Gazeteci Kav: KDP AKP oldu 2022-06-07 07:56:13   HABER MERKEZİ - Türkiye’nin saldırılarıyla yayılmak istediğini belirten gazeteci Fuat Kav, “Barzaniler kesinlikle Erdoğan ailesi, KDP AKP, ‘Mesut Erdoğan’ konumuna gelmişlerdir. Bu bağlamda kaderleri birbirlerine bağlı” dedi.    Türkiye’nin KDP işbirliğiyle Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Avaşîn, Metîna ve Zap bölgesine dönük başlattığı saldırı devam ederken,  AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu kez de Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırı sinyali verdi. Yapılan açıklamalarla birlikte Minbic ve Til Rıfat her gün saldırıların hedefi olurken, gazeteci Fuat Kav, Türkiye’nin Kürtlere yönelik saldırıları ve KDP’nin tutumunu değerlendirdi.     KÜRTLERİN ORTADAN KALDIRILMASI   Türkiye’nin Kürt sorununu inkâr-imha ve soykırımla bitirme anlamında kendisini birinci derecede muhatap olarak gördüğünü kaydeden Kav, “Esas yaklaşım Kürt sorunudur, Kürtlerin bir statüye kavuşmaması, Kürt gerçekliğinin ortadan kaldırılmasıdır. Konsept Kürt halkını ve ona öncülük eden hareketin imha edilmesidir” dedi.    YOL VE YÖNTEM DEĞİŞTİRİLDİ   Yumuşak siyasetle, diyalogla, esnek tutumla Kürt hareketinin tasfiyesi olmayınca bu sefer tamamen askeri güç ekseninde bir yaklaşım geliştirildiğini anımsatan Kav, şunları söyledi: “Eğer barış sürecinde özgürlük hareketi ve PKK Lideri Abdullah Öcalan, AKP ve devletin ne yapmak istediğini doğru okumamış olsaydı, kesinlikle o zaman özgürlük hareketi tasfiye olurdu. Ancak Öcalan ‘Beni ne sanıyorsunuz, beni kandırabilir misiniz? Kırk yıldır Ortadoğu’da askeri ve politik bir mücadeleye önderlik yaptım’ deyince, Dolmabahçe’de kurulan masa Erdoğan tarafından devrilip barış denilen süreç tamamen son buldu. Erdoğan, imha konseptinin yönünü, onun yol ve yöntemini değiştirdi. Çöktürme denilen askeri eksenli konsept bu süreçte devreye sokuldu, o günden bugüne kadar farklı uygulamalarla devam ediyor.”    NEO-OSMANLICILIK    Saldırıların başka bir nedenin ise Neo-Osmanlıcılık politikası olduğunu kaydeden Kav, “Yeni Türkiye’nin adı Neo-Osmanlıcılıktır. Neo-Osmanlıcılık işgaldir, talandır, birkaç kıtayı yeniden ele geçirme gerçekliğidir. Erdoğan, Lozan Antlaşması’nı hiçbir zaman kabul etmedi ve ‘Reelde kabul etmek zorunda olduğumuz Lozan Antlaşması bizim gönlümüzdeki gerçek Misakı Milli sınırlarımız değildir’ dedi. Bunu da tüm dünyaya duyurdu. Yeni Osmanlıcılık siyasetinin kalbi Irak ve Suriye’dir. Ötesi de var, ancak kısa vadeli hedefi bu iki ülkedir ve doğal olarak Kürdistan’dır. Türkiye çeşitli gerekçe ve yalanlarla bu ülkeleri işgal etti. Erdoğan ‘Şartlarım yerine getirilirse çıkarım’ diyor. Ama öyle değildir. Türkiye işgal ettiği yerlerden asla çıkmaz, çünkü konsepti ve hedefi işgaldir. ‘Teröre karşı mücadele etme’ hikayedir” diye konuştu.     ZAP’IN HEDEFLENMESİ   Zap’ın hedeflenmesinin uzun bir hazırlık, yapılanma ve konsept ekseninde yapılan bir saldırı olduğuna dikkat çeken Kav, “Zap-Metîna ve Avaşîn alınırsa oradan Gare’ye, daha sonra Kandil’e, ardından da tüm alanları kapsayan topyekûn bir saldırı planlanacaktır. Daha önceki saldırı ve harekatlar daha çok vurma geri çekilme, kısa sürede alan tutma, gözdağı verme, psikolojik olarak üstünlük sağlama, gerillanın harekat alanını daraltma temelindeyken, Zap hamlesi ise stratejiktir, kalıcıdır, indirmenin yapıldığı yerlerde karakol kurma ve uzun sürede alanda kalmadır” diye konuştu.     ‘MESUT ERDOĞAN’ KONUMUNA GELMİŞLER   KDP’nin gerçekliği yeni ifade edilen bir durum olmadığını belirten Kav, şu ifadeleri kullandı: “Kürtlükle ifade edilen algı bu gerçekliği görülmesinin önünde bir perde oluşturdu. Yoksa kırk yıl önce KDP’nin oluşum halindeki kimliğinin, ideolojik yapısı ve tarihsel gelişim sürecinin analizi, çözümlenmesi yapılmıştı. ‘İleride Kürdistan’da mücadele geliştiğinde devlet bu gücü, yani KDP’yi mücadele verenlere karşı kullanacaktır’ denilmişti. Gelinen nokta budur. Esas ihanet ideolojiktir. Bunun politik karşılığı AKP-MHP ekseninde kendi yol haritasını belirlemektir. Köy kurucuları neyse KDP de odur. KDP sadece özgürlük hareketine karşı savaşmıyor ki, Kürdistan adına kim ki doğru bir adım atmışsa ona karşı savaşmıştır. İran KDP’sine, YNK’ye, Doktorların hareketine karşı da savaşmıştır. Sadece Saddam’a karşı savaşmamıştır, bu kadar. Bu anlamda KDP gerçekliği tehlikelidir. Tehlikeli olduğu oranda da aynı zamanda içi kof ve anlamını yitiren bir kabuğa dönüşüyor. Barzaniler kesinlikle Erdoğan ailesi, KDP AKP, ‘Mesut Erdoğan’ konumuna gelmişlerdir. Bu bağlamda da kaderleri birbirlerine bağlı. AKP-MHP giderse ne olur? Büyük ihtimalle büyük bir yargılama sürecine tabi olurlar. KDP Güney’de kaybederse ne olur? O da yargılanır. KDP artık kendisi değil Türk ordusunun yerel düzeyde, Kürdistan’da örgütlenerek özgürlük mücadelesine saldırtılan bir kontra gücü haline geldi.”   MA / Ferhat Çelik