Av. Çakas: Cezaevinde seyahat dışında hiçbir hak engellenemez 2022-03-17 09:27:39 DİYARBAKIR - Cezaevleri yönetimlerinin hak ihlalleri noktasında AYM kararlarını görmezden geldiğine dikkati çeken avukat Yusuf Çakas, "Cezaevinde engellenecek tek hak seyahat hakkıdır. Başka da hiçbir hakkından alıkoyamazsınız” dedi.  Cezaevlerinde çıplak arama, infaz yakma, fiziki ve psikolojik şiddet, sevk, kelepçeli muayene dayatması, kitaplara kota, sosyal aktivitelerin engellenmesi gibi hak ihlalleri sürüyor. Yine cezaevi koşullarından sağlık durumları daha da kötüye giden tutuklular tahliye edilmiyor. Yaşananlara karşı hukuk ve sivil toplum örgütleri ile siyasi partilerin yaptığı çağrılar da görmezden geliniyor. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ile Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) yöneticisi Yusuf Çakas, koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde hak ihlallerinin daha da arttığı cezaevlerindeki durumu değerlendirdi.    'HOŞ GELDİN' KARŞILAMASI   Cezaevlerindeki uygulamaların iyi anlaşılması için cezaevlerine biçilen rol ve misyonun iyi görülmesi gerektiğini belirten Çakas, ihlallerin cezaevine girişte başladığını ifade etti. "Şansı" kişilerin cezaevine girdiği vakit çıplak aramaya maruz kalmadığını ancak diğerlerinin tümünün bu uygulamayla karşı karşıya kaldığını ifade eden Çakas, "Yetkililer istediği kadar inkar etsinler. Adını detaylı arama veya bir başka şey koysunlar, çıplak arama denilen insanlık onuruna aykırı olan bir uygulama mevcut. Bunu güvenlik gerekçesine dayandırıyorlar" dedi.    Farklı cezaevlerine sevklerde de tutuklunun aynı uygulamaya maruz kaldığına dikkati çeken Çakas, "Çıplak arama insanlık onuruna yakışmadığı için kabul edilmesi olanaksızdır. Çıplak aramayı kabul etmeyen tutuklu darp edilir ve hakkında soruşma açılır. Bu da tutukluya 'hoş geldin' karşılaması olarak adlandırılıyor” diye kaydetti.    'SADECE SEYAYAT ENGELLENEBİLİR'   Salgın sürecinde ihlallerin arttığını söyleyen Çakas, karantina uygulamasının bunlardan biri olduğunu kaydetti. Karantina yerlerinin temiz olmadığını ifade eden Çakas, burada hiçbir temel ihtiyacın karşılanmadığı aktardı. Çakas, karantina süreçlerinin de uzun tutulduğunu işaret ederek, "Özellikle S Tipi cezaevleri tekli tutma söz durumu söz konusudur. Bununla da yetinmiyor radyo, okuduğunuz kitap, yazdığınız şiir ve hikayelere oda baskınlarıyla el konuluyor. Hakkınızda soruşturma başlatılıyor. Oysaki cezaevinde engellenecek tek hak var oda seyahat hakkıdır. Başka da hiçbir hakkından alıkoyamazsınız” ifadelerini kullandı.    'CEZAEVİ AYM KARARLARINI TAKMIYOR'    Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) verdiği kararlara rağmen cezaevi yönetimlerinin kendi bildiklerinde ısrarcı olduğunu ifade eden Çakas, "Kürtçe gazete, muhalif medya ya da istediğiniz dergiyi alamıyorsunuz. İstediğiniz şekilde görüşme yapamıyorsunuz. Tecrit ve izolasyon dediğimiz süreç burada başlıyor. Bir cezaevi müdürü ‘Niye alınmıyor ben de bilmiyorum’ demişti. Bu bile korkunç bir durum" dedi.    