Federe Kürdistan'da inceleme yapan Kocsondi: KDP tıbbi raporları değiştirdi 2022-04-17 09:04:07 ANKARA - Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına dair Federe Kürdistan'da incelemelerde bulunan Andi Kocsondi, KDP’nin gerçeklerin ortaya çıkmasını engellediğini belirterek, “KDP yetkilileri tarafından tıp uzmanlarına hazırlanan başka bir raporun verildiğini öğrendik” dedi.  Federe Kürdistan Bölgesi'ne bağlı Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine 23 Nisan 2021’de operasyon başlatan Türkiye, istediği sonucu alamaması üzerine yeni operasyon hazırlıklarına başladı. Kürdistan Demokrat Partisi’ne (KDP) bağlı Gulan ve Zerewanî güçleri ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve Roj pêşmergelerinin takviyesine rağmen sınır ötesinde ilerleyemeyen Türkiye, kimyasal silah kullanımına başladı. Türkiye’nin sınır ötesinde kimyasal saldırıları sonucu 33 HPG’li yaşamını yitirdi.    Türkiye’nin kimyasal silah saldırılarına karşı Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) ile aydın, yazar ve sanatçıların da aralarında bulunduğu birçok kesimin yaptığı çağrılar üzerine sendikacı, gazeteci, yazarlardan oluşan İngiltereli bir heyet, 28 Şubat-8 Mart tarihleri arasında Federe Kürdistan Bölgesi’nde incelemelerde bulundu.   İncelemelerinin ardından İngiltere’ye dönen heyet, rapor hazırlama sürecine geçti. Ön bilgilendirme raporunu yazan heyet, detaylı raporunu önümüzdeki günlerde açıklamayı planlıyor. Heyette yer alan Ulusal Denetimli Serbestlik Memurları Birliği ve Sendikalar Genel Federasyonu Yürütme Kurulu üyesi Andi Kocsondi, ziyaret ve incelemelerinin detaylarını Mezopotamya Ajansı (MA) ile paylaştı.   Bölgede kimyasal silah kullanımına dair çokça çağrılar yapıldı. Sizin de yer aldığı bir heyet, bölgeye gitti. Öncelikle bu kararı alma nedeniniz ve gitme amacınızı paylaşır mısınız?     Yerel hükümet de bu gerçeklerin ortaya çıkmasını istemediği için oraya yabancıları yaklaştırmıyor.   Heyete benim eklenmemin nedeni Sendikalar Genel Federasyonu'nun yönetim kurulunda olmam. Kürt sorununu incelemeye başlamam yeni sayılır. Sanal olarak gerçekleştirilen İmralı delegasyonu görüşmelerinden önce hiçbir heyette yer almamıştım. Oraya Türkiye'nin Irak Kürdistanı'nı işgali ve olası kimyasal silah kullanımı hakkında daha fazla bilgi almak ve incelemek üzere gittik. Öncelikli amacımız buydu. Bunun dışında da oralı siyasetçilerle konuşup konu hakkındaki fikir ve görüşlerini almak, oralı sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmek, yerel halkın yaşadıklarını öğrenmek istiyorduk. Öyle de oldu. Çok renkli bir yolculuktu ve pek çok kişiyle tanışıp sohbet etme, bilgi alma fırsatımız oldu.   Kimyasal silah saldırılarının olduğu alanları inceleme şansınız oldu mu?   Kimyasal saldırılarına maruz kalan alanları incelemek istemiştik ama buralara ulaşamadık ne yazık ki. Siz de biliyorsunuzdur, buralara geçiş izni almak hiç kolay değil. Türkiye'nin bombalamaları halen sürüyor ama onun dışında yerel hükümet de bu gerçeklerin ortaya çıkmasını istemediği için oraya yabancıları yaklaştırmıyor. Kimyasal saldırısından etkilenen bölgelere gidilmemesi için ellerinden gelen tüm zorlukları çıkarıyorlar. Bu nedenle planladığımız gibi kanıt toplamayı başaramadık.   Ne tür engellerle karşılaştınız?      Hükümet oradan dışarıya bilgi sızmasını engellemek istiyor. Kanıt toplanmasını, gözlem raporu yayınlanmasını engellemek istiyor. KDP yetkilileriyle görüşmelerimizde de aynı izlenimi edinmiştik.   