Kalkan: AKP-MHP rejimi Zap’ta çökecek 2022-04-27 10:27:38   HABER MERKEZİ - Zap ve Avaşîn’de kapsamlı saldırıların ve büyük bir savaşın olduğunu belirten PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, “Nasıl Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ karizmayı Zap’ta çizdirdi iseler, AKP-MHP faşizmi de Zap’ta çökecektir” dedi.    AKP-KDP'nin 17 Nisan’da Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Avaşîn ve Metina’ya yönelik saldırı devam ederken, Fırat Haber Ajansı’na (ANF) konuşan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, operasyona ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin Zap bölgesine yönelik saldırısının bölgedeki Kürt kazanımlarını yok etmeyi içeren büyük bir planın bir parçası olduğunu belirten Kalkan, Türk devletinin birinci hedefinin; PKK’yi imha etmek, ikinci hedefinin; Kürt örgütlerini yok etmek, Federe Kürdistan Bölgesi'nde, Kuzey ve Doğu Suriye'de Şengal’de ortaya çıkan Kürt kazanımlarını ortadan kaldırarak Kürt soykırımını tamamlamak, üçüncü hedefinin ise, Kürt soykırımı bu biçimde tamamlanması halinde sıranın bu sefer Araplara geleceğini ve Arap bölgesinin "Yeni Osmanlıcılık" siyaseti temelinde Türkiye’nin denetimi altına alınması olduğunu söyledi.    Zap’a yönelik saldırının AKP-MHP iktidarının ömrünü belirleyeceğini anlatan Kalkan, Ortadoğu halklarına faşizmi yıkacak düzeyde bir direniş geliştirme çağrısında bulundu.   2008’DEN 2022’YE   17 Nisan’da planlı imha saldırısıyla karşı karşıya geldiklerini kaydeden Kalkan, saldırının Zap ve Avaşîn’i hedeflediğini söyledi. 2016’dan bu yana Medya Savunma Alanlarına dönük saldırıların kenarlardan başlayarak merkeze doğru gelmeyi hedeflediğini ifade eden Kalkan, şöyle konuştu: “2008 planlamasının bir biçimde uygulamaya konmasıdır. O zaman merkezden vurup gerillanın komuta kontrol sistemini işlemez kılarak diğer gerilla bölgelerine saldırıp ezmeyi hedefliyordu. Planlama bu biçimdeydi. 2016’dan bu yana yürütülen saldırılar ise önce kenarlardan; Xakurkê’den, Heftanîn’den başladı. Yine Zap ve Avaşîn’in sınır boylarından başladı. Küçük parçalar halinde saldırılar yürütüldü. 2021 yılında Metîna, Zap, Avaşîn hedeflenerek biraz sonuç alınmak, bir anlamda da merkeze doğru da yaklaşmak istendi. Alanlar zayıflatılmaya, askeri deyimle yumuşatılmaya çalışıldı. Şimdi Zap ve Avaşîn saldırısı 2008’deki gibi merkeze dönük bir saldırı olma özelliğini taşıyor. Burada başarılı olursa diğer gerilla bölgelerini, Xakurkê’den, Heftanîn’e kadar tümden denetim altına alacak, gerilla üslenmesini ortadan kaldıracak. Düşmanın amacı budur. Bu gerçeği görmek lazım.”   SALDIRININ HEDEFLERİ    Bölgenin tümden yok edilmek istendiğini ifade eden Kalkan, PKK etkisiz kılınırsa ardından sıranın KDP’ye, YNK’ye ve Kuzey Doğu Suriye'ye geleceğini söyledi. Kalkan, saldırının üç hedefini şöyle anlattı: “Bu saldırı şimdi PKK’yi hedefliyor. Çünkü Kürt varlık ve özgürlük mücadelesini esas olarak PKK yürütüyor. PKK’yi ezmeden, imha etmeden diğer Kürt örgütlerine, Kürt halkının diğer kurumlarına yönelmek doğru bir strateji olmuyor. Öyle bir durum PKK’yi güçlendirici etki yapıyor. Dolayısıyla onlar ikinci plandadır. Birinci hedefi; Medya