Ayten Beçet’in ailesi: Tecridin sürdürülmesi kabul edilemez 2022-03-24 09:51:54 ANTEP - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridi protesto etmek amacıyla cezaevinde yaşamına son veren Ayten Beçet’in ailesi, kızlarının uğruna yaşamını verdiği tecridin hala sürdürülüyor olmasının kabul edilemez olduğunu söyledi.  PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım 2018 tarihinde başlatılan açlık grevi eylemi, 30 Nisan 2019’da ölüm orucu eylemine dönüştü. 200 gün süren eylemler sırasında İmralı’da uygulanan tecride karşı Zülküf Gezen (33), 17 Mart'ta Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde; Ayten Beçet (24), 23 Mart'ta Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde; Zehra Sağlam (23), 24 Mart'ta Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde; Medya Çınar (24), 25 Mart'ta Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde; Yonca Akici, 9 Mart’ta Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde; Siraç Yüksek, 2 Nisan’da Osmaniye 2 No'lu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde; Mahsum Pamay ise, 5 Nisan’da Elazığ 1 No'lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde yaşamına son verdi.   Eylemler sonucunda Öcalan'ın avukatları, 8 yıl aradan sonra 2-22 Mayıs, 12-18 Haziran ve 7 Ağustos 2019 tarihlerinde müvekkilleriyle 5 görüşme sağladı. Öcalan'ın çağrısı üzerine 26 Mayıs'ta açlık grevi ve ölüm orucu sona erdi. İmralı’da tutulduğu süre boyunca ilk kez 27 Nisan 2020 tarihinde telefon görüş hakkını kullanabilen Öcalan, sağlık ve güvenlik koşullarıyla ilgili kaygılar üzerine ikinci kez 25 Mart 2021’de kardeşi Mehmet Öcalan’la yine telefonla görüşme sağlayabildi. Yarıda kesilen bu telefon görüşmesinden sonra Öcalan’dan tam 1 yıldır haber alınamıyor.   Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde 23 Mart 2019’da yaşamına son veren Ayten Beçet’in ölüm yıl dönümü, Öcalan’dan 1 yıldır haber alınamayan bir ortamda karşılandı.    PERVARİ’DEN ANTEP’E   Beçet, ailesinin koruculuk dayatmalarına karşı 1990 yılında Siirt’in Pervari ilçesine bağlı Erkent (Êkendî) köyünden göç ettiği Antep'te 1991 yılında dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamlayan Beçet, mühendislik fakültesini kazanmasına rağmen gitmedi ve Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) Mersin Şubesi’nde çalışmalara başlayarak, kendini kültür ve sanat çalışmalarına adadı.   ‘PROTESTO AMACIYLA YAŞAMINA SON VERDİ’   Antep’te kültür sanat faaliyetleri yürüttüğü 2008 yılında gözaltına alınan Beçet, “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanarak Adana Karataş Cezaevi’ne gönderildi. Burada 3 ay 10 gün tutuklu kalan Beçet, görülen ilk duruşmada tahliye edildi. 2011 yılında Mersin’de baygınlık geçiren Beçet, bu kez kaldırıldığı hastanede gözaltına alındıktan sonra yine “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanarak Karataş Cezaevi’ne gönderildi. Yaklaşık 2 yıl tutuklu kalan Beçet, 2013 yılında tahliye edildi. Hakkında Adana 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada 9 yıl hapis cezası verilen Beçet, bir yıl sonra tekrar tutuklandı. Kısa bir süre sonra Karataş Cezaevi’nden Muş Kadın Kapalı Cezaevi’ne, 3 yıl 6 ay sonra da Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. Beçet, tarih yaprakları 23 Mart 2019’u gösterdiğinde, İmralı tecridini protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi.    CENAZE ABLUKADA DEFNEDİLDİ    Cezaevinden çıkarılan Beçet’in cenazesi, İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) götürüldü. Aileyi arayan polis, cenazeyi almasını istedi. Bunun üzerine aile Antep’ten İstanbul’a doğru yola çıktı. Cenazeye el koyan polis, aileyi arayarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın emriyle cenazenin uçakla Antep’e götürüleceğini söyledi. Ankara’ya ulaşan aile, tekrar Antep’e geri döndü. Polis, kaçırarak Antep’e getirdiği Beçet için cenaze törenine izin vermedi, defin işlemlerine 5 kişinin katılması şartı koydu. Beçet’in babası Sabri Beçet, geri döndüğü Antep’te polis tarafından Yeşilkent Mezarlığına götürüldü. Cenazeye kimsenin katılmasına izin verilmemesi üzerine aile ve polis arasında uzun süreli tartışmalar yaşandı. Tartışmaların ardından Beçet, aile bireyi 20 kişinin katılımıyla polis ablukasında zifiri karanlıkta defnedildi. Ancak engellemeler definle sınırlı kalmadı, AKP’li Şahinbey Belediyesi de taziye evi vermedi.    