Bize neden oraya gidemeyeceğimizi, orada hala çatışma ve bombalama durumları olduğunu söylediler. Ancak, geçişi asıl zorlaştıran oraya giden yol üzerine kurulan kontrol noktaları ve bu kontrol noktalarının KDP'nin asker ve polisi tarafından denetlenmesi oldu. Yani bir arabaya binip gitsek geçirmiyorlar. Bir sürü izin için başvuru yapmak gerekiyor ve başvuru yapsanız da izin alamıyorsunuz. Yani şunu söylemek mümkün; yerel hükümet oradan dışarıya bilgi sızmasını engellemek istiyor. Oradan kanıt toplanmasını, gözlem raporu yayınlanmasını engellemek istiyor. Zira zaten KDP yetkilileriyle görüşmelerimizde de aynı izlenimi edinmiştik. Konuştuğumuz yetkili, orada Türkiye'nin bir işgal durumu olduğunu tamamen reddetti. Biz konuya ilişkin sorular sorarken, yanımızda saldırıların ilk gündeme geldiği dönemde orada bulunan bir gazeteci ve ilk giden heyetten insanlar vardı. Bu kişiler KDP yetkililerine askeri üsleri ve füzelerin köylere isabet etmesini sordular. KDP yetkilileri, böyle bir şey olduğunu kesinlikle reddetti. Yani bu kimyasal silahlara maruz kalan bölgeden hiçbir bilgi çıkmasını istemiyorlar. Böyle bir şey olmamış gibi davranmak istiyorlar.    Kimyasal silah kullanımına dair incelemelerin yanı sıra yerel halkla da konuştunuz. Halk ne tür ihlallere maruz kalıyor?    Yerel halktan görüştüklerimizin kimisi tutuklu, kimisi yeni serbest bırakılmış tutuklular, kimisi de tutukluların aileleriydi. Örneğin Behdînan aktivistlerinin aileleri hapishanelerdeki korkunç koşullardan ve asayişin tutuklulara işkenceye varan muamelesinden bahsetti. Tutukluların her gün işkence ve kaba dayağa maruz kaldığını, elektrik verildiğini ve bu hapishanelerdeki hasta tutukluların tedavilerinin engellendiğini öğrendik. Kendileri tedavi ettirmediği gibi ailelerin götürdüğü ilaçlar da tutuklulara verilmiyormuş. Zaten siyasi tutukluların aileleri ve avukatları ile görüşleri engelleniyor. Bu her anlamda bir insan hakları ihlalidir. Pek çok tutuklu herhangi bir suçlama yöneltilmeksizin cezaevinde tutuluyor, neyle suçlandıklarını bilmiyorlar ve zaten suçlamaların da çoğu sahte ve uydurma. İnsanlar itirafçı olmaya zorlanıyor ve siyasi tutukluların üstüne ifade veriyorlar. Bu şekilde tutuklama için yalan da olsa bir gerekçe yaratılmış oluyor. Tüm bunları öğrenmek soğuk su gibi çarpıyor insana.   Ziyaretinizde yerel halktan kimyasal saldırıdan etkilenen ya da kimyasal saldırıdan etkilenmiş bir yakını olan biriyle karşılaşıp konuştunuz mu?     Raporun üstü örtülmüş ve dahası kamuoyuyla paylaşmaları için kendilerine üzerinde oynanmış başka bir rapor verilmiş ve bu raporun içinde kendilerinin yazdığı kanıtların hiç birisi yer almıyormuş   Evet. Pek çok kişiyle konuşma fırsatımız oldu. Hepsi aşağı yukarı aynı kelimelerle kimyasallardan nasıl etkilendiklerini anlattılar. Vücutta yanıklar, kızarıklıklar, bulanık görme, kusma gibi kimyasal silahlara maruz kalma durumuyla tutarlı olabilecek tüm semptomlardan bahsettiler. Ayrıca etkilenen bölgedeki mağdurlarla çalışan tıp uzmanlarının uzman görüşlerini paylaştıkları raporlar mevcut. Fakat bu tıp uzmanlarıyla görüşmelerimizde öğrendik ki bu raporları kamuoyuyla paylaşmaları engellenmiş. Raporun üstü örtülmüş ve dahası kamuoyuyla paylaşmaları için kendilerine üzerinde oynanmış başka bir rapor verilmiş ve bu raporun içinde kendilerinin yazdığı kanıtların hiç birisi yer almıyormuş. Yani daha önce de altını çizdiğim gibi, bu tip girişimler, kimyasal kullanımına dair gerçek bilginin bölgeden çıkarılmaması için gösterilen çabanın bir kanıtı.    