‘Şengal-Rojava sınırına örülen duvar en büyük ihanettir’ 2022-04-01 09:05:31 HABER MERKEZİ - Şengal ile Kuzey ve Doğu Suriye arasında inşa edilen duvarın 74’üncü Ferman’ın devamı olduğunu belirten gazeteci Rojbin Deniz, “Bu toprağın köklerine yapılan en büyük ihanettir” dedi.  Türkiye’nin, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Metîna ile Avaşîn bölgelerine yönelik başlattığı ve bir yıla yakındır devam eden operasyonlarla birlikte Şengal ve Mahmur Kampı’na dönük tehditler de sürüyor. Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) desteğiyle devam eden bu tehditlerin yanı sıra Ankara ve Hewlêr arasındaki trafik de yoğunlaştı. Bölgeye yeni bir operasyon hazırlığı olduğu yönünde açıklamalar yapılırken, Irak Ordusu'nun kuşatması altında olan Şengal ile Kuzey ve Doğu Suriye arasında 250 kilometre uzunluğunda, 3 metre yüksekliğinde ve 75 santimetre kalınlığında duvar inşa edilmeye başlandı. Êzidîlerin, Kuzey ve Doğu Suriye ile Arap köyleri arasındaki bağlantısının kesilmesi hedeflenen duvar inşaatını gazeteci Rojbin Deniz, Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.   DİRENİŞ KÜLTÜRÜ CANLANDI    Êzidîlerin tüm saldırılara rağmen direnmekten vazgeçmediklerini belirten Deniz, “Şengal 2014’te 74’üncü ferman ile büyük bir yara aldı. DAİŞ barbalarının eliyle düzenlenen saldırıda binlerce kadın, erkek, çocuk, yaşlı ya katledildi ya kaçırıldı ya da kendi toprağından kaçmak zorunda kaldı. Tabi, fermanla birlikte Êzidî toplumunda kök hücre, Êzdalığın derinlerinde saklı kalan ve yok edilmek istenen direniş kültürü 74’üncü fermanla canlandı. Êzidîler için toparlanmak çok uzun yılları alan dönemlere tekabül ediyor. İlk defa bir ferman sonrası Êzidîler erken bir toparlama süreci yaşadı” dedi.    FERMAN’IN DEVAMI    Şengal’de uygulanmak istenen politikaların direnişe çarptığını söyleyen Deniz, “DAİŞ eliyle yapılmak istenen için ‘bir saldırı dalgasıydı geçti, gitti’ diyemeyiz. Şengal’e dönük saldırıya sebep olan güçler, DAİŞ’in yarım bıraktığını tamamlamak için 2014’den sonra yok etmek ve dağıtmak üzerinden birçok plana başvurdu. Bunların başında gelen güçlerde KDP, Kürt-Êzidî düşmanlığı üzerinden birleşen AKP-MHP ittifakı ve kendini dost gibi gösteren dış güçlerdir. Ancak her plan ve saldırı direnişle durduruldu. Ekim 2020’de Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde Hewlêr-Bağdat ve gizli güç Türkiye arasından imzalanan 9 Ekim ittifakı, direnen Êzidîlerin iradelerini kırmak ve fermanı sonuçlandırmak üzerinden gerçekleşti” diye belirtti.    KADINLARIN ÖNCÜLÜĞÜ    Bu ittifak üzerinden Şengal’e dönük kirli bir siyasetin yürütüldüğünü vurgulayan Deniz, “Askeri olarak şimdiye kadar sonuç alamadılar. Siyasi oyunlarla Şengal’e biçim verilmek istendi fakat buda tutmadı. Askeri ve siyasi kaybedişin topluma etkileri oldu. Şengal’e yoğun bir saldırı durumu söz konusudur. Toplum, Demokratik Özerk Şengal’i sahiplendi. Nasıl ki Êzdalığın öncüleri ve koruyanları kadınlarsa Demokratik Özerk Şengal’i de koruyanlar kadınlar. 9 Ekim ittifakının bugüne kadar başarılı olamadı. Bundan sonrada kadınlar var oldukça başarılı olamayacak” ifadelerini kullandı.     