Gençlere göre Türkiye’deki sorunların kaynağında kanunların uygulanmaması var 2022-10-25 21:07:14   İSTANBUL- Hafıza Merkezi, 28 ilde 2 bin 217 genç ile yaptığı görüşmenin raporunu açıkladı. Gençler, Türkiye’de en çok hak ihlaline uğrayanların kadınlar olduğu görüşünü paylaşırken, pek çok sorunun kaynağını kanunların uygulanmaması olarak gördü.  Hafıza Merkezi “Gençlerin İnsan Hakları Algısı” bağlamında KONDA Araştırma ve Danışmalık aracılığıyla hazırladığı 115 sayfalık raporunu açıkladı. 25-26 Haziran 2022 tarihleri arasında yürütülen saha çalışması kapsamında 28 ilin 95 ilçesine bağlı 144 mahallesinde, yaşları 18 ila 30 arasında değişen 2 bin 217 gençle yüz yüze yapılan görüşmeler neticesinde hazırlanan raporda, ayrıca ek olarak 18 kişi ile “derin” görüşmeler gerçekleştirildiği bilgisi yer aldı. Raporda yapılan görüşmelerde gençlerin Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) hakkında düşünceleri, protestolara katılıp katılmama eğilimleri ve nedenleri yanı sıra kadın hakları, ifade özgürlüğü, hak ihlalleri ile geçmişle yüzleşme dair görüşleri ve bu bağlamda devletin sorumluluğu konusunda görüşlerine yer verildi. STÖ KATILIM DENEYİMLERİ Rapora göre; her 5 gençten 4’ünün herhangi bir siyasi parti üyeliğinin bulunmadığı kaydedildi. Öte yandan her yüz gençten sadece 5’inin siyasi parti üyeliğinin bulunduğu bu 5 kişiden 4’ünün ise daha önce yaptıkları üyeliklerini iptal ettiğini belirtilen raporda, aynı zamanda dernek ve vakıflara üye olma durumunun da bu boyutta olduğunun tespitine yer verildi. Aynı zamanda her 10 gençten 9’unun son 3 ayda herhangi bir STÖ faaliyetine katılmadığının belirtildiği raporda, 10 kişiden 3 kişinin ise katıldığı aktarıldı. STÖ faaliyetlerine katılanlarının ise öğrenciler, HDP’li ve CHP’lilerin yanı sıra diğer siyasi parti faaliyetlerinde ve STÖ’lerde yer alan gençlerin olduğu kaydedildi. DEMOKRASİ ALGISI Raporda, gençlerin Türkiye’deki “demokrasi” işleyişinden memnun olmadığı tespitine de yer verildi. Rapora göre gençlerin yüzde 90’ı, 1 ve 10 üzerinden Türkiye’ye  demokrasi konusunda 5 puan ve altında not verdi. Öte yandan gençlerin yüzde 48’i ise bir puan vererek, hiç memnun olmadığını dile getirdi. Raporda dikkat çeken bir diğer husus ise muhafazakar ve dindarlık seviyesinin yükselmesiyle memnuniyetlik artarken eğitim seviyesinin yükselmesiyle memnuniyetsizlik de yükseliyor. İHLALLERİN TEMELİ NEREYE DAYANIYOR? Raporda, gençlerin en çok kadınların hak ihlaline uğradığı ve yine en çok kadınların haklarının savunulduğu görüşü yer aldı. Rapora göre, Türkiye’de insanların en çok “cinsiyetinden” ve “cinsel yöneliminden” ihlale neden olduğu tespiti yer alırken, yaşın ilerlemesi durumunda ise “etnik kimlik” yönünden ihlalin yaşandığına dair görüşlerin yükseldiği yer aldı. Aynı zamanda görüşülen gençlerden yüzde 55’inin hak ihlaline maruz kaldığı kaydedildi. Hak ihlallerinin ortaya çıkış noktasının da irdelendiği raporda, gençlere göre bunun temel nedenleri arasında kanunların yetersiz olması ve yeterli derecede uygulanmaması olarak yer aldı. Bununla beraber her 100 gençten 35’i yeterli savunuculuk