Türkdoğan: AKP yeni paralel yapılanmalara alan açtı 2022-04-15 09:15:28 ANKARA - AKP’nin yeni paralel yapılanmalara alan açtığını dile getiren İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye’de özellikle 2015’ten bu yana yargı içerisinde olup bitenlerle ilgili sağlıklı bir soruşturmanın açılması gerektiğinin altını çizdi.  Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, aynı gizli tanıklar üzerinden açtığı Kobanê Davası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanları ve üyelerine yönelik davanın devamında aynı gizli tanığın beyanları üzerinden 91 kişi hakkında gözaltı kararı verdi.    Başlatılan gözaltı operasyonları ve süren davaları, yakından takip eden SES davasının avukatlarından İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan değerlendirdi.     SES’e yönelik açılan davada ileri sürülen iddiaların önceki yıllarda yine SES yöneticilerine yönelik açılan davalarda ileri sürüldüğünü hatırlatan Türkdoğan, “KCK’nin örgütlenme şemasından hareketle ‘siz de halk sağlığını savunuyorsunuz, şu kavramları kullanıyorsunuz’ gibi benzerlikler kurup çeşitli ithamlarda bulunmuşlardı. En meşhuru KESK İzmir dosyasıydı. 2009 yılında, yine yargı ve polis içerisindeki Fethullah Gülen örgüt mensuplarının bir kumpasıydı. Çok sayıda arkadaşımız gözaltına alındı, tutuklandı. Kararları kesinleşti ve sonrasına Anayasa Mahkemesi (AYM) ihlal kararı verdi” diye konuştu.   AYM’NİN KARARLARI    Türkdoğan, önceki benzer davalara dair AYM’nin “sendikacıların yaptıkları toplantıların, katıldıkları gösterilerin yasadışı örgüt talimatıyla yapıldığına dair somut kanıtlar olmadığı sürece benzerlikler kurulup suçlama yapılamayacağını” belirterek, gösteri hakkı ihlalinden karar verdiğini hatırlattı. AYM’nin kararı üzerine İzmir’de 12 yıl sonra yeniden yargılamanın yapıldığını ve tüm sendikacıların beraat ettiğini dile getiren Türkdoğan, “Benzer iddialar Ankara’da daha önce de yapılmıştı. O davalar hala devam ediyor. Aynı tarz suçlamalar ama bu sefer tek farkı gizli tanık bulmuşlar” dedi.   'PARALEL YAPILANMALAR'   SES davasında gizli tanığın usule aykırı dinlendiğini de dile getiren Türkdoğan, “Önüne fotoğrafları koymuşlar, ‘fotoğraftan teşhis tutanağı’ adı altında ilgili yasaya aykırı olacak şekilde imzalatmışlar. Bir insanın yüzlerce kişiyle ilgili bilgi vermesi, ‘onu gördüm, tanıyorum’ demesi mümkün değil. Bu, polisin kurduğu bir kumpas. Türkiye’de kolluk ve yargı içerisinde paralel devlet yapılanmaları hiç bitmiyor. Önceki paralel devlet yapılanmasını hükümetin kendisi açıkladı ve darbe teşebbüsünde de açığa çıktığı gibi Fethullah Gülen örgüt yapılanmasıydı. Şimdi ise Gülen örgüt yapılanmasından boşalan yerlere anlaşılan başka ekipler yerleşmiş. Şimdiki ekiplerin özelliği, daha fazla milliyetçi olmaları, özellikle de MHP’ye ya da ulusalcı kesimlere yakın gibi. Bu yeni tarz da paralel devlet yapılanmasıdır. Dolayısıyla devletin en büyük problemi bu; devlet içi çete yapılanmalarıdır. İnsanlarla ilgili benzer iddiaları sürekli ısıtıp ısıtıp önlerine getiriyor, gözaltına alıp tutukluyorlar” şeklinde konuştu.   ‘SORUŞTURMA AÇILMALI’   Gizli ve açık tanık beyanlarının görgüye ve bilgiye dayalı olmadığının da ortaya çıktığını aktaran Türkdoğan, Kobanê Davası’nda dinelen itirafçı tanık Kerem Gökalp’in beyanlarını hatırlattı. Gökalp’in etkin pişmanlıktan yararlandığını hatırlatan Türkdoğan, “Ceza almaması için başka insanlar ya da örgütle ilgili beyan vermesi gerekir. Oysa Kerem Gökalp teslim olduğunda sadece örgütün silahlı kanadında yer alan insanlarla ilgili bilgi vermiştir. Onun dışındaki insanlara dair bir bilgisi yok ve bunu da mahkemede açıkladı. Kolluk biriminin ve soruşturma savcısının hukuka aykırı işlemleri