den sonra Irak Kürdistan'ını ve sınır kentlerini bombalamak için savaş uçaklarını daha sık kullanmaya başladı. 2012- 2015 arasında barış süreci gerçekleşti. Türkiye bu zamanı askeri olarak kendini geliştirmeye harcadı. Bayraktar SİHA'larını yaptılar örneğin. Bu Drone'lar yalnızca gözlem ve kayıt yapmıyor, bombalama da yapabiliyorlar. Çok uzağa gidemese bile, 24 saat havada kalabiliyorlar. Bu nedenle diyebiliriz ki 2015'ten sonra yeni bir savaş başladı ve bu savaş yalnızca PKK'ye karşı yürütülmüyordu. Siviller de hedef alınıyordu" diye konuştu.    ‘SİVİLLER ÖZELLİKLE HEDEF SEÇİLİYOR’   SİHA'ların son derece net hedef bulan cihazlar olduğunu ve hata payının çok düşük olduğunun altını çizen Osman, "SİHA'ların hedefi şaşırma, yanlışlıkla başka bir yeri vurma ihtimali yok denecek kadar az. Fakat Bayraktar SİHA'ları özellikle sivilleri hedef alıyor" dedi. CPT olarak yaralanma, ölüm, yerinden edilme durumlarında direk ilgili köye giderek, bilgileri oralarda yaptıkları görüşmelerde topladıklarını kaydeden Osman, "Türkiye şöyle bir taktik izliyor. PKK'ye ait bir aracın, ya da bir zırhlı aracın, sivil bölgeye girmesini bekliyor ve ondan sonra bombalıyor. Böyle bir vaka daha yeni Kandil'de yaşandı. Muhammed adında bir köylü tarlasına çalışmaya gidiyordu. Bombalayacağı PKK aracı havadan yarım saattir izleyen bir Bayraktar SİHA, bu köylünün gelmesini bekledi ve köylünün aracının PKK'nin aracına yaklaşmasıyla bombaladı. Bu saldırıda 3 sivil öldü, 5 sivil yaralandı. Hepsi aynı ailedendi. Bir aileyi tamamen yok etmeye çalıştılar" dedi.    ‘KÜRTLERE BİR MESAJ VERİYOR'   Yine Süleymaniye'ye 40 kilometre kadar uzakta, bir PJAK aracını takip ederken benzeri bir durum yaşandığını söyleyen Osman, şu şekilde devam etti: "Türkiye bir PJAK aracını takip edip gözlemlerken, bombalamak için aracın turistik bir bölgeden geçmesini bekledi. Bu saldırıda aynı aileden 5 kişi ağır yaralandı. Yani Türkiye PKK ile birlikte sivil halkı da hedef alıyor. Ve bu aslında bir mesajdır. İnsanlara diyorlar ki 'PKK burda olduğu sürece, aranızda dolaşabiliyor olduğu sürece, biz sizin için bir tehdit olmayı sürdüreceğiz'.    'HASTANE VE KİLİSE BOMBALANDI’   Hedef alınanların yalnızca PKK ve sivil halk da olmadığını, tüm insan hakları yasalarına ve savaş sözleşmelerine göre yasak olmasına rağmen, hastaneler, kiliseler, okullar gibi yerlerin de hedef alındığını söyleyen Osman, "Geçen sene Türkiye bir hastaneyi vurdu biliyorsunuz. Sağlık çalışanlarının da dahil olduğu bir grup insanın ölümüne sebep oldu. Bir kiliseyi bombaladı. Amediye bölgesinde 3 okul Türkiye'nin saldırıları nedeniyle kapatılmak zorunda kaldı. Yine bu saldırılar nedeniyle pek çok kişi yerinden edilmiş oldu. Yalnızca geçtiğimiz yıl Duhok'ta 100'den fazla aile, Pençe Yıldırım operasyonu nedeniyle göç ettirildi. 2019'da Türkiye bir köyü 6 saat içinde 27 kez bombaladı. Bu köyün tamamı göç etmek zorunda kaldı. Öğrenciler gölgeliklerin altında çalışıp, çadırlarda kaldı. Bu insanlara, bu öğrencilere hiç bir insani yardım ulaştırılmadı. Nehrin yanında ve açıktaydılar. Kış yaklaşıyordu. Yiyecek yardımı dahi yapılmadı" diye ifade etti.    'İNSANLAR SİSTEMATİK OLARAK GÖÇE ZORLANDI'   Pençe Yıldırım ve Pençe Kartal operasyonlarının farklarına dikkati çeken Osman, "Türkiye 2020'de Pençe Kartal operasyonu sırasında sivilleri hedef alıyor, öldürüyor, yaralıyordu, fakat Pence Yıldırım operasyonunda amaç bir tampon bölge oluşturmaktı. Bunu çok iyi haritalandırdık. Türkiye'nin nasıl operasyon alanını genişlettiğini ve bu bölgelerdeki insanları nasıl göçe zorladıklarını çok iyi belgeledik. Bu bölgelerde insanlar sistematik ve bilinçli olarak göçe zorlandılar. Görüştüğümüz köylülerden biri geceleri dağlardan askerlerin indiğini, tarlalarını bilerek ateşe verdiğini gördüklerini anlattı. Tarlaları yandıktan sonra geçim şansı kalmayan ve kendilerini tehlikede hisseden köylüler köylerini terk etmek zorunda kaldı. Bir köylü Türk askerlerinden birinin kendi çevirmenleri aracılığıyla kendisiyle konuştuğunu, kendisine direk olarak köyden gitmelerini istediğini söylediğini anlattı. Bu asker söz konusu köylüyü, kalmakta ısrar ederse bir dahaki sefer zarar göreceği şeyin tarlası olmayacağını söyleyerek hayatıyla ve köydeki diğer insanların hayatlarıyla da tehdit etmiş. Bu köylünün adı Ramazan Ali. Bu tehdide rağmen köyü terk etmemiş. Köydeki tarlasını sulamaya gittiğinde hedef alındı ve ağır yaralandı" diye kaydetti.   ' ÖLÜM NEDENİ YANLIŞ YAZILIYOR'   Türkiye'nin tek hedefinin PKK olmadığının altını tekrardan çizen Osman, şöyle devam etti: "Bu savaş yalnızca PKK'ye açılmış bir savaş değil. 2015 yılından bu yana 109 sivilin öldürüldüğünü raporladık. 120'den fazla sivilin bu saldırılar sonucu yaralandığını belgeledik. 648 köy tamamen boşaltılma tehlikesi altında. Bu köylerde yaşayan 55- 60 kadar aile kaldı. Kalan tek bir aile bile varsa o köye 'boşaltılmış köy' demiyoruz. Boşaltılma tehlikesi altındaki köy diyoruz. 150 köy tamamen boşaltılmış durumda. Türkiye'nin saldırılarının yanında federal hükümet de bu insanlara yardım etmek için parmağını kımıldatmıyor. Anayasaya göre bu insanların zararlarının karşılanması gerekirdi. Böyle bir yardım hiç gelmedi. Ayrıca bu kişilerin ölüm raporları da yanlış tutuluyor. Türkiye'nin saldırılarında ölen pek çok kişinin raporlarına trafik kazası, kalp krizi gibi ölüm nedenleri işlendi.”