Gezi davası karar duruşması: Savcı, AKP taşra teşkilatında bir memur! 2022-04-22 12:52:19 İSTANBUL- Gezi Parkı eylemleri nedeniyle görülen davanın duruşması başladı. Yargılanan Av. Can Atalay, iddianameyi hazırlayan savcının “AKP taşra teşkilatında bir memur” olduğunu belirterek,   ceza talebini “teslim olun” anlamına geldiğini söyledi.  Gezi Parkı eylemleri nedeniyle 2017’den bu yana tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 17 hak savunucusunun yargılandığı davanın karar duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.    Duruşma öncesi Taksim Dayanışması, adliye önünde açıklama yaptı. Açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Serpil Kemalbay, Garo Paylan, Oya Ersoy ve Züleyha Gülüm, İstanbul İl Örgütü Eş Başkanı İlknur Birol, TOMMB Genel Başkanı Emin Koramaz, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, SOL Parti MYK Üyesi Alper Taş, CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Turan Aydoğan, Ali Şeker, Özgür Özel, Aykut Erdoğdu, Orhan Sarıbal, Gülizar Biçer Karaca, Gökhan Zeybek ve Yunus Emre, CHP İstanbul İl Örgütü Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Emek Partisi İl Başkanı Sema Barbaros, TİP Milletvekilleri Ahmet Şık ve Sera Kadıgil ile Halkevleri, İTO, EHP, SOL Parti, Kaldıraç,  Barış Akademisyenleri ve birçok sivil toplum kuruluşu katıldı.   GAZETECİLER SALONA GİREMEDİ   Açıklamanın ardından duruşmanın görüldüğü 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde salonuna geçildi. Katılımcıların sayısı gözetilerek duruşma 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi salonuna taşındı. Ancak burada da yer olmadığı için onlarca avukat, gazeteci yanı sıra sivil toplum örgütü temsilcisi ve yurttaş koridordan duruşmayı takip etti. Duruşmaya, “Ağırlaştırılmış müebbet” ile yargılanan Kavala, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Emekçi yanı sıra onlarca avukat salonda hazır bulundu.    YARGITAY KARARINI HATIRLATTI   Kimlik tespiti ardından süren duruşmada iddia makamı, ceza talepli mütalaasını tekrarladı. Esasa ilişkin söz alan Ali Hakan Altınay, Açık Toplum ve Anadolu Kültür hakkındaki iddiaların İstanbul 30’üncü ACM tarafından sorgulandığını, ancak hazırlanan MASAK raporuyla Gezi’ye finansman sağlandığına dair herhangi bir delil bulunmadığını paylaştı. İddia makamının raporu yok saydığına işaret eden Altınay, “İddia makamı bahsi geçen tapelerin İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünce yeniden incelendiğini söylüyor. Oysa Yargıtay tapelerin delil olarak sayılamayacağına dair karar verdi" dedi.   TEK DELİL YOK   Telefonlarını dinleten savcı ve yargıçların FETÖ üyeliği tutuklandığını belirten Altınay, “Ama ben yargılanıyorum. İçinde bulunduğumuz durum o kadar gerçek üstü ki. Esas hakkındaki mütalaada benim hakkımda TCK 39. maddedeki yardım suçundan ceza isteniyor. Bu maddedeki suçlamalara dair tek bir delil yok. Sadece beraatımı talep etmiyorum. Kallavi de bir özür istiyorum” diyerek savunmasını bitirdi.   