Becet, gerçekleştirdiği eyleme dair geride bir mektup bıraktı. Mektup eylemden bir gün sonra 24 Mart 2019 tarihinde “Mutlaka kazanacağız, tecridi kıracağız” sloganıyla Bakırköy Pazar alanında yüz binlerin katılımıyla kutlanan İstanbul Newroz’unda okundu.     ‘TECRİDİ KIRMAK İÇİN…’   Beçet, mektupta şunlara yer vermişti: “Sürece doğru nasıl cevap olunur diye arayışa girdiğim günlerde 17 Mart 2019'da Heval Zülküf Gezen bana ne olursa olsun nasıl doğru temelde sürece cevap olunabileceğini ve özgürleşmek isteyen insanın özgürleşmek ve tecridi kırmak için hiç bir şeyin önüne engel olamayacağını gösterdi. Önderliğe verdiğim sözle ve bunun farkındalığıyla bu hamleye katılım yaptım. Şahsımda tüm Kürt halkını, Botan ve metropol halkını daha güçlü ve bilinçli bu hamleye kattım. Heval Zülküf şahsında arınıp tecridi kırmak için seslerini daha da yükseltmeliler. Bir adım atmak için ilk defa kendimi bu kadar özgür hissediyorum. Beynim ve ruhumla önderlik ile buluşmanın heyecanıyla daha anlamlı ve onurlu bir yaşamla komutanım Heval Zülküf Gezen'in bize miras bıraktığı bu direniş çemberini büyüterek sürece cevap olmanın inancıyla.     Bijî berxwedana zindana   Kahrolsun uluslararası komplo ve tecrit    Devrimci selam ve saygılar…    Ayten Beçet”   Beçet’i ölümünün 3’üncü yıldönümünde annesi Fatma ile babası Sabri Beçet, Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.    ‘GREVE KATILMADIĞI İÇİN AĞLAMIŞ’   Kızı Ayten Beçet’in yaşamına son verdiği haberini eşi Sabri Beçet'in kendisine verdiğini belirten Fatma Beçet, cenazeye yapılan işkenceler ile acısının arttığını belirtti. Hayatı boyunca kızı Ayten ile hep gurur duyduğunu dile getiren anne Beçet, kızı ile eylem yapmadan bir gün önce yaptığı son telefon görüşmesine dair şunları söyledi: “Telefon görüşmesinde bana ‘Arkadaşlarım açlık grevindeyken, benim girmemem çok zoruma gidiyor’ dedi. Greve katılmadığı için 3 gün boyunca ağlamış. Bana sürekli ‘Anne destek çıkın, barışı getirelim’ diyordu. ‘Neden alanlara çıkıp barış istemiyorsunuz? Yeter artık, anneler ağlamasın. Barışı getirmezsek, ben kendimi Kürdistan’a feda ederim’ dedi. Son görüşmede de 10 ya da 20 gün gibi süre hiç bizimle konuşamayacağını söyledi. Ama ben kızımın bana veda ettiğini bilmiyordum. Aslında son konuşmamızmış. Ertesi gün şehit düştüğü haberi geldi.”   ‘BİZ BARIŞ İSTİYORUZ’   PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik sürdürülen tecrit ve cezaevlerinde artan hak ihlallerine değinen Beçet, şunları söyledi: “Herkes bir arada sesini yükseltmeli ve cezaevlerinde artık insanlar ölmemeli. Kürtler el ele vermeli. Biz barış istiyoruz, şiddet ve savaş istemiyoruz. Bu savaş son bulsun. Artık yeter. Kanımın son damlasına kadar kızımın mücadelesine sahip çıkacağım.”    ‘ARTIK ANNELERİN GÖZYAŞI AKMAMALI’   Baba Sabri Beçet ise, kızını “Güzel gülmesi” ile hep hatırladığını belirterek, kızının herkes ile iyi arkadaşlıklar yaptığına değindi. Yaşadığı sürece kızı Ayten Behçet’in mücadelesini sahipleneceğini belirten Beçet, “Kızımın ve mücadele eden arkadaşlarının bir farkı yok. Biz onurlu bir yaşam istiyoruz. Anneler hep acılara şahit oldular. Artık hiçbir annenin gözyaşları akmamalı” dedi. Cenazeyi toprağa verdiklerinde maruz kalınan hak ihlallerine değinen Beçet, yaşanılanların insan suçu olduğunu vurguladı. Kızının tecride karşı eylem gerçekleştirdiğini hatırlatan Beçet, Öcalan’dan 1 yıldır haber alınamaması ve tecridin sürdürülmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.    MA / Emrullah Acar