var. İleride daha net ortaya çıkacak. Bir iktidar değişikliğiyle Türkiye’de özellikle 2015’ten bu yana yargı içerisinde olup bitenlerle ilgili sağlıklı bir soruşturmanın açılması gerekiyor. Savcıların; partilerle, gruplarla, siyasetçilerle ilişkileri ya da yasaya aykırı faaliyetleriyle ilgili çok kapsamlı soruşturmaların açılması gerekiyor. Birileri yetkiyi eline geçirmiş, iktidar gücü arkasında zannediyor ki her istediğini yapacak. Böyle bir şey yok. Sizi bağlayan hukuk kuralları vardır, çiğneyemezsiniz. Çiğniyorsanız, gerçekten gözünüz kararmış demektir ki bu dosyalarda bunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.   ‘BU DEVRAN BÖYLE GİTMEZ’   SES’in toplumsal muhalefetin önemli bileşenlerinden olduğunun altını çizen Türkdoğan, kurulduğu günden bu yana halk sağlını savunduğunu vurguladı. SES’in, toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde kadın haklarını savunduğunu ve emek mücadelesinde aktif yer aldığını dile getiren Türkdoğan “Bu durum iktidarları rahatsız ediyor, bu nedenle benzer iddialarla tekrar tekrar yargılamaya çalışıyorlar. Bu iddiaların karşılık bulması da mümkün değil. AKP, sonuna kadar iktidarda kalacağını sanıyor. Ama bu devran böyle gitmez. İktidarı kaybettiğiniz anda son 6 yılda oluşturduğunuz yargı pratiği başınızı belaya sokacak, siz de yargılanacaksınız. Devlet içerisindeki milliyetçi ve ulusalcı kanatın kendisini devletin sahibi gibi görmesi, kendisi gibi düşünmeyen herkesi suçlamaları, düşman ceza yargılaması mantığıdır. O mantığa göre, yarın öbür gün AKP’liler de yargılanabilirler” diye ifade etti.   Kobanê soruşturma sürecinde tüm hukuka aykırılıkların ortaya çıktığını da kaydeden Türkdoğan, süreçteki ilerleme ile MHP’nin yaptığı açıklamalar arasından paralellik olduğuna dikkati çekti. Gerek kolluk gerekse savcılık biriminde bir siyasi partiyle organik ilişkiler içerisinde olan insanların olduğuna dair kuvvetli şüphelerin olduğunu söyleyen Türkdoğan, “Bu çok tehlikeli bir durum. Sadece Ankara merkezli de değil Türkiye’nin her yerinde yapılıyor. Kanunlar, reform paketleri açıklanıyor ama uygulamada bunlar yok. Reform iradesine sahip bir İçişleri Bakanı’na ihtiyaç var. Artık insanlara kumpas kurmaktan vazgeçin” çağrısında bulundu.   ‘SORUŞTURMALAR KANUNA AYKIRI’   Türkdoğan, 91 kişi hakkında verilen gözaltı kararına dair de şunları söyledi: “Son dönem tabiri caizse moda oldu. Hapishanede tutulan insanlara para yatırıyorsunuz, ‘terörün finansmanı kanunu’ndan gözaltına alınıyorsunuz, dava açıyorlar ve ilk duruşmada beraat ediyorsunuz. Çünkü, hapishanede olan insana yatırdığınız para zaten devletin kontrolünde ve hapishanedeki kişide o parayı hapishane kantininde harcıyor. İlgili kanun bunu kesinlikle düzenlemiyor. ‘Yasa dışı örgüt mensuplarının ailelerine yardım etmişsiniz’ diyor. Peki bu ‘yasa dışı örgüt mensupları ve aileleri’ Türkiye vatandaşı mı, evet. Erdoğan da, ‘bir kişi bile açlıktan öldüğünü görürsem o valiyi, kaymakamı görevde tutmam’ diyor. Ama yıllardır bu ülkede ekonomik kriz var ve pandemi döneminde insanlar açlıkla, işsizlikle, fakirlikle mücadele ettiler. Bir fakir aileye yardım ettiğinizde GBT mi isteyeceksiniz. Bu soruşturmaların hepsi kanuna aykırı. Her kes, durumu kötü olan kişiye yardım edebilir. Terörün finansmanı, DAİŞ’e yardım etmek, onun petrolünü satmaktır. Kara para meselesidir bu. Ama bu soruşturmalarda hiç kara para meselesi yok. Bir ülke kendi kanunu bu kadar tersten nasıl uygular.”   ‘NEDEN FAKİRE YARDIM ETTİN?’    