Polis Hz. Ömer Mescidi'nin önünde kamp kurdu 2022-04-06 09:07:57 İSTANBUL - DİAYDER’e yönelik baskıların devam ettiğini belirten Mele İbrahim Yalın, Hz. Ömer Mescidi’nde namaz kılan camaatin polis tarafından taciz edildiğini söyledi.  İstanbul’da faaliyetlerini sürdüren Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) üye ve yöneticilerine yönelik 3 Temmuz 2021’de yapılan polis baskını ardından gözaltına alınan 28 kişiden 9 kişi, 9 Temmuz’da tutuklandı. 23 kişi hakkında ise “örgüte üye olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla iddianame hazırlandı. İddianame, mahkemeye sunulmadan önce savcı tarafından havuz medyaya servis edildi. DİAYDER üyelerinden birinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) gassal olarak çalışıyor olmasından kaynaklı belediye hedef gösterildi.   Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından İBB’ye yönelik teftiş başlatıldı. DİAYDER’e ise kapatılması için dava açıldı. Süreç içerisinde DİAYDER üyelerinin halka hizmet verdiği mescitler de hedef haline getirildi. Bu yerlerden biri de İstanbul’un Başakşehir İlçesi Güvercin Tepe Mahallesi’nde bulunan Hz. Ömer Mesci’di olurken, polis sürekli cemaati taciz ediyor.   Dernek üyesi olduğu için evine yapılan jandarma baskınıyla gözaltına alındığını, daha sonra serbest bırakıldığını anımsatan mele İbrahim Yalın, üzerlerindeki baskılara değindi. Dernek olarak yoksullara yaptıkları yardımın suçlama konusu yapıldığını ifade eden Yalın, “İktidar, İBB’yi kaybetmeyi hazmedemedi. Çamur at, izi kalsın deyimini uyguladı. Bölge illerine nasıl ki kayyum atadıysa aynı şeklide bu tarafa da atamayı düşünüyor. Öte taraftan Allah insanları farklı renkte, dilde ve ırkta yaratmış. İstanbul’da birbirinden farklı dilde, dinde ve ırkta insan var. Biz de Kürt ve şafiyiz.  Hemen ötemizde cami var ve Hanefi mezhebine göre namaz kılınıyor. Biz de mescidimizde hutbelerimizi Kürtçe okuyoruz. Bu bir suç değil. Birinin bana verdiği kağıttan hutbe okuyamam. Bu hem imama hem de cemaatine haksızlık olur. Farz olmaz” diye belirtti.   ‘POLİS HER CUMA TACİZ EDİYOR’   Diyanet’in çoğu hutbelerinde siyasi argümanlara yer verdiğine dikkati çeken Yalın, “Siyasetin bulaşmadığı bir camiler vardı; siyaset camilere girmesin. Biz burada şafi mezhebine göre namaz kılarken kimsenin propagandasını yapmıyoruz” dedi. DİAYDER’e yapılan baskın ve hedef gösterilmesi ardından birçok sorun yaşamaya başladıklarını belirten Yalın, “Bize yapılan operasyondan sonra baskılar hiç durmadı. Her Cuma günü mescidin kapısına iki tane polis geliyor. Burada arabalarını durdurup içinden kamera ile mescide girip çıkan herkesi çekiyorlar. Buna ne hakkı var? Gelsin bizimle ibadet etsin. Burada illegal bir şey yok, olmaz. Burada din, kuran ve peygamber ne emrediyorsa o vardır” diye konuştu.    POLİS İBADETİ ENGELLİYOR   Mescitleri ve kendileri hakkında bir soruşturmanın olup olmadığını bilmediğini dile getiren Yalın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt oldun mu polis kendine her şeyi mubah görüyor. Gelip burada kamera kaydı çekmeye hakkı var mı? Buraya insanlar namaz kılmaya geliyor. Bir cumadan cumaya gelip namaz kılıyor. Bu şekilde cemaatin korkmasını istiyorlar. Cemaat da bu durumdan dolayı mescide gelmemeye başladı. Gelen birçok kişi polisin mescidi çektiğini görünce merkez camiye gittiler. Ayrıca mescide gelip namaz kıldıracak imam bulamıyoruz. Çünkü adalet yok. Gelip namaz kıldıran imamı alıp içeri atıyorlar.”   ‘KÜRT OLDUĞUMUZ İÇİN ENGELLENİYORUZ’   Yalın, “Burada onlarca mescit var ve hiçbir sorunla karşılaşmadan ibadetlerini yapıyorlar. Biz de sorunsuz ibadetimizi yapmak istiyoruz. Burada barbar DAİŞ’e eleman kazandıranlar mescitler bile hiçbir sorunla karşılaşmıyor. Onlar aktifken biz Kürt ve şafi olduğumuz için engelleniyoruz” dedi.    ‘DİLİMİZ YASAK’   Daha önce gözaltına alınan ve şu anda mescitte imamlık yapan Abdulkerim Doğru, bütün insanların eşit olduğunu belirterek, “Biz hepimiz Hz. Adem’in zürriyetiyiz.  Hz. İbrahim milletti ve Hz. Muhammed’in ümmetiyiz. Yani hepimiz aynıyız. Bu nedenle birbirimize zulüm etmemeliyiz. Herkes özgürce dilini konuşabilir. Çünkü Allah insanları hür olarak dünyaya getirdi. Aynı şekilde Allah her millet için kendi dilinde konuşan peygamber gönderdi. Ona gelen kitabı da milletinin anlayacağı dil ile yazdı. Allah hiçbir kavmi diğerinden üstün yaratmadı. Ancak bu gün dilimiz yasak. Hatta dilin ‘yoktur’ diyor. Polis mescidin önüne gelip halkı korkutuyor. İstediğimiz dilde ibadet yapabiliriz. Duasını kendi dilinde yapmalı. Bunun engellenmesi zulümdür. Polis gelse de gelmese de buraya ibadetimizi yapmaya devam edeceğiz” diye kaydetti.   BAŞKA DİLDE ANLAMIYORUM   DİYADER üyelerine yapılan baskında gözaltına alınan mele Şemsettin Taş da, baskılara tepkisini dile getirdi. Taş, tepkisini şöyle dile getirdi: “Cemaat, ‘mescide gelirsek bizi tutuklarlar’ diyorlar. Bu nedenle çekiniyorlar. Onlar mescide gelmediği için kiramızı ve faturamızı vermekte zorlanıyoruz. Mescidimizde dilimizle ibadetimizi yapmayı sürdürmek istiyoruz. Çünkü imam Kürtçe ile hutbe okuduğunda ya da vaaz verdiğinde onu anlıyoruz. Başka yerlere gittiğimde ne dediklerini anlamıyorum. Bize bu baskıların nedeni cemaatin verdiği paradır. Bu parayı başka yere verdiğimizi iddia ediyorlar. Cemaatin verdiği para kiramıza yetmiyor nasıl başkasına vereceğiz? Kiramız 5 bin lira civarı. Ama her ay en fazla iki bin TL toplanıyor.”    MA / Mehmet Aslan