Dedeoğulları katliamı: Delil çok, ‘adalet yok’ 2022-07-29 10:13:20   ANKARA - Dedeoğulları ailesinin katledilmesinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala adalet sağlanmadı. Mahkeme açığa çıkan onlarca delile rağmen yargılamayı tek kişiyle bitirme çabasında olsa da dava avukatları ve aile yakınları mücadeleyi bırakmamakta kararlı.   Konya’nın Meram ilçesinde Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın üzerinden bir yıl geçti. Bu süre zarfında dosyada hala adalet sağlanmadığı gibi faillerin çoğu ve işbirlikçiler de tutuklanmadı. Dedeoğulları ailesine yönelik katliamın ilk sinyali 12 Mayıs 2021’deki ırkçı saldırıda verildi. Saldırı sonrasında alınmayan önlemler nedeniyle olay daha sonra katliama dönüştü.   12 MAYIS IRKÇI SALDIRI   12 Mayıs’ta aralarında Çalık ve Keleş ailesinden de kişilerin bulunduğu kalabalık bir grup Dedeoğulları ailesine saldırdı. Saldırı sırasında grubun “biz ülkücüyüz sizi burada yaşatmayacağız” gibi ırkçı söylemlerde bulunduğunu, 30 Temmuz 2021’de katledilen Barış Dedeoğulları ajansımıza anlatmıştı. Irkçı saldırıda aileden 4’ü kadın, 7 kişiyi yaralandı. Ancak ırkçı saldırıyı gerçekleştirenlerden sadece Ali Keleş, Ayşe Keleş, Yahya Çalık, Lütfi Keleş, Şerife Çalık ve Veli Keleş tutuklandı. 12 Temmuz 2021’de görülen duruşmada Ayşe Keleş ve Şerife Çalık serbest bırakıldı ve koruma verildi. Mahkeme daha sonraki duruşmalarda ise Yahya Çalık ve Veli Keleş’i serbest bıraktı.   SAVCI- SANIK İŞBİRLİĞİ   12 Mayıs saldırısından sonra savcının tutuklanan 9 kişiye “Suçu 2 kişi üstlensin gerisi serbest kalır” dediği cezaevi görüşme kayıtlarında ortaya çıktı. Savcının yönlendirmesi sonucu Ali Keleş (Veli oğlu) ile Lütfi Keleş saldırıyı üstlendi, geriye kalan sanıklar ise tahliye edildi. Davanın ilerleyen süreçlerinde ortaya çıkan görüşme evrakları, telefon konuşmalarında savcının, sanıkları yönlendirdiği kanıtlandı. Dosyada şu an sadece savcının söylediği gibi suçu işleyen Ali Keleş (Veli oğlu) ile Lütfi Keleş tutuklu yargılanıyor.   CEZASIZLIK KATLİAMI GETİRDİ   Saldırıda yaralanan Barış Dedeoğulları, kendilerine yönelik saldırıların “sözlü tacize” döndüğünü ifade etmesine rağmen aileye koruma verilmedi. Saldırıdan sonra Ajansımıza konuşan Barış Dedeoğulları, “Her gün araçlarla evimizin önüne geliyorlar ve durup cinsiyetçi küfürler ediyorlar. Fiziksel saldırı olmasa da sözlü olarak taciz ve saldırılar devam ediyor. Bizim evimiz basıldı, saldırıya uğradık, tehdit edildik. Fakat saldırganlar kendilerine ‘koruma kararı’ çıkarttılar. Gelip rahatça evimizin önünde küfür edip çıkıp gidiyorlar” diye konuşmuştu. 12 Mayıs saldırısından sonra faillerin ceza almaması ve Dedeoğulları ailesine koruma verilmemesi 30 Temmuz saldırısına neden oldu. Saldırıyı gerçekleştirenlerin akrabası olan katil Mehmet Altun, 30 Temmuz 2021’de aileden Yaşar Dedeoğulları (65), Serap Dedeoğulları (36), Serpil Dedeoğulları (32), Sibel Dedeoğulları (30), İpek Dedeoğulları, Metin Dedeoğulları (45) ve Barış Dedeoğulları’nı (35) katletti.   