İnsanların cezaevlerinde de tek tipleştirilmek istendiğine dikkati çeken Çakas, "Çünkü cezaevlerinden beklenti 'suçların cezalandırılması' değil, belli bir tip yaratmaktır. Bu amaçla belli bir sistem uygulanıyor" şeklinde konuştu.    CEZAEVLERİNİN DURUMU   Devletin tutukluları hasta etmemek gibi bir yükümlüğünün olduğunu söyleyen Çakas, koğuşların yeteri kadar havalandırılmaması ve güneş almaması, sağlıklı beslenmenin olmaması, tedavi hakkının engellenmesinden kaynaklı hastalıkların arttığını ifade etti. Çakas, şunları söyledi: "Bir de politik yönü olan hasta tutuklu hastaneye sevk edildiğinde dosyası üzerine 'terör” yazılıyor. Kelepçeli ya da jandarma eşliğinde muayene edildiği için tutuklu tedaviyi kabul etmiyor. Bu şekildeki muayene Mandela Kuralları'na da uymamaktadır.”    'PİŞMANLIK' DAYATMASI   Cezaevlerinde kurulan İdari Gözlem Kurulları üzerinden son dönemlerde tutukluların tahliyelerinin de engellendiğini anımsatan Çakas, kurulun tutuklulara "pişmanlık" dayatmasında bulunduğunu dile getirdi. Çakas, "Bu nedenle birçok tutuklunun koşullu salıverme hakkı elinden alındı. Çıplak aramayla 'hoş geldiniz', gözlem kuruluyla beraber 'çıkamazsın' deniyor. Bu yüzden sesimiz yükseltiyoruz. 30 yılını cezaevinde tamamlamış birçok tutuklu var. 100’den fazla tutuklu cezası bitmesine rağmen tahliye edilmiyor. Bu uygulamadan kaynaklı bir müvekkilimiz bize, ‘Bir kişiyi ölünceye kadar cezaevinde tutmak aslında idamı kaldırmak değil her gün idam etmektir’ demişti" ifadelerini kullandı.    ATK KARARLARI   "Cezaevinde kalabilir" raporu verilen ve cezaevinde hayatını kaybeden Halil Güneş'in durumunu anımsatan Çakas,"Bu durumda birilerinin sorumlu hissetmesi gerekiyor. Cezaevinde çıplak arama yapılıyorsa birilerinin buna karşı gelmesi gerekir. Darp ediliyorsa, infaz yakılıyorsa birilerinin dur demesi gerekiyor" dedi. Güneş'in ölümünün ATK'nin kararlarını bir kez daha tartışmaya açtığını ifade eden Çakas, "Mehmet Emin Özkan ve Ramazan Özyiğit ile ilgili 'cezaevinde kalabilir' raporu verenler yarın olumsuz bir şey olduğu zaman sorumluluk üstlenecekler mi? Aysel Tuğluk’a 'Cumhurbaşkanı kimdir?' şeklinde soru soranlar bilimsel olmasa gerek. Bu noktada bilim insanlarının devreye girmesi gerekir" diye konuştu.    BAKANLIĞIN TUTUMU    Çakas, İnfaz Kanunu'nun değiştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Son dönemlerde onlarca insan yaşamını yitirdi. Cezaevinde yaşanılan hak ihlalleri ve ölümler bakanlığın da umurunda değil. İnsan yaşamı her şeyin üstündedir. Tutuklu Halil Güneş yaşamını yitirmesi ardından devlet kurumu ve yetkililer kendine bir çeki düzen vermesi gerekir.  Kutsanması gereken devlet değil insan yaşamı ve özgürlüktür. Yaşamını yitiren tüm hasta tutuklu ve hükümlülerin şahsında bir çağrıda bulunuyorum; Herkes bu sürecin tarafı olsun. Herkes yaşanılan hukuksuzlukları görsün ve Adalet Nöbeti'ndeki ailelerin sesini duysun” çağrısı yaptı.   MA / Mehmet Güleş