‘Cenazelerin üzerinde yapılan eğlenceyle toplumsal barış sağlanamaz’ 2022-10-29 09:02:44   ŞIRNAK - Cizre kayyımının sponsorluğunda yapılacak konsere tepki gösteren Sosyolog Çiğdem Başak, “Halkın çocuklarının cenazeleri üzerinde eğlence düzenlerlerse toplumsal barışı asla sağlayamazlar” dedi.   Şırnak'ın Cizre ilçesinde 30 Ekim'de "Cizre Müzik Festivali By Mr. Dosso Dossi" adı altında Cizre Belediyesi kayyımı sponsorluğunda konser düzenlenecek. Konser zamanın yaklaşmasıyla birlikte Cizre Belediyesi kayyımı, kaymakam sıfatıyla İlçe Mille Eğitim Müdürlüğü başta olmak üzere bütün resmi kurumları seferber etmiş durumda.   Milyonlarca TL harcanarak yapılması beklenen festivale ilişkin tepkiler devam ederken, festivale ilişkin konuşan Sosyolog Çiğdem Başak, yapılacak olan festivalin halkın yaralarına tuz basmak olduğunu belirtti. Devlet denilen organın aslında insanların kendi aralarındaki iç işleyişlerini kolaylaştırma ve bireysel haklarını korumak için olduğunu ifade eden Başak, “Geldiğimiz aşamada artık insanların devlet için yaşaması gerektiği, devlet olmazsa bireyin varlığının hiçbir anlamının olmadığı dayatılıyor. Zamanla insanlar buna inanmak zorunda kalıyor. Bu düşünce insanlara zorla dayatıldığı için insanlar korkuyla bunu kabul etti. Devlet olgusu amacından saptırılmış ve rayından çıkmış durumda. Devletin bekası adı altında her şey mubah anlayışı ile hareket ediliyor” dedi.   Toplumun uzun yıllar boyunca imparatorluklar bünyesinde yönetildiğini kaydeden Başak, “İmparatorluklarda çoklu ulusları bünyesinde barındıran yönetim şekilleridir. Din, dil ve ırk ayırımı yapılmaksızın oluşturulan çatıdır. Bugün oluşturulan yönetim biçimi ise Hitler’in düşüncesiyle aynıdır. Faşizan düşünceye sahip birinin yönetime geçmesiyle alakalı bir şeydir. Her şey benim istediğim gibi olacak, benim dediğim olacak gibi saplantılı bir anlayış var. Bence şuan ülkemizde tek sorun budur. Her iktidara gelen kendi doğrusunu uygulamaya çalışıyor. Bunun böyle olmaması gerekiyor” diye konuştu.   BİR YENİ TRAVMA    Türkiye’de 90’lı yıllarda dayatılan zorunlu göçler konusunda çalışmalar yaptığını dile getiren Başak, “O süreçte yaptığım görüşmelerde sürekli bir dayatılmanın olduğunu gözlemledim. Biliyorsunuz bir direniş gösterip dağa çıkan ya da bu halk için bir şeylere ‘hayır’ diyebilmiş insanlara karşı kurulan koruculuk sistemi vardı. O köylerde yaşayan insanların çocukları, abisi, ablası, yeğenleri yani o köydekilerin bir parçası olarak dağa çıkıyor. O köyün insanca yaşamasını savunmak için böyle bir karar almış. Ve aynı köydeki insanlara, ‘sen abine, kardeşine karşı ya silahlanacaksın ya da buradan göç edeceksin’ dayatması yapıldı. İnsanlar, köylerini boşaltmadığı zaman kafalarına silah dayandı. Hatta ailelerinin gözleri önünde işkenceye maruz kaldı ve öldürüldü. Yaşanılmaması gereken insanlık dışı olaylar yaşandı. Bu da halkta büyük bir travma yarattı” diye belirtti.   