KNK Eşbaşkanı’ndan Kürt doktorlara: WHO harekete geçirilmeli 2022-10-22 09:07:52   HABER MERKEZİ - Türkiye’nin kimyasal silah saldırılarına karşı seferberlik çağrısı yapan KNK Eşbaşkanı Ahmet Karamus, “Kürt doktorlara uluslararası düzeyde rollerini yerine getirme çağrısında bulunuyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nü harekete geçirmeliler” dedi.    Türkiye’nin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) işbirliğiyle Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük 17 Nisan'da başlattığı saldırılar 6'ncı ayını geride bıraktı. Bu süreçte, HPG’lilere yönelik insanlığa karşı suç olarak kabul edilen kimyasal silahlar kullanıldı. Son olarak kimyasal silah saldırıları sonucunda farklı tarihlerde 17 HPG ve YJA Star’lı yaşamını yitirdi. Kimyasal silaha maruz kaldıktan sonra yaşamını yitiren 2 HPG'linin yayınlanan görüntüleri, Kurdistan, Türkiye ve Avrupa’nın birçok ülkesinde tepkilere neden oldu. Artan tepkiler sonrası ise açıklama yapan Milli Savunma Bakanlığı, AKP Grup Başkanvekili Ömer Çelik ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Danışmanı Fuat Oktay, saldırılarda kimyasal silah kullanılmadığını iddia etti.    Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Ahmet Karamus, Türkiye’nin kimyasal silah suçlarına karşı dünya kamuoyunun sessizliği ve KDP’nin rolüne dair değerlendirmelerde bulundu.    SORUŞTURMA BAŞLATILMALI   Türkiye’nin imzaladığı uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğini belirten Karamus, "Türk devleti, son zamanlarda yoğun olarak kimyasal silah kullanıyor. Kimyasal silah kullanımına ilişkin dünya kamuoyuyla da görüntüler paylaşıldı. Kimyasal silah kullanımına karşı 1994’de bir anlaşma imzalandı ve bu da Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) adlı bir örgütün kurulmasına yol açtı. Bu örgüt ayrıca yasaklı kimyasal silahları araştırıyor ve kullanan devletlere karşı bu anlaşma kapsamında soruşturma açıp yaptırımlarda bulunuyor. Bu anlaşmayı imzalayan 189 devletten biri de Türkiye’dir. Anlaşmaya göre, ne kimyasal silahların oluşturulmasına ne stoklanmasına ne de kullanılmasına izin verilmiyor. Ancak Türk devleti, imzaladığı anlaşmayı, kanunları ihlal etmektedir. Bununla birlikte savaş kanunlarını da ihlal etmektedir. Bunu araştırmak ve Türk devleti hakkında soruşturma başlatmak bu devletlerin bir yükümlülüğüdür. Bu sadece Kürtleri ilgilendiren bir durum değil, bu tüm insanlığı, demokrasi yanlısı güçlerin ve uluslararası güçlerin, en önemlisi de OPCW'yi ilgilendiren bir durumdur. Bu sözleşmeyi imzalayanlar harekete geçmelidir. Türk devletinin kimyasal silah kullandığı yere gidip, araştırsınlar. Ona göre, Türk devletine karşı bir karar alsınlar. Kimyasal silahla katledilenler Kürt halkının çocuklarıdır. Kimyasal silah kullanımı uzun süredir gündemimizde. Hiçbir şekilde gündemimizin dışında tutmuyoruz. Türk devleti, direniş karşısında yasaklanmış her türlü kimyasal silahla saldırıyor” dedi.    'ŞİMDİ SEFERBERLİK ZAMANI'   Türkiye’nin Kürt halkına yönelik her türlü katliama başvurduğunu dile getiren Karamus, "OPCW, Avrupa Birliği Konseyi ve daha birçok ülkeye hazırlanan raporlar gönderildi. Türk devletinin kimyasal silah kullanmasına karşı tüm Avrupa seferber oluyor ve sokaklara dökülüyor. Bu konuda Kurdistan kurumlarının omuzlarına büyük bir sorumluluk düşüyor. Türk devleti, yasaları ve kanunları hiçbir şekilde kabul etmiyor ve ihlal ediyor. Konu Kürtler olunca Türk devleti hiçbir şekilde uluslararası hukuk ve anlaşmaları tanımıyor. Bu kapsamda Uluslararası güçlerle görüşmelerimiz ve ziyaretlerimiz devam ediyor. Elimizde delil ve ispatlar var. Bunları da bu uluslararası kurumlara göndereceğiz. Şimdi seferberlik zamanı. NATO çatısı altındaki ülkeler görevlerini yapsınlar. Bizler KNK olarak bunun takipçisi olacağız" ifadelerini kullandı.    