İki kardeşini, bir kızını kaybetti: Baskılar devam ediyor 2022-06-18 09:06:56   ŞIRNAK - Göç ile başlayan devlet baskıları nedeniyle PKK’ye katılan iki kardeşi ve kızını kaybeden Makbule Paksoy, “Çocuklarım da baskı altında doğdu, küçük yaşlarda bu zulümle tanıştılar. Yıllardır süren baskı, bugün de devam ediyor” dedi.    Devletin 1990’lı yıllarda konsept haline getirdiği Kürtlere yönelik baskılar, bugün AKP’nin savaş politikalarıyla sürdürülüyor. Devletin baskılarından nasibini alan Şırnak’ın Uludere ilçesinde yaşayan Paksoy ailesi, 1990’lı yıllarda köylerinin boşaltılmasıyla Hatay’a göç etmek zorunda kaldı. Küçük yaşta evlendirilmesiyle zorlu yaşamı başlayan Makbule Paksoy (60), hayatının yarısını devlet baskılarına karşı mücadele ederek geçirdi. 1998 yılında tekrar döndükleri Uludere’de yaşayan Makbule Paksoy, devlet baskıları nedeniyle başlayan zulmün halen devam ettiğini, geçen 30 yılda iki kardeşini, bir kızını kaybettiğini söyledi.    İKİ KARDEŞİ VE KIZI YAŞAMINI YİTİRDİ    Devlet baskılarına karşı 1995’te PKK’ye katılan Paksoy’un kardeşi Abdullah Yaman, 1999’da yaşamını yitirdi. Paksoy’un, 1999 yılında PKK’ye katılan kardeşi Fehime Yaman da 2016 yılında yaşamını yitirdi. Paksoy’un kardeşi Ali Yaman da devlet baskıları nedeniyle 1997 yılında Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldı. Paksoy’un ilk çocuğu olan Leyla Paksoy da 23 Mart 2015'te PKK'ye katıldı. Paksoy, 21 Kasım 2016'da Şehba'da çıkan bir çatışmada yaşamını yitiren kızı Leyla’yı anlattı.    SON SÖZÜ: SENİ ÇOK SEVİYORUM ANNE   Kızının gittiği gün kendisiyle vedalaştığını anlatan anne Paksoy, kızı Leyla’nın kardeşi Fehime’den 3 ay sonra yaşamını yitirdiğini söyledi. Paksoy, kızının kendisiyle vedalaşmasını, “Gelip bana sarıldı ve ‘anne hiçbir zaman unutma, seni çok seviyorum’ dedi. Son sözü bu oldu” sözleriyle anlattı.    ‘CESARETLİ VE BİLİNÇLİYDİ’   Kızının cesaretli ve bilinçli bir kişiliğe sahip olduğunu anlatan Paksoy, “Yüzü her zaman gülerdi. Hep güler yüzlüydü. Çok çalışkan ve disiplinli biriydi. Her akşam eve geldiğinde gelip boynuma sarılırdı.  Oğlum Ahmet hep gider Leyla’ya sarılır ve öperdi. Çocuklarım hepsi Leyla’yı bir ayrı severlerdi. Leyla’nın çocuklarla ilişkisi çok farklıydı, çok severdi onları. Hiçbir zaman kimsenin kalbini kırmazdı. İşlerini hiçbir zaman yarım bırakmazdı. Ne olursa olsun hep mutlu biriydi. Kararlı ve örgütlü biriydi” dedi.    KIZINI ŞARKILARLA ANIYOR    Kızını sürekli dinlediği “Dilê min Zagros e” şarkısıyla anan Paksoy, “Kızım hep bu şarkıyı dinlerdi, gidene kadar da dinledi. Her dinlediğim de kızım aklıma geliyor. Zilan ismini çok severdim. Kızım gittiğinde de adını ‘Zilan’ koydu. Bunu duyduğumda çok mutlu oldum ama bir o kadar da yüreğim yandı. Yaşadığım süre boyunca kızımı asla unutmayacağım. Hep yüzümü güldürürdü. Güçlü bir çocuktu. Bir arkadaş oldu” ifadelerini kullandı.    ZULÜM DEVAM EDİYOR   Çocukluğundan beri devlet baskılarıyla karşı karşıya olduklarını ifade eden Paksoy, “Biz devletin baskıları nedeniyle İskenderun’a göç etmek zorunda kaldık ve tekrar döndük. Çocuklarım da orada baskı altında doğdu ve küçük yaşlarda bu zulümle tanıştılar. Yıllardır süren baskı, bugün de devam ediyor” dedi.