BABA ŞEYH’İN İŞBİRLİĞİ   Êzidî toplumun ruhani lideri Şeyh Elî Eliyas Hecî Xirto Îsmayil’in (Baba Şeyh) de bu ittifaka bilinçli olarak katıldığını ve Şengal’in boşaltılması çabalarına hizmet ettiğini dile getiren Deniz, “Baba Şeyh’in Avrupa ülkelerine ‘Êzidîlere kapılarınızı açın. Êzidîler Ortadoğu’dan çıksın, savaşsız bir toprakta yaşasın. Onlara bir ova verin’ talebi şu an Şengal’de gündem. Halk, Baba Şeyh’in bu çağrılarını çok talihsiz buluyor. Bu çağrı, 9 Ekim ittifakından kopuk ele alınmıyor. Fermanlarla Êzidîler, kendi toprağından koparılamadı ve şimdi en önemli mercii olan Baba Şeyh tarafından kendi topraklarından çıkarılmaya çalışılıyor. Bu yürütülen ittifakın ulaştığı en kirli düzeydir. Êzidîler nezdinde Baba Şeyh’i sorgulayacak bir süreç başlayabilir” dedi.    ŞENGAL’İ ROJAVA’DAN KOPARMA   Şengal ile Kuzey ve Doğu Suriye arasında inşa edilen duvara değinen Deniz, amacın Êzidîlerin dünyayla olan iletişimini tamamıyla koparmak olduğunu belirterek, şunları söyledi: “9 Ekim ittifakı çerçevesinde bir taraftan Şengal’i Êzidîsizleştirmek ve eğer mümkünse etrafını sararak, tüm çıkış ve yardım yollarını kesmek amaçlanıyor. Bu minvalde şu an Şengal’i Rojava’dan koparan bir duvar yapılıyor. Bu duvar, Rabidan Êzidîlerin yerleşim alanlarının başladığı sınırdan yani Başur sınırından başlayarak, Şengal merkeze 30 kilometre uzakta olan Baace şehrinin sınırlarına kadar örülecek. Genel olarak 250 kilometrelik bir alanı kapsıyor. Bu duvar 3 metre 75 santim yükseklikte yani hemen hemen 4 metre yükseklikte beton bloklardan oluşuyor. İlginç olan bu duvar, AKP-MHP faşizminin Bakur ve Rojava Kürdistanı’nı birbirinden ayırmak için yaptığı duvarla aynı. Duvarın yapımını 18. Sınır Muhafız Tugayı yapıyor ve bu tugay Irak Başbakanı Kazımi’ye bağlı bir güç.”    İnşa edilen duvarla Şengal’in çembere alındığını ifade eden Deniz, “Şengal’i, olası bir saldırıda onu destekleyecek ve yanında olacak tek güç olan Rojava Savunma Güçleri’nden koparmak hamlesi olarak görülebilir.  9 Ekim ittifakından sonra Irak, sınırlarını boydan boya koruma kararı aldı. Fakat bu kararın pratik adımı medya savunma alanları ve Şengal’i kapsadı. Bu karar 9 Ekim ittifakından kopuk olmadığı gibi halkın tepkisini sindirmek için eş zamanlı DAİŞ’in Hol Kampı’na saldırması bir tesadüf değil” diye belirtti.    ÊZIDÎLERE ÖLÜM DAYATILIYOR   Duvarla beraber Êzidîlere yeni bir ferman uygulanmak istendiğini dile getiren Deniz, şöyle devam etti: “Demokratik Özerk Şengal yönetimi, duvarı kabul etmeyeceklerini belirtti. Sınırların duvarlar değil komşuluk ilişkileri üzerinden korunması gerektiğini söylüyor. Halkın özelliklede Êzidî annelerinin tutumu bu konuda çok net; ‘Ferman yaşadığımızda tek kurtuluş yolumuz vardı orası da Rojava idi. Tüm kapılar kapalıyken, Rojava her şeyiyle kapılarını sonuna kadar açtı bize. O kapılardan gelenler bizi korudu. Şimdi Irak ve ortağı KDP, tüm yollarımızı kapatmak istiyor ve bize ‘Bu toprakları bırakıp gidin ya da ölün’ diyorlar.’ Sınıra örülen duvarlar Êzidîlere iki yol çiziyor ve onlara, ‘Avrupa’ya saçılarak dünyanın kirinde yok olun ya da Şengal’de kalın size vereceğimiz tek bir şey var o da ölüm’ deniliyor. Bu fermanın devamı ve bu toprağın köklerine yapılan en büyük ihanettir. Tabi bir de büyük bir yanılgının kendini bu topraklara dayatmasıdır. Onların yanılgısı özgürlüğü tatmış bir toplumun geri adım atmayacağını hesaba katmamalarıdır.”    MA / Zeynep Durgut