Jandarmanın öldürdüğü Kürtler Kobanê Davası’nda maktul oldu 2022-03-29 13:58:49 ANKARA - Kobanê Davası’nda konuşan Erdal Kuzu, 2014 yılında Dargeçit’te jandarma tarafından öldürülen 3 kişinin Kobanê Davası dosyasında maktul olarak gösterildiğini belirterek, “Öldürülenler Kürt, suçlanan da Kürt” dedi. DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 11’inci duruşması, 2’nci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülüyor. Duruşmaya, HDP milletvekilleri, Ankara il ve İlçe yöneticileri, avukatlar ve çok sayıda izleyici katıldı. Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan siyasetçilerden Günay Kubilay ve Vezir Çakan salonda hazır bulunurken, siyasetçilerden bir kısmı mazeret bildirerek katılmadı. Farklı cezaevindeki tutulan siyasetçiler de Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.    Duruşma mahkeme başkanının mazeret dilekçelerini okumasıyla başladı.   ‘ATADEDELER DOSYASI CELBEDİLSİN’ TALEBİ   İlk olarak söz alan Kürt siyasetçi Ahmet Türk’ün avukatı Erdal Kuzu, yargılamaya ara verilmesine taleplerini hatırlattı. Heyetin talebi reddettiğini belirten Kuzu, “İddianameyi irdelemeden önce üç temel sorun var. Onlara değinmek gerek. İlk olarak reddi hâkim meselesi oldu ve siz yargılamaya devam etme kararı aldınız. Heyetinizin bu dosyadan el çekmesi gerekirdi. İkinci olarak, ortaya yeni çıkan Atadedeler meselesi ciddi şüpheler ortaya çıkardı. Daha önce çete üyesi olarak soruşturma yürütülen bir yargıcın yaptığı tüm işlemlerden şüphe duyma hakkımız var. Müvekkillerimiz, Atadedeler dosyasının celbedilmesini talep etti ancak mahkeme bu talebimizi de reddetti” dedi.   ‘AMAÇ KÜRTLERİ KRİMİNALİZE ETMEK’   Siyasetçilerin savunmalarının bitmeden tanık dinlenmemesi gerektiğine vurgu yapan Kuzu, “Tüm sanıkların sorgusu yapılıncaya kadar mahkemenizin müşteki ve tanık dinlemekten vazgeçmesini talep ediyoruz. Burada amaç Kürt siyasetçileri kriminazile etmek olduğunu, HDP’li yetkililerin kumpas sonucunda tutuklandıklarını en başından beri söylüyoruz. Siyasi davalar bu ülkenin geleneğidir. İktidarı eline geçiren herkes karşısında duranları ortadan kaldırmak için yargıyı kullanıyor. Bu dava da bunların en belirginidir. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü düşecek’ açıklamasından sonra çok sayıda paylaşım yapıldı. Ardından bu dava tersine çevrildi” diye belirtti.   KOBANÊ’YE DEVLETİN İZNİYLE GİDİLDİ    Mahkeme heyetinin Ahmet Türk’e hiçbir soru sormadığını belirten Kuzu, “Çünkü sorulacak hiçbir şey yoktu. Ortada bir şey olmadığını siz de biliyorsunuz. Gösteriyor ki bu dava hakikaten siyasi saiklerle hazırlanmış niteliktedir” ifadelerini kullandı. Müvekkilinin yapmış olduğu bir açıklamanın suç delili olarak gösterildiğini dile getiren Kuzu, “Bu basın açıklamasından yola çıkarak 2 ay sonra başlayacak Kobanê operasyonlarının başlangıcı kabul edilmiş. Son derece insani taleplerin dile getirildiği bir açıklama daha başlamamış operasyonların başlangıcı olarak nasıl kabul edilebilir?” diye sordu.     Dönemin devlet yetkilerinin Kobanê hakkında yaptığı paylaşımları hatırlatan Kuzu, bir günah keçisinin arandığını vurguladı. Kuzu, “Yardımların gönderilmesi için müvekkilimin iletişimde olduğu kurumlar Valilik ve Kaymakamlıktı. Müvekkilim devletin bilgisi dahilinde Kobanê’ye geçmiş, insani yardım taşımıştır. Kobanê’ye geçişlerin devletin izni dahilinde olup olmadığının anlaşılması konusunda Urfa Valiliği’ne konunun sorulmasını ve izin belgelerinin dosyaya celbedilmesini talep ediyorum” şeklinde konuştu.   