‘Sansür Yasası’na karşı daha fazla mücadele etmeliyiz’ 2022-10-23 09:04:07   ANKARA - Gazeteci meslek örgütü temsilcileri, “Sansür Yasası” ile toplum ve gazeteciler üzerindeki baskının arttırılmasının amaçlandığını belirterek, hak ve özgürlükler için daha fazla mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.     Gazeteci örgütlerinin “Sansür yasası” olarak nitelendirdiği internet medyası ve sanal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifi, 13 Ekim'de AKP ve MHP'nin oylarıyla Meclis'te kabul edilerek, yasalaştı. Gazetecilere 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına gerekçe yapılacak tartışmalı 29'uncu (Halk arasında panik yaratmaya, gerçeğe aykırı bilgi paylaşma) madde de yasalaşan maddeler arasında. Yasa teklifinin görüşmeleri sırasında hem muhalefet partileri hem de gazeteci meslek örgütleri ısrarlı bir şekilde itirazlarını yükseltse de AKP-MHP tarafından bu itirazlar görülmedi.   Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın-İş İç Anadolu Bölge Temsilcisi Turgut Dedeoğlu ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Can Güleryüzlü, yasanın gazetecilere ve muhalif basına yönelik getireceği baskıları anlattı.   ‘BÜTÜN TOPLUM ETKİLENECEK’   Yasa da yer alan 29’uncu maddenin gazeteciler açısından en riskli madde olduğunun altını çizen DİSK Basın-İş İç Anadolu Bölge Temsilcisi Turgut Dedeoğlu, “İletişim Daire Başkanlığı, yasa çıkmadan önce ‘Dezenformasyon Bülteni’ adlı bir bülten çıkardı. Ve iki haftadır yayınlanıyor. Bu bültenle, devletin bize haberleri nasıl aktaracağını biliyoruz. Sansür yasası, sadece gazetecileri değil, bütün toplumu ilgilendiriyor. Örnek vermek gerekirse, sokakta yürürken, polis bir kadını darp ediyor veya gözaltına alıyor, görüntü çekmeye başlayıp sosyal mecralarda yayınladınız. Bu görüntüler sosyal medyada yayınladığında, vatandaş olarak gazetecilik sıfatı taşıyacaksınız, 1 yıl almanız gereken cezayı da 3 yıl alacaksınız. Bir vatandaş olarak, ‘gazeteci değilim’ dediniz, mahkeme de ‘sen gazeteci değilsin ama olayı basın yoluyla yaymışsın, dezenformasyon yapmışsın’ diyecek. Bu durum, dezenformasyon olarak görülecek. İnsanlar artık tepkilerini dile getiremeyecekler. Bu yasanın asıl amacı seçimlerde halkı tamamen susturmak, devletin ya da iktidarın istediği haberleri halka anlatmak” dedi.   ‘KADER ANLAYIŞININ DAYATILDIĞI BİR TOPLUM’   Yasanın amacının iktidarın yaptığı hukuksuzlukların, ihlallerin görünür olmasını engelleme olduğunu dile getiren Dedeoğlu, AKP’nin oy potansiyelini korumak için elinden geleni yapmaya çalıştığını söyledi. AKP tarafından “kader” anlayışının dayatıldığı bir toplum yaratılmaya çalışıldığına dikkat çeken Dedeoğlu, “Tayyip Erdoğan 2014 yılında ‘sosyal medyanın kökünü kurutacağız’ demişti. Sansür, oto sansürü, beraberinde getiriyor. Sansür yasalarıyla beraber halkın gözünü korkuttular. Şimdi insanlar kendi kendilerini sansür edecekler. Yasa Anayasanın birçok maddesine aykırıdır” diye belirtti.   ‘HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAVUNACAĞIZ’   İktidarın yasalarına teslim olmayacaklarını dile getiren Dedeoğlu, şunları söyledi: “Bugüne kadar özgür basın birçok şey atlattı, binaları bombalandı, katledildiler. Türkiye'de bugüne kadar yüzlerce gazeteci öldürüldü. Halkı aydınlattıkları için öldürüldüler. İktidarların sorunu basını terbiye etmektir. Biz iktidarın yasalarına teslim olmayacağız, halkın haber almasına dair mücadelemizi devam ettireceğiz. Özgür basın olarak, bugüne kadar ne yaptıysak aynısını yapacağız ve ‘halka yalan söylemek suçtur’ diyerek, halkın haber alma özgürlüğünü savunacağız.”   ‘YASA KAOTİK BİR SÜRECE İŞARET EDİYOR’   Yasanın kabul edilmesiyle beraber, iktidarın temel özgürlüklerden, düşünce ve ifade özgürlüğüne kadar her şeyi kısıtlayacağını söyleyen ÇGD Genel Başkanı Can Güleryüzlü, “Çok sayıda gazeteci ve vatandaş, haber ya da görüşlerini açıkladığı için hapis cezası alacak. Önümüzdeki günlerin net yansıması, kaotik bir toplumsal sürece işaret ediyor. Ancak geçmişten de biliyoruz ki baskı arttıkça özgürlüklerin savunusu da büyüyecektir. İktidarın hoşuna gitmeyen gerçekleri gündeme getiren her haber, ‘sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak’ olarak değerlendirilerek, ‘kamu düzeni ve genel sağlığa aykırı’ bulunacak ve soruşturma konusuna dönüşecek. Eleştirel ve sorgulayıcı gazetecilik için zaten zor olan Türkiye’deki habercilik, daha da baskılanacak” ifadelerini kullandı.   ‘BİREYSEL VAROLUŞA DOĞRUDAN SALDIRI’   Yasanın “otosansürü” de kurumsallaştıracağına dikkat çeken Güleryüzlü, “İktidarın uygulamaları ya da yaşanan olaylara ilişkin öğrenilmesini istenmediği gerçeklerin, birileri tarafından paylaşılması ya da duyurulması, özgürlüğü kısıtlayıcı bir cezayla engellenmek istenmektedir. Düzenleme bireysel varoluşa da doğrudan saldırı içermektedir. Özellikle internet medyasına ilişkin uzun yıllar herhangi bir düzenleme yapmayan iktidarın, yıllar sonra böyle bir yasayla karşımıza çıkması, başka hesapların olduğunun açıkça göstergesidir. Son yıllarda izlediği politikaları yoğun eleştiriler alan iktidarın, seçim sürecinde bu eleştirileri ve tepkileri engellemek istediğini açık ve net görüyoruz” diye konuştu.    Seçim sürecinde baskıların daha da artacağına işaret eden Güleryüzlü, şöyle devam etti: “Türkiye’de yaşanan her seçim süreci, kendi içinde gerginlikler ve ne yazık ki iktidarların elindeki güçle baskıyı arttırdığı zamanlar oldu. Bu seçim sürecinin, hele ki bu yasa dikkate alındığında daha da sorunlu geçecek. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren herkesin, her zamankinden fazla haklarına, özgürlüklerine sahip çıkması gerekmektedir. Bu günlerden çıkış ancak böyle gerçekleşebilecek."