Gazeteci Doğan: Efrîn büyük bir cezaevine dönüştürüldü 2022-06-02 09:32:50   URFA - Türkiye ve bağlı çete gruplarının denetiminde bulunan Efrin’in büyük bir cezaevine dönüştüğünü belirten gazeteci Zeynep Doğan, bölgeye yönelik saldırıların hedefinin de inşa edilen alternatif sistem olduğunu söyledi.    AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın açıklamasıyla gündeme gelen Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı girişimi, gözleri Suriye sahasındaki güçlere çevirdi. Türkiye'nin Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî'ye girmesi ardından Erdoğan'ın söylemleri, sahadaki aktörler tarafından ciddiyetle ele alındı. Türkiye’nin bölgeye yönelik saldırılarında en çok etkilenenler ise kadınlar ve çocuklar oldu. Uzun zamandır Kuzey ve Doğu Suriye’de araştırmacı gazetecilik yapan Zeynep Doğan, Kobanê savaşı ardından yaşanan gerçekliğe ve kadın şahsında verilen mücadelenin aynı zamanda tanığı.    ‘KADIN DİRENİŞİ FEODAL KALIPLARI KIRDI’   DAİŞ'e karşı Kobanê’de cepheye ilkin kadınların koştuğunu belirten Doğan, savaşın yıkıcı koşullarından en çok etkilenenlerin çocuklar ve kadınlar olduğunu ifade etti. O süreçte doğan birçok bebeğin içine soluduğu ilk havanın kan ve barut kokusu olduğunu dile getiren Doğan, "Kürt toplumu feodal özelliklerini o gün savaşta ön saflarda duran YPJ’li kadınların iradesi ile kırabildi. Kadına karşı olan güvensizlik, yani ‘kadının elinden her iş gelmez’, ‘silah kaldıramaz, savaşamaz’ algısını o gün kadınlar kırdı. YPJ şahsında toplum gördü ki kadın her şeyi yapabiliyor. Burada kadın da kendine güvendi ve bu bilince vardı. Bu durum halkta da bir etki yarattı. YPJ’li kadınlar bu coğrafyadaki bütün feodal kalıpları kırdı” diye konuştu. Rojava’da Kobanê savaşı ardından demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir perspektifle hızla bir sistem inşasına geçildiğini söyleyen Doğan, yaratılan yeni sistemin “Kadının eşit temsiliyet ve katılımı”, “Yerinden demokrasi”, “Komünal ekonomi”, “Toplumsal öz savunma” gibi temel ayaklara dayandığını ifade etti.    ‘KADIN HER ALANDA’   Yaratılan sistemin, sadece Kuzey ve Doğu Suriye için değil, bütün bölge, hatta dünya halkları için alternatif bir model olduğunun altını çizen Doğan, “Rojava’ya ilk adım attığınız andan itibaren, her tarafta karşılaştığınız kadın siyasetçiler, kadın savaşçılar, asayiş görevlileri, dernek, kurum yöneticileri kadının buradaki yerine dair net bir çerçeve oluşturuyor. Her bir kurumun mutlaka eşbaşkanlık sistemiyle yönetilmesi, cins kotası uygulamasıyla yönetim organı ya da Meclis'te erkek ve kadın eşit sayıyla temsil ediliyor” ifadelerini kullandı.   KADINLARIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ   Kuzey Doğu Suriye’de 2005 yılında kurulan ve BAAS Rejiminin baskılarına karşı kadınların özgürlük mücadelesini esas alan Yekîtiya-Star’ın Rojava Devrimi'nden sonra Kongreya Star’a dönüştüğünü belirten Doğan, bu sürecin kadınların yıllardır bu coğrafyada verdiği mücadeleyi nasıl büyüttüklerinin en belirgin örneği olduğunu söyledi. Rojava devriminin, sadece işgal saldırılarına karşı direnişi değil, aynı zamanda alternatif bir sistem inşası ile bütün dünyaya ilham olduğunu belirten Doğan, “Bölgenin bu denli saldırıya maruz bırakılmasının bir nedeni de budur. Tasfiye edilmek istenen bu anlamda Kürtlerin öncülüğünü yaptığı 3’üncü yol çözümüdür” dedi.    