Evin duvarını direniş hafızasına dönüştürdü 2022-04-21 10:18:04 URFA - Ailesinin birçok üyesini verdikleri Kürt özgürlük mücadelesinde yitiren, kendisi de cezaevinde kalan 67 yaşındaki mide kanseri hastası Müslüm Kara, cezaevi hatıraları, yitirdiği yakınları ve arkadaşlarının fotoğraflarıyla donattığı duvarı, zayıflamaya başlayan hafızasını tazeleme mekanı olarak kullanıyor. Urfa'nın Suruç ilçesine bağlı kırsal mahalle olan Qûbika Çareba’da (Akçayıl) yaşayan 67 yaşındaki Müslüm Karak'ın yaşamı, Kürt olmanın zorlukları ve buna karşı verilen mücadele örneklerinden biri. Hem kendisi hem de ailesinin birçok üyesi çeşitli yıllarda tutuklanarak cezaevine girdi. Karak’ın, oğlu, kardeşi ve damadı ise farklı cezaevlerinde hala tutuklu.   Zamanın çoğunu ailesiyle birlikte evinin bahçesinde geçiren Karak, mide kanseri nedeniyle kemoterapi görüyor. Yaşadıklarının ağırlığı ve ilerleyen yaşı dolayısıyla pek çok şeyi anımsamakta güçlük çeken Karak, cezaevi hatıraları, yitirdiği yakınları ve arkadaşlarına ait fotoğraflar ile karakalem resimlerle kişisel bir hafıza galerisine dönüştürdüğü duvarını zayıflamaya başlayan hafızasını tazeleme mekanı olarak kullanıyor.    DENİZ GEZMİŞ VE ARKADAŞLARI İÇİN EYLEM    Karak’ın mücadele dolu hayatıyla ilgili hatırladığı ilk şey 1972 yılında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararının ardından kerpiç yapmaya geldikleri Ceylanpınar’da başlattıkları 4 günlük iş bırakma eylemi. Grev nedeniyle daha sonra arkadaşlarıyla birlikte işten atılan Karak, köye yerleşme kararı aldı ve parası olmadığı için Ceylanpınar’dan Suruç’a bir hafta boyunca yürüdü.   KÜRT ÖZGÜRLÜK HARETİYLE TANIŞMA    1974 yılında mevsimlik işçi olarak çalışmaya gittikleri Adana Ceyhan’da ise Kürt Özgürlük Hareketi ile tanışan Karak, “İşçiler olarak haklarımızın nasıl sömürüldüğünü anlattılar. Orada onları tanımış olduk” dedi.    KATLEDİLEN İSMET KARAK   Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olan 12 Eylül 1980 askeri darbesinde yitirdiği ağabeyi İsmet Karak’ı anlatan Müslüm Karak, Diyarbakır Cezaevi’nde 14 Temmuz 1982’de Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’in başlattıkları büyük ölüm orucu eylemi ardından ağabeyinin de 1983’te ölüm orucuna girdiğini aktardı. Ağabeyinin eyleminin 20’nci gününde Eylül 1983’de cezaevi yönetimi tarafından katledildiğini ifade eden Karak,  “Ağabeyimin cenazesini alıp Suruç’a gömdük. O günden bu yana devlet bizi dosyalarına PKK’li olarak kaydetti” dedi.    DİYARBAKIR CEZAEVİ VE KÜRTÇE YASAĞI   Kardeşi Mehmet Durak Karak’ın da 1988 yılında siyasi nedenlerden dolayı tutuklandığını ve Diyarbakır Cezaevi'nde tutulduğunu belirten Karak, görüş günlerinin Kürtçe konuşma yasaklarıyla geçtiğini söyledi. Karak, o günlere dair anılarını şu şekilde anlattı: “Halepçe Katliamı’ndan sonra cezaevlerinde açık görüş oldu. Biz de ailece ziyarete gittik. O zaman bir asker bizim yanımızda bir asker de görüşe gittiğimiz kişinin yanında dururdu. Bize ‘Kürtçe konuşmayın’ diyorlardı. Bizde Kürt olduğumuzu, Türkçe de bilmediğimizi söylüyorduk. Doğru düzgün Türkçe bilmediğimiz için Kürtçe ile karıştırarak konuşurduk. Kardeşim, ‘Siz Kürtçe konuşunca gelip bizi dövüyorlar’ diyordu.”    