KATLİAM ANI KAMERALARA YANSIDI   İlk saldırıdan sonra Dedeoğulları ailesi güvenlik gerekçesiyle evlerinin dışına güvenlik kamerası taktırdı. Bu kameralar sayesinde katliam tetikçisinin Altun olduğu öğrenildi. Görüntülerde katilin evden ayrılmadan önce yaralı olduğunu fark ettiği aile mensuplarına tekrar ateş ettiği ve evi yakmaya çalıştığı da görüldü. Evdeki kamera kayıtlarına göre katilin eve gelmesinden önce ve sonrasında görüntülerde farklı araçlar da var. Dava duruşmalarında ortaya çıkan görüntülerde, ailenin evinin önünde keşif amaçlı araçlar bulunuyor. Aile avukatları araçların tespiti için mahkemeye başvurdu. Katil Altun, olayı tek başına yaptığını iddia etse de katilin çalışmadığı halde katliamdan önce lüks otellerde konaklaması, araç kiralaması ve olaydan sonra katilin ailesine yapılan para yardımları, akıllara katilin finanse edildiğine dair sorular getirdi. Henüz bu sorular yanıtlanmış değil.   POLİS ALTUN’A YARDIM ETTİ, PAZARLIK YAPTI   Katilin söz konusu kamera görüntüleriyle tespit edilmesi üzerine katliamdan 6 gün sonra yakalandığı belirtildi. Davanın ilerleyen sürecinde katilin polisle teslim olmadan 3 gün önce 45 dakikalık görüşme yaptığı ortaya çıktı. Katil, polise “Beş kişiyi daha vuracağım öyle teslim olacağım” dediği ortaya çıktı. Yine davanın ilerleyen sürecinde katil Altun’un “Polis yalan söylüyor, yakalanmadım. Kendim teslim oldum” sözleri cezaevi telefon görüşmeleriyle ortaya çıktı. Altun cezaevindeki görüşmeler sırasında konuşmalarında, “Polisler ifademde bana yardımcı oldular”, “Polisler bana sarılmak için kendilerini zor tuttular”, “Çoğu polisler bunlar ölmeyi hak etti” gibi söylemlerde bulunduğu ortaya çıktı. Altun, dayısıyla cezaevinde yaptığı görüşme kayıtlarında, “Benim ifademi aldıktan sonra söylediler zaten. Çok değerli dayıların var dediler. Hatta sarılmamak için kendimizi zor tuttuk dediler de görevi yapmak için mecbur üzerine gittik dediler” ifadelerini kullanarak polisin kendisine yönelik desteğine dikkati çekti.   HEPSİNİ BİR BİR BIRAKTILAR   Keleş ve Çalık ailesinden çok sayıda kişi ile Altun’un ailesinden 3 kişi tutuklansa da peşi sıra tahliye edildiler. Katliam dosyasında tek tutuklu Altun kaldı. Katliam davasının ilk duruşmasında konuşan Dedeoğulları ailesinden sağ kalan tek kişi olan Çetin Dedeoğulları, “Bu işin organize bir suç olduğunu biliyorum. Bu aileler aileme saldırdıklarında öldürme teşebbüsünde bulundular, abim komada kaldı. Kardeşimin kolu kırıldı. Ama savcılar hepsini bir bir serbest bırakınca Mehmet Altun’u tuttular ve öldürdüler” ifadelerini kullanarak cezasızlığın katliama neden olduğunu belirtti.   KATLİAMDAN SONRA IRKÇILIĞI GİZLEME ÇABASI   Katliamdan sonra gerçeklerin açığa çıkarılmasından çok ırkçılığın gizlenmesine yönelik peşi sıra açıklamalar geldi. Açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, olayın ırkçı saiklerle işlenmediğini iddia ederek, “Bunun Türk-Kürt meselesiyle ilgili herhangi bir tarafı söz konusu değildir” ifadelerini kullandı. Soylu’nun yanı sıra açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray da katliamın ırkçılık üzerine gerçekleştirildiğini gizleyen söylemlerde bulundu.    EMNİYET MÜDÜRÜ DE ‘IRKÇILIK’ İÇİN DEVREDE   Katliamdan sonra Konya İl Emniyet Müdürü Engin Dinç’in, ailenin avukatı Abdurrahman Karabulut'a, "Saldırının ırkçı saikle yapılmadığı, komşu kavgasından ibaret olduğu şeklinde bir açıklama yapın, Tweet atın” diye öneride bulunduğu ortaya çıktı.   