Altıncı Yargı Paketi'ne şerh: Otoriterleşme yasama alanında da yaşanıyor 2022-06-13 16:40:14   ANKARA - Adalet Komisyonu’nda kabul edilen ve 6’ncı Yargı Paketi olarak sunulan kanun teklifine HDP ve CHP şerh düştü.    Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edilen “6’ncı Yargı Paketi” olarak nitelendirilen 24 maddelik “Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne muhalefet şerh düştü.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adalet Komisyonu Mehmet Rüştü Tiryaki, Abdullah Koç ve Züleyha Gülüm’ün imzasıyla verilen şerhte, mevcut ekonomik ve politik koşullarda hukuk ve yargının sorunları ve bu sorunların çözüme kavuşturulması bazı kanunlarda değişiklik yapılması ile giderilebilir bir durum olmadığı belirtildi. Yargının güvensizliği ve bağımsız olmadığına dikkat çekilen şerhte, torba yasa yapımı bir kez daha eleştirildi. Torba yasanın evrensel hukuk normlarına aykırı olduğu dile getirilen şerhte, “Ülkede her alanda yaşanan otoriterleşme ve tekelleşme, yasama alanında da yaşanmaktadır” denildi.   HDP’li siyasetçilere yönelik yargı baskısı, parti kapatma ve muhaliflere dönük yargı sopasına dikkat çekilen şerhte, şu ifadeler yer aldı: “Mahkemeler tutuklu muhalifleri serbest bırakmamak için AİHM kararlarına uymamaktadırlar. AİHM’nin Selahattin Demirtaş’ın başvurusu hakkında verdiği ihlal kararının içeriği ve bu karara uyulmaması bunun en canlı örneğidir. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, infaz yakmalar ve taraflı ATK kararlarına dayanılarak hasta tutsakların tahliyelerinin engellenmesi, işkence vakalarının cezasız kalması ve saydığımız tüm hukuk dışı uygulamalar taraflı yargı sisteminin yarattığı sorunlardan sadece bir kaçıdır.    BAHTİYAR ÇOLAK ŞERHTE   HSK ile ilgili bahsettiğimiz sorunlara en yakın örnek Kobanê Kumpas davasına bakan heyetin başkanı Bahtiyar Çolak’tır. Bahtiyar Çolak’ın adı ilk olarak Elazığ’da baktığı davalarla kamuoyunda duyulurken HSK tarafından jet bir kararname ile Ankara’ya atanması ile dikkat çekmiştir. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görev yapan hâkim bu sırada pek çok kritik davanın da hâkimi olmuştur. Eski eş genel başkanlarımız ve MYK üyelerimizin yargılandığı Kobanê Davasının yargılamaları esnasında hukuka aykırı tutum ve tavırları nedeniyle pek çok kere HSK’ye şikâyet edilmesine mukabil aleyhine tek bir işlem dahi yapılmamış, tutukluların reddi hâkim talepleri ise reddedilmiştir. Kendilerini ‘Derin devletin ticari istihbarat’ ayağı olarak tanıtarak dolandırıcılık yaptıkları öne sürülen 'Atadedeler' çetesine yönelik soruşturmada gözaltına alınıp hakkında ev hapsi tedbirine hükmedilmiştir.   DANIŞTAY ÜYELERİNİN GÖREV SÜRELERİ   Danıştay üyelerinin görev sürelerinin uzatılmasını içeren 16’ncı maddesinin gerekçesinde ‘iş yükünün’ gösterilmesi inandırıcı bir gerekçeden uzaktır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, Danıştay içerisinde seçim ile belirlenmesi gerekliyken hem dairelerin hem de mevcut kurulun seçim yapılmadan 4 yıl daha devam etmesinin önünün açılması açıkça Anayasaya ve yargı bağımsızlığına aykırıdır. İdareyi denetlemesi gereken Danıştay adeta İdare tarafından denetlenmeye çalışılmaktadır. Söz konusu mevcut üye yapısıyla Kurulun, en yakın örnek olarak İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili kararlarında Cumhurbaşkanlığı lehine tavır koyduğu düşünülecek olursa yürütmenin, kendi lehine karar alabilecek mevcut üye sayısı ve yapısında değişiklik olmamasını sağlamaya çalıştığı ve kurulda sayısal olarak iktidar ağırlığını devam ettirme çabasında olduğu aşikardır.    KİMLER DÜŞÜRÜLECEK?   