EFRİN   “Kendilerinin eğittiği ve finanse ettiği DAİŞ çetelerinin Rojava’daki yenilgisini halen hazmedemeyen Erdoğan, geçtiğimiz gün yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı ardından Rojava'ya dönük saldırı sinyalleri verdi” diyen Doğan, saldırının amaçlarına dair şunları söyledi: “Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırılar 20 Ocak 2018’de Efrîn’e yapılan işgal operasyonuyla başladı. Rojava Devrimi sonrası alanda gerçekleştirilmek istenen toplumsal, zihinsel ve kültürel devrimin önünün alınması temelinde de her türlü kirli uygulama devreye konuldu. Bunun ilk pratik sahası da Efrin oldu. Türkiye 2 yıldan beridir ÖSO çeteleriyle burada. Bu süreçte sivillere uygulanan insanlık dışı muameleler, kadınlara ve çocuklara yapılan işkence, taciz, tecavüz, kaçırma ve tutuklamalar DAİŞ’i aratmıyor. Gün geçmiyor ki Efrin’de Türkiye güdümündeki çeteler tarafından bir kadın katledilmesin ya da kaçırılmasın. Türkiye ve beraberindeki paramiliter çeteler, bölgede demografik yapıyı değiştirmekle kalmayıp Efrin merkezinde ve kırsalında kurduğu gizli işkence zindanlarında binlerce kadını esir tutmaktadır.”    KADININ ADI YOK   Efrîn İnsan Hakları Örgütü’nün 17 Ocak 2022’de açıkladığı son verileri aktaran Doğan, “Buna göre, 18 Mart 2018’den bu yana 300 binden fazla sivil Efrîn’den göçertildi. Farklı bölgelerden yaklaşık 400 bin kişi Efrîn’e yerleştirildi. 4 yıl içerisinde 2 bini kadın olmak üzere 8 bin 88 kişi kaçırıldı.    Yine 84 kadın katledildi, 6 kadın intihara sürüklendi ve 70 kadın ise tecavüze maruz kaldı. Bilançoya göre 655’den fazla yurttaş katledildi. 303’ü çocuk, 213’ü kadın olmak üzere 696’dan fazla kişi yaralandı. Kaçırılan kadınlardan bazıları büyük fidyelerle serbest kalırken 3 bin 500 kişinin akıbeti ise bilinmiyor. Aralarında 18 yaş altı kadınların da bulunduğu 400 kadın, çeteler tarafından işkence, cinsel şiddete ve zorla evlendirmeye maruz bırakıldı” bilgilerini verdi.   ‘KADINLARA İŞKENCE EDİLİYOR’   Paramiliter çetelerin özellikle kadınlar üzerinden yürüttükleri politikaları anlatan Doğan, şöyle konuştu: “Çeteler kadınlar için parçala, kendine ait kıl, yönet yöntemi kullanıyorlar. Bunlara yönelik Birleşmiş Milletler Komitesi 15 Eylül 2020’de bir raporunda Efrîn’de işlenen savaş suçlarını dile getirdi. Raporda, ‘Suriye Ulusal Ordusu (ÖSO) kaçırma, taciz, işkence ve tecavüz gibi savaş suçları işlemiştir’ denilmesine ve Efrin’de işlenen bu savaş suçları net olmasına rağmen hiçbir adım atılmış değil. Kürt kadınları orada çeteler tarafından her türlü işkencelere maruz bırakılıyor. YPJ’nin Efrîn’de kurulması ve kadınların güçlenmesinin merkezi olarak görüldüğü için Efrîn’in kadınlarına çeteler tarafından özellikle zulmediliyor.”   Efrin’in büyük bir cezaevine dönüştüğünü söyleyen Doğan, açılan cezaevlerinde ise çoğunlukta kadınların tutulduğunu söyledi.   