EMNİYET MÜDÜRÜNÜN KİRLİ GEÇMİŞİ   Irkçılığı gizlemeye çalışan ama saldırının ve katliamın araştırılması noktasında görevini yerine getirmeyen Emniyet Müdürü Dinç’in geçmişi de katliamlarla dolu. Dinç’in neredeyse görev yaptığı her kentte göz göre göre katliamlar yaşandı. Dinç, Trabzon İstihbarat Daire Başkanı olduğu dönemde Hrant Dink’in öldürüleceğini önceden bilmesine rağmen gerekli önlemleri almadı. Dinç’in görevde olduğu sürede kentte, TAYAD’lılara linç girişimi, McDonald’s bombalanması ve Rahip Santoro’nun öldürülmesi gibi pek çok olay meydana geldi. Dinç Emniyet İstihbarat Daire Başkanıyken DAİŞ’in “Barış Mitingi”ne yönelik gerçekleştirdiği 10 Ekim Ankara Katliamı’na dair 8 Ekim 2015 tarihinde elde edilen istihbarat raporunu, 10 Ekim 2015 günü sabahı Terörle Mücadele Şube Müdürlüklerine gönderildiği Mülkiye Müfettişleri raporunda ortaya çıkmıştı.   Dinç, Erdoğan’ın kararıyla 7 Temmuz 2021’de Konya’ya İl Emniyet Müdürü olarak atandı. Dinç, Konya İl Emniyet Müdürü olarak atandıktan sonra kentte iki ırkçı saldırıda 8 kişi hayatını kaybetti.   SALDIRININ ARKA PLANI ORTAYA ÇIKTI   12 Mayıs saldırısına dair birçok gerçek de katliamdan sonra gün yüzüne çıktı. Eksik kovuşturma ve soruşturmanın beraberinde uygulanan cezasızlık politikasının katliama nasıl zemin sunduğu bu belgelerle açığa çıkarken, saldırının da Dedeoğulları ailesinin söylediği gibi ırkçılıkla işlendiği kanıtlandı. 12 Mayıs saldırısının ardından Keleş ve Çalık ailesinin “mahkeme” isimli Whatsaap grubu kurduğu ve burada Dedeoğulları ailesine yönelik ırkçı söylemlerde bulunduklarının yanı sıra savcıyla nasıl işbirliği yaptıkları da açığa çıktı.   MEDYA YARDIMIYLA IRKÇILIĞI GİZLEME ÇABASI   Söz konusu grup konuşmalarına birçok medya kuruluşunun saldırıyı ırkçı saiklerle yapıldığına geçtiği haberlerin etkisinin yanı sıra yalanlayan haberlerin nasıl yapılacağı da konuşuldu. Yazışmalarda ajansımızın saldırıya dair yaptığı haberi birbirine gösteren Keleş ve Çalık ailesinden kişiler, avukatın haberler için “çok sıkıntılı” dediğini belirtti. Keleş ve Çalık ailesinin gazeteci tanıdık arayışına girdiğini ve bu arayışın Sabah Gazetesi’nin 14 Temmuz’da servis ettiği “Türk-Kürt kavgası dediler. Gerçek bambaşka çıktı” başlıklı haberiyle karşılık bulduğu yine yazışmalara yansıyan gerçekler arasında.   AİLE IRKÇILIĞI KABUL ETTİ   Siyasiler her ne kadar katliamın “ırkçı saiklerle işlenmediğini” iddia etse de 12 Mayıs saldırısı nedeniyle cezaevinde bulunan Veli Keleş ve Ali Keleş arasında yapılan telefon görüşmelerinde “Kürler uslandı mı? Koca Kürdün kolu kırık” gibi ırkçı söylemler açığa çıktı.   IRKÇILIĞI GİZLEYEN BAKAN’DAN YARDIM İSTENMİŞ    Katliamın ardından 12 Mayıs saldırısına dair açığa çıkan bir diğer gerçek ise, ırkçılığı görmezden gelen Soylu’dan ailenin yardım istemesi oldu. Katliamda yaşamını yitiren Serpil Dedeoğulları’nın katliamdan 28 gün önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya mesaj atarak yardım istediği ortaya çıktı.   AİLE YAKINLARI KARARLI   Geçen bir yıl içerisinde katliamdan dolayı yargılanan tek kişi Altun olsa da, katliamda giden yolda uygulanan cezasızlık politikası, katilin arkasında kimlerin yer aldığına dair birçok gerçek açığa çıktı. Tüm bu gerçeklere ve delillere rağmen yargılamayı tek kişi üzerinden sonlandırmaya çalışan mahkemeye karşı Çetin Dedeoğulları ve aile yakınları, savcılığın sanıkları korumasına, siyasetçilerin olayı örtbas etmelerine ve medyanın algı yaratma çabalarına rağmen dosyanın peşini bırakmıyor. Aile yakınları, hem saldırı davası hem de katliam davasının her duruşmasında salonda yer alarak adalet taleplerini yineliyor.   MA / Berivan Kutlu