KARDEŞİ 27 YILDIR CEZAEVİNDE   Bir dönem serbest kalan kardeşi Mehmet Durak Karak’ın 1995 yılında yeniden tutuklandığını ve 36 yıl hapis cezası verildiğini kaydeden Karak, “7 çocuğu var. Diyarbakır, Giresun ve Maraş cezaevlerinde kaldı. Maraş Cezaevi'nde ben de onunla birlikte kaldım. En son Urfa’ya getirdiler” diye belirtti. Bir dönem kızı da cezaevinde tutuklu kalan Karak’ın damadı, Antep Cezaevi’nde tutuklu. Müslüm Karak, oğullarından ikisinin PKK’ye katılan kardeşleri İsmet Karak’ın fotoğrafını sanal medya da paylaştıkları için gözaltına alındıklarını ve birinin bu sebeple 3 ay tutuklu kaldığını anlattı.    OĞLU HÜCREDE TUTULUYOR   PKK’ye katılan oğlu İsmet Karak, daha sonra tutuklanarak, 14 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Oğlunun şuan Sincan Cezaevi’nde hücrede tutulduğunu belirten Karak, “Önce Van’daydı, orada bir yıl kaldıktan sonra Muş’a götürdüler. Orada 1 buçuk yıl kaldıktan sonra Erzincan’a ve 5 yıl burada tutulduktan sonra Kırıkkale Cezaevi'ne götürüldü. Orada bir tünel bulunduktan sonra 180’e yakın tutuklu başka yerlere sürgün edildi. O da onlardan biriydi. En son 11 arkadaşıyla Sincan’a götürdü. 150 tane tek kişilik hücre yapmışlar, tüm müebbet ceza alanları oralara koyuyorlar. O da tek kişilik hücrede şuan” ifadelerini kullandı.   ÖCALAN İÇİN EYLEM   İzmir Şakran Cezaevi'nde tutulan yeğeni Mahmut Yıldız, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik 15 Şubat 1999 tarihinde gerçekleştirilen komployu 14 Şubat 2021’de protesto ettiği eylemde yaşamını yitirdi. Karak, anımsadığı yeğeni için şöyle dedi: “Abdullah Öcalan için fedai bir eylem yaparak, yaşamına son verdi. Bir mektup bırakmış. Mektupta, ‘Bu eylemi önderliğim için yaptım’ yazıldığını avukattan öğrendik. Ancak o mektubu bize vermediler.”    Yaşadığı ekonomik sıkıntılardan kaynaklı oğlunun görüşüne gidemeyen Karak, “Sürekli olarak görüşe gidecek maddi durumum yok. Oğlumu Sincan’a gönderdiklerinden beri sadece bir kez görüşüne gidebildim. Yılda sadece iki kez görüşüne gidebiliyorum” dedi.    KUZENİNİN CENAZESİNİ ALAMADILAR   Yaşadıkları acılardan birinin de kuzeni Fethi Yıldız’ın ölümü olduğunu söyleyen Karak, kuzeninin 1994’te PKK’ye katıldığını ve 1995 yılında Batman Sason’da yaşamını yitirdiğini aktardı. Karak, devamında şunları ekledi: “Bize 1995’te şehit düştüğünü söylediler. Onun ölümü ardından oğlum ‘Onun silahını yerde bırakmayacağım’ diyerek PKK’ye katıldı. Kuzenim öldüğünde ailesi Mersin’deydi ve maddi durumları olmadığı için aileden kimse DNA için buraya gelerek kan veremedi. Benim de maddi durumum yoktu ve eşim hastaydı. Bir şey yapamadım. Kendi kanımı vermek istedim ama benim kanım ile DNA’yı tespit edemezler diye düşündük. Bitlis’te bulunan Garzan Mezarlığı'na gömüldüğünü düşünüyoruz. Zaten ondan sonra da onların hepsini İstanbul’a götürdüler. Şuan hala cenazesi ortada yok. Cenazemizi almak ve ‘kemikleri buradadır’ demek istiyoruz. Zor da olsa Sason’a gidip cenazeyi almayı düşünüyorum.”   YİNE DE MÜCADE SÖZÜ    Yaşadığı onca şeye rağmen mücadelesinden bir an bile ödün vermeyen Karak, oğlu ile yaşadığı bir anısından şöyle bahsetti: “Oğluma bir gün savcıya iyi davranmasını söyledim. Oda 'Ben kimsenin karşısında boynumu eğmem' dedi. Ona, ‘Sağ olduğum sürece bu mücadelenin peşini bırakmayacağım, sonuna kadar seninle yürüyeceğim’ dedim. Hiçbir yerden bir şey beklemiyoruz. Halkımız için ne gerekiyorsa onu yapmaya hazırız.”    MA / Ceylan Şahinli