Bu belge kimler tarafından tıp uzmanlarına verildi?    Bize isim ve yer bilgisi verilmedi.  Ama üstünde oynanmış belgelerin yerel hükümetten bazı yetkililer tarafından verildiğini teyit edebilirim.    Heyetin, Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki kimyasal silah kullanımına dair iddiaları araştırmak üzere gitmiş olması, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) bir soruşturma başlatmasını tetikleyebilir mi?   Bizim de umduğumuz tüm bu çabanın sonucunda bir sonuca ulaşabilmek. Bu nedenle raporlar yayınlıyoruz, basın açıklamaları yapıyoruz. İngiltere'de bu konu üzerine çalışmalarımızın tamamının amacı kendi hükümetimize ve ilgili kurumlara adım atması yönünde baskı uygulamak. Çünkü oraya gidip araştırma yapması, örnekler toplaması gereken OPCW. Çünkü onların örnekleri ve analizleri geçerli sayılıyor. O örneklerden çıkan sonuçlar resmi olarak kimyasal saldırısının kanıtı olarak kabul edilebilecek. Öte yandan ne yazık ki pek çok kez irtibat kurmaya çalışmış olmamıza rağmen henüz OPCW'den herhangi bir yanıt alamadık. Bize cevap vermeye pek gönüllü değiller.    Federe Kürdistan Bölgesi’nden döndükten sonra bazı raporlar yazdığınızdan bahsettin. Raporunuza işlediğiniz bilgileri paylaşmanız mümkün mü ve nerelere başvurdunuz?   Heyetin dönüşünden birkaç gün sonra yazılı bir basın açıklaması yazdık ve bunu onlarca kuruma gönderdik. O zamandan beridir de çeşitli ajans ve gazetelere röportajlar verdik ve gördüklerimizi, öğrendiklerimizi anlatmaya çalıştık. Bunun da amacı konu hakkındaki farkındalığı yükseltmek, insanların bilgi almasını sağlamak ve bu konuda harekete geçmesi gereken örgüt ve kurumlara baskı uygulamaktı. Dediğim gibi, ben Sendikalar Genel Federasyonu Yürütme Kurulu üyesiyim. Farklı konularda uzmanlaşmış sendikalar da bu federasyona bağlı. Son genel kurul toplantımızda ben ve kendisi de yürütme kurulu üyesi olan ve bizimle birlikte heyette yer alan meslektaşım John McGowan ile oradaki bulgularımıza ilişkin bir ön bilgilendirme raporu verdik. Şu anda ayrıntılı rapor üzerinde çalışıyoruz ve bu rapor bittiğinde federasyon üzerinden tüm sendikalara ve sendika üyelerine ulaştıracağız. Gelecek aya tamamlamış olmayı umuyoruz.    Ziyaretinizin olumlu bir sonucu olacağını düşünüyor musunuz? Çözüm için nasıl bir mücadele şart?     YNK ve KDP'ye baskı uygulanması son derece önemli. Biz yabancı heyetlerin ise bu baskıyı kendi hükümetlerine uygulaması gerekiyor.    Kimseye sahte bir umut vermek istemem. Kürdistan halkı, hali hazırda çok çekmiş, çok acılar yaşamış bir halk. Şu anda da tarih tekerrür ediyor. Bu çok karmaşık bir durum. Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (YNK) ve KDP'ye baskı uygulanması son derece önemli. Biz yabancı heyetlerin ise bu baskıyı kendi hükümetlerine uygulaması gerekiyor. Örneğin İngiltere özelinde Türkiye'ye silah satışını durdurmaları için baskı yapmamız gerekiyor. Kürt halkı üzerinde kullanılan silahları İngiltere sağlıyor, Kürt halkına saldıran dronların çalışması için elzem olan parçaları da İngiltere sağlıyor. O nedenle bizim burada çalışmalarımızı yürütmeye devam etmemiz hayati önem taşıyor. Uluslararası anlamda farkındalık yaratmamız gerekiyor. Elimizde sihirli bir değnek yok ve her şeyi bir anda değiştiremiyoruz ama adım adım gidip elimizden geleni yapmamız gerekiyor.   MA / Gözde Çağrı Özköse