Savunma Alanlarındaki gerilla üstlenmesini ezerek PKK’yi imha etmek. İkinci hedefi; PKK’nin imhasına dayanarak diğer Kürt örgütlerini yok ederek Başûr’da, Rojava’da, Şengal’de ortaya çıkan Kürt kazanımlarını, var olan Kürt statükolarını yok etmek; dolayısıyla Kürt soykırımını tamamlamak olacak. Tabii bunun bir üçüncü hedefi de var. Kürt soykırımı bu biçimde tamamlanırsa, sıra bu sefer Araplara gelecek, Arabistan’ın ‘Yeni Osmanlıcılık’ siyaseti temelinde Türkiye’nin etkisi altına alınmasına gelecek. Musul ve Kerkük’e yönelinerek Bağdat Türkiye’ye bağlanmaya çalışılacak. Yine Rakka ve Halep üzerinde baskı oluşturulup buralara yönelim geliştirilerek Şam denetim altına alınmaya çalışılacak. Yani üçüncü hedef; Arap topraklarının bir kısmını ele geçirmek, Arap devletlerini bugünkü Katar gibi Türkiye’ye bağlamaktır. Türkiye’nin böyle bir stratejik planlaması var. AKP-MHP faşizmi böyle bir planlama temelinde hareket ediyor.”   UKRAYNA'DAN DAHA TEHLİKELİ   Türkiye’nin tüm imkanları seferber edilerek, ABD ve NATO’dan, KDP’den destek alınarak stratejik noktalar tutulmaya çalışıldığını kaydeden Kalkan, bunun Ortadoğu’yu, Arap sahasını ele geçirme saldırısı olduğunu vurguladı. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından daha tehlikeli ve geniş hedefleri olan bir savaş, işgal ve soykırım saldırısı olduğuna işaret eden Kalkan, herkesin bu gerçeği görmesi gerektiğini söyledi.    ‘YA ÖMRÜNÜ UZATACAK YA DA ÇÖKECEK’   2021’deki Garê yenilgisi ve yıl boyunca Metîna, Zap, Avaşîn’deki darbelerin AKP-MHP içerisinde bir kırılma yarattığına dikkat çeken Kalkan, AKP-MHP faşizminin 2021’i tersine çevirme amaç ve hedefini güttüğünü, bunun için kış boyunca hazırlık yaptıklarını ve tüm güçlerini seferber ettiklerini kaydetti. Kalkan, “Bu saldırı AKP-MHP faşizminin artık son saldırısıdır. Ya bu saldırı ile amaçlarına ulaşacak, zaferler kazanacak, iktidar ömrünü uzatacak, Türkiye’de yönetimini devam ettirecek ya da burada kırılacak, yenilgi alacak, AKP-MHP yönetimi çökecek, Türkiye’de demokratik devrim olacak. İşte içine girilen süreç böyledir. Bu anlamda tabii yenilmemek, başarılı olmak için geçmişten dersler çıkartarak planlı, örgütlü bir saldırı yürütüyor” dedi.    ABD, NATO, IRAK VE KDP    ABD, NATO ve KDP’nin daha fazla Türkyie'yi, böyle bir saldırı için teşvik, tahrik ederek yönlendirdiğini kaydeden Kalkan, “Zaten 2021 saldırısını ABD, TC, KDP ortak saldırısı olarak değerlendirmiştik. Bu ortak saldırı durumu devam ediyor. Burada Irak’ın rolü daha çok ön plana çıkıyor. Irak zaman zaman karşıymış gibi görünüyor ama KDP ile yaptığı 9 Ekim Anlaşması temelinde geliştirdiği Şengal politikası, yine Xinêre’de iki generali TC uçakları tarafından vurulup katledilmesine rağmen onlara sahip çıkmaması, Irak yönetiminin de bu işin içinde olduğunu, mevcut Kazımi yönetiminin TC saldırılarına destek verdiğini gösteriyordu. Şimdi 17 Nisan saldırısı, bu gerçeği daha iyi açığa çıkardı" şeklinde konuştu.   TÜRKİYE-KDP KARAKOLLARI YAN YANA   Yoğun bir hava bombardımanı, uçak, helikopter, keşif hareketliliği yanında havan, obüs, top bombardımanı altında stratejik tepelere indirme yapmaya çalıştıklarını belirten Kalkan, “Yoğun bombalayıp gerillayı hareket edemez hale getirerek indirme yapıp stratejik noktaları tutmaya çalışıyor. 