CEZAEVLERİ   Efrin merkezinde birçok cezaevi olduğunu ve bunlardan 4’ünün direkt olarak Milli İstihbarat Teşkilatı denetiminde olduğunu ifade eden Doğan diğer cezaevlerine dair bilgileri şöyle aktardı: “Bunlardan biri, Necarların (Marangozlar Caddesi) yeri denilen mevkide bulunan ve Cephe El Şamiyê’nin denetiminde olan cezaevidir. Bu cezaevinde sadece Kürt tutuklular bulunmakta. Bir diğer cezaevi Qeretepe köyünde yer alıyor. Burada daha önce YPG-YPJ içinde yer alan kişiler tutuluyor. Yine Efrîn’in Basutê köyünde bir cezaevi bulunuyor. Elqela Cezaevi olarak bilinen bu cezaevinde kadınlar çoğunlukta olup 400’den fazla tutuklunun bulunduğu biliniyor. Kadın bedeni üzerinde her türlü işkencenin yapıldığı bu cezaevi Firqet El Hamza tugayına bağlı. İşgal öncesi Şehîd Azîme okulu olarak hizmet gören işgal ardından özel timlerin kaldığı bu okulun ismi Komandos olarak değiştirildi. MİT ve çetelerin güdümünde çoğunlukla eskiden sivil milis olan tutuklulardan oluşan cezaevleri oluşturuldu."    Doğan'ın bilgisini verdiği diğer cezaevleri ise şunlar:   "* Elberd Cezaevi: Efrin merkezinde yer alan bu cezaevi Cephet Elşamiyê çetelerinin kontrolünde.. Edinilen bilgilere göre, kadınlar çoğunlukta olmak üzere Efrîn ve köylerinden kaçırılan insanlar da burada tutuluyor.    * Elkerama Cezaevi: Efrin’in en eski ve tarihi okullarından biri olan Elkerama okulu işgalden sonra cezaevi yapıldı. Türkiye’ye bağlı Feylaq Elşam çeteleri tarafından yönetilen bu cezaevinde her türlü işkence yapılırken özellikle kadınlar için özel işkence odaları kurulmuş.    * Girtigeha Dadgehê (Mahkeme) Cezaevi: Efrin merkezinde bulunan tarihi Mahkeme binası cezaevine çevrildi. Bu zindanda özellikle Efrin merkezinden ve köylerinden kaçırılan kadınlar tutuluyor. Cezaevi, Cephet Elşamiye çeteleri ve MİT üyeleri tarafından yönetilmektedir.   * Tirînde Cezaevi: Efrin merkezde bulunan bu cezaevi direkt MİT üyeleri tarafından yönetiliyor. Burada her türlü bedensel ve psikolojik işkence yapılıyor.    * Ezhar Cezaevi: Ehrar Elşarqiye denetiminde olan Ezhar cezaevi Efrin merkezinde yer alıyor. Efrin merkezi ve çevre köylerinden kaçırılanların bulunduğu bu cezaevi diğer birçok cezaevi gibi MİT kontrolünde.    * Eşrefiye Cezaevi: Efrin merkezinde bulunan ev görünümlü bir cezaevi. Ev, Efrin’in en eski ve tarihi evlerinden biri olup hırsızlık yapan silahlı bir grup çete tarafından kontrol ediliyor. Edinilen bilgilere göre, bu zindan hırsızlık yapan çete grubunun sözde komutanlarından İdris tarafından yönetiliyor. 4 odadan oluşan cezaevinde her odada 60’tan fazla tutuklu bulunuyor.   * Mahmudiye Cezaevi: Efrin’in ilçelerinden olan Mahmudiye’de bulunan cezaevi Elhemzet çeteleri tarafından kontrol ediliyor. Çok sayıda tutuklunun bulunduğu Mahmudiye cezaevinin iki bölümünde kadınlar tutuluyor.”    ‘ÖRGÜTLÜ VE GÜÇLÜ BİR DİRENİŞ’   Efrin’de yaşanan tüm hak ihlallerine bir gazeteci olarak ilk elden şahit olduğunu söyleyen Doğan, Erdoğan’ın bugün Kuzey ve Doğu Suriye’ye yeniden bir savaş hazırlığında olmasına tepki gösterdi. Doğan, “Erdoğan bir kez daha her yönüyle yaşadığı kaosu perdelemek için yönünü Rojava’ya vermeyi hedefliyor. Kadınlar başta olmak üzere tüm Rojava halkı Türkiye’nin saldırı tehditlerini ciddiye alıyor. Buna karşın da sadece askeri yönden değil; toplumsal, siyasal, diplomatik her yönden Rojava halkı büyük bir direniş göstermeye hazır. Çünkü bu halk 2018 Efrin sınavını mücadele azmiyle geçti. Yine 2019 Serêkaniye, Girê Spî saldırılarında köklü tecrübeler kazanıldı. 2022’de gelişebilecek saldırılara karşı gösterilecek mücadele ve karşı koyuş, Efrin, Serêkaniye ve Girê Spî gibi olmayacaktır. Daha örgütlü ve güçlü bir direniş gösterilecektir” diye konuştu.    MA / Ceylan Şahinli