SUÇLAMA KONUSU: 2017’DEKİ KONUŞMA    Dönemin başbakanının “Kobanê’yi biz kurtardık” sözlerini hatırlatan Kuzu, “Nasıl kurtardılar Kobanê’yi? Silahların geçişine izin vererek kurtardılar. Ama siyasetçilerin Kobanê’ye gitmesine izin verilmesine rağmen bir suç konusu olarak dosyada yerini aldı. Orada silahlı siviller vardı. Elbette silahlı halkla fotoğraflarının olması normal. Bunun suçlama konusu olması akıllarla dalga geçmektir. Yine 2017’de Diyarbakır Newrozu’nda yapılan bir konuşma da suçlama konusu yapılmış. Yasal bir Newroz etkinliğinde yapılan konuşmanın dosyaya eklenmesinin nedeni nedir? 2017 yılında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan bir soruşturma yok. Demek ki ortada bir suç yok zaten. Müvekkilimin ‘PKK gerillası’ demesi mi suç? Bunun dava dosyasıyla bir ilgisi yok, davadan çıkarılmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.   Şengal’de DAİŞ’in gerçekleştirdiği katliamı hatırlatan Kuzu, müvekkilinin bu katliamdan kurtulan insanların bulunduğu mülteci kampına gittiğini belirterek, bu ziyaretinde devletin bilgisi dahilinde olduğunu anımsattı. Kuzu, “Bu ziyaretin suç delili olarak getirilmesi kabul edilemez. Yasadışı bir iş yapmak isteyen biri, ülkeye yasal yollarla giriş çıkış yapar mı? Dolayısıyla bu giriş çıkışlar devletin bilgisi dahilinde yapıldı. Nusaybin sınır kapısından da insani yardım gönderildi, günü birlik gidip geldi insanlarımız. Kaçak bir şekilde yapılmadı. Mardin Valiliği’ne yazı yazın. 12 Eylül 2014 tarihinde müvekkilimiz ve yanındaki heyetin geçiş yapıp yapmadığını sorun. Gelen cevabın da celbedilmesini talep ediyoruz” diye belirtti.   ‘ÇÖZÜM’ SÜRECİNDEKİ GÖRÜŞMELER    “Çözüm” olarak adlandırılan süreçte devlet bilgisi dahilinde Kandil’e yapılan ziyaretlerin belgelerinin MİT’ten istenmesini ve dava dosyasına eklenmesini talep eden Erdal, “Kandil’de çekilen fotoğraflar suçlama konusu yapılmış. Bir süreç yürütülüyor ve bunu en iyi belgeleyen de fotoğraflardır. Çözüm sürecinin kendisi suç ise karşı tarafa da soruşturma başlatılsın. Dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı ‘Kandil’e ben gönderdim’ dedi. İddianame sakat” dedi. Kuzu, Mardin Dargeçit’te 2014 yılında jandarma tarafından 3 sivilin öldürüldüğünü söyledi. Öldürülenlerin bu dosyanın maktulleri olarak gösterildiğini belirten Kuzu, “Öldürülenler Kürt, suçlanan da Kürt” diye ekledi.   KÜRTLERİN AK SAÇLI SİYASETÇİSİ    Kuzu, “Ahmet Türk, Kürtlerin ak saçlı siyasetçilerindendir. Ömrü cezaevlerinde mahkemelerde geçti. Onu yargılayanlar şimdi nerede? 77 yaşındaki bir insanın burada yargılanmasındaki tek amaç Kürtlerin cezalandırılmasıdır. Yanlışın neresinden dönersek kardır. Bu davanın toplumsal barışa faydası olmayacak. Hukuka zaten inanç kalmadı ama artık zerresi kalmayacak. Bu yargılama tutumunu KCK yargılamalarında gördük. Oradaki yargıçlar da kendilerini kudretli görüyordu ancak şimdi esameleri okunmuyor” diye ifade etti.    Kuzu, son olarak Türk’ün sağlık sorunları nedeniyle hastanede olduğunu, bu nedenle duruşmalardan vareste tutulmasını belirtti.   ‘TÜRKİYE KOBANÊ’YE SİLAHLI DESTEK SAĞLADI’    Ardından söz alan avukat Kazım Bayraktar ise 2015 sonrası muhalefete ve Kürtlere açılmış davalara bakıldığında insanların “tuzağa düşürüldüğünü” söyledi. Bayraktar, “Krizin de tetiklemesiyle birlikte devlette bir paylaşım kavgası oldu. Bu süreç öyle bir noktaya geldi ki Kürt halkına verilen ‘sorunu çözeceğiz’ politikaları alt üst oldu. Bu süreçte Kobanê olayları meydana geldi. DAİŞ denilen cani örgüt Türkiye sınırlarına dayandığında BM dahil birçok ülke DAİŞ’in durdurulması için uyarılarda bulundu. HDP de bu konuda demokratik gösteri çağrısı yaptı. Türkiye, Kobanê’ye silahlı destek bile sağladı. Peşmergelere Kobanê’ye yardım etmeleri için yol açtı. Ancak siz burada sadece Tweet atanları yargılıyorsunuz” dedi.   Duruşmaya bir buçuk saat ara verildi.