Gezi davasında karar Pazartesi günü verilecek 2022-04-22 17:46:48   İSTANBUL- Gezi davasında tek tutuklu Osman Kavala, faaliyetlerini gizlemeden yaptığını belirterek, davayı komplo alarak tanımladı. Avukat savunmalarının bitmediği gerekçesiyle duruşmaya 25 Nisan’da devam edilecek. Gezi Parkı eylemleri nedeniyle 2017’den bu yana tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 17 hak savunucusun yargılandığı davanın karar duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma salonunda yer olmadığı gerekçesiyle duruşma 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi salonuna taşındı. Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kavala, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Emekçi yanı sıra onlarca avukat salonda hazır bulundu.  ‘GEZİ VE KİŞİLER İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR’  Duruşmaya, verilen aranın ardından devam edildi. Tayfun Kahraman ile Yiğit Ali Emekçi’nin savunmaları ardından Osman Kavala söz aldı. Daha önce tutukluluk halinin soyut gerekçelere dayandırdığından dolayı savunma yapmayı reddettiğini, ancak davanın karar aşamasına doğru gittiğini belirten Kavala, “Her ne kadar karara etki edeceğini düşünmesem de kamuoyuna saygı gereği açıklama yapacağım” dedi. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (AK BK)dosyayı ihlal süreci için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gönderme kararının ardından davanın hızla kara bağlanmasına karar verildiğine işaret edene Kavala, “Gerekçesiz birleştirilen dosyalar ayrıldı. İkinci iddianamenin kullanım süresi sona erdi. İkinci iddianame benim tutuklanmam için hazırlanmıştı. Bir bunu yapmak için de Gezi protestolarına katılan binlerce kişi itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor” diye kaydetti.  HÜKÜMET SOROS İLE GÖRÜŞTÜ  Gezi protestolarının kamuoyunun gözü önünde gerçekleştiğini, o dönem bu protestoların bir darbe girişimi olduğuna yönelik bir komplo teorisinin ortaya atıldığını ancak tutmadığını ifade eden Kavala, “Hükümet de bu komployu benimsemedi. Yoksa Başbakan kendisini devirmek isteyenlerle görüşür müydü? Keza George Soros da 2015’de Türkiye’ye geldiğinde hükümet yetkilileri ile görüşmüştü” diye bilgi paylaştı.  DELİL ORTAYA KONULMADI Kavala, “Gezi'nin dışarıdan yönetildi” iddialarına delil gösterilmediğini söyledi. Kendisi hakkında 80 protesto eylemini yönlendirdiğine dair iddia olduğunu, bunun akla uygun olmadığını dile getiren Kavala, sözlerine şöyle devam etti: “Sadece poğaça ve eczaneden alınmış maskelerle gittiğim Gezi’nin maddi ihtiyaçlarını karşıladığım iddiası saçmalıktır. Protestoculara akıl hocalığı yaptığım iddia ediliyor. 30 yıl sivil toplum kuruluşlarında çalışmış biri olarak görüşlerimi kamuoyuyla, siyasetçilerle paylaşırım. İddianamede de belirtildiği gibi hükümet yetkilileriyle de toplantılara katıldım. Suç eylemine destek vermemle ilgili bir delil ortaya konamamıştır.” ‘GİZLİ BİR FAALİYET YAPMADIM’  Gezi ile ilgili hiçbir faaliyetini gizli yapmadığını belirten Kavala, “Taksim yayalaştırma projesine açık bir şekilde karşı çıktım, toplantılara kapatıldım. Evime yakınlığı nedeniyle eylemleri gördüm. Parka bir masa götürdüm. Fidan ekme eylemine bizzat katıldım. Gezi Parkı üstünde birkaç ağacın bulunduğu boş bir arsa değildir. Milyonlarca İstanbullunun yararlandığı, kamu için büyük öneme sahip bir alandır. Bu parkın tahribinin engellenmesi, yapılaştırmanın durdurması, parkın park olarak kalması kamu yararına olmuştur” diye kaydetti.  ‘İDDİALARI YAZANLAR DA İNANMIYOR’  “Gezi protestolarının George Soros tarafından düzenlendiği” iddiasına da değinen Kavala, bu durumun itibarsızlaştırmaya yönelik bir iddia olduğunu kaydetti. Bu iddianın da herhangi bir araştırma ve delile dayanmadığını belirten Kavala, “Soros’un Arap Baharı arkasındaki kişi olduğu algısına dayanmaktadır ve iddianamede de böyle yer almıştır. Türkiye’yi ziyaretinde vakfın çalışmalarını değerlendirdiği toplantılar dışında Soros ile hiçbir irtibatım yok. Benim dışımda hiçbir vakıf üyesiyle konuşmuş olmaması, Soros’un sanıklar arasında olmaması bu iddiaları yazanların da iddialara inanmadığını gösteriyor.” ifadelerini kullandı.  