14 Mayıs 1997’de Güney’den, 1992 savaşında da Türkiye’nin tankları Habur Sınır Kapısından geçerek Heftanîn’i Güney’den kuşatan KDP, şimdi de bu desteğini sürdürüyor. Zaten Bamernê’den Şeladizê’ye kadar var olan bütün kasabalarda Türkiye MİT’i kurumlaştırmıştı. Karakollar örgütlemişti, hava alanları yapmıştı. Yani önemli bir askeri üslenmesi var. KDP ile iç içedir. KDP diyor ki ‘desteğimiz yoktur, biz ortada duruyoruz’. Ama TC ile KDP karakolları her yerde yan yanadır. Fakat hiçbir yerde gerilla kamplarıyla pêşmerge karakollarının yan yana olduğu bir durum yok. Hiçbir şehirde PKK’nin herhangi bir kurumu yok ama TC’nin var. MİT binalarını, TC karakollarını KDP pêşmergeleri koruyor, güvenliğini sağlıyor, ihtiyaçlarını karşılıyor. Bir de ‘desteğimiz yok’ diyor. İşte açıklanıyor: Pêşmerge elbisesi altında KDP arabalarıyla Türk askeri taşınıyor, Şeladizê’ye kadar getiriliyor. Buradan Kurojahro’yu tutmak için karadan hareket ediyorlar. KDP bütün imkanlarını Türk ordusunun hareketine ve gerillaya karşı savaşına, bu alanları ele geçirmesine açmış durumda. Gerillanın TC tarafından ezilmesi için her türlü desteği veriyor” diye konuştu.    SAVAŞTAN YARARLANMAK İSTİYOR   AKP-MHP’nin bu saldırıyla bir de Ukrayna Savaşı’nın sonuçlarından yararlanmak istediğini kaydeden Kalkan, şöyle konuştu: “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı, Ukrayna üzerinde gelişen savaş AKP-MHP faşizmini önce korkuttu. Ekonomik olarak ciddi bir biçimde zorladı da. Arada kalma durumu vardı. Sonra denge siyaseti yürütüyoruz diye iki tarafı da idare etmeye çalıştı. Aslında daha çok da Rusya’ya karşı ABD ve NATO ile ilişkilerini yeniden düzeltme ve alamadığı bazı silahları buna dayanarak alma fırsatı buldu. Şimdi bu zemine de dayanıyor. Bu biçimde ABD ve NATO ile de ilişkilerini düzeltmek istiyor. Bazı bakımlardan Rusya’ya karşı çıkarak, tekrar Rusya’ya karşı NATO-ABD tarafında yer almak istiyor. Daha doğrusu NATO ve ABD TC’yi, AKP-MHP faşizmini Rusya’ya karşı çıkarabilmek için bazı tavizler verdi. İşte silah vereceğiz dediler, F-16’lar başta olmak üzere silahlar verdiler. AKP-MHP faşizmi hemen ABD ve NATO’dan aldığı bu desteği PKK’ye, Kürtlere karşı bu yeni işgal ve soykırım saldırısında kullanmak, değerlendirmek istiyor. Bu imkanlara, konjonktüre dayanıyor. Bu şekilde Ukrayna’daki savaştan faydalanmak istiyor. Zaten geçmişte de öyle yapıyordu. Bab’a, Cerablus’a, Efrîn’e, Serêkaniyê’ye saldırdı. Medya Savunma Alanlarına saldırdı. Şimdi de saldırıyor. Mevcut dünya konjonktürü bu tür saldırılara bir şey diyemiyor. Gücü yeten diğerini tehdit ediyor, güçlü zayıfa saldırıyor. İşte AKP-MHP faşizmi bu durumdan yararlanmak istiyor. Aslında önünde başka bir engel de yoktur.”   ‘SALDIRIYA HAZIRLIKLIYDIK’   Saldırılara hazırlıklı olduklarını belirten Kalkan, “Tabii bu işin bir de direniş boyutu var. Bu direniş boyutunu iyi görmek lazım. HPG ve YJA-Star gerillası kahramanca direniyor. Yani biz de hazırlıklıydık. TC’nin mevcut saldırısı bir sürpriz değildi, beklenen bir durumdu. Zaten hazırlanıyorlardı. Fakat biz de hareket olarak hazırlıklıydık. Toplantılarımızı yaptık, değerlendirmelerde bulunduk, yeni mevziiler geliştirdik. Kendimizi eğittik, örgütledik, hazırladık. Newroz’a da böyle bir hazırlık temelinde görkemli girdik. Şimdi bizim hazırlığımız üstüne düştüler diyebiliriz. Gerilla bunun avantajını yaşıyor. 