SES dosyasında da benzer şekilde “Kardeş Aile Kampanyası”nın suçlama konusu yapıldığını anımsatan Türkdoğan, soruşturma aşamasına sulh ceza hakimliğinin iddialara inanamadığını söyledi. Türkdoğan, “Çünkü pandemi döneminde hepimiz herkese yardım ettik. Ama Türkiye Cumhuriyet devletinde savcılar, ‘fakir insanlara niye yardım ettiniz’ diyerek insanları suçluyor. Böyle bir şey nasıl olabilir. Diğer iddialar ne, pandemide cezaevine dair yapılan açıklamalar. BM’nin, Avrupa Konseyi’nin tüm organları açıklama yaptı. Bu nedenle 7242 sayılı kanunu çıkardınız ve ‘denetimli serbestlik’ adı altında yüz bin insanı tahliye ettiniz. Ama bir sendika bunu söyledi diye nasıl suçlanabilir” diye sordu. Türkdoğan, iktidar yetkililerine “gelin dosyalarda neler yazdığına bakın” diye seslendi. Türkdoğan, “İşte düşman ceza yargılaması budur. Eğer paralel yapılanmalar devlete ele geçirirse düşman ceza yargılaması ortaya çıkıyor” diye konuştu.   ‘KARA PARA AKLAYANLAR'    Türkiye’nin, BM Mali Eylem Görev Gücü’nün gri listesine alınmış “kara para aklanan” ülkelerden biri olduğunu dile getiren Türkdoğan, söz konusu dosyalarda öne sürülen suçlamalarla dikkat dağıtıldığını vurguladı. Türkdoğan “Dolayısıyla Cumhuriyet savcılıkları, siz kara para aklayanlarla mücadele edin o zaman halk yanınızda yer alır. Ama siz bunu bir kenara bırakmışsınız, hapishanedeki yakınına para yatıranlara dava açıyorsunuz, fakir bir aileye yardım edenle uğraşıyorsunuz. Kürt illerinde kimin kapısını çalarsanız çalın, ailesinden herhangi bir kişinin son 40 yılda çatışma sürecinde zarar görmemiş bir tek aile bulamazsınız. Bunu bile bile insanlara soruşturma açarsınız bu ırkçılıktır. Türkiye’de eğer Kürt’seniz ve Kürt fakir bir aileye yardım etmişseniz doğrudan doğruya itham altında mı kalacaksınız. Bu düşman ceza yargılamasıdır” dedi. Türkdoğan, “Devletin iban numarası verdiği bir dönemde sendikacılar fakir insanlar yardım ettiği için suçlanıyor. Burada Kürt ayrımcılığı var” diye aktardı.   2 MİLYON KİŞİYE SORUŞTURMA   Türkiye’de son 6 yılda 2 milyona yakın insanın “örgüt üyeliği” soruşturması geçirdiğini 500 bine yakın insanın da davaya muhatap olduğunu aktaran Türkdoğan, “Açılan davaların çoğu da beraatla sonuçlanıyor” ifadelerini kullandı. Kobanê süreçleriyle ilgili açılan tüm soruşturmaların zehirlenmiş ve hukuka aykırı soruşturmalar olduğuna değinen Türkdoğan, “Siyasi saikle yürütülen soruşturmalardır. Milletvekillerin, seçilmişlerin, siyasetçilerin 6 yıldır hapiste tutulması büyük bir zulümdür. Yetmiyor, sendikacıları, aktivistleri neredeyse herkesi içeriye alacaklar. Sonra ne olacak, bunun sonu yok. Siyasi meseleleri yargıyı kullanarak çözmeye çalışırsanız böyle garabetler ortaya çıkar ve paralel yapılanmalara da alan açmış olursunuz. AKP iktidarı, yeni paralel yapılanmalara alan açmıştır. Gelecekte bunlara dair de özeleştiri yapacaklar ama bu sefer halk size inanmayacak. Fethullah Gülen örgüt pratiği yaşadınız. Şimdi ilişkiye girdiğiniz yapıların da ondan bir farkı yok. Bunlar için de ‘bilmiyorduk’ diyemezler” şeklinde konuştu.   SESİNİZİ DAHA FAZLA ÇIKARIN’   İnsanlar fakir ailelere yardım ettikleri için “teröristlikle” suçlandığını yineleyen Türkdoğan, siyasi partilere, “Bunlara sessiz kalmayın. Yarın öbür gün oy için insanların evine nasıl gideceksiniz. Özellikle 6 partiye sesleniyorum, kendinize gelin. Vatandaşın yargı yoluyla bu kadar yoğun baskı politikasına maruz kalmasına karşı siz de sesinizi daha fazla çıkarın, iktidarı uyarın. Toplumsal muhalefet örgütlerinin de bir şeyler söylemesi gerekiyor. Toplumda derin yoksulluk artıyor, ama yoksullara yardım edenlerin başına bunlar gelirse toplumdaki dayanışma azalır. Zaten toplumdaki dayanışmayı da azaltmak istiyorlar. İnsanların kendilerine muhtaç kalmasını istiyorlar. Bu, açlıkla terbiye etme kültürüdür. Ama devletseniz gereğini yapacaksınız ve kimseyi de yardım ettiği diye suçlayamazsınız” ifadelerini kullandı.   MA / Zemo Ağgöz