BÜYÜK KAYIP  Yaklaşık 5 yıldır cezaevinde olduğuna dikkat çeken Kavala, “Benim için telafisi mümkün olmayan bir kayıptır. Bana teselli sağlayacak yegane şey yaşadıklarımın yargıdaki vahim sorunların daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunması ihtimalidir” diyerek, sözlerini tamamlandı.  ESERİN SAHİBİ CEZAEVİNDE Kavala’nın sözlerini tamamlanması üzerine Yiğit Aksakoğlu’nun avukatı Aslı Kazan söz aldı. Kazan, dosyanın açılmasına neden olan emniyet müdürü Nazmi Ardıç’ın şu anda cezaevinde olduğuna dikkat çekti. “Eserin sahibi cezaevinde. Yalnız, bu kıymetli eser hala sergilenmektedir. Biz delilleri yanımızda getiriyoruz, siz delillerin değerlendirilmesi için olumlu bir karar vermiyorsunuz. Üretilmiş delillerle ilgili kanıtlarımızın değerlendirilmesiyle ilgili ret kararı verirseniz bunun adı yargılama olmaz. Beraat istiyoruz” şeklinde konuştu. Hakan Altınay’ın avukatı Tora Pekin ise, davanın siyasi olduğunu belirterek, “Ne kadar yasa, hukuk, içtihat, insan hakları desekek de bu davada adalet ve hukuk kaybetmiştir. Bu siyasi davalar nedeniyle adalete olana güven kaybedilmiştir” diye kaydetti. ‘GİZLİ AMAÇLAR TAŞIYOR’ Dosyada müvekkilinin ters çevrilmiş arabalara ilişkin hakkında iddia olduğunu belirten Pekin, iddiaya ilişkin bir delilin ise olmadığına dikkat çekti. Davanın hukuki amaçlar dışında gizli amaçlara hizmet etmek için açıldığını söyleyen Pekin, “Burada artık geriye bir yol kalıyor; Davanın doğasını ifşa etmek, anayasayı savunmak için gerekli bu. 657 sayfalık okunması imkansız, tutarlı bir dilden uzak bir metinle (iddianame) karşı karşıyayız. Bu metni heyetin satır satır okuduğunu sanmıyorum. Daha kötüsü iddianameyi yazan savcının da okumadığını düşünüyorum. Her dokuz sayfada bir 'kaos çıkarmak'tan bahseden bir iddianameyle karşı karşıyayız. Bunun yanında 657 sayfa içinde TCK 312. madde (darbe teşebbüsü) sadece bir kez geçiyor. Onun yerine dedikodular var bu davada” dedi.  MAHKEMEYE TEPKİ GÖSTERDİ Pekin’in ardından yargılanan Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez söz aldı. Sönmez, mahkeme başkanının avukatlarının savunmalarının kısa kesmelerine yönelik baskısına tepki göstererek, “Eğer savunmamı bölmeyecekseniz, yapacağım” dedi. Savunmanın 10-15 dakika şeklinde bölünmesinin hukuka aykırı olduğunu dile getiren Sönmez, “İstersek gün boyunca savunma yapabiliriz” diye kaydetti. Dosyada yer alan “delillere” işaret eden Sönmez, “17-25 Aralık soruşturmasında deliller nasıl hukuka aykırı ise bunlar da aynı şekilde hukuka aykırıdır” diye belirtti. Sönmez, Gezi protestolarına 3 milyon insanın katıldığını belirterek, müvekkiline dönük “yönlendirme” suçlamasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Sönmez, “Bu iddia akla aykırı olmakla beraber, Anayasal haklarını kullanarak sokağa çıkanların iradelerine karşı bir hakarettir” diye belirtti.  ‘DİNLENMEYE TAHAMMÜLÜ YOK’ Bir kısım müdafi avukatın savunmaları ardından mahkeme, birçok avukatın henüz savunmasını yapmadığını belirterek, bu nedenle duruşmaya Pazartesi günü devam edilmesi yönünde karar verdi. Duruşmanın ardından adliyenin C Kapısı önünde dava avukatları basın açıklaması yaptı. Açıklamada söz alan dava avukatlarından Evren İşler, “Bu dosya ihtiyaç duyuldukça yeniden yeniden açılan, canlandırılan ve savcının kıymetlendirme bahanelerine sığınarak diriltmeye çalıştığı bir dosyadır. Mahkeme heyetinin savunmaları dinlemeye dahi tahammülü yok. Bununla mahkemenin gerçekle ne kadar bağını kopardığını görüyoruz. Biz ne dersek diyelim umurunda değil izlenimini verdi” dedi.  İşler, “Gezi’deki umuttan vazgeçmeyenler olarak, buradayız. Çoğuz ve burada olanlarla sınırlı değiliz. Geziyi savunmaya kaldığımız yerden devam edeceğiz” diye kaydetti.   Mahkeme, avukat savunmalarının bitmediği gerekçesiyle duruşmaya 25 Nisan’da devam edilmesi kararı verdi.