AKP’nin hegemonik hesabı: Kürtlerin tasfiyesi 2022-10-30 10:57:51   HABER MERKEZİ - AKP’nin Kürtleri tasfiye etmeyi amaçladığını bugüne kadar birçok kez vurgulayan PKK Lideri Abdullah Öcalan, "Devletin yerine bile partiyi koyuyorlar. Bu durum devlet denen aygıta da zarar verir" dedi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik çözümü için 1993 yılından bu yana uzattığı el bugüne kadar hep havada bırakıldı. Öcalan, birçok kez aldığı ateşkes kararlarının yanı sıra en son 2013-2015 yılları arasında çatışmasızlık ortamı yarattı. Süreç, Kürt sorununa köklü çözümler içeren Dolmabahçe Mutabakatı’nın açıklanmasına kadar ilerledi. 28 Şubat 2015’te devlet heyeti ve İmralı Heyeti’nin katılımıyla açıklanan tarihi mutabakat, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından reddedildi. Erdoğan’ın Kürt sorununu yeniden inkar etmeye başlamasıyla PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 5 Nisan 2015’te son görüşme yapıldı.    Öcalan, AKP’nin samimiyetsizliğini eleştirerek, İmralı Heyeti’ne “Bu son görüşme olabilir” uyarısında bulundu. Akabinde gidilen 7 Haziran 2015 seçimlerinde tek başına iktidar olma vasfını yitiren Erdoğan, 30 Ekim 2014 tarihli 10 saat süren Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında karar altına alınan “Çöktürme Planı”nı devreye koydu ve savaş kodlarına geri döndü. Kandil’in bombalanmasıyla başlayan çatışmalı süreç, bugün Zap, Metîna ve Avaşîn’e yönelik saldırılarla sürdürüyor.    ERDOĞAN-BÜYÜKANIT GÖRÜŞMESİ   PKK Lideri Abdullah Öcalan, İmralı Heyeti ile 2013 ile 2015 yılları arasında yaptığı görüşmelerde de sık sık tasfiye politikalarına karşı uyarılarda bulundu. İmralı Heyeti ile 3 Ocak 2013’te yapılan ilk görüşmede Abdullah Öcalan, Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasında Dolmabahçe Sarayı’nda 5 Mayıs 2007’de yapılan görüşmeyi hatırlatarak, “Erdoğan ile Büyükanıt görüşmesinde darbeci kesimle Kürtlerin dışlanması konusunda anlaşma ve uzlaşma var. Bu uzlaşmanın aşılması barışın şartıdır. Eğer barış ve çözümü realize edemezsek, KCK operasyonu provokasyonunu aşamazsak barış hikâyedir. On kişinin içeriye alınması komplodur, etkisizleştirmedir, bir çeşit öldürmedir. Barış için iki ayınız var. Daha sonra dokunulmazlıklarla birlikte kalan da tasfiye edilebilir. Daha sert darbeler de söz konusu olabilir” uyarısında bulundu.    AKP’NİN YANLIŞ ÇIKIŞLARI   Abdullah Öcalan, İmralı Heyeti ile 23 Şubat 2013 tarihli görüşmesinde, demokratik kriterlerin önemine vurgu yaparak, “Bir baktık ki AKP, CHP’nin 1923-40-50’lerdeki hegemonyası yerine kendi hegemonyasını kurmak istiyor. AKP hegemonya kurmak istedi, biz bu hegemonyaya karşı çıktık. AKP, iktidarı gökten inmiş sandı. Bizim sınıf ve halk savaşımızın ne kadar amansız olduğunu bilmiyordu. AKP hegemonya istiyor, CHP’nin yerine geçmek istiyor. Buna izin vermeyiz. AKP’ye korkunç rant imkânı çıkar. Biz eskisine doyduk, yeni kambur istemeyiz. AKP’nin çıkışları yanlıştır” şeklinde konuştu.    ‘GERİLLA ÇEKİLİRKEN, YERİNE AKP’Yİ KOYUYORLAR’   “Çözüm” adı altında yürütülen süreçte korucu kadrolarının tartışılmasına tepki gösteren Abdullah Öcalan, 24 Haziran 2013 tarihli görüşmede, “Bir gazetede okudum, yeni korucu kadrolarından söz ediyordu. Hatta korucu köyleri, bölgeleri falan oluşturmak istiyorlar deniyordu. Bunun anlamı bu işe dinamit koymaktır. İşte bu anlayış her şeyi bitirir. AKP geri çekilmeyi böyle anlıyorsa olmaz, olmaz. Gerilla geri çekilirken, yerine AKP’yi koyuyorlar. Bu yürümez. Yeni karakollar falan olmaz. Kardeşlik diyoruz, barış diyoruz. Bunlara ne gerek var öyleyse” ifadelerini kullandı.   ‘AKP İMHA ETMEK İSTİYOR’   AKP’nin dar parti çıkarları yarışı içine girdiğini söyleyen Abdullah Öcalan, aynı görüşmede şunları söyledi: “Devletin yerine bile partiyi koyuyorlar. Bu durum devlet denen aygıta da zarar verir. Özal ve Erbakan bana ‘Her türlü yasal tedbire hazırız’ dediler. Orduyla görüştüğümüzde de aynısını söylediler. Bu AKP niye bu kadar diretiyor, anlayamadım. Yasa olmaz diyorlarsa aldatmaca vardır. Bu son tavrım da bundan dolayıdır. Kandil’dekiler aya mı gidecek, Endonezya’ya mı, Finlandiya’ya mı? Nereye gidecek? Böyle olursa tek biri bile silah bırakmaz. Ne yani, bizi Kandil’e toplayıp, bir günde üç yüz uçak kaldırarak, bir kerede yok mu edecekler? Örgütün dörtte üçü böylece gider mi diyorlar? AKP’nin yöntemine göre budur herhalde. Sonuçta demek ki bizi imha etmek istiyorlar diyeceğiz” dedi.    ERDOĞAN’IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI   PKK Lideri, Erdoğan’ın “Baldıran zehri içerim” sözlerini hatırlatarak, 21 Temmuz 2013 tarihli görüşmede şunları söyledi: “Ama pratik tam tersidir. Biz savaşı AKP’ye karşı başlatmadık ki. Önce Kürt feodallerine karşı, sonra devlete karşı savaştık. Şimdi devletin temsilcileriyle burada çatışmasızlığı barışa doğru evriltmek istiyoruz. AKP adım atmadı. AKP dörtte üç oranında buna yattı. Çatışmasızlık sağlandı, yeterlidir. AKP ne istiyor? Çekilen güçlerin yerine kendi güçlerini mi ikame edecek? Korucular falan. Öncü kadroları vurup, gerisini dağıtacaklar. Bu, çözüm müdür?”   TASFİYE PLANLARINA KARŞI UYARI    Abdullah Öcalan, tasfiye planına karşı sabrettiğini ifade ederek, 17 Ağustos 2013 tarihli görüşmede, “KCK’ye birileri ‘Siz nasıl sabrediyorsunuz’ demişler. Doğru demişler. Ancak ben bu konularda çok da sabırsız değilim. Benim büyük sabrım olmasaydı, bu süreç de biterdi. Tasfiye planı hayata geçirilmek istendi ama sabrettim. AKP halen şunu düşünüyor: Paralel devletin tasfiye önerilerine kanıyor, çaresiz kaldığımıza inanıyor. Oysa askeri olarak en güçlü olduğumuz dönemdir. Kendimizi asla tasfiye etmeyeceğiz. Ya stratejik çözeceğiz ya da oyalamayı bırakacağız. Her çatışmanın bir barışı vardır. İstiklal Savaşı iki yıl sürdü, şahadetleri de bundan azdır. Aşiret kavgası değil bu. Bundan kaçarsanız, devlete de en büyük kötülüğü yapmış olursunuz. Benim bundaki amacım hükümetin tasfiye planına karşı uyarı yapmaktır” diye konuştu.    AKP’NİN HEGEMONİK HESAPLARI   AKP’nin hegemonik hesaplarını olduğuna dikkat çeken Abdullah Öcalan, “İşte şimdi Türkiye’de tam bir kaos var. AKP şimdi niye kaçınıyor? Kaçınıyorsa demek ki işin içinde hile var, hegemonik hesap var, tasfiye var. Böyle olmaz. Söylediklerimiz yapılsaydı, devlet aklı için de ağırlığı için de daha iyi olurdu. Kurnazca, hile ile altımızı oymak, partimizi linçe tabi tutmak, kabul edebileceğimiz şeyler değil” dedi.    MA / Özgür Paksoy