‘Türkiye’nin işgal ettiği Serêkaniyê ve Girê Spî’de DAİŞ örgütleniyor’ 2022-10-09 09:04:34   URFA - Türkiye’nin 3 yıl önce işgal ettiği Serêkaniyê ve Girê Spî kentlerinde güvenlikten bahsetmenin mümkün olmadığını belirten Cizre Bölgesi İnsan Hakları Örgütü Yöneticisi Evîn Cuma, “Kürtlerin halklar öncülüğünde yendiği DAİŞ, bu işgal edilen yerlerde yeniden güçlenmeye çalışıyor” dedi.   Türkiye ve desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun (SMO), Kuzey ve Doğu Suriye'nin Serêkaniyê ve Girê Spî kentlerini 9 Ekim 2019 tarihinde hava ve karadan başlattığı saldırılarla işgal edişinin üzerinden 3 yıl geçti. "Güvenlik" gerekçesiyle hava sahası açılarak, kentleri işgal etmesine izin verilen Türkiye ve SMO’nun bu bölgelerde insanlığa karşı işlediği suçların başında kaçırma, katletme, gasp, tecavüz ve demografik değişim geliyor. Paramiliter yapıların üssüne dönüştürülen bu kentler üzerinden Kuzey ve Doğu Suriye’nin diğer bölgeleri tehdit ediliyor. Cizre Bölgesi İnsan Hakları Örgütü’nün verilerine göre Serêkaniyê ve Girê Spî’ye dönük saldırılar sonucu 429 yurttaş katledildi. 450 binden fazla insan tutuklandı, kaçırıldı.   Girê Spî’den 100 binden, Serêkaniyê’den ise 200 binden fazla kişi göçertildi. Bölgedeki demografik yapı değiştirilirken, Türkiye’den 6 bin mülteci Girê Spî Kantonu’na, Serêkaniyê’ye ise bin 800’den fazla DAİŞ’li ve aileleri yerleştirildi.    Kuzey ve Doğu Suriye Cizre Bölgesi İnsan Hakları Örgütü Yöneticisi Evîn Cuma, bölgede yaşanan insan hakları ihlalleri ve uluslararası kamuoyunun sessizliğini Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.   SİVİLLER HEDEF ALINDI   Serêkaniyê ve Girê Spî’nin işgal edilmesinin üzerinden 3 yıl geçtiğini anımsatan Evîn Cuma, işgalden sonra bölgede birçok değişiklik yaşandığının altını çizdi. 10 binlerce kişinin toprağını terk etmek zorunda bırakıldığını dile getiren Evîn Cuma, “Göç etmek zorunda kalanların büyük bir çoğunluğunu Kürtler oluşturuyordu. İşgal saldırıları başladığından itibaren halka karşı barbarca bir saldırı gerçekleştirildi. Ağır silahlar kullanıldı ve bunun sonucunda çok sayıda sivil yaşamını yitirdi. Saldırılarda bilinçli olarak sivil yurttaşlar hedef alındı. Öldüremedikleri insanları da göç ettirerek toprakları ve evlerine el konuldu. Evinden çıkmak istemeyenler kaçırıldı, yüklü miktarda fidye verilerek kurtulabildiler. İki kentte de yaşamak çok zor. Tutuklanan, kaçırılan insanlar işkenceyle karşı karşıya kalıyor. 3 yılda tespit ettiğimiz kadar 450 binden fazla insan tutuklandı, kaçırıldı” diye belirtti.    DAİŞ’LİLER YERLEŞTİRİLDİ   Bölgede alıkonulan kimi kişilerin getirildikleri Türkiye cezaevlerinde tutulduğunu aktaran Evîn Cuma, “Götürülen kişiler Türkiye yasalarına göre yargılanıp cezalandırılıyor. Çok kişi müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Şu an 400 bine yakın Serêkaniyê ve Girê Spîli evlerinden uzakta zor şartlar altında kamplarda yaşamaya çalışıyor. Bu yaşanan zulmün amacı da demografik yapıyı değiştirmekti. Yerlerinden edilen yerli halkın yerine DAİŞ çetelerinin aileleri yerleştirildi. Kürtlerin halklar öncülüğünde yendiği DAİŞ, bu işgal edilen yerlerde yeniden güçlenmeye çalışıyor” dedi.   'SUÇLAR BELGELENMESİNE RAĞMEN…'   İki kenti denetiminde bulunduranlar arasında “ganimet paylaşımı” nedeniyle kimi zaman çatışmaların yaşandığını söyleyen Evîn Cuma, “Bu çatışmalarda onlarca sivil yaşamını yitirdi ve yaralandı. Türkiye uluslararası güçlere ‘güvenli bir alan oluşturma’ amacıyla işgali savundu. Ancak güvenli bir alan bir yana, bölgede güvenlikten bahsetmek mümkün değil. Bu bölgeye yerleştirilen kişiler için birçok köy inşa edildi” dedi. Bölgede yaşananların uluslararası güçlerin gözleri önünde yaşandığını vurgulayan Cuma, “Bölgede bulunan garantör güçler bu yaşananlara ses çıkarmıyorlar. Sadece rapor altına almak ile yetiniyorlar. Bölgede yaşanan insan hakları ihlalleri raporlanmasına ve Türkiye’nin suç işlediğinin belgelenmesine rağmen şu ana kadar bir cezalandırma yapılmadı. Bölgede yaşayan halkın güvenli bir şekilde topraklarına dönmesi ve yaşaması için Türkiye’nin bölgeden çıkarılması gerek” ifadelerini kullandı.    'KADINLAR EVE HAPSEDİLDİ'   İşgal edilmeden önce Serêkaniyê ve Girê Spî’de kadınların her alanda etkili olduğunu ve kendi kendini yönettiğine dikkati çeken Evîn Cuma, şöyle dedi: “Kendi kendini yöneten kadınlar işkenceye maruz kaldı, kaçırıldı ve tecavüze maruz bırakıldı. Cezaevlerinde tutulan birçok kadın yaşamını yitirdi. DAİŞ zihniyeti, kadınları hayatın her alanından uzaklaştırdı. Kadınlar yeniden köle yapılmaya çalışılıyor, inanç adı altında eve hapis edilmek isteniyor. Kadınların sivil toplumda yer alması yasaklandı.”    HALKA ÇAĞRI   Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşayan yurttaşlara seslenen Evîn Cuma, şöyle devam etti: “Bölgeye dönük saldırıları devam eden Türkiye, yeni bir saldırı tehdidinde bulunuyor. Yeni bir işgali kabul etmek mümkün değil. Herkes korkmayı bir yana bırakarak direnmeli. Bir insanın toprağının işgal edilmesi ölmesi anlamını geliyor. Bölgeyi insansızlaştırmak isteyenlere fırsat vermemek gerek. Herkes bir olarak birlikte saldırılara karşı mücadele etmeli. Özel savaşa karşı herkes kendisini hazırlamalı. Halk birlik olursa kimse zorla toprağından çıkaramaz.”   MA / Emrullah Acar