'Şenyaşar katliamını engellemeyen ve göz yuman suça ortaktır' 2022-04-29 09:13:13 URFA - Bakan, vali, kaymakam, emniyet müdürünün bulunduğu esnada Şenyaşar ailesinden 3 kişinin katledildiği Suruç Devlet Hastanesi soruşturmasına dair konuşan avukat Sevda Çelik Özbingöl, “Hastanede katliam yapılmasına engel olmayan, göz yuman kişilerin aynı zamanda görüntülerin çalınmasına da göz yumdu ve bu suça ortak” dedi.  Urfa'nın Suruç ilçesinde, 24 Haziran 2018 genel seçimleri öncesi Şenyaşar ailesine ait işyerine girerek 6 kişiyi silahla yaralayın ve ardından Devlet Hastanesinde baba Hacı Esvet Şenyaşar ile çocukları Celal ve Adil Şenyaşar’ı öldüren AKP Milletvekili Halil İbrahim Yıldız’ın korumaları ve akrabaları yaklaşık 4 yıl serbestçe dolaştı. Dönemin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Urfa Valisi Abdullah Erin, Suruç Kaymakamı Tarık Açıkgöz ve ilçe emniyet müdürünün gözü önünde işlenen cinayetten yıllar sonra Fakıbaba, partisiyle yaşadığı çelişkilerden kaynaklı pişmanlığını dile getirdi.    İŞ YERİNDE 3 HASTANEDE 14 MERMİ!   Devlet hastanesinde işlenen cinayette güvenlik kameraları kayıtları ve kan izleri ile tüm deliller, yetkililerin gözü önünde karartıldı. Yaklaşık 4 yıldır “gizliliğin” korunduğu hastane dosyası kapsamında, 22 Nisan Cuma günü gözaltına alınan 11 kişinin ifadeleri incelendiğinde de, görüntülerin çalındığı belgelendi. İş yerinde vücuduna isabet eden 3 mermi ile yaralanan, ancak otopsi raporuna göre vücudundan 17 mermi çıkarılan Adil Şenyaşar, boğazı kesilen Celal Şenyaşar, başı sert cisimler ile ezilen baba Hacı Esvet Şenyaşar’ın otopsi raporları, hastanede ne denli şiddetli bir katliamın gerçekleştiğini gözler önüne serdi.    Şenyaşar ailesinin avukatı Sevda Çelik Özbingöl, Suruç Devlet Hastanesi’nde yaşanan katliam, yaklaşık 4 yıl sonra gözaltına alınan 11 kişiden 4’ünün tutuklanması ve ailenin sürdürdüğü Adalet Nöbeti’ne ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.   ‘İDDİALARIMIZ DOĞRULANDI’   Katliamın aynı gün olmasına rağmen dosyanın işyeri ve hastane boyutu ile iki dava dosyasına ayrılmasına tepkisini sürdüren Özbingöl, işyeri dosyasında karar çıktığını ve İstinaf mahkemesinde beklediğini, ancak 4 yıldır hastane dosyasında “gizliliğin” korunduğunu kaydetti. 22 Nisan Cuma günü yapılan gözaltılar ile birlikte ilk defa dosyada somut bir adım atıldığını belirten Özbingöl, “Biz mağdur taraf olmamıza rağmen 4 yıldır bizimle bir belge ve bilgi paylaşılmıyor. Bizim için önemli olan husus bu dosyada adaletin gerçekten tecelli etmesi üzerine kurulu. İlk günden bu yana delillerin karartıldığını, kamu olanakları kullanılıp bu saldırının gerçekleşmiş olduğu iddiamız vardı. Bu iddiamız son yapılan gözaltı ve ifadeler ile iddia olmaktan çıktı. Tutuklanan şahıslar mülki amirler ile birlikte olduklarını belirterek, bizim iddialarımızın doğru olduğunu ikrar etmiş oldular” diye konuştu.   ‘VAHİM GERÇEKLİK’   Katliamın gerçekleştiği tarihte hastanede bakan, vali, idari amirler ve kolluk güçleri olduğunu hatırlatan Özbingöl, “Çok vahim bir geçeklik var. Ya güç dengelerinden kaynaklı bu olayı önleyemediler, ya da bir şekilde bu olay önlenmedi ve bu saldırının gerçekleşmesi sağlanmış oldu. Gerek kastı gerekse de ihmali ile bu dosyada ciddi anlamda kamu personelinin ve kolluk gücü birimlerinin sorumlulukları olduğunu düşünüyoruz. Ki bu şekilde komplike bir saldırıyı kolluğun önleyememesi mümkün gözükmüyor. Göz yumulan, engellenemeyen bir saldırı gerçekliği söz konusu” dedi. Hastanenin güvenlik kamera kayıtlarının imha edildiğini belirten Özbingöl, “Delillerin karartılması için bahsi konu işlemler birkaç dakikada ya da kısa bir sürede gerçekleşecek işlemler değil. Hastanede bulunan görüntülerin yerinden çıkarılması için ciddi bir zaman gerekliliği söz konusu. Hastanede katliam yapılmasına engel olmayan, göz yuman kişilerin görüntülerin de çalınmasına göz yumduğu, bu suça ortak olduğu vahim bir gerçeklik ile karşı karşıyayız” diye belirtti.    ‘KAMU KURUMUNA SALDIRILDI’   Hastanede gerçekleşen saldırının sadece Şenyaşar ailesi fertlerine yönelik olmadığına dikkati çeken Özbingöl, bir kamu kurumuna karşı da saldırı gerçekleştiğini vurguladı. Kamu kurumu olan hastane ve yaralıların taşındığı ambulansların da saldırıya uğradığını hatırlatan Özbingöl, “Ambulansların içinde sağlık personelleri varken saldırılar gerçekleştirildi. Görgü tanıkları olan sağlık emekçileri de ciddi bir saldırı ile karşı karşıya kaldılar. Silahların sıkıldığı, hiç kimsenin can güvenliğinin olmadığı bir gerçeklik vardı. Saldırıya tanıklık eden personellerin tayinlerini istemeleri, istifa etmeleri bunu gösteriyor. Sağlık Bakanlığı, hastane yönetimi ve mülki amirliklerin de bu dosyanın tarafı olacak şekilde davaya sahip çıkmalarını arzu ediyoruz. Dava dosyasında gizlilik korunuyor, dava dosyası açıldığında kurumların bu davaya müdahil olmaları gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.    ‘SORUMLULUK KAPSAMI GENİŞ’   Katliamda saldırıyı gerçekleştirenler kadar; saldırıya göz yuman ve saldırının olmasına katkısı bulunan kamu personellerinin de sorumluluğu olduğunun altını çizen Özbingöl, şöyle devam etti: “Kolluğun görev ve sorumlulukları bu tarz saldırıları önlemektir. Önleme gücü bulunan bir saldırı eğer önlenmediyse hem ihmali hem de kasti olan kişilerin sorumlulukları bulunduğunu düşünüyorum. Sadece saldırıyı gerçekleştirenler değil, önlemeyen, akabinde delillerin karartılmasına göz yuman, delilleri karartan herkes sorumlu. 4 kişi tutuklandı, ancak hem biz hem ailenin talebi adaletin gerçekleşmesi üzerine kuruluydu. Ancak delillerin karartıldığı bir aşamada yürütülecek etkin bir soruşturma ve kovuşturma çıkmaz. Adalet beklentisinin gittikçe düştüğü bir yargılama ile karşı karşıya kalacağız. Biz o yüzden sorumluluk kapsamının daha geniş olduğunu düşünüyoruz.”    ‘SIRADAN BİR AİLE YAPAMAZ’   Katliamı gerçekleştiren kişilerin kamu gücünü kullandıklarını vurgulayan Özbingöl, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sıradan iki ailenin kavgasından bahsetmemiz mümkün değil. Şenyaşar ailesine dönük gerçekleşen saldırıda bir tarafın kamu imkanları ve olanaklarına sahip olarak gerçekleştirdiği bir saldırı söz konusu. Gerek aile içinde vekil bulunması, korucu olarak çalışıyor olmaları, gerekse de farklı şekilde sahip oldukları kamu olanakları, bu dosyada bir tarafın işlediği suçun bugüne kadar gizlenmesine vesile olan sebeplerden bir tanesi. Bugün herhangi bir aile eğer arkalarında devlet gücü yoksa bir hastaneyi basıp 3 kişiyi vahşice katledip, görüntüleri yok edemez. Bunu yapabilmek için kolluğun gözetiminde kamu olanaklarına sahip olmak gerekiyor. Bu yapılanlar sıradan birkaç insanın yapabileceği şeyler değil. O yüzden biz organize ve kamu güçlerini arkasına alan bir güç ile bu saldırıyı gerçekleştirdiklerini düşünüyoruz.”    DEMOKRATİK KURUMLARA ÇAĞRI   Emine Şenyaşar ve saldırıdan yaralı kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar’ın Urfa Adliyesi önünde 9 Mart 2021 tarihinde başlattığı Adalet Nöbeti’nin taleplerinin karşılanmadığı için devam ettiğini dile getiren Özbingöl, ailenin avukatları olarak son günlerde yaşanan gelişmelere dair bir basın toplantısı düzenleyerek kamuoyunu bilgilendireceklerini söyledi. Özbingöl, sözlerini şöyle tamamladı: “Saldırı gücünün boyutunun vahim olduğu böyle bir olayda meşru müdafaa hakkını kullanan Fadıl Şenyaşar’ın serbest bırakılması ve şu an adliye binası önünde nöbet tutan ailesinin yanında olması gerekiyor. Ailenin talepleri, mağdur edilen Fadıl’ın serbest bırakılması, olayın bütün ayrıntıları ile üzerindeki gizlilik kararını kaldırılarak etkin bir soruşturma yürütülmesi ve katliamı işleyen, göz yumanların yargı önüne çıkarılarak adaletin tecelli etmesi üzerine kurulu. Bizim aile avukatları olarak hukuki mücadelemiz devam ediyor. Aileye destek veren tüm kurum ve kuruluşları bu desteklerini bundan sonra da göstermeleri gerektiğini, hepimizin yaşam hakkına saldırı gerçekliğinden de yola çıkarak bu dosyaya açıldığı zamanda müdahil olmalarını istiyoruz. Bizim adalet mücadelemiz devam ediyor.”   MA / Emrullah Acar