yapılmadığı için hak ihlallerinin gerçekleştiği görüşünü aktardı. “Yeterli savunuculuk yapılmaması” diyenler HDP’li gençlerde yüzde 39, İyi Partili gençlerde yüzde 43oranıyla diğer seçmen kümelerine göre daha yüksek seviyede yer alırken, “Siyasi partilerin bu konu üzerinde durmaması” diyenler en çok yüzde 48 oranıyla HDP’li gençler arasında bulunması dikkat çekti. SİYASİ TERCİHLERİ Raporda görüşülen gençlerin siyasi parti tercihine de yer verildi. Buna göre yüzde 10’u AKP, yüzde 23’ü CHP, yüzde 3’ü MHP, yüzde 3’ü HDP ve yüzde 4’ü İP’i desteklerken diğer parti, oy kullanmayan ve kararsız olanların ise oranı ise yüzde 50’nin üstünde olması dikkat çekti. Raporda görüşünü belirten gençlerden yüzde 61’i modern,  yüzde 28’i geleneksel muhafazakar yüzde 11’i ise kendini dindar muhafazakar olarak tanımladı. EN ÇOK ÜYE OLUNMAK İSTENEN PARTİ HDP Raporda, görüşülen gençlerin kullandıkları sanal medya uygulamalarına da yer verildi. Rapora göre en çok kullanılan Whatsapp uygulaması yüzde 92 oranla ilk sırada yer alırken, ikinci sırada ise İnstagram, sırasıyla Youtube ve Twitter yer aldı. Görüşlerine yer verilen gençlerden yüzde 80’i kendini Türk olarak tanımlarken yüzde 15 Kürt, yüzde 1’i Zaza ve yüzde 2’si  ise Arap olarak tanımladı. Bunun yanı sıra yüzde 86 oranında kişi Sünniliği benimserken yüzde 6 ise kendisini Alevi Müslüman olarak tanımladı. Raporda, gençlerden yüzde 5’i siyasi partiye üye olduğunu söylerken,  yüzde 81’i üye olmadığını ve olmak istemediğini belirtti. Rapora göre, görüşülen ve HDP’ye oy veren gençlerden yüzde 8’i HDP’ye üye iken yüzde 24’ü ise üye olmadığını ve olmak istediği yer aldı. CHP’ye üye olmak isteyenlerin oranı ise yüzde 10 iken, AKP 13, İP ise 18 olarak yer aldı. DEVLETİN BASKISI STÖ’le üye olmama nedenlerine de yer verilen raporda, en başat faktör olarak “güven” sorunu ortaya çıktı. Raporda, “Burada bahsedilen güven, STK’lara duyulan güvensizlikten çok devletin STK’lara ve STK’lara katılanlara uyguladığı belirtilen baskı. Diğer bir deyişle, araştırmamıza katılan gençlerin bir kısmı, STK’lara üye olmaları veya STK’larda aktif olarak çalışmaları durumunda devlet tarafından fişlenme, tutuklanma vb. uygulamalara tabi tutulacaklarını düşünüyor ve kendilerini güvende hissetmiyorlar. Bu duruma bağlı olarak gelişen ikinci neden ise, STK’ların etkinliğinin az olarak görülmesi ve ‘işlevsiz’ bulunması. Zamansızlık da gençlerin dile getirdiği nedenlerinden biri. STK’ların kendilerini okullarından ve derslerinden alıkoyacağını düşünenler ya da çalışmakta oldukları işlerinden dolayı vakitlerinin olmadığını ileri sürenler STK’lara üye olmadıklarını söylüyor. Devletin baskısına rağmen STK’larla ilgilendiklerini söyleyen az sayıda genç de istemelerine karşın zamanlarının olmaması nedeniyle sivil toplum alanında aktif olamadıklarını ya da daha önce üyesi oldukları STK’lardan ayrıldıklarını anlatıyor” şeklinde ifadelere yer verildi. GENÇLER NEDEN PROTESTOLARA KATILMIYOR? Raporda, gençlerin protestolara katılmamasının başlıca nedenlerine de yer verildi. Buna göre, “Gençlerin protestolara katılmamasının başlıca nedeninin polis