2021 ve önceki direniş süreçlerinin derslerini çıkardı, ona göre hareket ediyor. Yer altında ve yer üstünde savaşmayı öğrendi, tünel savaşını öğrendi, hareketli tim savaşını öğrendi. Coğrafya üzerinde yıllardır hazırlığı, hakimiyeti var” dedi.    ‘GERİLLA ZAFER KAZANACAK’   Helikopterlerin bölgeye indirme yapamadığını kaydeden Kalkan, “Onları kurtarmak için KDP kapı açtı. Karadan Türk askerini getirip Kurojahro’ya çıkarmaya çalıştı. Tabii gerilla onlara da vuruyor. Ağır kayıplar verdirdi. Henüz savaşın başında olsak da, HPG-BİM’in verdiği bilançolar ortada. Gerillanın da verdiği şehitler var. Bu büyük savaşla oluyor. Ama Türk ordusu kırılma noktasındadır. Zaten Hulusi Akar durumu kurtarmak için hemen devreye girdi. Önce bazı kayıplarını verdiler de. Fakat sonra baktılar ki bazı bilançolar verseler aleyhlerine olacak. Çünkü kayıpları çok fazladır. Onun üzerine sustular, gizlediler, şimdi saklamaya çalışıyorlar. Ama saklamaları mümkün değil. Gerillanın direnişi gerçekten de kahramancadır. Gerilla hazırlıklı, mutlaka sonuç alacak, zafer kazanacak. Şimdiye kadar o coğrafyada her zaman zafer kazandı. Şimdi de kazanacak. Bu, gerçekten de tarihin kaderini değiştirecek, yeni tarihi yazacak bir savaş.  TC ne kadar ilişki ve ittifak geliştirse de, her türlü gericiliğin, kapitalist modernite sisteminin ve Kürt işbirlikçiliğinin, ihanetinin desteğini alsa da, gerillanın işgale ve ihanete karşı direnişi kahramanlık çizgisinde devam ediyor. Zafer kazanacak olan da gerillanın bu direnişi olacak” diye konuştu.   KDP’NİN AŞİRET SAVAŞI   KDP’nin geçmişten beri bir aşiret ve aile hareketi olduğunu hatırlatan Kalkan, KDP’ye ilişkin şunları söyledi: “KDP’ye hakim olan yönetim buydu ve KDP’nin yönettiği savaş da bir aşiret savaşıydı. Barzanileri Güney’de hakim kılma savaşıydı. Şimdi de yürüttüğü savaş öyle bir savaştır. Bunu kimse görmezden gelmemeli. Geçmişten beri savaştıkları aşiretler var. Örneğin Biradostlar, Rêkanîler, Zêbarîler var. Şimdi de onlarla savaşıyor. KDP ne yapıyor? Biradost mıntıkasını, Rêkanî mıntıkasını, Nerweyî mıntıkasını, Berwarî mıntıkasını TC’ye veriyor; yani satmış. Zêbarîleri ağır baskı altına alıyor. Böylece Türk ordusunu Barzan sınırına getiriyor, Barzan mıntıkasının ve Barzan köyünün güvenliğini artık Türk ordusu sağlayacak. Barzan’ın üzerine Govendê’den, Tepê Xwedê’den geldi, yine Kurojahroya geliyor, Şêladizê’den ve Balinda’dan Barzan’ın güvenliğini sağlayacak. Barzan’ın tepesini artık Türk ordusu tutacak. Rêkanîleri, diğer aşiretleri şehirlere topladılar. Aslında Amediyê dışındaki Şêladizê, Dêralok, diğer kentler Saddam’ın toplama kamplarıdır. Köyleri boşaltıp toplamışlardı. Şimdi KDP köyleri boşalttı, buralarda topladı. Bir tür hapishane gibi bu aşiret mensuplarını burada tutuyor. Mıntıkalarını da TC’ye veriyor, kendi güvenliğini pratik olarak Türk askeri ile sağlatmak istiyor. Tümüyle bu aşiret bölgelerini TC ile birlikte kendi güvenliği için yeniden planlıyor ve hakimiyet kuruyor. Ortada öyle Güney Kürdistan yönetimi filan yok. Barzani aşiretinin güvenliği sorunu var. Şimdi mevcut saldırı ile bu daha fazla gerçekleştirilmek isteniyor.”   