TEMELSİZ YORUMDAN İBARET   Altınay’ın ardından hakkında “Ağırlaştırılmış müebbet” istenen Mücella Yapıcı söz aldı. Yapıcı, iddia makamına tepki gösterdi. “Niyetinizi ve korkularınızı biliyor, bu beyhude çabalarınızı reddediyoruz” diyerek, sözlerini sürdüren Yapıcı, “İddia makamı çaresizce ve defalarca iddia etse de Gezi’nin içeriden veya dışarıdan bir şefi, reisi, talimat vereni, tepe örgütü, finansörü yoktur! Gezi Direnişi'ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürme çabası hiçbir delile, tanıklığa ya da başkaca bir somut gerçekliğe dayanmıyor. Sadece temelsiz bir yorumdan ibaret” diye, tepkisini sürdürdü.   ‘BENİM SÖZÜM BİTTİ’   Bunlara rağmen kendisine “Anayasal düzene karşı suçlar” bağlamında kendisine ceza istendiğini belirten Yapıcı, “Gezi Parkı eylemlerinin tasarlanmış bir komplo olduğu iddiasını öne sürmek gerçek dışıdır. Taksim Dayanışması tarafından alınan kararların hiç biri kapalı kapılar ardında alınmadı. Gezi süresince hiç bir şekilde fon kullanılmadı. Gezi süresince tüm ihtiyaçlar imece usulü karşılandı. Bu iddianame ve esas hakkında mütalaa akla, vicdana sığmıyor, adalet barındırmıyor, bilime dayanmıyor, insan olmanın gereklerine saygı duymuyor. Söyleyecek söz bulamıyorum. Benim sözüm bitti” diye kaydetti.   DELİLLERİ KANITLAMA TALEBİNE RED   Ardından söz alan Mine Özerden, söz konusu suçlamalara dayanak olarak gösterilen iddiaların kanıtlanması yönünde talepte bulunduklarını ancak taleplerinin sürekli reddedildiğini anımsattı.  Özerden,  sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Sonunda beraat ettiğimiz duruşmalarda açıkça tekrar tekrar ve teker teker çürüttüğümüz iddiaları özet olarak önümüze koyuyor mütalaa. Üstelik gizlisi saklısı olmayan, yasala aykırı olmayan olay ve olguları suç gibi gösteriyor. Gezi eylemleri, nedenselliği ve bizlerle hiç ilgisi olmayan şiddeti bizlerle ilişkilendirmeye çalışıyor. Birinci sınıf hukuk öğrencisi bile şaşkınlıkla izliyordur bunu. Benim Geziyi fonlamak için aracı olduğum iddia ediliyor. Böyle bir şey söz konusu bile olamaz. Yeterli param olsa gerekli kapsamlı gaz maskesi alır herkese dağıtırdım.” Özerden, savunmasının devamında beraatını talep etti.   TOPLUM HAFIZASINDA BİR ŞEY DEĞİŞTİRMEYECEK   Daha sonra söz alan Çiğdem Mater, iki yıl önce aynı suçlamalardan beraat aldıklarını hatırlattı. Yeni sunulan mütalaanın iki yıl önceki mütalaadan farksız olduğuna dikkati çeken Mater, “Bu iddianameler ve mütalaalar Gezi'nin toplum hafızasındaki yerini değiştiremeyecektir. Hiç yapmadığım bir filmden cezalandırılmam isteniyor. İddia makamı bana bir kez olsun sorsaydı kanaatini değiştirebilirdim” dedi. Telefon görüşmelerinin anayasal koruma altında olduğunu ve kişisel verilerinin olduğunu hatırlatan Mater, “Bir dönemin karanlık aktörleri tarafından hukuksuz bir şekilde dinlendim. Dolayısıyla mahkemenin ve savcılığın bunları yeniden kıymetlendirme olarak görmesini kabul edemem” diye konuştu.     TEPKİ GÖSTERDİ: BUNU BİZE YAPAMAZSINIZ   Mater, tepkisin şöyle sürdürdü: “Savcılık mütalaasında gezi protestolarını nasıl bir takvime oturttuğunu anlamadım. Suç oluştuğu tarihle suç olduğu eylemler arasında zamansal bir örtüşme yok. Garajistanbulda bir toplantıya katıldığım iddia edilmiş.  