‘Diyarbakır E Tipi Cezaevi müze yapılsın’ 2022-10-14 13:00:27 DİYARBAKIR - 78'liler Derneği, Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nin “İnsan Hakları Müzesi”ne dönüştürülmesini talep etti.      Müze yapılmasını isteyerek, “Mağdurlardan resmen özür dilemeli ve 'bir daha asla' diyebilmek için kötülüğün sembolü haline gelmiş olan bu tip yerleri ‘İnsan Hakları Müzesi’ yapımı üzerinden koruyarak iyiliğin sembolü haline dönüştürülmelidir” dedi.    78'liler Derneği, müzeye dönüştürülmesi istenen Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi önünde açıklama yaptı. “Diyarbakır cezaevi insan hakları müzesi olmalıdır" pankartının açıldığı açıklamaya, Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların demokratik Partisi (HDP), Mezopotamya Dil ve Araştırma Derneği (MED-DER), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 78'liler Derneği Urfa, Mardin ve Batman temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.     “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek”, “Bijî berxwedana zindana” ve “Berxwedan jiyane” sloganlarının atıldığı açıklamada,  "Diyarbakır cezaevinin durumu, Kürt sorunun çözüm aynasıdır", "Kahrolsun işkence" ve "Dest ne de hiş û bîra min" dövizleri taşındı.   ‘ERDOĞAN DOĞRUYU YAPMIYOR’   Açıklamayı okuyan 78’liler Derneği Sözcüsü Celalettin Can, Erdoğan’ın ziyaretine dikkati çekerek, kendisine açık mektup yolladıklarını söyledi. Erdoğan’ın cezaevi için söylemiş olduğu sözleri hatırlatan Can, “9 Temmuz 2021'de ve bu Diyarbakır ziyareti öncesinde yaptığınız açıklama da özetle ‘Diyarbakır Cezaevi'ni boşaltıyor, Kültür merkezi yapıyoruz. Böylece kötü bir anıyı ortadan kaldırmış oluyoruz’ dediniz. Emin olunuz ki doğru yapmıyorsunuz, Erdoğan, doğru yapmıyorsunuz” dedi.    ‘UNUTALIM DEMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR’   Türkiye’nin en kritik seçime gittiğini belirten Can, “Biliniz ki Diyarbakır Cezaevi, Kürtlerin toplumsal hafızasında yoğun acı yüklü sembolik bir yere sahiptir. Kürtlerin uğradığı katmerli haksızlığın, adaletsizliğin ama her şeye rağmen bir halkı halk yapan direniş ruhunun Diyarbakır Cezaevini 'Kültür Merkezi'ne dönüştürmek, oldubitti, 'Unutalım' demek mümkün değildir” diye belirtti.    ‘HAFIZANIN KARANLIKTA KALMASI DAYATILAMAZ’   Diyarbakır cezaevinde yaşanılanların unutulamayacağını vurgulayan Can, yaşanmış hakikatlerle yüzleşme ihtiyacının ortada durduğunu, içi boş “Kültür Merkezi” ve benzeri cilalı imajlarla toplumun ilerici güçleri tarafından aydınlatılmaya çalışılan toplumsal hafızanın karanlıkta kalmasının dayatılamayacağını belirtti. Can, “Hakikatlerimizle yüzleşme konusunda Diyarbakır Cezaevi'nin özel ve kritik bir önemi vardır” dedi.    ‘İNSAN HAKLARI MÜZESİ YAPILMALI’   Diyarbakır cezaevinin, “İnsan Hakları Müzesi” yapılmasını talep eden Can, “Bu bilgiyi toplumsallaştırmalı, mağdurlardan resmen özür dilemeli ve 'bir daha asla' diyebilmek için kötülüğün sembolü haline gelmiş olan bu tip yerleri ‘İnsan Hakları Müzesi’ yapımı üzerinden koruyarak; iyiliğin sembolü haline dönüştürülmelidir.  Adalet ve toplumsal barış için bu ülkenin tüm demokrasi güçlerini yok edici karanlıkları var edenleri ve bu karanlıklarda var olanları, insan kişiliğini ve onurunu yok edenleri, insanlık suçu işleyenleri, demokrasinin aydınlığına, gün ışığına çıkarmaktan geçiyor” diye konuştu.    ‘DUVARLARIN SESİNİ BOĞMAK İSTİYORSUNUZ’   Devamında tekrar Erdoğan’ın "duvarlarının dili olsa da konuşsa” sözünü hatırlatan Can, “Mazlum Kürt halkı acılarının kalbine dokunmak istediğinize ne kadar inanmak istemişti ki. İşte şimdi 'duvarları' yıkarak o 'sesi' boğmak istiyorsunuz, halkın acılarından öğrenmesini, mazisini, yaşadığı zulmü ve direniş ruhunu canlı tutmasını yerle bir etmek istiyorsunuz. Vicdan hakikatin yoluna ışık olursa, bu topraklarda çoktandır unutulan adalet kazanır; bu memleketin insanı kazanır, büyük İnsanlık kazanır” şeklinde konuştu.    ‘DİYARBAKIR CEZAEVİ BİZE DİRENMEYİ ÖĞRETTİ’   Dünyanın her tarafında bu tip işkence merkezlerinin müze haline getirildiğini hatırlatan Can, devamla şunları kaydetti: “Niye yaparlar bunu bilir misiniz? Bu ülkede ki kötü insanlar, faşistler bir daha işkence yapmasın işkencesiz bir toplum ortaya çıksın diye. Maalesef Türkiye'de bugün cezaevini değiştirip kültür merkezi yapıyoruz. 30 bin kişi geçti bu cezaevinden, düzenli olarak 5 bin kişi kaldı. 35 kişi deniliyor ama 60 kişi öldü. 30 bin kişi bu ülkede işkence gördü ve 30 bin kişinin bir tarafı bu cezaevinde kaldı. Size rağmen bu ülkede bu halk sorunları çözecek. Diyarbakır cezaevi bize işkencelere karşı direnmeyi öğretti.   KEMALLERİ, HAYRİLERİ UNUTMAYACAĞIZ   Bugün Türkiye'de Diyarbakır cezaevi müze olsun diye 100 bin imza topladık.  Diyarbakır Cezaevini, Kemal Pir'i,  Hayri Durmuş'u, Ali Çiçek'i ve Mazlum Doğan'ı unutmayacağız. Hiçbirini unutmayacağız.  Onlar toprağın altında değil, onlar bizim ruhumuzda ve bilincimizde yaşıyor. Faşizme karşı direnenleri unutmayalım, unutturmayalım.”