ERDOĞAN AİLESİYLE TİCARET    KDP’nin bu saldırılardaki çıkarına dikkat çeken Kalkan, “TC ile bu saldırı ortamına dayanarak birlikte petrol kaçakçılığı yapıyorlar. Örneğin Habur kapısının günlük karı için bir milyon dolardan söz ediliyor. Bunun hepsini KDP alıyor. Eskiden Saddam Hüseyin’in oğullarıyla kaçakçılık, gizli ticaretler yapıyorlardı. Bu sonradan açığa çıktı. Şimdi TC ile, Tayyip Erdoğan’ın ailesiyle, diğer AKP’lilerle bu tür ticaretler yapıyorlar. Petrol kaçakçılığı yapıyorlar ve her gün milyonlarca dolar kazanıyorlar. Barzanilerin İstanbul’dan Washington’a ne kadar servetlerinin olduğu, bunları nerelere yatırdıkları açıkça ortaya çıktı. Eskiden sadece İstanbul’da olduğu söyleniyordu. Şimdi Washington’daki yatırımları ortaya çıktı. Dikkat edin, hiçbirisini Kürdistan’a yatırmıyorlar, Güney Kürdistan’a yatırmıyorlar, Kürt yönetimi için harcamıyorlar. Buradan dolar milyarderi haline geldiler. Hem de bir Barzani değil, sadece Neçirvan ve Mesrur Barzaniler değil, bir sürü Barzani bu hale geldi. Bir Barzani hanedanlığı ve çıkar şebekesi oluşturulmaya çalışılıyor. 30 yıldır Güney Kürdistan statüsü adı altında aslında böyle bir sömürü gerçekleştiriliyor. Sonuçta artık Güney Kürdistan’da bıçak kemiğe dayanır hale geldi. Toplum ayaklanma noktasında. KDP’nin bir de böyle bir çıkar şebekesi olma durumu var. Güvenliğini TC’ye bağlamış, artık bütün cephelerden Barzani sınırına Türk askerini getiriyor. Bir de petrol kaçakçılığı yapıyor. Çok çeşitli, ticari ilişkiler sürdürülüyor. Güney Kürdistan AKP-KDP ortaklığı temelinde soyulup soğana çevriliyor. Özellikle bunun Güney Kürdistan halkı tarafından görülmesi lazım. Güney Kürdistan aydınlarının, siyasetçilerinin bunu görmesi gerekli. Yani Biradost’tan Heftanîn’e (burası da Gulê aşiret mıntıkasıdır) kadar olan bölgenin hepsi TC’ye satıldı. Diğer yandan bu kadar sömürü var. İşgale ses çıkarılmıyor, tersine destek veriliyor. Çünkü işgalci ile birlikte kaçakçılık yapıyorlar, para kazanıyorlar, çıkar sağlıyorlar. Bu açık bir durum. KDP’nin bu gerçeğinin iyi görülmesi gerekli” şeklinde konuştu.      ‘BİZ BU SAVAŞI KAZANACAĞIZ   “Tabii bir de savaşın iki sonucu var ki, elbette en büyük olasılık budur. Biz yüzde yüz böyle olacak diyoruz ve bu savaşı kesin kazanacağız” diyen Kalkan, “Hareket olarak bunu her zaman ifade ettik. TC, AKP-MHP saldırılarının Zap’ta ve Avaşîn’de kırılması, bu saldırganlığın yenilgiye uğratılması demektir. Bu çok güçlü bir olasılık. 2008’de de yaşandı, daha önceki süreçlerde de yaşandı. 1983’ten bu yana yürütülen sınır dışı saldırıların büyük çoğunluğunda bu durumlar yaşandı. TC en ağır darbeyi burada yedi ve saldırıları burada kırıldı. Yeniden kırılabilir. Tabii Zap ve Avaşîn’de kilitlenen bu savaşın böyle bir rolü var. Adını zaten ‘kilit’ koymuşlar. Yani bir yere kapanacak, bir yere açılacak. Ölüm-kalım savaşı dendi. Doğrudur. Kürtler için de Türkiye, Ortadoğu halkları için de böyle, bütün insanlık için de böyle. Tabii aynı zamanda AKP-MHP, TC faşizmi için de böyle. Herkes için ölüm-kalıma kilitlenmiş bir savaş. Savaşın sonucunda bir taraf yok olacak, diğer tarafın amaçları gerçekleşecek. Böyle bir savaş yaşanıyor. Bugün Zap ve Avaşîn’de gelişen savaş böyledir” diye belirtti.   ‘BİRBİRİNDEN KOPUK DEĞİL’   Şengal’e dönük Irak saldırılarının geçmişle ve güncel gelişmelerle bağı olduğuna dikkat çeken Kalkan, şunları kaydetti: “İşte 9 Ekim 2020’de KDP-Irak anlaşması oldu. Bunun uygulanması oluyor. Arkasında TC vardı. O günden bu yana Şengal üzerinde baskı oluşturdular. Şimdi de 17 Nisan’da Zap ve Avaşîn’e dönük TC’nin işgal ve soykırım saldırısına paralel olarak Irak ordusunun Şengal’e saldırısı gelişti. Bunların birbirinden kopuk olduğunu söylemek mümkün mü, Tayyip Erdoğan Irak Devletiyle ortak planlama dahilinde hareket ediyoruz derken, biz kalkıp ‘bu işgal saldırıları birbirinden kopuktur’ diyebilir miyiz? Irak Devletinin çeşitli yöneticilerinden gelen açıklamaları ciddiye alabilir miyiz? Tabii ki alamayız. Ne kadar planlı hareket ettiklerini, mevcut Kazımi yönetiminin AKP-MHP faşizmine ne kadar bağlandığını açıkça ortaya koyuyor. Iraklılık nerede kaldı? Buna bütün Irak güçleri karşı çıkmalı. Şiisi, Sünnisi, tüm Irak siyaseti buna karşı durmalı."   ‘HER YER SAVAŞ ALANIDIR’   Savaşın herkesi ilgilendirdiğini belirten Kalkan, “Bu temelde herkes bu mücadeleye katılmalı. Esas olarak Kürt gençliği çok daha fazla görev ve sorumluluk üstlenmeli. Mücadele her yerdedir, savaş her yerdedir. Güney Kürdistan’ın siyasetçileri bunu etmemeliler. Onun için de mücadele etmeliler. Tüm Kürt aydınları, yazarları ve siyasetçileri bu duruma kesinlikle tavır almalılar. Bunun böyle yumuşak karşılanacak, işte bu da bir siyasettir denilecek bir yanı yok. Bu ihanetten de daha kötü. Kürt’e en büyük felaket bu temelde yaşatılmak isteniliyor. Buna kesinlikle izin verilmemeli" dedi.    BÜYÜKANIT VE BAŞBUĞ’UN SONU   2008 Şubat’ında Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ Zap’a saldırdığını hatırlatan Kalkan, “Orada zafer kazanmak istediler. Sonuç hüsran oldu. Türk ordusunun siyaset üzerindeki etkinliği, her şeyi Zap’taki yenilgisiyle ortadan kalktı. Önemli bir dönemeç oluşturdu. AKP de aslında oradan kazanarak iktidar oldu. Türkiye yönetimine geldi. Şimdi aynı siyaseti Tayyip Erdoğan yönetimi, AKP yapıyor. İlker Başbuğ ile Yaşar Büyükanıt’ın saldırdığı yere kendisi saldırıyor. Onların yapamadığını kendisi yapmak istiyor. Ama unutmamalı ki onların sonu kendisini de bekliyor. Nasıl Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ karizmayı Zap’ta çizdirdi iseler, AKP-MHP faşizmi de Zap’ta çökecektir. Zap savaşı son savaştır. AKP-MHP faşizmini çökertecek savaştır. Artık bundan sonra AKP-MHP faşizminin saldıracağı, savaşacağı herhangi bir şey yok, onun için bir ölüm-kalım anı. Zap’ta yenildiğinde Ankara da çökecektir. Dolayısıyla AKP-MHP faşizmini çökertmek için Zap’ta zafer kazanmak gerekiyor. Bu temelde diyoruz ki AKP-MHP faşizmi başlattığı Zap saldırısında yenilecek, çökecek ve tarihe gömülecektir. Gerilla Zap’ta zafer kazanacak, bu özgür Kürdistan ve Demokratik Türkiye olacaktır” diye konuştu.