Cezaevlerinde Adalet Bakanlığı değil idare karar veriyor! 2022-04-25 09:07:19 İSTANBUL - Adil yargılama talebiyle başlattığı ölüm orucu eyleminin 125’inci gününde olan Gökhan Yıldırım, yasak, kısıtlama ve sohbet hakkına dair başvurdukları İnfaz Hakimliği ve Ağır Ceza Mahkemeleri’nin “Bizimle ilgisi yok” deyip topu attığı Adalet Bakanlığı’nın ise “Biz değil, idare karar verir” yanıtı verdiğini belirtti. Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Sibel Balaç ile Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Gökhan Yıldırım, cezaevinde başlattıkları ölüm orucu eylemlerini sürdürüyor. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilenlerin Ankara Yüksel Caddesi’nde gerçekleştirdiği “İşimi geri istiyorum” eylemine destek verdiği gerekçesiyle 10 Aralık 2018 tarihinde gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Balaç’a, 8 yıl 45 gün hapis cezası verildi. Adil yargılama talebiyle 19 Aralık 2021’de ölüm orucu eylemi başlatan Balaç’a verilen hapis cezası ise Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından 8 Nisan’da onandı. Balaç’ın, eylemi 127’nci gününde girdi.   İstanbul’un Gazi Mahallesi’nde gözaltına alınıp, “örgüte üyeliği", “Kasten yaralamak” ve “Mala zarar vermek” iddialarıyla tutuklanan Gökhan Yıldırım da, 21 Aralık 2021’de başlattığı açlık grevi eylemini 25 Aralık’ta ölüm orucuna çevirdi. Eylemi 125’inci gününde olan Yıldırım, ajansımıza gönderdiği mektup ile eylemine ve maruz bırakıldıkları hukuksuzluğa dair duyarlılık çağrısı yaptı.    BAKANLIK TECRİDİ KABULLENDİ    Yıldırım, mektubunda özellikle sohbet haklarının uzun zamandır engellenmesine değindi. Tutukluların sohbet haklarının olduğunu ve bunun haftada en az 10 saat olduğunu dair Adalet Bakanlığı kararı olduğunu hatırlatan Yıldırım, “19 Aralık 2000’de adına ‘Hayata Dönüş’ dedikleri katliam öncesi, devrimci tutsaklar F tiplerine koyuldu. Direnişe geçen tutsaklar, 6 yıl 3 ay 2 gün, diğer tabirle 75 ay, başka tabirle 326 hafta 3 gün, bir diğer tabirle 2286 gün, bir başka tabirle ise 25 mevsim ölüm orucu yaptı. 122 devrimci tutsak canını verdi, onlarcası sakat bırakıldı. Ödenen bedeller neticesinde 22 Ocak 2007’de Adalet Bakanlığı artık gizleyemediği, yok sayamadığı tecridi kabul edip ‘sohbet hakkına’ engel olmayı bırakmıştır” diye belirtti.    KOVİD-19 BAHANESİ SÜRDÜRÜLÜYOR    Koronavirüs (Kovid-19) salgını ile birlikte sohbet hakkının yanı sıra tüm sosyal hakların askıya alındığının altını çizen Yıldırım, bu yasakların hala sürdüğünü kaydetti. Dışarıda salgına dair tedbirlerin kalktığını ancak cezaevinin bu tedbirleri gerekçe göstererek, haklarını engellemeye devam ettiğini belirten Yıldırım, “Hapishanelerdeki yasak ve kısıtlamalar keyfi olarak devam ediyor. Yıllardır uygulanan tecrit, daha da ağırlaştı. Birçoğumuzun ailesi ziyarete dahi gelemiyordu. Şimdi hiç gelemiyor ve farklı bir insan yüzü göremiyoruz” ifadelerini kullandı.   ADALET BAKANLIĞI’NIN YANITI    Yıldırım, ayrıca mektubuna ek olarak gönderdiği dosyada ise, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu'nun (HHB) keyfi uygulamaya dair başvurduğu Adalet Bakanlığı’nın yanıtını da paylaştı. Yasak, kısıtlama ve sohbet hakkına ilişkin İnfaz Hakimliği ve Ağır Ceza Mahkemeleri’ne yaptıkları başvurulara “Bizimle ilgisi yok” yanıtı alıp, topun Adalet Bakanlığı’na atıldığını ifade eden Yıldırım, konuya dair ÇHD ve HHB aracılığıyla bakanlığa yaptıkları itiraza ise “Biz değil, idare karar verir” yanıtı aldıklarını aktardı. Yıldırım, ayrıca yanıtta idareye, “Kovid-19’u gerekçe göstermesini önermiş” dedi.   SEYİRCİ OLMAYACAĞIZ   Bakanlığın ve idarenin birbirine verdikleri “pas” ile “top” çevirdiğini belirten Yıldırım, şöyle devam etti: “Aralarında maç yapmaktalar ve biz tutsakları da ‘seyirci’ yapmak istiyorlar. Ancak bilinmelidir ki; biz devrimci tutsaklar bu oynan maçın ‘seyircisi’ olmayacağız. Bu ve benzeri hukuksuzlukları kabul etmediğimiz için ölüm orucunda bulunuyoruz ve haklarımız uygulanana kadar da devam edeceğiz.”   MA / Mehmet Aslan