'OPCW İLKELERİNE UYMUYOR'   Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) sessizliğine dikkat çeken Karamus, örgütün görevini yerine getirmediğini vurgulayarak, ekledi: "Biz ve birçok Kurdistan kuruluşu, OPCW'yi araştırmalarda bulunması için birçok defa çağrıda, bulunup görüşme talebinde bulunduk. Ama ne yazık ki devletlerden oluşan ve bir üyesi de Türkiye olan bu örgüt, ‘taraf devletler inceleme ve araştırma talebinde bulunmadıkça iddiaları araştıramayız’ yanıtı verdi. Bu ahlaksızlıktır. Bunun araştırılması için illaki bir devletin başvurmasına gerek yoktur. Senin görevin delil ve ispatları araştırmak ve onun üzerinde karar almaktır. Kaldı ki elimizde birden fazla delil ve ispat var. OPCW'nin Türk devletine gözlerini kapattığı açıktır. OPCW ellerindeki kanıtları incelemiyor. İlkelerini ve görevlerini yerine getirmiyor. Bu durumu KNK olarak 1 Kasım’da OPCW’nin önünde protesto edeceğiz. Elimizdeki kanıtları, raporları ve ispatları kapılarının önüne bırakacağız. Her geçen dün daha fazla kanıtımız oluyor ve bunları ilgili yerlere de göndereceğiz."    'SESSİZLİKTEN CESARET ALINIYOR'   Tüm kanıtlara rağmen OPCW’nin harekete geçmediğinin altını çizen Karamus, "Bazı ülkelerin çıkarı olduğunda bir an önce soruşturmaya başlıyorlar. Mesela birkaç yıl önce Suriye ve Irak'ta olanlar. Kendi çıkarları söz konusu olduğunda hemen harekete geçti ve araştırdı. Bizler bu tür kurumları iyi biliyoruz. OPCW kendi anlaşmalarına ve yasalarına uymuyor. Devletlerin çıkarlarını temel alıyor. Şimdiye kadar Türk devletinin, bölgede 6-7 çeşit kimyasal silah kullandığı kanıtlandı. Bununla ilgili detaylı bir rapor hazırladık ve kamuoyuyla da paylaştık. Türk devleti, suskunluktan cesaret alıyor. Sessizlik kimyasal silah kullanımını meşrulaştırıyor ve dozunu yükseltiyor. OPCW’nin kendi çıkarlarına göre pozisyon belirlediği açıktır. Kürt dostlarının devreye girip onlara baskı yapması gerekiyor. Artık Türk devleti için hiçbir yasa veya ilke önemli değil. Bakanları Hulusi Akar'ın kendisi 'kimyasal silah kullanıyoruz' diyor, generalleri televizyon programlarına çıkıyor ve 'teröristlere karşı nükleer taktik dahil her türlü silahı kullanıyoruz' diyor. Bu açıklama OPCW'nin araştırması için yeterli değil mi?” diye sordu.    CANLI KALKAN EYLEMİ    Kimyasal silah kullanımına karşı uluslararası düzeyde çabalarını sürdüreceklerini belirten Karamus, "Özgürlük ve barış talebini korumak adına bölgeye canlı kalkan olarak gidilmelidir. Ama Başûrlu yetkililer buna karşı sessizler. Barış eylemcilerini engelliyor ve kimsenin o bölgeye gidip araştırma yapmasına izin vermiyor. KDP izin vermiyor. Birçok kurum gidip araştırmak istedi ama engelledi.  Kimyasal silaha maruz kalanlar bile engellendi. Kürt halkı çözümsüz ve çaresiz değil. Kürt halkı eylemlerini farklı şekillerde gerçekleştirecektir” ifadelerini kullandı.    KÜRT DOKTORLARA ÇAĞRI   Herkesin insani görevini yerine getirmesi gerektiğinin altını çizen Karamus, şöyle devam etti: “Kürt doktorlara uluslararası düzeyde rollerini yerine getirme çağrısında bulunuyoruz. Uluslararası kamuoyunu harekete geçirmek için sesimizi daha da yükseltmeliyiz. Vicdan ve ahlak sahibi olan herkesin buna karşı çıkması gerekir. Kimyasal silah kullanımı ahlaksızlıktır. Kürt doktorlar elini vicdanına koymalı ve Dünya Sağlık Örgütü’nü (WHO) harekete geçirmelidir. Kimyasal silaha maruz kalanların gittiği hastanelerin raporları paylaşılmalı. 7’den 70’e Kürt'e çağrım; bu vahşete sessiz kalmayın. Çünkü kimyasal silahların hedefi olan bu insanlar Kürt halkının çocuklarıdır. Bu süreçte sessiz kalanlar kendilerini sorgulasın. Herkes vicdanıyla hareket etmeli, her bir Kürt yurtsever bu vahşetin önüne geçmek için elinden gelenini yapmalıdır."