şiddeti olduğu anlaşılıyor. Fiziksel olarak zarar görmekten ve yaralanmaktan korkan gençler, bu nedenle protesto eylemlerine katılmaktan geri durduklarını anlatıyor. Sadece iki genç –aktivizm geçmişi olmamakla beraber– şiddetin kendilerini protestolara daha çok yönlendireceğini ileri sürüyor. Polis şiddetinin yanı sıra "fişlenme korkusu" da gençleri protesto eylemlerinden uzak durmaya iten nedenlerden biri. ‘Baskı’, hem uzun hem de kısa dönemde karşılaşılabilecek bir durum olarak ortaya çıkıyor. Buna göre doğrudan polis müdahalesi, gözaltı, tutuklanma gibi baskı kurma amaçlı uygulamaları –uzun dönemde de etkili olsa da– daha çok kısa dönem içerisinde etkilerini gösteriyor. ‘Fişlenme’ ise uzun dönemlere yayılabilen etkilere sahip. Gençler de ‘fişlenmeleri’ hâlinde eğitim ve çalışma hayatlarına olumsuz yönde etkilerin olmasından çekiniyor. Bazıları ise ‘bu tip eylemlerin sonuç vermeyeceğini kabul etmeleri’ olarak görüyor” ifadelerine yer verildi. ÖRGÜT VE ORGANİZSAYON FARKI Raporda, ayrıca “örgüt” ve “organizasyon” kelimelerine yönelik gençlerin görüşlerine de yer verildi. Raporda, “Görüştüğümüz gençler genelde ‘örgüt’ kelimesine olumsuz, ‘organizasyon’ kelimesine ise olumlu anlamlar yüklüyor. Katılımcıların çoğunluğu ‘örgüt kelimesinin siyasi bir içeriğe sahip olduğunu’ düşünürken ‘örgüt’ kavramına gündelik siyaset dilinde atfedilen olumsuz nitelemeleri tekrarlayarak cevap verdikleri görülüyor. ‘Devlete karşı olma’, ‘illegal’, ‘kötü niyetli olma’, ‘terör’ gibi çeşitli nitelemeler kullanılarak tarif edilen ‘örgüt’ kimiler tarafından için ‘tedirgin edici’ bulunuyor. Öte yandan, bu durumun bazıları tarafından Türkiye’deki kullanıma bağlı olarak geliştiğini, diğer bir deyişle devletin, hükümetlerin ve diğer siyasi aktörlerin olumsuz anlamlar yüklemesi sonucunda ortaya çıktığını söylemeleri de ilgi çekici. Organizasyon ise daha çok teknik bir terim olarak tanımlanıyor; genel olarak herhangi bir amaç uğruna bir araya gelinip belirli bir düzen ve sistematik içerisinde o amaç için beraber hareket edilen yapılar olarak düşünülüyor. Bu amaç, aynı zamanda organizasyonu ‘farlı fikirlerin bir arada olması’ olarak tanımlıyor” denildi. AKP-MHP-İP’LİLER YÜZLEŞME İSTEMİYOR Raporda ayrıca devletin Ermeni Soykırımı, Dersim katliamı, Sivas Madımak ve Robosk’î ile 15 Temmuz “darbe” girişimi gibi konularda yüzleşip yüzleşmemesi gerekliliğine dair gençlerin görüşüne yer verildi. Buna gençlerden yüzde 29’u Ermeni Soykırımı, yüzde 30’u Dersim Katliamı, yüzde 26’sı Sivas-Madımak Katliamı, yüzde 32’si 12 Eylül darbesi ve yüzde 24’ü Roboski ile yüzleşilmesi gerektiğini ifade etti.  Geçmişle yüzleşme sürenin hangi grupları kapsamına yönelik yapılan irdelemede gençlerin yüzde 43’u hepsi, yüzde 17 Kürtler, yüzde 15’i Aleviler, yüzde 11’i Ermeniler yanıtı verirken, yüzde 18’i ise devletin yüzleşme gibi bir sorunun olmadığını ifade etti. En fazla yüzleşme isteyenler ise üniversite öğrencileri oldu. Siyasi parti tercihine göre yüzleşmenin gerekli olmadığını en çok kendini AKP’li olarak tanımlayanlar oluştururken sonrasında yüzde 33 oranla MHP ve yüzde 17 ile İP geldi.