O toplantıya katılmadım, o tarihte İzmir’deydim. Biletlerimle kanıtları dosyaya sundum ama savcı galibe görmemiş. Ofisimi revifre çevirdiğimi söylemiş. Orası bir ev. İddia makamı apartman sahanlığındaki suçlulara yardımcı olduğumu söylüyor. Bu suçlular kim? Fiziki takibi yapan polisler onları da biliyorlardır herhalde. Katılmadığım bir toplantı üzerinden savcılık makamı niyet okuyor, bununla kalmayıp suç yöneltiyor. Bir ülkenin hukuk sistemi vatandaşına bunu yapamaz. Siz bana bunu, bize bunu yapamazsınız. Sizler hukuki ve ahlaki olarak bağlı olduğunuz ve savunmak zorunda olduğunuz Anayasaya aykırı davranamazsınız. Bir sinemacı olarak çok senaryo okudum ama bu kadar sonu şaşırtan bir metin okumadım.”   YARGILAMA POLİTİK   Yargılanan Av. Can Atalay, bunun bir yargılama olmadığını belirterek, tepkisini dile getirdi. Davayı politik bir faaliyet olarak tanımlayan Atalay, “Sizin her fırsatta Gezi’yi diline dolayan Recep Tayyip Erdoğan’ın kararını uygulamak zorundasınız. Bu mütalaa adına emperyalizm diyemeden bizi emperyalizmle işbirliği ile suçluyor. Tüm iddia tek bir telefon konuşmasına bağlı. Avukatım ‘dinleyin ses kaydını’ dedi. Dinlemediniz. Savcı Edip Şahiner bunu diyebilir. O AKP taşra teşkilatında bir memur. O der ama siz diyemezsiniz” şeklinde konuştu.   ‘KANUNA UYMAK ZORUNDASIN’   Daha önce yapılan yargılama başka bir savcının iddialarının çöktüğünü belirten Atalay, “Meşhur deliller vardı ne oldu onlar? Murat Papuç ne oldu. Bir anda tuz buz oldu, ne oldu Murat Papuç'un ifadeleri. El çabukluğuyla kayıp mı ettiniz? Sanığız ama azıcık saygı. Bana saygı duymuyorsanız mesleğinize saygı duyun. Edip bey bana yanıt vermek zorunda değilsiniz ama kendinize yanıt verin. Türk Ceza Kanunu’nu muhterem ailenizin evinden getirmediniz. Bu kanuna uymak zorundasınız” dedi.   GEZİ NEDEN TEHLİKELİ?   Savcının vazgeçtiği delilden neden vazgeçtiğine dair açıklama yapmak zorunda olduğunu belirten Atalay, sözlerini şöyle devam etti: “Esas hakkındaki mütalaa çok sayıda kişi ölmüştür diyor. Kaç kişi öldü? Edip Bey, rakam söyleyin. Edip bey ‘polis memuru öldü’ diyor, nasıl öldüğünü neden yazmıyor. Polis AKP belediyeciliğinin çılgınlığına kurban gitti. Eğer bir gösterici buna neden olsaydı siz bunun üstünde tepinmez miydiniz? Berkin Elvan ve Medeni Yıldırım ile ilgili iddialarınızdan dolayı sizi men ederiz! Gezi direnişi neden bu kadar dehşetli tehlikelidir? Neden arka arkaya verilen beraat kararlarına karşı Fethullahçıların delilleri rafta duruyor? Acaba Gezi ülke tarihimizin en demokratik, yaratıcı, eşitlikçi ve en kapsayıcı barışçıl kitlesel hareketi olduğu için dehşetli tehlikeli olmasın?”   ‘ASIL SİZ TESLİM OLUN’   “Kapitalizme karşı sosyalizm sayın başkan” diyerek, sözlerini sürdüren Atalay, “Ancak çoğulcu ve demokratik bir ortamla bu karanlıktan çıkılabileceğine inanıyorum. Demokrasiyle hiçbir alakası olmayan ülkesini tiranlıkla yönetim bağımsızlıkçılık lafları edenleri, üst akıl falan deyip emperyalizmin adını koyamayanları ifşa etmekten yılmayız. Hep birlikte mücadele edeceğiz, hep birlikte kazanacağız. ‘Teslim olun’ diyor mütalaa bize, asıl siz teslim olun” diye ifadeler kullandı.   Duruşmaya ara verildi.