Kürt halkının 90’lı yıllarda yaşadığı travmanın hala etkisinde iken, buna bir yenisinin eklendiğini belirten Başak, “Burada yaşanan sokağa çıkma yasaklarını hepimiz hatırlıyoruz. Burada hak ve özgürlükler, anadilde eğitim gibi birçok talep için burada yaşayan insanlar bir mücadeleye başladı ve hepimizin bildiği bir direniş yaşandı. Bunun temel sebebi insan hak ve özgürlüklerinin olmayışıydı. Ya da o grubu dezavantajlı bir grup olarak gösterilmesinden kaynaklıdır. Sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan travmanın etkisi çok büyüktür. Çünkü koca bir ili boşaltıp orada yaşayan insanları başka yerlere göç ettirdiler. Göç etmek zorunda kalan insanların birçoğu kendi kültürlerinden bile bahsedemeyecek kadar zorlandıkları alanlara gitmek mecburiyetinde kaldı. O süreçte bazı aileler çocuklarından, kardeşlerinden oldular. Bunlar hep tramvaya neden oldu. Bunların hepsi toplumsal bir travma ortaya çıkarıyor ve hala yeni travmaları doğuruyor” şeklinde konuştu.   ‘AKP-MHP TOPLUMU KUTUPLAŞTIRIYOR’   AKP-MHP iktidarının en büyük nemalandığı şey toplumu kutuplaştırmak olduğunu vurgulayan Başak, en ufak bir şeyih,  “dış güçler yapıyor”, “bizden olmayan” gibi söylemlerle suçun birilerine atıldığını kaydetti. Toplumda sürekli bir ötekileştirilmenin yapıldığına değinen Başak, “Bir insanın derdini, yarasını, sorununu siz ne kadar inkar ederseniz o insan, yarasına daha çok sarılır. O yarayı ne kadar kabul ederseniz ve o yarasının onunla beraber çözmeye çalışırsanız o yara hem daha çabuk iyileşir hem daha iyi çözümler üretilir. Fakat şuan devletin yaptığı en büyük hata onu yok sayarak, onu kabul etmeyip ret ederek, böyle bir acının olduğunu kabul etmeyerek böyle bir girişimde bulunuyor. Devlet, ‘Ne olmuş ki?’ diyerek davranıyor. 40-50 yıl önce de olduğu gibi hala inkâr politikasına devam ediyor. İnkârla olunmayacak, karşılıklı anlaşmayla olabileceğini bildikleri halde anlamamazlıktan ve bilmemezlikten geliyorlar. İnsanları ‘terörist’, ailelerini de ‘terörist ailesi’ olarak etiketlediğiniz zaman o sorunu çözemezsiniz. Aksine sorunu daha da derinleştiriyorsunuz. Bunun yerine insanların acılarına saygı duyulursa bir nebze olsa toplumsal kutuplaşma azalır. Halkın çocuklarının cenazeleri üzerinde eğlence düzenlerlerse toplumsal barışı asla sağlayamazlar. Toplumsal barışı sağlamak istiyorlarsa öncelikle o insanların acısını kabul edilmesi lazım. Eğer, ‘onlar teröristi ve devlete hainlik yaptı’ diye yaklaşırsan sorunu çözemezsin. Çünkü halkın o hayatını kaybedenlerle kan bağları var. Bunu inkar etmek bu işi daha da kötüye götürür. Senin, halkın çocuklarının kemikleri üzerinde vereceğin eğlence aktivitesi yaralarını daha da derinleştirir. Bunun yerine orada küçük bir anma bile yapılsa o insanların gönlünü biraz yumuşatabilirdi. Ama tam tersi sürekli o yaraya tuz basmak hiçbir şeyi düzeltmez” ifadelerini kullandı.   ‘HALKIN ACILARINI KABUL EDİN’   Cizre’de yapılacak olan festivalin sıradan bir festival gibi değerlendirilemeyeceğinin altını çizen Başak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer böyleyse, kültüre sanata bu kadar karşı gelinmez. Oraya kimin çıktığının bir önemi olmazdı. Eğer maksat, ‘insanlar eğlensin’ olsaydı, o zaman iktidara muhalif olan sanatçıların konserleri bu kadar iptal edilmezdi. Cizre’de yapılacak olan festivalin kurulacağı yer Cizre halkı için çok hassas bir yerdir. Böyle bir etkinliği orada yapma, insanların kemiklerini sızlatma. Bir kere devletin halkın kültürünü, yaşam hakkını ve demokratik anlamda varlığını kabul etmesi gerekiyor. Artık insanlar puşi taktı diye tutuklanmamalı. Ya da geleneksel kıyafetlerini giydikleri zaman o ‘terörist’ yaftasının yapıştırılmaması gerekiyor. Devlet ileri gelenleri bu dili kullanırsa toplumda buna rahatlıkla uyar. Onlar kullandığı zaman tabana daha çabuk yansır.”    MA / Ömer Akın