'Herkes cezaevlerindeki haksız uygulamalara ses çıkartmalı' 2022-09-10 09:01:03   VAN - İnfaz yasasında 2020’de yapılan değişiklikle birlikte cezaevlerinin birer ölüm evine dönüştüğünü belirten İHD'li avukat Dersim Erişen, herkesi haksız ve hukuksuz uygulamalara karşı ses çıkarmaya çağırdı.    İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) verilerine göre cezaevlerinde 2020 yılından buyana en az 141 tutuklu yaşamını yitirdi. Cezaevlerindeki ölümleri değerlendiren İHD Van Şubesi Hapishaneler Komisyonu Üyesi avukat Dersim Erişen, ölümlerin çok fazla hak ihlalleri sonucu yaşandığını söyledi.    Erişen, cezaevlerinde yaşanan sorunların yıllardır süregeldiğine dikkati çekerek, “Özellikle Adli Tıp Kurumu (ATK) verdiği olumsuz kararlardan dolayı her ay, her hafta cezaevlerinde bir mahpus hayatını kaybediyor ama bunun öncesi sürece de değinmek gerekiyor. Revize çıkmak bile gardiyan ve jandarma eşliğinde gidiliyor. Revirin sağlık sorununu giderme, tedavi etmek gibi bir rolü, bir fiziki mekan, doktor gibi bir kapasitesi yok. Hastaneye sevk için tutuklular defalarca idareye talepte bulunuyor ama bunlar olumsuz değerlendiriliyor. Cezaevi sevkleri kabul edince tutuklular sevkleri sürecinde ince ve ağız içi aramalar gibi durumlara maruz kalıyorlar. Ring araçlarıyla kilometrelerce uzaktaki hastanelere taşınıyorlar” diye konuştu.    ‘ATK LAĞVEDİLMELİ’   Tutukluların ATK’ye gitmeden önce birçok sorun yaşadığını hatırlatan Erişen, bu durumlar nedeniyle tutuklular kimi zaman tedaviyi reddetmek zorunda kaldığını ifade etti. ATK’nin hasta tutuklulara yönelik bilimsel kararlar vermediğini vurgulayan Erişen, “ATK bilimsel olmayan kararlar veren, neredeyse iktidarın taleplerini karşılayan, hasta mahpusların lehine bir karar çıkarmayan bir kurum, mevcut haliyle lağvedilmesi gereken bir kurum, tarafsız karar vermiyor. Çalışanları da devlet tarafından atanmış son derece tarafgir bir kurum. Tam teşekküllü devlet hastanelerinde cezaevinde kalamaz raporu verildiği halde ATK bu raporları kabul etmiyor. Bu bile nasıl iktidarın karar uygulayıcısı, bilimsel karar almaktan uzak bir kurum haline geldiği ortaya koyuyor. Ya mevcut halinin değişmesi gerekiyor ya da hastanelerin verdiği raporlara da öncelik verilmesi gerekiyor ya da bu haliyle lağvedilmesi gereken bir kurum” diye konuştu.   ‘CEZAEVLERİ ÖLÜMLERİN ÖNÜNÜ AÇIYOR’   Hukukta cezaevlerinin infazın tamamlandığı yer olduğunu sözlerine ekleyen Erişen, “Türkiye tarihine baktığımızda bunun tam tersi bir tablo var, cezaevleri adeta bir öç evine dönüşmüş durumda. Ceza doktrininde ‘İnfaz hukukunda mahpusların yaşam hakkının korunma hükümlülüğü kendilerinin denetimde oldukları kamu idareleri sorumluluğundadır’ denilir ama şu an kamu idaresi olan cezaevlerini bırakın yaşam hakkını savunmak, yaşamların son bulmasının önünü açıyor. Ölümlerin bizzat yürütücüsü konumunda ve bu süreci hızlandırıyor. Cezaevleri politik mahpuslar için bir öç alma alanına dönüşmüş durumda. Politik saiklerle hareket eden, karar uygulayıcısı iktidarın, ATK’nin raporlarına baktığımızda aldıkları kararlarla ölümlerde bizzat rol alıyorlar” diye belirtti.    ‘ATK DGM’LERİN YERİNİ ALDI’   Erişen, hasta tutukluların büyük bölümünün Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde (DGM) yargılanıp ağırlaştırılmış müebbet alan tutuklular olduğunu dile getirerek, “Bu insanlar zaten 30 yıla yakın bir süredir cezaevlerinde, kötü beslenme, tecrit koşulları ve çoğu zaman fiziki işkenceye maruz kalmaktan çok ciddi sağlık sorunları yaşıyor. 2020’deki değişiklikle infaz kanuna gözlem kurulu getirildi. Ağır hasta mahpus olanların 30 yıla yakın cezaevinde bulunanların tahliyeleri engellenmekte infazları yakılmakta. Bu ölüme davetiye çıkaran uygulamalar. Bu mahpuslar DGM’lerde askeri hakimlerin kararıyla yargılanıp böylesi haksız ağır cezalar aldı. ATK bu süreçte, infaz yakmalarla, tedavileri engelleyerek, tahliyeleri engelleyerek 90’lı yılların DGM’lerinin farklı bir rolünü üstlenmiş durumda” dedi.   ‘DEVLET İNTİKAM ALIYOR’   Cezaevlerine yönelik yoğun bir müdahale olduğunu ifade eden Erişen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet ulaşamadığı muhalif ve politik kesimlerinin intikamını ve acısını denetim altındaki siyasi tutuklulardan çıkartıyor. Bu onlarda siyasi geleneğe dönüşmüş durumda adeta.”    Erişen, tutuklulara ilişkin tepkilerin yetersiz olduğunu da dile getirerek, herkesi haksız ve hukuksuz uygulamalara ses çıkarmaya davet etti.