Yine teklifin 18’nci maddesi ile Yargıtay’a ilişkin düzenleme de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu üye sayısının 8 asıl ve 4 yedek üyeye düşürülmesi öngörülmüştür. Sadece yakın zamandaki gelişmelere bakacak olursak; Türkiye’deki en kritik politik dosyaların savcısı olan Eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, Yargıtay üyeliğine seçilmesinin üzerinden 2 ay geçmeden Cumhurbaşkanı tarafından AYM üyeliğine adeta atanmış Çorum Eski AKP İl başkanı Kenan Yaşar da AYM üyesi olmuştur. Yine Anayasa ve AİHM kararlarını tanımamasıyla bilinen, İstanbul Çağlayan adliyesinde dosyaya göre mahkeme dolaştırılan Akın Gürlek’in Adalet Bakanı yardımcısı olarak atanması ve sürpriz bir biçimde Sayıştay adaylığına başvuran Eski İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce’nin, Sayıştay kontenjanından AYM üyesi olan Hicabi Dursun’dan Ekim 2022’de boşalacak olan koltuğa getirileceği haberleri birlikte düşünüldüğünde Yüksek Yargı’nın her kademesinde uzun vadeli bir planlamaya gidildiği görülmektedir. Dolayısıyla Yargıtay Başkanlık Kurulunda düşürülecek üyelerin kimler olacağı hususu da oldukça şaibe uyandırmaktadır.   YENİDEN SEÇİLEMEME KALDIRILIYOR   Teklifte yer alan 19’uncu maddeyle, 2797 sayılı Kanunun 33’üncü maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Teklifle 2797 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde yapılan değişikliğin zorunlu sonucu olarak 33’üncü maddesinde de değişiklik yapılması öngörülmektedir. Ayrıca Kurula seçilenlerin bir seçim dönemi geçmeden yeniden seçilememelerine ilişkin hüküm kaldırılmaktadır. Teklif Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na seçilenlerin bir seçim dönemi geçmeden yeniden seçilemeyeceklerine yönelik hükmü yürürlükten kaldırmaktadır. Böylece, Yargıtay üyeliği yapmış kişilerin tekrar aday olup tekrar üye olabilmesinin önü açılmaktadır.   ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ   Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanması bakımından bir reformun yapılması kaçınılmaz görünmektedir. Kuşkusuz böyle bir reformun ilk aşamasını, 1982 Anayasasının yargı ile ilgili hükümlerinin gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi oluşturmalıdır. Yapılacak anayasa değişikliklerinde hedef, hukuk devletini bütün gerekleriyle birlikte hayata geçirmek olmalıdır. Demokratik bir yargı sisteminin kurulabilmesi, yargı bağımsızlığının güvence altına alınabilmesi ve savcılık faaliyetlerinin etkinliğinin sağlanabilmesi için hiyerarşiden arındırılmış ve kendi idaresini sağlayan bir yargıyla bu prensiplere uygun bir hukuk düzeninin oluşturulması gerekir.”   CHP: SORUNLARIN KAYNAĞINI GİZLENİYOR    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) komisyon üyeleri Zeynel Emre, Tufan Köse, Rafet Zeybek, Turan Aydoğan, Alpay Antmen ve Süleyman Bülbül imzalı muhalefet şerhinde, AKP’nin cemaat ile ortaklığı sonrası yargıda karadelik açıldığı vurgulandı.   Yargıda 66 reform paketi sunulmasının dahi çözüm olmayacağı vurgulanan şerhte, “Türk yargı sistemine güvenin her geçen gün erimesi ve sistemde telafisi zor zararlara yol açılmasının yapısal bir sorun olan yargının siyasallaşmasından kaynaklandığı, artık saklanamaz, paspasın altına süpürülemez bir gerçek olarak orta yerde durmaktadır. Yargı reformu' adı altında açıklanan paketlerin sadece önüne konulan numara isimleriyle anımsanmaması için yapılması gereken ilk iş, yukarıda aktardığımız yönde bir zihniyet değişimidir. Aksi durumda değil 6. Yargı Paketi, 66'ncısı da uygulamaya konulsa çözüm olmayacaktır” diye kaydedildi.   KANUN TEKLİFİ   Adalet Komisyonu'nda kabul edilen teklife göre; iki yıl olan hâkim ve savcı adaylığı süresi, 'hâkim ve savcı yardımcılığı' adı altında üç yıla çıkarılacak. Bu üç yıllık süre, temel eğitim, görev ve son eğitim olmak üzere üç döneme ayrılacak. Hâkim ve savcı yardımcıları, son eğitim döneminin ardından yazılı ve sözlü sınava tabi tutulacak. Tapu müdürlüklerinin yanı sıra noterlerde de taşınmaz satış yapılabilecek. Türk Ceza Kanunu'nun 'Fiyatları Etkileme Suçu' bölümünde yer alan 'işçi ücretlerinin veya besin veya malların değerlerinin artıp eksilmesi sonucunu doğurabilecek bir şekilde ve bu maksatla yalan haber veya havadis yayan veya sair hileli yollara başvurma' suçundaki 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası 1 yıldan 3 yıla çıkarılacak. 'Belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınarak kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olma' suçundaki 6 aydan 2 yıla kadar olan hapis cezası ise 1 yıldan 3 yıla yükselecek.